ODESSA - Ukrayna
Karadenizin İncisi
Eylül Özsoy
Kardeşim Ahmet’le Odessa’yı ziyaret ettiğimiz Temmuz ayı, 2022 Rusya-Ukrayna Savaşının hayli öncesindeydi. 2014 Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı bile henüz yaşanmamıştı. Ukraynalıları güler yüzlü, sıcakkanlı insanlar olarak tanıdım. Türkiye’ye tatile gelmeye bayıldıkları onlarla konuşmaya başlar başlamaz anlaşılıyordu.
Odessa tam bir tatil kenti. Plajlar harika. Saraylar, müzeler, mimari etkileyici. İstanbul Odessa’nın kardeş şehri. Kent ormanlar, parklar, çeşmeler, havuzlarla dolu. Nereye baksan yemyeşil, her taraf çiçeklerle bezenmiş. “Hani o, saçlarına, taç yaptığım çiçekler, Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı” şarkı sözleri Ukrayna’ya pek uygun doğrusu. Ukraynalı kadınlar çiçek demetlerinden başlarına taç yapmayı pek seviyor.
Ukraynalılar ateşin etrafında iç içe halkalar yapıp dans ediyorlar. Çiftler el ele tutuşup birlikte ateşin üstünden atlayabilirlerse, aşklarının yaşam boyu süreceğine inanıyorlar. Öyle ya, ateşin üzerinden el ele atlamayı başarabilenler, ilerde karşılaşabilecekleri her türlü zorluğun da üstesinden gelebileceklerdir. Gönül işleriyle ilgili bir gözlem: Ukrayna’da nikâh yüzüğü sol ele değil, sağ ele takılıyor.
Güzel Odessa, Karadeniz’in İncisi namıyla anılıyor. 1 milyon nüfuslu Odessa, tüm Karadeniz’in Samsun’dan sonra en büyük şehri. Kiev ve Harkiv’den sonra ise Ukrayna’nın üçüncü kalabalık kenti. Odessa 20 üniversiteye ev sahipliği yaptığından, her yerin gençlerle dopdolu olması doğrusu bizi hiç şaşırtmadı.
Sivastopol ve Yalta’da yoğun Rus nüfusuna karşın Odessa’da Ukrayna dili ve kültürü hâkim. Ukrayna bayrağındaki sarı ve mavinin anlamı şöyle: Sarı, tahıl tarlalarının; mavi, gökyüzünün simgesi. Ukrayna, devasa çarlık imparatorluğunu beslemek için gereken tahılın önemli miktarını ürettiği için, asırlarca "Rusya'nın Ekmek Sepeti" olarak anılmış. Ukrayna günümüzde de dünyanın en önde gelen tahıl ihracatçılarından biri konumunda. Türkiye’nin buğday ithal ettiği ülkelerin başında Rusya ve Ukrayna geliyor.
Odessa gezimizin bende bıraktığı izlenim, bu kentin daha çok bir Avrupa kentine benziyor oluşuydu. Masalsı güzellikleriyle büyüleyen Odessa’ya Küçük Paris diyenler de olmuş. Pek de haksız sayılmazlar. Örneğin, Odessa tren garı, Paris’tekilere çok benziyordu; son derece şık ve görkemliydi. Öte yandan, Odessa Rus anıtları ile de bakışları kendine çekiyor. Kent merkezinin pek çok noktası göz alıcı, şıkır şıkır.
Ukrayna’da konuşulan diller arasında Ukraynaca yanı sıra Rusça, Romence, Lehçe, Macarca da yer alıyor. Dünyada, Fransızca ve Farsça ardından en güzel 3. dil olarak Ukraynaca seçilmiş. Bu dilin, İtalyanca ardından da en melodik 2.dil olduğu düşünülüyor.
Ukrayna toprakları asırlar boyu pek çok kez el değiştirmiş. Bu nedenle ülke Avusturya İmparatorluğu tarzı mimariye de, Sovyet tarzı anıtlara da ev sahipliği yapıyor. Ukrayna ve Rusya tarihinin çok uzun yıllar boyunca iç içe yaşandığı şüphesiz. II. Dünya Savaşı sırasında her 5 Ukraynalıdan biri yaşamını yitirmiş. Bu da 7 milyon ölüm anlamına geliyor.
Çernobil nükleer kazası 1986’da Ukrayna’da yaşanmıştı. Bu kaza, Hiroşima’ya atılan atom bombasından 400 kat daha fazla radyasyona neden olmuştu. Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasında, bu kazanın da önemli bir rol oynadığı şüphesizdir.
