Sicilya’nın Katanya’sı
Işık Saçan Güzellik
Şenay Sönmez
İtalya Yarımadası’nın çok yakınındaki her haliyle çok özel ve Akdeniz’in en büyük adası Sicilya’dayız. Üç bin yıla dayanan tarihi geçmişinde Yunan, Roma, İspanyol, Mağribi, Norman, Kartaca dönemlerine ait pek çok etkileyici izler taşıyan ada, adeta bir açık hava müzesi gibi. Adaya ayak bastığımızda kendimizi anakara İtalya’sından çok farklı, çok renkli, hayat dolu bir dünyada bulduk.
Adaya uçakla ulaşım sağlanabildiği gibi, otobüs ve deniz yoluyla da gelinebiliyor… Roma Milano ve Venedik istasyonlarından hızlı tren yolculuğu yapabilirsiniz. Roma ya da Napoli’den doğrudan otobüsle de gelebilirsiniz.
Ada anakaradan Messina Boğazı ile ayrılıyor. Adaya ulaşmak için, bizim tercihimiz deniz yolu oldu. Önce Messina Limanı’na, oradan da karayoluyla Katanya’ya ulaştık.
Katanya, Sicilya’nın büyüleyici kıyı kentlerinden birisi. Şehrin kalbinde, ulu Duomo Katedrali ve karşısındaki Katanya’nın sembolü olan fil heykeline ev sahipliği yapan meydan karşıladı bizi. Meydanda bulunan mini tren tüm şehrin tarihi alanlarını geziyor, gün boyu nefes nefese çalışıyor.
Meydanın hemen yakınında bulunan Pescheria adı verilen günlük taze balıkların satıldığı balık pazarını gezdik. Balıklar hakkında bilgi aldık. Menüsünde pek çok deniz ürünü bulunan restoranlarda kişi başı 20-30 Euro’ya, türlü çeşitli lezzetleri tatmanız oldukça iyi bir fikir olabilir.
Köklü mutfak geleneğine sahip Katanya’da pizza ve makarnaların yanı sıra pirinç topları arrachini de denemeye değer. Rengi ve şekli portakala benzediği için bu adı alan lezzet toplarının tadına bakmanızı öneririm. Ben çok sevdim, tatları hala damağımda, diyebilirim.
Sicilya’ya özgü granita adlı buzlu dondurma enfes. Bademleriyle ün salmış Sicilya’da bademli granitayı tatmak harika olacaktır. Değişik aromalı çeşitleriyle gün içinde insana serinlik ve ferahlık hissettiriyor. Pastane raflarında Sicilya’ya özgü cannolo tatlısı ağızlarda unutulmayacak tatlar bırakıyor. Katanya şehrinin en lezzetli dondurmacısını atlamak olmaz; Don Peppino adlı bu şahane lezzet durağı doğrusu mola vermeye değer.
Sicilya tarih boyunca bünyesinde yaşayan pek çok medeniyetin izlerini taşıyor. Çok önemli yapılara sahip bir adadayız. Sicilya’daki yapılar İspanyol mimarisinin Barok akımı etkisinde inşa edilmiş. Bu yapılar adada yaşamış kültürlerin en güzel örneklerini oluşturuyor. Tıpkı adada kullanılan Arap ve Yunanca etkisindeki lehçe gibi…
1693 yılında meydana gelen büyük depremde neredeyse tüm ada yerle bir olmuş. Küllerinden doğan ada Barok mimariyle yeniden inşa edilmiş. Günümüzde bu yapılar şehrin büyüleyici güzelliğini, kimliğini oluşturuyor. Roma döneminden kalma amfitiyatro, Piazza Stesicoro ve Benedikten Manastırı gibi önemli yapılar bunlardan bir kaçı.
Şehirde, Museo Belliniano ve Katanya’nın uzun geçmişini keşfedeceğiniz Archeologico Regionale gibi değerli müzeler bulunuyor. Bu tarihi mekânların çevresinde yaz aylarında müzik festivalleri, film gösterileri gerçekleştiriliyor.
