Rodin ve Dante’nin Cehennemine Açılan Kapı!
Ufuk Güneş Taşkın
Giriş
1840 yılında Paris’te doğan asıl adıyla François-Auguste-René Rodin, on dokuzuncu yüzyıl sonları ile yirminci yüzyıl başları arası yaptığı yapıtlar ile modern heykelin ve Fransız Romantizminin en önemli temsilcilerindendir. Figüratif modelli yapıtlarında yarattığı ekspressif, dinamik formlar sayesinde geleneksel heykel sanatından modern heykele geçişin yönünü belirlemiştir. Geçmişin idealize edilmiş mitolojik heykelleri yerine dokulu doğal formları tercih eden Rodin, alçı, kil, bronz, pişmiş toprak, mermer vb. gibi malzemelere radikal yeni bir bakış açısı ile yaklaşmıştır.
Sanatçı 14 ile 21 yaşları arasında büstler, hayvan grupları ve kompozisyonlar yaparak geçimini sağlamaya başlar. Daha sonraları Brüksel kentinde büyük evlerin cephelerine konulmak üzere karyatidler ve atlantlar yapmıştır. İleri derecede miyop olan ve okul döneminde sorunlar yaşayan Rodin ilk atölyesini kaynak problemlerinden dolayı oldukça kötü koşullarda oluşturmuştur. Bu sebeple ne yazık ki yaptığı çoğu heykeli zaman içerisinde yok olmuş ve günümüze ulaşamamıştır. Heykel tarihinde ilk önemli çıkışı 1964 yılında yaptığı “Kırık Burunlu Adam” büstüdür. Düşünen Adam, Adem İle Havva, Öpüşme, Tunç Çağı, Calais Burjuvaları, Balzac Anıtı ve Cehennem Kapısı vb. gibi önemli yapıtların sahibi Rodin sanat yaşamı boyunca akademiye karşıt bir görüşe sahip olmuştur. Heykel sanatının akademinin kuralları dışında kalarak, insanın tutku ve duyguları çerçevesinde form bulması gerektiğini savunan sanatçı bu bağlamda heykellerinde yenilikçi bir tavır ortaya koymuştur.
“Onda Gotik katedrallerin heykelciklerinde görülen heyecan vardı. Bu heyecan gözlemlerinin yetkin bir sentezine dayanıyordu. Bu nedenle Rodin’in eserlerinde hayat dolu, madde olmuş bir biçimlendirme dikkati çekmektedir.” (Turani, 2004)
Dante ve İlahi Komedya
Dante’nin 1307-1321 yılları arasında kaleme aldığı İlahi Komedya, İtalyan edebiyatının en meşhur ve dünya edebiyatının önemli başyapıtlarından biridir. İlahi Komedya, Dante’nin, ölüm sonrası sırasıyla Cehennem, Araf, Cennet olmak üzere üç bölümde geçen yolculuğunu kendi dilinden okuyucuya anlatır. Eser cehennemin korkutucu atmosferine rağmen mutlu son ile bitmesinden dolayı Komedya olarak adlandırılmıştır. İnildikçe daralıp sıkışan Cehennem İlahi Komedya’nın ilk bölümüdür ve farklı günahlar işleyen insanların cezalandırıldığı dokuz katmandan oluşan bir çukurdur. Alt katmanlara inildikçe en ağır günahları işleyen ruhlar cezalandırılır. Dürüst dinsizler Limbo olarak isimlendirilen birinci kata gider. İkinci katta şehvet düşkünleri, üçüncüde aç gözlü oburlar yer alır. Dördüncü katta cimriler ve savurganlar, beşincide öfkeliler ve gazap verenler, altıncıda sapkınlar, yedincide katiller şiddetle insanlara eziyet edenler, sekizincide inancı sömürenler, rüşvetçiler, hırsızlar, iki yüzlüler, simyacılar, dolandırıcılar, kalpazanlar, bölücüler ve kadın tüccarları yer alır. En ağır günahların cezalandırıldığı dokuzuncu katman ise akrabalarına, dostlarına, vatanlarına ve kendilerine ihanet edenlere ayrılmıştır.
Cehennem Kapısı (The Gates Of Hell)
Cehennem Kapısı, Rodin’in 1880-1917 yılları arasında tamamladığı yüksek kabartma ve heykel teknikleri ile yapılmış en önemli yapıtlarından biridir. 635x400x94cm boyutlarında olan eser temel olarak Dante’nin İlahi Komedya’sının en etkileyici bölümü olan Cehennem bölümünden alınarak tasarlanmıştır. Rodin, müze siparişi üzerine tasarladığı kapının ilk halini üç yılda tamamlamış ve müzeye sunmuştur. Heykelin iki versiyonu yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi D’Orsay Müzesi’inde, bronz dökümden yapılmış olan kapı ise Paris’teki Rodin Müzesinde yer almaktadır.
İlahi Komedya sanat tarihi boyunca birçok sanatçıya esin kaynağı olmuş ve yapıtlarını etkilemiştir. Rodin’de yanından hiç ayırmadığı söylenen bu eserin en etkileyici bölümü olan cehennemi kendi tarzıyla, kendi bakış açısından çalışmış ve başka bir deyişle yazılı bir eseri görsel bir dil ile insanlığın etkileşimine kazandırmıştır. Sanatçı Dante’nin tasvir ettiği cehennemi sadece görselleştirmekle kalmamış aynı zamanda hikayede yer alan kişileri karakterize etmiş, sembol ve çeşitli simgeler ile yeniden kurgulamıştır.
