Masal Kent PRAG
Eylül Özsoy
Büyüleyici Prag’a gitmeden önce, masalları kitaplardan ibaret sanırdım. Huzurla akan Vltava Nehri üzerine inşa edilmiş Charles Köprüsü’nden geçerken, masallarda anlatılanların gerçekten de var olabileceği hissine kapıldım. Zaman, o köprü üzerinde beni bir başka âleme götürüyormuşçasına usul usul akmaktaydı. Nehrin hışırtısı ve yürüyüşümüze eşlik eden müzisyenlerin melodileri sayesinde bu masal kente içim hemen ısınıvermişti.
Prag, güneş ışınlarının altında midyenin içinde parıldayan inci tanesi gibi herkesin bakışlarını kendine çekiyordu. Tarihi Charles Köprüsü üzerinde yürürken bakmaya doyamadığım şeylerden biri de nehri makas gibi kesen büyüklü küçüklü gezi tekneleri oldu.
Şehrin diğer yakasına geldiğimizde ise, tarihsel güzelliğin bende yarattığı hayaller, dünyevi gerçeklerin yüzüme çarpmasıyla dağılır gibi oldu. Birden bakışlarım yere kapanmış bir adama çevrildi. Bu yöntemi dilenmek için kullanan adam, bana ekonomik gelir uçurumunun coğrafya tanımadığını göstermiş oldu. Şehirlerin göz kamaştırıcı yapısının, içinde yaşanan yetersizlikleri örtmeye yetmeyişi, yaşadığımız dünyayı ister istemez sorgulattırıyor hepimize.
Prag’ın tarihi parke taş sokakları, insanı farkına varmadan bir düş yolculuğuna çıkartıveriyor. Kıvrılıp giden kent sokaklarında yan yana boncuk gibi dizilmiş birbirinden renkli dükkânlar çocuksu bir heyecan uyandırıyor. Bohemya’nın kostümlerini giymiş bebeklerin, hediyelik eşyaların, giysilerin, şeklinden dolayı baca olarak da adlandırılan mis kokulu Trdelnik tatlısının satıldığı dükkânlar bana yaşam enerjisi katmıştı. Eski caddede dip dibe dizilmiş dükkânlardan el sallayan ürünlerin kışkırtıcılığı da insanı bir anda içine çekiveriyor.
Tüm turistik kentlerde olduğu gibi Prag’da da masaya oturup sipariş vermeden önce fiyatlara bir göz gezdirmek olmazsa olmazdır. Şehrin cazibe merkezlerine turistlerin yoğun ilgisi fiyatları bütünüyle uçurmuş durumda.
Bize şehri seyretme olanağı sunan eşsiz bir yapı vardı; televizyon kulesi. Prag’ın ilk yüksek teknolojili mimarisi olan Zizkov Televizyon Kulesi, kenti dokuz ayrı bölmeden panoramik olarak seyretmek için ideal. Prag’ın televizyon kulesi ince bir espri anlayışıyla donatılmış. Kuleyi göreyim derken, ona tırmanmaya çalışan oyuncak bebeklerle karşılaşacaksınız. Zizkov Televizyon Kulesi 2000 yılında sanatçı David Cerny’nin dokunuşuyla renklenmiş. Televizyon kulesinin, çocukların vazgeçilmez arkadaşı oyuncak bebeklerle süslenişi, televizyon karşısında galip gelenin oyuncaklar olduğu anlamını mı taşıyordu acaba? Emin değilim. Hissettiğim, sanatı uçuk tonlarda yaşayan Praglıların kalıplardan pek hoşlanmadığı.
Prag’ın simgesi Astronomik Saat’e öylesine bir ilgi var ki, sanki dünyanın sekizinci harikası ile karşı karşıyayız. Her saat başı saatin üzerindeki figürler hareket ediyor. Astronomik Saat, iskelet heykeliyle bir korku tüneli izlenimi de vermiyor değil doğrusu. Beni hayrete düşüren, saatin 1410 yılından bu yana işlemeye devam ettiği gerçeği oldu. Halen çalışan dünyanın en eski astronomik saati kalabalıkların meraklı bakışları altında tik taklarını sürdürüyor.
Ünlü Charles Köprüsü'nün hemen yanı başında taş bir set bulunur. Buraya bir adam kafası heykeli konmuş. Çekçe Bradac, dilimizde Sakallı Adam… Bu heykel Vltava Nehri’nin suyu yükselip sakal hizasına gelince çevredeki mahallelerin boşaltılacağının ikazını yapmakta. “Su sakala ulaştı. Kaçan Kurtulur!” mealinde bir uyarı bu.
Prag şehir merkezinin dar sokakları Aziz Vitus Katedrali’nde kesişir ve orada ferah bir alan ortaya çıkar. Birçok Bohemya Kralı ve Kutsal Roma İmparatorunun mezarına ev sahipliği yapan katedral yanı sıra eski şehir meydanındaki binalar Ortaçağ ruhunu derinlerinde saklı tutuyor. Aziz Vitus, Prag ve Çekya için Gözde Katedral konumunu yüzyıllar boyu korumuş.
Bir başka Ortaçağ hazinesi de, günümüzde bile Avrupa’daki en büyük meydanlardan sayılan Charles Meydanı’dır. Çek kralı IV. Charles’ın şehre kazandırdığı yapılardan biridir. Yaptırdığı eserler sayesinde ismi hafızalara kazınmış IV. Charles’ın astroloji ve numeroloji alanlarına ilgisini Charles Köprüsü’nün tarihine baktığımızda anlıyoruz. Köprü inşaatına 1357 yılının 9 Temmuz günü saat 05.31’de başlanmış. Bu tarih ve saatin oluşturduğu sayı dizisi 1-3-5-7-9-7-5-3-1 soldan sağa ya da sağdan sola okunduğunda aynı sonucu vermekte.
