Cehaletin ve Bilgi Kirliliğinin Tehlikeli Yükselişi

Felsefe

 

Cehaletin ve Bilgi Kirliliğinin Tehlikeli Yükselişi

 

İnsanlık tarihindeki en tehlikeli salgınlardan biri, fark edilmesi en zor olanıdır: Cehaletin erdemleşmesi. Cehaletin bir meziyet gibi kabul edildiği bir toplumda bilginin değerinden söz etmek neredeyse imkânsızdır. Bilgi eksikliği yaygınlaştıkça, bireyler kendi yetersizliklerinin farkına varamaz ve bu da onları sahte bir özgüvenle donatır. İşte tam da bu noktada, bireylerin bilgi seviyelerini yanlış değerlendirmelerine neden olan ve toplumun çöküşüne zemin hazırlayan Dunning-Kruger Etkisi ile cehl-i mürekkeb kavramları devreye girer.

Toplumda bilgiye verilen değer azaldıkça, cehalet bir meziyet gibi algılanmaya başlar. Özellikle Dunning-Kruger Etkisi ve cehl-i mürekkeb gibi kavramlar, insanların bilgi eksikliklerini fark edememelerine ve kendilerini her konuda yetkin sanmalarına yol açar.

Örneğin, pandemi sürecinde tıp eğitimi almamış kişilerin sosyal medyada viroloji hakkında kesin yargılarla konuşması, bilgi kirliliğine ve yanlış yönlendirmelere neden olmuştur. Benzer şekilde, ekonomist olmayan bireylerin ekonomi politikaları hakkında otorite gibi konuşması, halkın yanıltılmasına ve yanlış kararlar almasına yol açabilir.

Bu nedenle, eleştirel düşünme yeteneğinin geliştirilmesi, bilginin bilimsel yöntemlerle değerlendirilmesi ve eğitim sisteminin sorgulamayı teşvik etmesi, cehaletin meziyet gibi görülmesinin önüne geçmek için hayati önem taşır.

Geçmişte bilgiye ulaşmanın zor olduğu dönemlerde, bilge kişilere danışılır, derinlemesine araştırma yapılırdı. Günümüzde ise bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, insanların bilgiyi özümseme çabası azalmış, yüzeysel bilginin egemen olduğu bir çağ başlamıştır. Özellikle sosyal medya ve televizyon gibi geniş kitlelere ulaşan platformlar, bilgiçlik taslayan bireylerin yükselişine sahne olmaktadır. Bu sahte bilgelik, toplumda bilgi kirliliğinin yayılmasına ve yanlış yönlendirmelerin artmasına yol açmaktadır.

Cehaletin yüceltilmesi, toplumsal bilinç kaybıyla doğrudan bağlantılıdır. Toplumsal bilinç kaybı, bir toplumun bilgiye, eleştirel düşünceye ve gerçeklere dayalı karar alma yetisini giderek kaybetmesi anlamına gelir. Bu durumda, insanlar doğruları sorgulamak yerine ezbere inanmayı, araştırmak yerine kulaktan dolma bilgilere güvenmeyi tercih eder. Zamanla bilgi eksikliği bir kusur olarak görülmekten çıkar ve adeta bir meziyet gibi kabul edilir, yani cehalet yüceltilmeye başlar. Böyle bir toplumda bilgili bireyler küçümsenir, uzmanlık değersizleşir ve doğru bilginin yerini kişisel kanaatler, komplo teorileri ve yanlış inanışlar alır.

Toplumsal hayatta, cehaletin yüceltilmesine ve bilinç kaybına yol açan pek çok gerçeklikle karşılaşabiliriz. Örneğin, bilim insanları ve akademisyenler, kendi alanlarında uzman olmalarına rağmen küçümsenirken, bilimsel altyapısı olmayan kişilerin popülerleşmesi, bilginin değil cehaletin öne çıkarıldığını gösterir.

Benzer şekilde, gerçek ve doğru bilgiye ulaşmak yerine, sosyal medyada hızla yayılan sansasyonel haberler ve yanlış bilgilerin daha fazla ilgi görmesi, toplumsal bilincin zayıfladığını gösteren bir işarettir. Eğer uzmanların yerine, yalnızca popüler olduğu için konuşan kişilere itibar ediliyorsa, bu durum cehaleti besler ve yaygınlaştırır.

Kitap okuma oranlarının düşmesi, araştırma ve öğrenme alışkanlıklarının zayıflaması da toplumun zamanla ezbere düşünmeye yönelmesine neden olur. Bilgiyi sorgulamak yerine yüzeysel ve doğruluğu kanıtlanmamış bilgilere dayanmak, bilinç kaybını derinleştirir. Kısaca, toplumsal bilinç kaybı ve cehaletin yüceltilmesi, bir toplumun ilerlemesini engeller ve bireyleri manipülasyona açık hâle getirir. Ancak, gerçek bilgiye, eğitime ve eleştirel düşünceye değer vermek, bu sürecin tersine çevrilmesini sağlayabilir.