Sovyetler Birliği 1991’de dağıldıktan sonra, Ukrayna ekonomisi öylesine bir felç yaşamış ki, insanlar çağlar öncesinde olduğu gibi yaşamlarını parayla değil mal değiş tokuşuyla sürdürmeye çalışmış. Bağımsızlık sonrası yaşanan ekonomik kaos nedeniyle ülkeden, yoğun göç yaşanmış. En çok da Portekiz, İspanya, Çekya, Rusya ve İtalya’ya göç olmuş. Sadece Rusya’da yaşayan Ukraynalıların sayısının 5 milyonun hayli üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ukrayna, Moldova ile birlikte Avrupa’nın en mütevazı ekonomiye sahip ülkelerinden.
Ukrayna nüfusu 40 milyon kadar. Ortalama ömür erkekler için 67, kadınlar için 77 yaş. Ülkede 55 yaş üstünde, 3,5 milyona yakın kadın fazlası var. 100 kadına sadece 86 erkek düşüyor. Ukraynalı erkekler arasındaki yüksek alkolizm erken ölümlerde rol oynuyor. Kişi başı içki tüketiminde dünya 6.’sı durumundalar. Ukraynalılardan daha fazla içki tüketimine sahip dünyada sadece 5 ülke bulunuyor: Belarus, Moldova, Lituanya, Rusya ve Romanya.
Ukrayna ile ilgili kulağımıza gelen ilginç bilgiler şöyle: Dünyanın en derin metro istasyonu Ukrayna’da; az buz değil 105,5 metre. Gaz lambası Ukrayna icadı. Ukrayna’da 312 üniversite bulunuyor, 60 binin üzerinde yabancı öğrenci eğitim görüyor.
Kiev usulü tavuk, yani kievski yemeğinin kökeninin, Ukrayna’nın başkenti Kiev olmadığını, bu tavuk tarifinin Fransa’da ortaya çıktığını iddia edenler var. Öte yandan, dünyadaki 3. en çok iş yapan McDonald’s restoranının, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de olması, yeni yemek kültürü eğilimlerinin açık göstergesi.
Avrupa’nın coğrafi merkezinde yer alan Ukrayna, Rusya’dan sonra Avrupa’nın en geniş topraklara sahip ülkesi. Silahlı kuvvetleri de Avrupa’da, Rusya ve Fransa ardından üçüncü büyük orduya sahip.
1529-1792 arasında Odessa 263 sene Osmanlı etkisinde kalmış. Osmanlı döneminde Odessa’nın adı Hacıbey imiş. Kentin adı değişmiş ama Hacıbey Gölü’nün adı aynen muhafaza edilmiş.
1991’de Belarus, Rusya ve Ukrayna ortaklaşa Sovyetler Birliği’ne son vermişlerdi. Günümüzde Ukrayna Rusya’dan uzaklaşıp hızla ABD’ye yaklaşmakta. Bölgede yükselen tansiyon Karadeniz’in barut fıçısına dönüşmesine kapı aralamakta.
Odessa bir ticaret kenti. Karadeniz’in bu önemli limanı yıllık 4 milyon yolcu kapasitesine sahip. Pek çok uluslararası markaya vitrinlerde rastlıyoruz. Sivastopol ve Yalta’ya kıyasla, daha gelişkin olduğu şüphesiz.
Şehrin kalbi Opera Meydanı’nda atıyor. Avrupa’nın en görkemli opera binalarından biri Odessa’da. Kremalı pasta kıvamında harika bir bina. 1810’da yapılmış. 1873’te yanmış. 1887’de Alman Dresden Operası örnek alınarak yeniden yapılmış. Operanın içinde de, dışında da sanki büyülü bir atmosfer hâkim. Karadeniz kıyısında, çok merkezi bir konumdaki opera müthiş bir akustiğe sahip. Sahnede oyuncuların fısıltıyla konuşması bile çok rahatlıkla tüm seyirciler tarafından duyulabiliyor.
Opera binasının cephesinde Gogol ve Puşkin’in büstlerine yer verilmiş. Ukraynalı yazar Gogol’ün destansı bir dille yazdığı romanı Taras Bulba Ukrayna Kazaklarının savaşçılığını anlatıyor. Puşkin ise Rusya’nın milli şairidir, çağdaş Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir. Ukraynalı Gogol’e, Ölü Canlar romanını yazma fikrini veren, Rus şair dostu Puşkin’dir.
Bir zamanlar, bilet satışları düşük olduğunda bile, operanın işlevini sürdürebilmesi için bir çare üretilmiş. Limana yeni inen yolcular arasında, bulaşıcı hastalık olduğu iddia edilip yolcular karantinaya alınırmış. Yolcular tüm masraflarını kendi ceplerinden öderlermiş. Karantina altındaki yolculardan elde edilen gelir operaya nakledilir, operanın finansal sorunlarına bu şekilde çare üretilirmiş. Odessa’nın çok ünlü iki yapısından biri Opera ise, diğeri hiç şüphesiz ki Potemkin Basamakları.
