EYLÜL ÖZSOY :Medeniyetin Teminatıdır Yazı

Genç Düşünce

Medeniyetin Teminatıdır Yazı

Kendisine, “sonsuz yaşam” biçilmiş bir canlıdır yazı
Eylül Özsoy

zorbatv.dergi


Yeni çıkan bir ürünün ortalama ömrünün iki ila üç sene kabul edildiği bir devrin insanı, yaşamında kalıcı olanın peşinde hiç durmamacasına koşar. Kişi hislerini, duygularını uçup gitmeden ifade etmek ister. Çocukların, günlük tutarak rahatlıkla bu ihtiyaçlarını karşıladıkları aşikârdır. Blog yazarları, köşe yazarları, kitap yazarları ve daha pek çok yazı tutkunları da ha keza... 

Yazı ustaları ruhlarını ortaya dökerek yepyeni bir dünyayla buluştururlar toplumu. Bizler bu yazıları okurken kendimizi grup terapisindeymiş gibi hissedebiliriz; çünkü başkasının ne düşündüğü ve hissettiğini bilmek, fikriyatın derin sonsuzluğunda bizim gibi düşünüp konuşan birilerini bulabileceğimizin göstergesidir. 

zorbatv.dergi
Bu buluşma kendi benliğimizle tanışmamıza aracılık eder. “Kendimizmiş gibi hissetmek” dünyanın en kıymetli duygularından olsa gerek.zorbatv.dergi Kimi insan, kariyerindeki ürünlerle kendini ortaya koyar, kimi şarkı besteleyip dinleyenleri büyüler, kimi de bir hobi keşfedip önceki hayatının yeknesaklığına bir sünger çektiğini düşünebilir. Kendimizi ortaya koymak için saydığımız yolların en değerlilerinden biri de yazmak olsa gerek.

Kavramsal anlamıyla yazı son derece kapsayıcı ve temel bir icat olagelmiştir. Günlük yaşantımızda sürekli yararlandığımız yazı bilimin, uygarlığın ateşleyicisi olma özelliği taşır. Deneme, roman, şiir türünden kitaplarda, yazı bir ruha bürünüverir. Medeniyetin teminatıdır yazı. Uygarlığın olmazsa olmazıdır. 
Yazının annesi Sümer Hatun’dur, doğum yeri Mezopotamya’dır. Fırat ve Dicle Nehirleri arasındaki bu toprakların büyük bölümü Irak’tadır; küçük bir bölümü ise Suriye, Türkiye ve İran’da yer alır. Sümer Hatun tarihin derinliklerinden seslenir bize. Ne kadar derinden seslenirse seslensin, yine de biz o sesi duyarız. Çünkü o sesin sahibi yazıyı doğurmuştur. Aradan beş bin küsur yıl geçmiştir. Sözler hep kanatlanıp uçmuş, geriye ise yazılar kalmıştır. Kale gibi yazılar... Üstelik de bu heybetli kalenin surları yeni yazılarla günbegün daha da güçlenmektedir.

Kendisine, “sonsuz yaşam” biçilmiş bir canlıdır yazı. Öyle şeylerdir ki yazılar, bulundukları coğrafyanın, içinde yaşadıkları toplumun şartlarıyla gelişir, canlanır ve canlandırırlar. Tıpkı arkadaşları olan diller gibi. 

Diller de canlıdır. Adapte olur, koşullara göre gelişirler. Doğar, büyür, gelişir ve bir zaman sonra dünyadan silinebilirler. Maalesef, arkadaşları yazı gibi sonsuz değildir dillerin yaşamı. Diller yazının hem ağabeyi hem arkadaşıdır.  Dil yazının bir nevi atasıdır. Dile ilişkin ne düşündürücü sözlerimiz vardır: “Büyük lokma ye, büyük söz söyleme” deriz. “Dili, insanı rezil de eder vezir de” deriz. Her biri ne denli anlamlıdır. Konuşma kültürü üzerine nasıl da kafa yormamızı sağlar onlar. Hiç kuşku yok ki, dünyanın en güzel sözlerinin yaşaması ancak ve ancak yazıya döküldükleri için mümkün olabilmiştir.

zorbatv.dergi 
Bahsettiğimiz dil, masaldaki devin, kocaman ağzını açtığında gördüğümüz dil değildir elbette. Şaşırtıcı bir hadise karşısında yuttuğumuz küçükdilimiz hiç değildir. Bahsettiğimiz, kültürün dilidir, uygarlığın dilidir. 

Her aşığın bir maşuku, her malın bir alıcısı ve her yazının bir okuru varsa eğer, okuryazarlık oranına dair nasıl bir grafik çıkacaktır acaba? Dünyaya sayısal veriler zemininden bakıldığında, okuryazarlık oranının devamlı bir artış halinde olduğuna seviniyoruz. Demek ki, günbegün eğitimin alıcısı çoğalmakta, eğitim değer kazanmakta. 
Toplumlar sonu gelmez bir dönüşüm içinde. Dünyanın neresinde olursak olalım, çağın değişimi az ya da çok her noktaya erişiyor artık. Dünyanın seyri her insan üzerinde etkisini gösteriyor. Oluşan girdap büyük, küçük her canlıyı etkiliyor. Orman yanarsa karıncalar da zürafalar da etkileniyor. zorbatv.dergi

Günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası cep telefonlarından internete ulaşabiliyor. Tüm bu imkânlar bizleri hiç şüphesiz, bir yöne doğru teşvik ediyor: İçerik üretmek, üretimimizi dünya ile paylaşmak... 