Ne yazık ki, toplumun her kesiminde bu etkiye kapılan bireylere rastlamak mümkündür. Akademisyenlerden politikacılara, gazetecilerden sosyal medya fenomenlerine kadar birçok kişi, uzmanlık alanlarını aşan konularda kesin yargılarla konuşmaktan çekinmemektedir. İki cümleyi dahi doğru kuramayanlar yazarlık dersi verirken, bilimsel metodolojiden habersiz kişiler akademik konularda ahkam kesmektedir. Giderek, uzmanlık bilgisi yerini popüler görüşlere, doğruluk ise sansasyon yaratmaya bırakmaktadır.

İşte tam da bu noktada Dunning-Kruger Etkisi, Cehl-i Mürekkeb ve algı yanılsamasından bahsedilebilir:

Düşük yetkinliğe sahip bireylerin, kendi bilgisizliklerini fark edememeleri nedeniyle yetkinliklerini olduğundan fazla abarttıkları bilinmektedir. Bu bireyler, başkalarının bilgi seviyelerini küçümserken, kendilerinin her konuda söz hakkına sahip olduklarına inanırlar. Bunun tam tersi olarak, gerçek uzmanlar ise kendi bilgilerini sorgular, kesin yargılar yerine temkinli açıklamalarda bulunur ve bilimsel şüphecilik çerçevesinde hareket ederler.

Burada, cehaletin en tehlikeli boyutu olan cehl-i mürekkeb kavramı devreye girer. Cehl-i mürekkeb, bir bireyin hem bir şeyi bilmemesi hem de bilmediğini bilmemesi hâlidir. Yani kişi, bilgisizliğini fark etmeyerek bildiğini zanneder ve bu yanlış inanç, onun cehaletten kurtulmasını imkânsız hâle getirir. Tıpkı müzminleşmiş, tedaviye dirençli bir hastalık gibi, bu tür bir bilgisizlik durumu, kişinin doğru bilgiye ulaşmasını engeller. Nitekim, bazı fiziksel hastalıklar vücutta öyle kök salar ki doktorlar bunları tedavi etmekte çaresiz kalır. Ruhsal hastalıklar arasında ise cehl-i mürekkeb, bireyin öğrenme çabasına girmesini engelleyen en büyük engeldir. Çünkü bir insan, cahil olduğunu kabul etmiyorsa, bilgiye ulaşma ihtiyacı hissetmez ve eğitilmeye de direnç gösterir.

Bu yüzden, Dunning-Kruger Etkisi'nin yarattığı algı yanılgısı ile cehl-i mürekkeb birleştiğinde, toplumun entelektüel düzeyi hızla düşer. İnsanlar, bilgi eksikliklerini fark etmek yerine kendilerini otorite sanır, kesin yargılarla hareket eder ve yanlış bilgiyi yayarak cehaleti kalıcı hâle getirirler.

Bu çeşit bir cehaletin oluşmasında medyanın, sosyal medyanın ve eğitimin rolü göz ardı edilemez. Çünkü medya, bilgi kirliliğinin en büyük aktörlerinden biri hâline gelmiştir. Reyting uğruna her konuda konuşan kişilere geniş platformlar sunulmakta ve toplum bu yanlış yönlendirmelere açık hale gelmektedir. Televizyon programları ve haber kanalları, bilgiyi eğlence unsuru hâline getirerek bilimsellikten uzaklaştırmakta ve popülist söylemleri teşvik etmektedir.

Özellikle sosyal medya, yanlış bilgilerin hızla yayılmasını sağlayan en büyük mecra hâline gelmiştir. Algoritmalar, kullanıcıların ilgisini çeken içerikleri öne çıkarırken, bilimsel gerçekler yerine sansasyonel ve yanlış bilgiler ön planda tutulmaktadır. Bilim insanlarının az takip edilmesi, sosyal medyada uzman olmayan kişilerin çok daha fazla görünür olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, bilgiye dayalı bir toplum inşa etmek için medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme yeteneği kazandıran bir eğitim sistemine ihtiyaç vardır.

Eğitim sistemi de bu sorunun temel çözüm noktalarından biridir. Eleştirel düşünme becerisi kazandırmayan, ezbere dayalı bir eğitim sistemi, bireyleri sahte özgüvenle donatıp Dunning-Kruger Etkisi'ne ve cehl-i mürekkebe daha açık hale getirir. Gerçek eğitimin amacı, bireyin yalnızca bilgi edinmesini değil, aynı zamanda bilgiyi süzgeçten geçirmesini sağlamaktır. Eğitimin her aşamasında sorgulama ve bilimsel ahlak vurgulanmalı, bireylerin bilgiye olan saygısı artırılmalıdır.

Gerçek bilgeliğin, bilinmeyeni kabul etmekle başladığını unutmamak gerekir.Cehaletin meziyet hâline geldiği bir toplumda en büyük tehlike, bilginin itibarsızlaşmasıdır. Dunning-Kruger Etkisi ve cehl-i mürekkeb, yalnızca bireysel bir yanılgı değil, toplumsal çöküşün habercisidir. İnsanlar, gerçek uzmanlıkla yüzeysel bilgi arasındaki farkı ayırt etmeli, her duyduğu bilgiyi sorgulamalıdır. Unvanlardan ve akademik başarılardan daha önemli olan, entelektüel dürüstlük, eleştirel düşünme yeteneği ve bilimsel tevazudur.

Dimdik duran hastalıklı başaklara değil, başını eğmiş dolu başaklara ihtiyacımız var. Gerçek bilgelik, insanın neyi bilmediğini de kabul edebilmesiyle başlar.

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.