Kapı, üst kısım, sağ ve sol kanatlar, sağ ve sol kapı paneli, alın olmak üzere altı bölüm şeklinde tasarlanmıştır. Rodin’in yapmış olduğu heykellerin boyutlarının değiştirilmesi ve bir arada kurgulanmasıyla oluşan kapı üzerinde 180’den fazla figür yer almaktadır. Yapıtta başlıca Açgözlülük ve Şehvet, Umutsuzluk, Aşk Çemberi, Uyanış, Diz Çöken Faunesse, Ayakta Faunesse, Lanetli Kadın, Saint-Jean Baptiste’in Başı, Çıplak Kadın, Çıplak Erkek, Uçan Figür, Düşen Adam, Şehitlik, Meditasyon, Ağlayan Su Perisi, Denizkızı, Çömelen kadın, Oturan Yaşlı Adam ile birlikte kimlikleri belirsiz sıradan günahkârlar ele alınmıştır. Ana ve en dikkat çekici parçalar ise Düşünen Adam, Üç Gölge, Ben Güzelim, Ugolin ve çocukları, Öpücük eserleridir.
Kapının üst bölümde yer alan ‘Üç Gölge’ heykeli, cehennemin girişinde duran kayıp ruhlardır ve buraya girecek olanların umudu arkalarında bırakmalarını işaret eder. Rodin ‘Üç Gölge’ heykeli üzerinde birçok çalışma yapar, son olarak birbirine özdeş üç figürü tek bir noktayı işaret edecek biçimde yerleştirmeye karar verir.
‘Paola ve Francesca’ rölyefi, yaşadıkları yasak ilişki yüzünden cehennemde acı çekmeye mahkum edilmiş aşıklardır. Francesca fiziksel bir engeli olan Giovanni Malatesta ile evlidir ancak kocasının kardeşi olan Paola’ya aşık olmuştur. “Sonsuza dek birlikte olacakları cehennemin ikinci katında onlara sürekli olarak ilk öpüşmeleri hatırlatılır, ancak en tutkulu arzularını asla tatmin edemezler”. (Museum)
Kapının en çarpıcı bölümlerden biri ‘Ugolino ve Çocukları’dır. Ugolino ve çocukları bir kuleye hapsedilip ölüme terk edilmiştir. Hapis altında açlıktan deliye dönen Ugolino ölü çocuklarını yer. Bu sebepten dolayı Ugolino cehennemin en büyük günahlarının cezalandırıldığı dokuzuncu katında sonsuza dek lanetlenir.
Kapının belki de en meşhur parçası olan ‘Düşünen Adam’ heykeli ile ilgili birçok yorum vardır. Bir yorum heykelin Dante olduğunu ve yarattığı cehennemde var olan karakterlere yukarıdan bakışını temsil ettiğini söylemektedir. Diğer bir yorum ise heykeltıraş Rodin’in yaptığı yapıt üzerinde oturup meditasyon yapan kendisi olduğunu söyler. Başka bir yorum günahları nedeniyle insanın başına gelen yıkımları düşünen Adem figürü olabileceğidir.
Yapıt üzerinde dikkat çekici başka bir detay ise Düşen Adam’dır. Korkunç kaderinden kaçmaya çalışan bu figür tam cehennemin sınırını aşacak iken tekrar geriye düşmektedir. Yapıt üzerinde hakim tema umutsuzluk, acı ve ölümdür. Cehennem Kapısı üzerindeki figürlerin mimik ve vücut dillerinin sert duran zorlanmış kas anatomisi ile modele edilmiş olması kapının etkileyici ifade gücünü arttırır.
Rodin kapının tamamlanması için yıllarca çeşitli poz ve konulardaki figürleri üretmeye devam eder. Bu sayede birbirinden farklı ölçeklerde 200’e yakın heykel ve rölyef oraya çıkmıştır. Sanatçı süreç içerisinde bu heykelleri birbiri ile kompoze ederek kapının genel tasarımını yapar, cehennem kavramına zıt ve genel anlatıya uymayan parçaları kapı üzerinde kullanmaktan vazgeçer. 1880 yılında Dekoratif Sanatlar Müzesi’nin siparişi üzerine yeni giriş kapısı olması için yaptırılacak olan Cehennem Kapısı’nın 1885 yılında teslim edilmesi planlanmıştır, ancak bu olmaz. Araya giren başka siparişler ve sanatçının sürekli kapıya yaptığı yeni eklemeler sonucu bir türlü son halini alamayan Cehennem Kapısı 37 yıl boyunca tamamlanamamıştır. Sanatçı 1917 yılında Rodin Müzesi’nin ilk müdürü tarafından tekrar bronzdan döktürülen ve yerine konulan yapıtın son ve bitmiş halini göremeden hayatını kaybeder. Tarihe damgasını vurmuş yazılı bir eseri üç boyutlu nesnel bir algıya dönüştüren Cehennem Kapısı Rodin’in sanatsal pratiği ve cehennemine yapılan eşsiz bir yolculuktur.
Kaynakça
Museum, B. (2021). https://www.brooklynmuseum.org. https://www.brooklynmuseum.org/opencollection/objects/113607 adresinden alındı
Turani, A. (2004). Dünya Sanat Tarihi. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Yorum
Kutlama
Plastik sanat ile edebiyatın iki dahisi. Konu seçimi ve iki farklı alanı bütünleştirici bir yazı kutlarım.
Bazen meslek fanatizmi ötekine asla şans vermiyor.
Yeni yorum ekle