Yazı, beş bin yılı aşkın bir süredir türlü kılıklara bürünmüş olsa da varlığını hep sürdürmüş. Günümüzde, yazı internetle hemhal olup artık yeni bir formata girmekte, bu da biz kullanıcılara bir nevi özgüven enjeksiyonu yapmakta. Cep telefonu uygulamaları bir tür yeni dil, alfabe ve okuryazarlık çeşidi midir acaba? Daha da ötesi, tüm geçmiş bilgi ve yazı kaynaklarıyla kaynaşıp yeni yollar açacak bir keşif olabilir mi bu uygulamalar? İnsanlık tarihinin öyküsünü anlatan Sapiens kitabını evirip çeviriyorum. Geçmişte bunlar olmuş, acaba gelecekte neler olabilir, diye fikirler yürütmeye çalışıyorum. Ancak görünen ve görünmeyen o ki, bu köprünün altından daha çok sular akacak.
Hiç şüphesiz, yazı sayesinde bilgi kitlelere ulaşmış, bilginin paylaşımı daha rahat hale gelmiş. Yazı yayıldıkça resim de onunla beraber kitlelerde takipçiler bulmuş. Bu ayrılmaz ikili eğitim ve öğretimde temel taş olma rolünde hayli yol kat etmiş. Bilimsel literatürde olsun, günlük yaşantımız içinde olsun simge ve sembol kullanımı müthiş yaygınlaşmış. Simgelerin konuşturulması sonucu ortaya matematik çıkmış, müzik çıkmış. Beynimiz yazı ve ondan türetilen şeyleri benimsemiş, bunlara sürekli ihtiyaç duymuş. Aynı beyin iletişimle öğrenmiş, yeni yeni bağlantılar kurmuş.

Bizler kültürümüzün izin verdiği miktarda kelimeyle konuşuyoruz. Karşı tarafın mesajını, kulaklarımız işitmese bile alabiliyoruz. İşaret diliyle alabiliyoruz bu mesajı, ya da okuyarak. Kimi zaman denizdeki dalgaların titreşimi bile bir bilgi alışverişine neden olabiliyor. Umarım, ben de değerli okuyucularıma denizdekine benzer titreşimler, ama huzurlu titreşimler ulaştırabilmişimdir bu yazımla. 

Yine umarım ve dilerim ki, dünyamızın istikameti, okuryazarlık oranı gibi daima iyiye doğru seyreder. Kanatlanıp uçuveren sözlerden kale gibi sağlam yazılara doğru…zorbatv.dergi
 

Foto Galeri

Yorum

Işıl (doğrulanmamış) Çar, 15 Aralık 2021 - 10:07

Sevgili Eylül, "yazı" nın ve senin "yazılarının" özellikle Turkiye'de daha cok yayılıp okunması dileğiyle teşekkür ediyorum

Şükran (doğrulanmamış) Per, 16 Aralık 2021 - 00:12

Medeniyetin teminatıdır yazı👍Yazı başlığına ve içeriğine gönülden katılıyorum. Eylül'ü kutluyorum. Ne güzel anlatmış. Evet hayatta her şey sonunda yazı olmak için kitap olmak için var🌿

Meltem Zeren (doğrulanmamış) Per, 16 Aralık 2021 - 22:22

Eylülcüm senin yazında geleceğe ümit verecek , içindeki bilgiyi , görüşü koruyacak ve sapasağlam ayakta kalacak bir kale olmuş. Anlatımın oldukça akıcı , kelimelerin gücünü nekadar da güzel hissettirdin bize tebrik eder Başarılarının Devamını Gönülden Dilerim

Şenay Altınışık (doğrulanmamış) Cu, 17 Aralık 2021 - 10:13

Eylülcüğüm, eğitiminin niteligi kalemine vurmuş !... Sinıfsal bir toplumda mumkün değilse de baska bir dünya mumkün demek ki ;) Ben de bir egitimci olarak, eğitim polotikasi açisindan bakiverdim bu konuya 😉 Çok tebrik ederim. Aklın ve ellerin dert görmesin !...

Ali Fuat DAL (doğrulanmamış) Pa, 26 Mart 2023 - 20:05

Ne kadar güzel bir bakış açısı.
Yazı olmasaydı biz ne yapardık.
Onca yazı çeşidi en eski çağlardan bu yana bize birşeyler anlatmış.
Buna rağmen Frigce gibi hala okunmamış yazı çeşitleri de var.
Onları da okuyabilsek kim bilir neler öğreniriz?

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.