Prag’da 870 yılında inşası başlayan kale günümüze dek zarar görmeden ulaşabilmiş. Kalenin 70 bin metrekareyi kapsaması sizce de çok ilginç değil mi? Antik dönemde yaşanmış hangi olaylar böylesine görkemli bir kale inşasının sebebi olmuş olabilir acaba? Rekor büyüklüğü ile Prag Kalesi, En Büyük Antik Kale unvanını elinde tutuyor.
Yılda iki milyon ziyaretçiye ev sahipliği yapan Prag Kalesi’nin içerisinde Bohemya Kraliyet hazineleri saklanıyor. Kutsal taç, kraliyet asası, kraliyet elması, taç pelerin, kemer ve Bohemya kraliyet mücevherlerini içeren bu hazineyle ilgili bir kraliyet geleneği de bulunmakta. Değerli eşyaların saklandığı kasaların anahtarları yedi farklı kurumda tutuluyor. Eşyalara ulaşmak için yedi kurum yetkilisinin bir araya gelmesi zorunlu. 1791’de Kral II. Leopold’ün talimatıyla ortaya çıkan bu uygulama bir geleneğe dönüşmüş.
Beş sinagog ve bir Yahudi mezarlığı barındıran Prag, Avrupa'nın en eski aktif sinagoguna ev sahipliği yapmakta. İçerisinde, Kudüs'teki Solomon Tapınağı'ndan taş bulunduğuna inanılmakta. 1270 yılında inşa edilen bu sinagog, halen Yahudilerin en önemli dua evi olarak kullanılmakta.
Masal Kent Prag’a yolunuz düştüğünde, yüksek bir noktadan şehir siluetini izlemenizi öneririm. Prag tepeden gözünüze şirin mi şirin bir Avrupa kenti olarak görünecek. Kuşbakışı seyrin en güzel noktası olarak Petrín Tepesini ve Kale’yi tavsiye edebilirim.
Dans etmeyi ya da izlemeyi seviyorsanız dans eden ev mimarisine bir göz atabilirsiniz. Fred Astaire ve Ginger Rogers adlı Amerikalı meşhur iki dansçıdan esinlenilerek inşa edilen Dans Eden Ev mimarisi sıradanlığın kurallarını kaldırıp farklılığın büyüsünü gözler önüne seriyor.
Popüler kültürün vazgeçilmez adresi, defalarca çekilen Hollywood filmlerinin mekânı hep Prag olmuş. Sefiller (1998), Görevimiz Tehlike, Hellboy, Zindan ve Ejderha, Kırmızı Kuyruklar, Van Helsing, Narnia Günlükleri film çekimleri bu kentte gerçekleştirilmiş. Prag ve Çekya Hollywood film dünyasının daimi uğrak yerlerinden. Burada çekimi yapılan filmlerin aksiyon, gerilim ve tarih türlerinde olması son derece anlaşılır. Ayrıca Hellboy ve Narnia gibi esin kaynağını bilim kurgu romanlarından alan filmler de çekilmiş kentte. Prag’ın çekici güzelliğine kapılmış biri olarak Hollywood film ekiplerinin neden oradan vazgeçemediklerini gayet iyi anlayabiliyorum. Prag hayal gücünün kenti özelliğini gururla taşıyor.
Prag’ı gezerken, Doğu Avrupa’nın Paris’indeymişim gibi bir izlenim oluşmuştu bende. Prag’ın kendine has kentsel dokusu, eski kentin kuleli binaları, Ortaçağ Avrupa’sının eserleri arasında dolaşmak zamanda yolculuğa çıkartıveriyor insanı.
Imagine all the people / Sharing all the world. (Tüm insanları dünyayı paylaşırken hayal edin.) Efsane The Beatles grubunun solisti John Lennon Imagine şarkısında hem kulağımızın hem de ruhumuzun pasını silip atar. Vermek istediği insani mesajın unutulmasını istemeyenler arasında Prag sakinleri de bulunuyor. Lennon Duvarı John Lennon ve The Beatles’a hitaben bir grafiti yumağı halini almış. Müziğin isyankâr ruhu anısına, dev bir barış işareti üzerine sayısız grafiti doldurulmuş. Lennon Duvarı’nda en dokunaklı bulduğum şey insanların Lennon ve The Beatles grubuna yazdıkları onlarca mektubun yan yana sergilenişi oldu.
Çekya, AB ülkeleri içerisindeki gelişmiş ekonomilerden. Eski Sovyet Bloğu ülkelerinden olan Çekya ekonomik başarısıyla eski siyasi ortaklarının pek çoğunu sollamış durumda.
Tarihin kilitli kutusu Prag, Avrupa ve diğer coğrafyalardan her yıl dokuz milyonu aşkın turisti ağırlıyor. Büyükşehir yoğunluğundan bir nebze uzaklaşmak ve kalbinin sesini dinleyerek özgürce gezinti yapmak isteyenler için doğru adreslerden biri de Çekya’nın elması Prag olsa gerek.
Siz özgürlüğün tadına varıp tarih kapılarını aralamaktayken her bir adımınızda Masal Kent Prag kuşkusuz sizi şaşırtacak… Yenilikler sunacak. Eğlendirecek. Keşfetme duyunuzu hep uyanık tutacak. Sözün özü, saatlerin nasıl akıp gittiğini fark etmeyeceksiniz yüz kuleli kentte…
Fotoğraflar: Murat Özsoy
Yeni yorum ekle