Esin Aydıngöz: Hayallerinizin Peşinden Koşun

Sanat

 

Söyleşi: Suna Baykam Sapan

 

Esin Aydıngöz

Hayallerinizin Peşinden Koşun

zorbatv

Sevgili Esin, zorbatv.com dergimizde konuk etmekten mutluluk duyduk. Özellikle genç sanatçı ve yazarları ve kadınlarımıza entelektüel zemin hazırlamak ilkesiyle yayın yapıyoruz.

Amerikaya taşındıktan hemen sonra Grammy ödülüne aday olarak seçilmeniz gurur verici. Esin Aydıngöz bu yola nasıl çıktı? Neleri göze aldınız?

Bu yola çıkışımın hayallerimin peşinden koşma cesareti göstermem ile başladı. O zamanlar içten içe kolaya kaçtığımı düşünüyordum; çünkü Amerikan üniversitelerinin kabulleri erken açıklandığı için, arkadaşlarım ÖSS’ye çalışırlarken ben rahatlamıştım ve şarkılar yazıp beste yarışmalarına katılıyordum.

Müzik okumamın ve dünyanın diğer ucuna taşınmamın aslında cesur bir adim olduğunu ise üniversiteden mezun olduktan sonra anladım. Amerika’ya lise mezuniyetimin hemen sonrasında Berklee College of Music’te okumak için taşındım. Boston’daki eğitim serüvenim biter bitmez de film müzikleri üzerine bir kariyer inşa etme hayali ile Los Angeles’a yerleştim.

İnsan aslında rüyalarının peşinden giderken bunu büyük bir zevk ile yaptığı için neleri göze aldığının çok da farkında olmadan yapıyor bazı şeyleri. Zaman geçtikçe, yas aldıkça ve ailemden uzak kaldığım yıllar ışık hızıyla arttıkça farkına varıyorum bu maceranın aslında hepimiz için ne kadar büyük fedakarlıklar gerektirmiş olduğunu.

Mesela dayım ben ilk Amerika’ya taşınırken bana yurt dışında yasayan arkadaşlarının artık bir evleri olmadığını çünkü insanin birden fazla şehre alışınca kendini hiçbir yerde tamamen evinde hissedemediğini söylemişti. “Amaaan bana öyle olmaz tabii ki” diye düşünmüştüm, ama pekala da oldu. İnsan nereye giderse gitsin hep o sırada bulunmadığı evinden/şehrinden bir şeyler özlüyor ya da oradaki hayatından bir şeyler kaçırıyor. Benim için asIl “ev” İstanbul ama yıllar içerisinde Boston ve Los Angeles da benim evim oldu. O yüzden hep bir yanım bir yerleri ya da birilerini özlüyor.

Özetle farkına varmadan göze aldığım en büyük iki şey ailemden uzakta olmak ve ev kavramının benim için sonsuza kadar deforme olması oldu. Sonra turne hayatini denetimleyince her şey daha da alt üst oldu - çünkü su an kendimi en huzurlu, en mutlu, ve en çok evde hissettiğim yer önümde orkestra, arkamda seyirci, bir sahnede film müzikleri konseri yönetmek. Ah Esin, ayıkla pirincin tasını. Özleyip durduklarım listesine bir de dünya kadar konser salonu ekledik simdi. Umarım en kısa zamanda kavuşuruz!

zorbatvSanatınızı her yönüyle özgünleştirerek marka olma yolunda ilerliyorsunuz. Hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Hedefim sevdiğim ve keyif aldığım her şeyi yapmaya devam ettiğim ve bu sayede müziğin hiçbir alanından ve aşamasından bıkkınlık duymadığım çok renkli, doyurucu ve ilham verici bir kariyerim olması.

6 ay turne yapayım, 2 ay stüdyoma kapanıp bütün Dünya’nın bayılacağı ve birçok jenerasyona hitap edecek bir filmin müziklerini yapayım, bir sonraki ay Türkiye’nin sanatsal faaliyetlerinin nispeten daha az olduğu şehirlerdeki çocukları orkestral müzik ile tanıştırıp onların ilk orkestra deneyimleme heyecanına dâhil olayım, sonraki dört ay video oyunu müzikleri yapayım, arada bana ilham veren başka sanatçılar ile sahne alayım. Sonra kendimi gene bir tur otobüsünde bulayım, ama şehirler arası bir yerden bir yere savrulurken otobüsten konser eserleri besteleyeyim. Turne bitince bir sonraki filmimin setinde birkaç gün geçireyim ve ilham toplayayım. Bütün bunlar olurken genç kızlara müzik okumaları için ilham olayım! Sanatın veya sporun birçok dalının bir araya geldiği projelerde çalışayım:

Broadway müzikalleri, olimpiyat açılış/kapanış töreni, Cirque du Soleil showları gibi - ve 5-6 yaşımdan beri düşlemekten asla bıkmadığım o Disney/Pixar animasyonunun bestecisi olayım ve içim rahatlasın! Sonra onu Broadway’e uyarlayalım, onun için yeni şarkılar yazayım, premiere’ini yöneteyim.

Bir de bir gün Türkiye’ye bu sene getirmeyi başaramadığım o Grammy’i getireyim, yanına faizi olarak bir Oscar bir de Emmy ekleyerek. Orkestral müziği alışılmadık bazı başka alanlarla da buluşturayım ve bunu yapan ilk kişi olayım. Daha devam edebilirim :’) Hayal, hedef bol! 

İşinizin keyifli ve bir o kadar zor olan taraflarından öğrendikleriniz nelerdir?

