Ya, Bilgisayar Roman Yazarsa?

Deneme

Yapay Zekâ ve Edebiyat
Ya, Bilgisayar Roman Yazarsa?


Eylül Özsoy

Kültür Endüstrisinin Kıskacında İnsan Kalabilmek

Edebiyatta Zamanı Alaşağı Eden Bilimkurgudur!

Ne başı, ne sonu belli olan kavramlar vardır hayatlarımızda… “Ezeli” ve “ebedi” olarak da anılır başı, sonu net belirlenmemiş, sonsuzluğa ilişkin meseleler. Bilim ve aydınlar tarafından son derece önemsenmiş yaşamsal mucizelerden biri “zaman”dır. 

Edebiyatta, zamanı alaşağı edebilmiş tek şey, başındaki parlak taşlı tacıyla bilimkurgu türü olsa gerektir. Bilimkurgu dünyası, arka planında fütürist, ütopik ve kargaşa bir ideolojiyi taşıyarak, çokça fikir ayrılıklarına meydan veren bir sanat yapma ve fikir yayma biçimi gibi gelir bana. 
Bilimkurgu filmi izlediğimde, science fiction sayfalara baktığımda hayallere dalmaktan alamam kendimi. Çünkü hayal kurdurma, hayal ettirme gücüne sahip bir türdür bilimkurgu. Zamanda yolculuklar, yıldızlararası seyahatler, kıyamet sonrası toplumlar, uzaylı istilaları, robotlar, çevre felaketleri… İnanamayacağımız ölçüde, hayatlarımızın dışında olan temalar… 

Ben diyeyim ‘UFO gören masum köylü’, siz deyin ‘robot yönetici, sanatçı, savaşçı, satranç oyuncusu’... Teknoloji ile hayal gücünün birleşip gidebileceği en uçuk düzeyleri inatla irdelemeye devam eder bilimkurgu.   
Sanat, Sinir Hücresi Görevi Görüyor!

Her sanat eseri, üreticisinin yaşamış olduğu dönemden izler taşır kuşkusuz. Bir senfonik eserin kulaklarımıza bir yaşam öyküsünü inci gibi dizivermesi… 1789 Fransız Devriminin dönem sanatında ağırlıkla yer alması… Sanatçıların yaşadıkları toplumun acılarını dert edinip bunları eserlerine işleyişleri… 

Vivaldi ünlü konçertosu Dört Mevsim’in her bölümüne bahardan, yazdan ne denli yoğun gözlemler, yaşanmışlıklar sığdırmayı başarmıştır. Nasıl yaz sıcağı yakıyorsa, sonbahar uyutuyorsa ve en çok da kış üşütüyorsa, bu hislerin tamamı Vivaldi’nin 1700’lerdeki zarif yorumuyla üç yüz yıldır dinleyicilerine mükemmelen aktarılabilmekte. 
Ait olduğu dönemden bağımsız bir şekilde, bilginin ve öznel duygunun sanat yoluyla geniş kitlelere iletilebilmesinin bir yolu her zaman bulunabiliyor. Sanat, sinir hücresi görevi görüyor. Belli bir noktada birikmiş uyarıyı beyne iletiyor; sonra da vücuda dağılmasını, yaygınlaşmasını sağlıyor. Öte yandan da bütünselliği koruyor.  Sıra dışılığıyla, özgün davranışlarıyla ve bütünleştiriciliğiyle sanat ve sanatçı, Atatürk’ün sözcükleriyle toplumun hayat damarlarındandır hiç kuşkusuz. 

Milenyumun pop kültürünün sanat eserleri, açıktan veya sezdirerek, bizlere şunu mu diyor olabilir: “Değerli çağdaşım insanlar… Şimdiye kadar insanoğlu kendi ürününün sahibiydi. Bundan böyle, genetik alışkanlıklarının aksine, insan ürettiğinden fazlasını tüketecek. Sizler artık ‘karar verici’ değil ‘verilen komutu yerine getiren’ olacaksınız. Bu yeni edilgen yaşam biçimi düşüncelerinize değin yansıyacak. Bu değişimler sonucu, sizler artık hayal kurmaktan da uzaklaşacaksınız.” 

