Şahmeran Sembolü ve İstanbul

Kültürel Miras

ŞAHMERAN SEMBOLÜ VE İSTANBUL 

Aynur Miraz Yüce

Şahmeran 34' sergisi hakkındaki haberi okurken, İstanbul ve şahmeranın ne kadar iç içe geçmiş olan bir mit olduğunu düşündüm... 34 sanatçının bir mitoloji karakteri olan Şahmeran hikayesinden esinlenerek yaptığı 34 heykel, İstanbul'un 34 ayrı noktasında sergilenecek. Şahmeran efsanesi, kadına dair birçok kalıbı da içinde barındırmaktadır. Şahmeran fedakar, dost, arkadaş ve aşkla seven bilge bir kadını temsil etmektedir aslında. Şahmeranın aşık olduğu genç ise, alacağını aldıktan sonra kendine ait dünyaya dönmeyi seçen bir karakter. Bir anlamda hem kadına ihanet ediyor hem de onu ölümüne de sebep oluyor. 
Serginin küratörü Marcus Graf, "Bu toprakları ait binlerce sene önce yazılmış bir hikaye ve Eski bir mit olmasına rağmen, çocuklar bu hikayeyi bilmiyor. Şahmeran'ı yeniden sokaklara taşıyoruz ve inanıyorum ki, ilk defa bu hikaye ile tanışacak insanlar var" diye belirtiyor. 


Hikaye belki gençler ve çocuklar tarafından bilinmiyor. Ancak bu hikaye bize pek de yabancı olmayan bir sembol. Toplum tarafından güçlü olmak zorunda bırakılan kadınlar, bilgelikleriyle yollara düşen kadınlar ve bu bilgeliğin karşısında ihanet etmeyi seçen erkekler. Kıyım edilen, hayatları ellerinden alınan kadınlar ve yaşamsal alanlarda eriller tarafından hırpalanan dişiller… Hikaye eski olsa da değişen pek bir şey yok aslında… İnsan yolunda olmaya çalışan ruh varlıkları.


Mitler; insanın kendisini, tabiatı, tabiat olaylarını, dünyayı, olayları anlamak ve yorumlamak amacıyla yarattığı hikâyelerdir. Türk, Kürt ve İran mitolojisine konu olan Şahmeran’ın hikayesi çok farklı şekillerde anlatılmıştır. 


Yılanların Şahı Şahmeran, yerin yedi kat altında yaşayan yarı insan yarı yılan formunda bilge ve güzel bir kadındır. Efsaneye göre Şahmeran’ı ilk gören kişi Camsab isimli bir gençtir. Bir gün ormanda gezinen Camsab yolunu kaybederek, bir mağaraya düşer. Bir çıkış yolu arayan Camsab ışığa ulaşmaya çalışırken, Şahmeran’ın yuvasına gider. Gördüğü yılanlardan çok korkar, ama Şahmeran onunla dost olur ve zamanla aralarında aşk oluşur. Şahmeran ona bilgeliğini aktarır; dünyaya düzenine ait bilgileri aktarır. Aradan geçen zamandan sonra, Camsab geldiği yere dönmek ister. Şahmeran çaresizce sevdiği adama boyun eğer. Sadece yerini kimseye söylememesini ister.  Bir de insanların yanında, yıkanmamasını tembih eder. Şahmeran’ı gören kişilerin vücudunu dışarıdan pullarla kaplı görecektir insanlar. Gel zaman git zaman o ülkenin padişahı hastalanır ve tek ilacın, şahmeranın eti olduğu söylenir. Akıllı vezir şahmeranın izini sürer ve camsab’ı yakalar sorguya çeker. Camsab şahmeranın yerini söylemek zorunda kalır. Vezirin amacı, Şahmeran’ın sonsuz erdem ve bilgisine sahip olmaktır. Şahmeran düşmanlarına yakalanır. Başını yiyenin öleceğini, kuyruğunu yiyenin erdem ve bilgiye kavuşacağını söyler. Vezir kılıcı ile Şahmeranı ikiye böler ve kuyruğunu yer. Camsab ise bu acıya dayanamayıp ölmek maksadı ile sevgilisinin başından bir parça ısırır. Şahmeran veziri kandırmıştır, söylediğinin tersi olarak zehirli olan kuyruğu, erdem veren ise başıdır; bunun üzerine vezir ölür, camsab ise sonsuz bilgiye kavuşur; Şahmeran’ın bilgeliğini kazanarak Lokman Hekim olarak tanınan büyük doktora dönüşür. 

Şahmeranın İstanbul Çatalca ilçesinde halk arasında anlatılan bir hikayesi de vardır.  Mitolojik anlamda erguvan; Türk efsanelerindeki Şahmeran ile ilişkilendirilmektedir. Bu çiçeğe bağlı olarak Çatalca’da Şahmeran anlatısı mevcuttur. Gelecekte bir vakit Şahmeran’ın yeraltındaki ordusunun mayıs ayında erguvanların çiçek açtığı mevsimde Çatalca’daki mağaralardan yeryüzüne çıkarak, dünyayı ele geçirecekleri söylenmektedir. Bu nedenle her yıl Şahmeran’ın askerlerinin Çatalca’ya erguvan ağaçları diktikleri rivayet edilmektedir. Hatta halkın erguvan ağacı dikmemesine rağmen, erguvan ağaçlarının sayısının arttığı söylenmektedir.  (Çatalcalıları Koruyan Tılsımlı İki Taş Yazıt). Şahmeranın ölümünün, yeni bir yaşamın başlangıcının sembolü olduğu söylenebilir. Bir diğer inanışa göre; Şahmeran ölümü simgeliyorsa, ordusunun erguvanların çiçek açtığı vakit yeryüzüne çıkacak olması yeni bir yaşamın habercisi olmayı simgelemektedir. Yenilenmenin ışığını da getiren bir güç olarak yükselmektedir.


Yaşamsal enerji, Kundalini, omurga üzerinden yukarıya doğru çıkan yılan olarak tasvir edilir. Burada başka bir sembol karşımıza çıkmaktadır. Yılanların deri değiştirmesi…Aslında insanı- kamil olma yolundaki çabalarımızı, gayretlerimizi, yenilenmemizi anlatır. Erdemli insan olmayı anlatmaktadır yılan bize. Kundalini enerjisi, önce kök çakraya gelir, ardından ise diğer çakralardan geçerek bedenin enerjisini dengeler, ruhsal ve bedensel farkındalığı artırır. Bu enerji uyandığında ise bilinç yoğunluğunun artacağı ve algıların genişleyeceği söylenmektedir. Bu uyanışın manevi aydınlanmaya ulaşmak için bir araç olduğu düşünülmektedir.


Kısaca yaşamda Şahmeran, bilgeliğin uyanışın ve aydınlanmanın sembolü olmuştur. Kimbilir belki de İstanbul Çatalca’dan uyanan bir ışığın ve aydınlanmanın habercisidir. Belki de kadim Anadolu bilgeliği ile bu ışığın dünyaya yayılacağını anlatmaya çalışmaktadır bize. 34 Şahmerana selam olsun…
 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.