Nasıl her insan farklı ise, her proje de iste öyle farklı! Başarının acilimi, formülü, anlamı, kapsamı her proje için değişiyor. Beraber çalıştığınız kişilerin ihtiyaçlarını ve tercihlerini daha onlar size anlatma girişiminde bulunmadan anlamanız ve çalışma seklinizi ona göre revize etmeniz gerekiyor.

Bir diğer öğreti de insanin isini sevmesinin önemi! En az müziğe ayırdığım zaman kadar zamanı da emaillere, sosyal medyaya, networking etkinliklerine, kontrat okumaya, potansiyel projeler avlamaya, bana gönderilen senaryoları okumaya, müzik dünyasında basarili olmam için yapmam gereken ama aslında müzikle alakası olmayan başka bir çok şeye ayırıyorum. O yüzden iyi ki çok sevdiğim bir meslek seçmişim ve bu yolda ilerlemişim.

İnsan sevmediği bir şey için bu kadar emek veremez, umarım vermek zorunda kalmaz. Mesleklerin üniversite sınavı puanlarına göre seçilmediği ve herkesin hayati kararlarını kalbinin sesini dinleyerek seçtiği bir Türkiye ve bir dünya görsek ne güzel olur - bence dünya barışının sırrı bu bile olabilir.

Sizin uzun ve köklü bir eğitimden gelerek kendi üslubunuzla büyük firmalardan beğenilen pozisyonlara hak kazandığınızı dergi, TV ve sosyal medya aracılığıyla biliyoruz. Eğitimin Z kuşağına hangi yönleriyle yol gösterdiği konusunda neler söyleyebilirsiniz?  

Eğitim bence her jenerasyon için çok önemli ve öğrenmenin sonu yok. İnsan okudukça araştırdıkça aslında ne kadar bilgisiz olduğunu fark ediyor. Eğitimli olmak ile kendini eğitimli hissetmek arasında ters bir orantı var - en azından benim için. Deneyimli olmak ve kendini deneyimli hissetmek arasında da! Hayallerim büyüdükçe portfolyomdaki projelerim ve CV’im küçülüyor sanki. 

Z kuşağı ile ilgili çok derin bir analizim yok ama bize (Millennial) oranla teknoloji ile daha da iç içe eğitim gördükleri için onların coding, robotik vs. alanlarına olan ilgisi ve becerisi çok daha yüksek ve daha az çalışma ile daha çok verim elde etme motivasyonları bizimkinden daha fazla. Sanki teknolojinin daha çok esiriler, ama bir yandan da teknolojiyi daha iyi kullandıkları için daha çok boş zamanları ve hobileri var. Hayat kalitesini ve eğlenceyi bizden daha on planda tutuyorlar, bu yönleriyle onlara bayılıyorum - ama öte yandan kriz anında gerçekten bıkmadan usanmadan çözüme gidene kadar pes etmeden çalışırlar mi ondan çok da emin değilim. Göreceğiz! 

Ağustos ayında neler yapıyor olacaksınız?

  • Uzun suredir hayranı olduğum ve beraber çalışmak istediğim Türk bir sanatçı var. Onun yeni albümü için aranjmanlar yapıyor olacağım! Bunun hakkında konuşabilmeyi iple çekiyorum! 
  • Ekim ayında çıkacağım bir turnenin hazırlıklarına başlayacağım. 
  • 2025’te Cunda Adası’nda yepyeni bir kayıt stüdyosu açılacak: Pur Stüdyoları. Orada yapılacak olan ilk kayıt benim eserlerimle olacak. Büyük bir onur! Onun için eserler yazacağım.
  • Turkish American Orchestra diye bir orkestra kuruyoruz Amerika’da. Bu orkestranın ilk konserinde bir eserim ve bir düzenlemem çalınacak, onların orkestra uyarlamaları üzerinde çalışacağım.
  • Unlu Letonya’li piyanist Dzintra Erliha birkaç yıldır solo piyano eserlerimi çalıyor ve kaydediyor - hatta Şubat ayında Carnegie Hall’da bir trio eserimi seslendirdi. Dzintra’nin bir sonraki albümü ise sadece benim eserlerimden oluşacak. Onun icin yeni eserler besteleyeceğim. 
  • Çok başarılı bir tiyatro/müzikal yönetmeni olan Sammi Cannold’in ilk kısa filminin müziklerini yapıyorum su an, ona devam ediyor olacağım. 
  • Başvurduğum bazı workshop’lar var - kimisi bestecilik, kimisi şeflik üzerine. Onlardan olumlu cevaplar gelirse onlar için hazırlanıyor olacağım! 

Müzik tutkunuzu her gün perçinleyen enerjinizin kaynağı kısaca nedir?

Henüz gerçekleştirememiş olduğum hayallerim, sevdiklerimi gururlandırma arzum, henüz yazmadığım ama yazmam gerektiğini düşündüğüm eserlerim, beraber çalışma şansına eriştiğim ama aslında hayranı ve ayni zamanda arkadaşı olduğum yaratıcı ailem, çabalarımın karşılığını alıyor oluşumdan gelen motivasyon, LA’in neredeyse her daim güneşli olan günleri, henüz tanışmamış olduğum insanlara ulaşma çabam, dünyaya büyük bir iz bırakmak istemem… :) 

ZorbaTVdergi Ailesi olarak bu güzel söyleşi için teşekkür ediyor, başarılarınızın daim olmasını diliyoruz. Gelecek gençlerimizin, sizlere güveniyoruz.

 

 

Foto Galeri

Yorum

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.