Sicilya’da konaklamak için en ideal şehir Katanya olabilir. Bu şehirden pek çok bölgeye ulaşım hayli kolay. Canlılığıyla göz dolduran Katanya’da ulaşım merkezlerinin yakınındaki pek çok pansiyon, hostel ve otel konaklamak için uygun. Bölgede konaklama fiyatları 50 Euro’dan başlıyor, alacağınız hizmete göre artıyor.
Katanya’da ulaşım, yürümeyi tercih etmeyenler için taksiyle ve otobüsle kısıtlı bir ağa sahip. 90 dakika otobüs ücreti 1 Euro. Havaalanı hattı için Alibus kullanılıyor, ücreti 4 Euro.
Katanya’da mağazaların vitrinlerine göz atarken dikkatimi çeken Sicilya’nın sembollerinden biri haline gelmiş olan kafa şeklindeki seramik vazolar oldu. Testa di moro deniyor bu seramik vazolara. Moro esmer tenli insanlar için söylenen bir sözcük.
Efsaneye göre, Sicilya’nın Arap hâkimiyetinde olduğu dönemde, doğudan esmer tenli kişiler Sicilya’ya gelirler. İçlerinden bir adam sokakta yürürken, balkonda çiçeklerini sulayan güzeller güzeli bir Sicilyalı kıza âşık olur. Kız da karşılık verir. Büyük bir aşkla birbirlerine bağlanırlar. Aşklarını tutkuyla doludizgin yaşarlar.
Bir gün adam kıza artık memleketine döneceğini, orada karısı ve çocukları olduğunu söyler. Bunu duyan genç kadın çok acı çeker, sevdiğinden ayrılmak istemez. Korkunç bir plan kurar, sevgilisi uyurken kafasını gövdesinden ayırır. Kafayı balkonuna saksı gibi yerleştirir. Üstüne de çiçekler diker. Hızla büyüyen çiçekler sokaktan gelen geçen herkesin dikkatini çeker. Komşular bu kafa şeklindeki saksının bereketli olduğuna inanır. Onlar da kendi çiçekleri için bu kafa seklindeki saksılardan yaptırırlar.
Sözün özü, tüm adada vitrinlerde gördüğüm ve adanın sembolü haline gelmiş o saksılar bereket için yapılmış, efsane de dilden dile dolaşmış. Adada bu öyküyü bilmeyen yok.
Katanya’nın güney kıyıları, köyleri, kasabaları doğallıklarından hiç bir şey kaybetmemiş; etkileyici cazibe merkezi haline gelmişler. Sicilya Adası’nda içinden geçtiğimiz köyleri, yolları, evleri, tarihi yapıları hayranlıkla izledim. Noto, Acitrezza, Acireale, S.Tecla… Her köşesinde tarih kokan köyler, kasabalar bunlar. Sicilya Adası anakara coğrafyasının ve tarihinin tüm özelliklerini taşıyordu.
Acitrezza’ya bayıldım. Sıcacık, son derece hareketli, neşeli bir kıyı köyüydü. Gidip görmenizi, havasını solumanızı öneririm. Noto olağanüstü büyüleyici Barok yapılarıyla aklımı çeldi. Doğrusu bir kez daha görebilmeyi çok arzu ederim. Siracusa, Ragusa, Modica… Her biri tarih kokan güzel köylerdi.
Benim için çok özel bir kasaba vardı ki, o da Taormina… Dağın tepesine yerleşmiş, birbirine geçmiş ortaçağ sokaklarıyla, ikinci yüzyıldan kalma antik tiyatrosuyla Truman Capote’nin yazılarında çok etkilendiği ve ilham aldığı Taormina…
Teleferikle sahilinden tepelerine ulaşılabilen bu güzel şehrin her köşesinde İtalyan makarnalarını, lezzet dolu yiyeceklerini tadarken bir yandan da harika manzaraları izlemek mümkün.
Sağlıcakla kalın…
Yeni yorum ekle