Sovyet sinema yönetmeni Ayzenştayn’ın 1925 yapımı Potemkin Zırhlısı filmi çok ünlü olmuştu; 1958’de Belçika’da “Tüm Zamanların En Büyük Filmi” ilan edilmişti. Filmin konusu şöyle: Rus savaş gemisi Potemkin’de 1905’te bir isyan başlar. Mürettebat çara bağlı subaylara karşı ayaklanır ve gemiyi ele geçirir. Filmin Odessa Merdivenleri bölümünde, Çar’ın Kazak askerleri isyan eden sivil halka merdivenlerde ateş açar, insanları katlederler.
Odessa’daki 192 basamağı bu denli ünlü yapan şey, yönetmen Ayzenştayn’ın Potemkin Zırhlısı filmidir. Gerçek sanatçı, olaylara, mekânlara farklı gözle bakabilen, farklı yorumlar yapabilen kişi olsa gerektir. Her gün binlerce insanın adımladığı, daha önce hiç de fazla ilgi çekmeyen bu merdivenler, Ayzenştayn’ın filmiyle, birdenbire dünyanın ilgisine mazhar oluvermiş. Aslında bu merdivenler, Potemkin Meydanı’ndan limana doğrudan erişim sağlamak için 1841’de inşa edilmiş. Bir asır sonra ise merdivenler Odessa'nın en ünlü sembollerinden biri haline gelivermiş.
Derybasivska Caddesi, Odessa şehir merkezindeki yaya caddesidir. Eski simge yapılar ve mağazalar, çok sayıda bar, restoran ve kafeyle çevrili yoğun bir caddedir. Liman boyunca bir yürüyüşe çıktığınızda, şehrin canlılığı hemen ortaya çıkıveriyor. Gemileri, denizcileri, yoldan geçenleri izleye izleye iskelenin sonuna kadar yürüyoruz. Limanın, gündoğumu ve batımında etkileyici manzaralara sahip olduğuna hiç şüphe yok.
Yeraltı mezarları Odessa’nın altında devasa bir tünel ağı oluşturmuş. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet partizanları ve daha sonra kaçakçılar için bu mezarlar sığınak olmuş. Şehir tarihine tanıklık etmiş yer altı mezarları. Günümüzde, Partizan Zafer Müzesi yeraltında kendine bir yer bulmuş. Yeraltı tünellerini, turlarla keşfetmek hayli ilginç.
Potocki Sarayı’ndaki Güzel Sanatlar Müzesi 10 binin üzerinde sanat eserine ev sahipliği yapıyor. 16-20. yüzyıl ressamlarının tabloları 26 salonda sergileniyor. Deniz manzaralarıyla tanınmış Ukraynalı Ayvazovski’den Kandinski’ye kadar pek çok ünlü ressamın tabloları bu zengin müzede bulunuyor. Güzel Sanatlar Müzesi’nin zemini de çok etkileyici. Tam bir sanat eseri. Basmaya kıyamayacaksınız neredeyse. Çünkü zeminde 26 değişik ahşap malzeme kullanılmış. Binanın altında ise ilginç bir mağara bulunuyor.
Fotoğraflar: odessatourism.org
Yorum
Odessa
Çok güzel yazmışsın.
Kutluyoruz.
Eylül Özsoy'un yazısı
Her zaman olduğu gibi, bilgilendiri, akıcı ilginç bir yazı. Eylül Özsoy gezi türünün usta kalemi. Kutluyorum. Seçkin Özsoy ailesine saygı ve sevgilerimle...
Odessa
Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğine sağlık.
Umarım bu güzel insanlar ve yerler hala duruyordur.
Odessa
Eylülcüğüm, senin gözünden bir şehiri tanımak yine çok keyifliydi. Ve ayrıca şehre dair bilmediğimiz önemli tarihi bilgileri de sayende ogrenmiş oluyoruz. Teşekkür ederim.
Detaylı bilgiler için…
Detaylı bilgiler için teşekkür ediyorum yazarı kutluyorum
ODESSA - Ukrayna Karadenizin İncisi
Eylülcüm tebrikler, ilgiyle okudum. Şimdilerde bu coğraftayı düşününce hüzünlendim, üzüldüm. Barış hemen şimdi. Savaşa hayır.
Tebrikler sevgili Eylül…
Tebrikler sevgili Eylül,yazını zevkle okudum.Bilgilendirici ve Odessa' ya gitmeye özendirici.Yürekten kutluyorum.
Ukrayna
Tebrikler Eylül ...
Odessa
Bu yazıyı okuyarak güzel bir geziye çıktım.
Yeni yorum ekle