Canlılar dünyasında bazen av, avcı tarafından uyuşturulur ve hareket kabiliyeti sınırlandırılır. İnsanlar arasında da geçerlidir bu. Çocuk oyunlarından, dünyanın düzenine dair senaryoların oluşturulmasına kadar pek çok şey av-avcı ilişkisi ile işlenmiş gibi değil midir? Bir Afrika savanasında şafak söktüğünde sürüdeki ceylanların her biri, üstlerine çullanan aslan topluluğunun en hızlı koşanından daha hızlı koşması gerektiğini bilir. Bizler de ‘verilen komutu yerine getiren’ değil de ‘karar verici’ olmak istiyorsak eğer, edilgen yaşamı bir kenara itip hızlı koşmanın, yaratıcılığımızı geliştirmenin ve edebiyatı yapay zekâya terk etmemenin yollarını bulmalıyız. Yoksa hızlı koşamayan ceylanın başına gelen insanoğlunun da başına gelebilir bir gün.

21.yüzyıl insanının, kendini dış dünyadan soyutlaması, medya bombardımanının etkisi altında kalmadan bir yaşam sürdürmeye çalışması ne denli olası acaba? Teknoloji sürekli olarak bize trafik lambası işleviyle rehberlik yapmakta. Bizler, onun durmamızı söylediği zamanlarda durup beklemekte, harekete geçmemizi istediği zamanlarda yolumuza devam etmekteyiz.

Sahnede Robotlar, Perde Arkasında Öğrenciler! 

Teknolojide gelinen nokta kuşkusuz ezber bozucu niteliklere sahip. Robotlar eğitimden sağlığa her alanda yaşamımıza koşar adımlarla yaklaşıyorlar. Yapay zekânın eğitimdeki şu hamlesine ne dersiniz? 

İtalya’daki bir okulda, 10 yaş öğrencileri bir tiyatro oyunu sahneledi. Diğer okullardakilerden farklı olarak öğrenciler sahnede değil, perde arkasındaydı. Sahnede ise miniklerin yazıp yönettiği oyunu sergileyen robotlar vardı. Hareket etmeleri için tekerlekleri olan, yüzleri ekranlardan oluşan ve ses sistemi donanımlı robotların kostümlerini de yine öğrenciler tasarlamıştı.

Robotlar mühendisler tarafından üretilse de kostümlerin tasarlanması, oyunun metninin arayüz aracılığıyla robotlara programlanması ise öğrencilere bırakılmıştı.
Yapay Zeka Roman Yazabilir mi? 

Büyük resme bakıldığında, yapay zekâ uygulamalarının örnekleri her geçen gün artmakta. “Yapay Zekâ Roman Yazabilir mi?” sorusuna en anlamlı yanıtlardan birisi, Japonya’da bulunan Geleceğin Üniversitesi’nden Matsubara ve ekibinden gelmiş. Geliştirdikleri yapay zekânın kaleme aldığı “Bir Bilgisayar Roman Yazdığı Zaman” adlı eser, birinciliği kazanamasa da ödüle hayli yaklaşmış.

‘Şair robot’, ‘Sanat eleştirmeni robot’ gibi eskiden hayali bile zor pek çok deneyimi yavaş yavaş kanıksıyoruz. Teknoloji “o kadar da olmaz artık” dediğimiz şeyleri sırası geldikçe bir bir önümüze getiriyor. Bizler hayretten hayrete düşerken kimi uzmanlar ise yapay zekânın ve robotların, sanatseverler üzerinde sanatçılar kadar kalıcı izler bırakamayacağını iddia etmekteler.

Feminizm, çevre, anı türlerinde onlarca eser vermiş usta yazar Rebecca Solnit yapay zekânın edebiyata etkisi konusundaki görüşünü şu sözcüklerle dile getiriyor: “Eğer bir kitap, başka birinin göğsünde atan bir kalp ise iki İNSANA ihtiyaç vardır: Metni yazan ve okuyan.” 

Yapay zekâ ile üretilen edebiyatta, en önemli unsur eksik kalabilir; o da yazarın vermek istediği mesajdır. Mesajın yeterince güçlü verilemediği bir eserde, okur ne denli güzel cümlelerle karşılaşsa da ruhunda, yüreğinde yeterli bir değişime uğramayabilir.

Bu satırları okuyan bir değerli okurum şöyle düşünüyor olabilir: “Kitapevlerinin raflarındaki popüler kitaplardan kaçı, okur kitlesinin yazılanlardan mesajlar, sonuçlar çıkartmasını hedefliyor ki acaba?” Bu görüşe de katılmamak elde değil doğrusu. Böyle düşünen insan sayısı hiç azımsanacak gibi değil kuşkusuz.
Söz konusu, insan ve canlılar olunca hep bir döngü ve değişimden bahsederiz. Sık sık durur düşünürüm, “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünü. Öte yandan teknolojinin önümüze getirdiği şeylerden bazılarıyla aramıza mesafe koymakta da büyük yarar olsa gerek. 

