Biyoritmini Yeniden Ayarla... Anında Zayıfla…

Mutfak Kültürü


Biyoritmini Yeniden Ayarla... Anında Zayıfla…


Yeşim Kaya


Doğanın kendine has bir aklı, döngüsü vardır. Bilim adamlarının keşiflerinin çok ötesinde, muazzam bir uyumla çalışan, kusursuz bir makine gibidir. Neyin ne zaman olacağını bilir ve yönetir. Bu mekanizmanın bir parçası olan bedenlerimiz içinde aynı kural geçerlidir. Tek farkı, bunu kişisel olarak şekillendirmiş olmasıdır. 
Biyolojik ritimler döngü sürelerine göre 4 alt gruplara ayrılır.  
Ultradian ritimler: Bir günde, birden fazla döngüsü olan ritimlerdir. Kalp hızı, solunum sayısı, mide hareketleri, yeme, içme, idrar çıkarma ve dışkılama, REM/non-REM uyku dönemleri vb. gibi.

Sirkadiyen ritimler: Yaklaşık bir gün süren ritimlerdir. İnsanların en belirgin sirkadiyen ritmi uyku ve uyanıklık döngüsüdür. 
İnfradiyen ritimler; vücut ısı dalgalanmaları, kan basıncı, bazı hormonların salınımları gibi.  Döngü süresi haftalar veya aylar süren ritimlerdir.
Sirkannular ritimler: Yaklaşık bir yılık ritimlerdir. Bu ritimler gün ve geceye bağlı olarak ve bazıları tamamen gün ve geceden bağımsız çalışır. Ultradian ve sirkadiyen günlük hayatımızda gayet etkilidir. Bu kısa bilgilendirmeden sonra, gelelim konunun özüne. 

Hayatınızı belli saatlere göre yaşıyorsunuz, işinize göre bir uyanış, uyuma, beslenme düzeni geliştirdiniz muhtemelen. Peki, zorlamayla yaptıklarınız var mı? Sabah şu saatte yemeliyim, şu saatte tuvalete gitmeliyim, şu saatte uyumalıyım gibi. Tuvaletiniz gelmeden zorla gitmenizin size ne faydası olacak? Tok hissetmenize rağmen illa yemek yemenizin? Ve gözleriniz, zihniniz cin gibi açıkken bedeni uyumaya zorlamanın? Bir düşünün.
Biyolojik saatiniz, bir takım nedenlerden ötürü bozulduysa, ayarlamak için zaman, zaman biraz zorlamak mümkün. Ama bunu devamlı hale getirmek, kendinize işkence etmekten başka bir işe yaramaz. 

‘’Süreklilik’’, hayatınız için en kıymetli kelimedir. Ancak uyumla hayatınızda kalabilir. Zorlayarak değil. Bunu anlayarak işe başlamak, her şeyi kolaylaştıracaktır. 
Dalganın üstüne gitmek, kısa süre için çok eğlenceli olabilir. Bunu devamlı yaparsanız fazlasıyla yorulur, ihtiyacınızın çok üstünde su yutarsınız. Evrene kafa tutmak, en basit anlatımıyla böyle bir şey. 

Herkes, farklıdır.  Hepimizin kendine has bir yapısı vardır. Beden,  zihin ve ruh üçlemesi bir bütündür ve sadece size özeldir. Doğduğumuz an itibari ile genetiğimiz, yetiştirilme şeklimiz, çevremiz ve daha birçok etkenle belirlenen birçok değişkeni içeren bir süreçtir bu. 

İşte bu yüzden, herkese uyacak hiçbir beslenme ya da genel yaşam modeli yoktur.  Buna inanmak, bize madden ve manen sadece zarar verir. 
Öncelikle kendinizi keşfedin. Dinleyin, analiz edin. Ne yediğinizde rahat uyuyor veya uyumuyorsunuz? Hangi insanlar, müzikler ya da ortam sizi mutlu ediyor ya da etmiyor? Ne yediğinizde enerjik ya da değilsiniz? Ne yediğinizde vücudunuz su topluyor?  En iyi doktorunuz, sizsiniz. Bunu unutmayın.
Genel doğruları, kendi üstünüzde deneyin. Dozunu değiştirin, saatini değiştirin, keyif aldığınız şeyleri arayın, keşfedin.  En iyiyi bulun. Sürekli hale getirebileceğiniz şeylerin bir listesini yapın ve ara sıra kendinize hatırlatın. Emin olun, bildiğimiz birçok şeyi unutuyor ve uygulamaktan vazgeçiyoruz. 
Bedeninizin, doğaya uyumlu olarak ama tamamen size özel ritmini keşfetmenin tek yolu denemek. Peki denemeye nereden başlayacaksınız? Kaç öğün beslenmek sizi mutlu ve rahat hissettiriyor? 2-3-6? Deneyin. Unutmayın, ilk insanlar için 3 öğün beslenme ya da ara öğün diye bir şey yoktu. Aç olduğunuzu hissettiğinizde, su içip biraz bekleyin. Hala açsanız yemek yiyin. Her sinyalin açlık olmadığını aklınızın bir köşesine yazın. Ve arayı açmak için bazen açlığa direnin. Atıştırmak mı? Neden? Bir de onlar olmadan hayatınıza devam edin.

Ve paketli her şeyi, evinizden uzaklaştırıp olması gereken yere atın… Yani ÇÖPE. 

 Alkol alımınıza biraz sınır koyun. Kanın temizlenmesi için, minimum 48 saat ara verin. Şekerli, gazlı, kafeinli, kolalı içeceklerle aranıza biraz mesafe koyun, mümkünse kullanmayın. Ayran, su, çay, bitkisel çaylar, Türk kahvesi gibi harika seçeneklere yer verin.  Suyunuzun içine sevdiğiniz tatlar ekleyin. Nane, çilek, tarçın, böğürtlen gibi. 
Sabah Kral, öğlen prens ya da prenses, akşam fakir gibi yiyin. Porsiyonlarınızı olduğundan daha küçük hale getirin.  Sabah kahvaltısı neden önemli bir düşünün. Bedeniniz uyku ve ondan önce yemediğiniz birkaç saat ile birlikte, her 24 saatte, en az 10 saat aç kalıyor. Kahvaltıyı geçiştirmeyin. 

Restoranlarda önden gelen atıştırmalıkları, tabağın yanındaki gereksiz garnitürleri baştan reddedin. Doymak için değil, keyif almak için yemeye kendinizi alıştırın. Yediğiniz her şeyin tadını keşfetmeye çalışın.  Çiğneyin, çiğneyin, çiğneyin. Çünkü midenizde diş yok. Üç beyazdan uzak durmaya çalışın.  Şeker, un, tuz. İlla yiyecekseniz, deniz tuzu, gerçek un ve şekeri tercih edin. Sevdiğiniz hiçbir şeyden kendinizi mahrum etmeyin. Ama unutmayın;  ‘’Azı Karar Çoğu Zarar’’  
Yemek yerken, sadece yemek yemeye özen gösterin. Masa başında, sakince ve odaklanarak. Televizyon seyrederek, telefonda oyun oynayarak değil. Hatta bu saatleri, olabildiğince zevke dönüştürün, vaktim yok demeyin. Yaratın. 

Bu da benim formülüm; Salatayı baştan yiyin, ardından çorba için ve en son ana yemeğinizi yiyin. Canınız hiç ekmek istemeyecek ve emin olun kendinizi fazlasıyla tok hissedecek, hatta yemeğinizi bitiremeyeceksiniz. İlk lokmanız hep protein olsun. Metabolizmanız protein hızına göre çalışmaya başlasın. 
Bağışıklık sisteminizi ayakta tutun. Yedikleriniz yeterli gelmiyor ise doktor tavsiyesi ile ek destek alın. Ben yıllardır, farklı vitamin kürleri uyguluyorum. Deneyerek buldum. Siz de kendi doğrularınızı bulun. Vitamin doğal olmalı, sentetik olan her şeyden kaçının. 

Bir gün çok kaçırdıysanız, ertesi gün olabildiğince sıvı beslenin. Bedeninizi dinlendirin ve depolarınıza yüklediğiniz bir sürü enerjiyi yakın. 
Bazı günler öğün sayınızı gerekir ise düşürün. Sabah kahvaltınızı saat onda yaptıysanız, saat on ikide öğle yemeği yemek için kendinizi zorlamayın. Onun yerine erken bir akşam yemeği ile günü bitirin. 

Uyku problemi yaşıyorsanız çözün. Bedenimiz uykuda tamir ediliyor unutmayın. Bağırsaklarınızı bol posalı gıdalarla şımartın. 

Ve mutlaka yürüyün. İlla spor kıyafetler giyip yürümeniz gerekmiyor. Daha fazla adım atacak bahaneler yaratın kendinize. Merdiven çıkın, birkaç durak önce aracınızı park edip yürüyün. Ama mutlaka yürüyün. 
Doğanın ritmi inanılmazdır unutmayın. Siz ona uyum sağladığınızda mutlaka ödülünü alırsınız, hem de hiç zorlanmadan.
Aklınıza takılan tüm sorular için ; yesimkaya@gastronomiss.com bir tık uzağınızdayım.


 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.