Teknoloji bir nimet. Ama doğru amaçlara hizmet ettiği sürece... Dünyayı tek parmağında çevirse de teknolojinin amacı insanların yaşamını kolaylaştırmak olmalı. Çünkü hayret verici bir ivmeyle gelişip yayılabilen modern virüstür teknoloji. Toplum yapısını büyük ölçüde şekillendirebilecek derecede yaşamımıza nüfuz etmiştir. Gelecek, elbette onsuz kurulamayacaktır. Yakın zamanlara kadar bilimkurgu diye değerlendirilen pek çok konu ihtimal olmaktan çıkmış hayatın kaçınılmaz gerçekleri olarak karşımıza dikilmiş, insanlığın hizmetine girmiştir…

Milenyumun kapsama alanında doğmuş biri olarak tanık olduğum teknoloji seferberliğini nasıl inkâr edebilirim? Akıl almaz yazılım sihirbazlıklarının konuşmalarıyla geçmiyor mu zamanımızın önemli bölümü. Ancak, bizler birbirimizle çok değerli olduğunu düşündüğümüz sohbetler yapmakta iken robotlar da şiir, öykü, roman yazma çabasıyla geçiriyor olmasınlar boş zamanlarını…


 

Yorum

Ferudun Babacan (doğrulanmamış) Ct, 22 Ocak 2022 - 11:23

Muhteşem bir bilgi ve makale
Ve farklı bakış açısı

Fuat turan (doğrulanmamış) Ct, 22 Ocak 2022 - 11:33

Robotların insanların önüne geçmesi beni korkutur. Diğer yandan, kimyasal, elektriksel yapılardan oluşan insan, aynı yapılardan oluşan robotlarla yarışmak zorunda. Kim kazanacak?

Feriha Yıldırım (doğrulanmamış) Ct, 22 Ocak 2022 - 12:49

Eylül Özsoy'un yazısını keyifle okudum. Çok düşündürücü, zekice sorgulamalar yapmış geleceğimizin inanılmaz bir hızla şekillendirilmesine dair. İlginç bir dönem yaşıyoruz; robotlar insanlaştırılmaya çalışılırken, biz insanlar ise maalesef giderek robotlaşıyoruz. Üstelik bunun hızla gerçekleştiğinin farkında olmayan milyarlarca birey var.
Ama bütün bu gelişmeleri Eylül Özsoy gibi pırıl pırıl zekasının yanı sıra duyarlı yüreğiyle (aydınlanmış bir bilinçle izleyen-değerlendiren) gençlerimizin varlığı insanlığın geleceğine dair umutlarımızı yeşertmeye devam ediyor...

Rengin Ildız (doğrulanmamış) Ct, 22 Ocak 2022 - 17:40

Kutluyorum seni Eylül Özsoy, çok güncel bir konuyu iyi bir gözlemle kaleme alman ve verdiğin örneklerle okuyucuyu bilgilendirmen çok hoşuma gitti..Biz yaş grubu insanlar (65 yaş ve üstü) teknolojinin akıl almaz getirilerinin bazılarını görebildi, bundan sonraki gelişmeleri görebilir mi bilemiyorum.. Ama benim gönlümde der ki, sen gibi, teknoloji bir nimet, doğru amaçlara hizmet verdiği sürece👏👏..Ve de bilinmeli ki, topluma ulaşmanın en önemli yollarından biri de "SANAT" tır..
Kalemine sağlık canım..

Gulseren Sönmez. (doğrulanmamış) Pa, 23 Ocak 2022 - 09:26

Ellerine, yüreğine sağlık. Çok donanımlı bir makale olmuş. Zevkle okudum.

Münevver (doğrulanmamış) Per, 27 Ocak 2022 - 12:10

"... teknoloji modern bir virüstür." Derin araştırmaların ve müthiş bilgi birikiminle kaleme aldığın ve kafamda sorular oluşturan yazını heyecan ve keyifle okudum Eylül'cüğüm. Yeni yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum... Sevgilerimle.

Alev Tolluoğlu (doğrulanmamış) Per, 27 Ocak 2022 - 18:55

Çok güzel bir yazı olmuş, ellerine emeğine sağlık. Farklı ve değerli bir bakış açısına sahip yazını okurken çok keyif aldım. Başarılarının devamını dilerim.

Gülay Öcal (doğrulanmamış) Cu, 28 Ocak 2022 - 08:37

Tebrikler Eylül, keyifle okudum yazını.
Yapay zeka insan hayatını kolaylaştırmak için var olsun, roman yazmak için değil.
Başarılarının devamını dilerim, emeğinine sağlık

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.