Ölmez Ağacın Meyvesi: ZEYTİN

Kültürel Miras

Ölmez Ağacın Meyvesi: ZEYTİN


Havva Nur Yazıcı

zorbatv.dergi

“Yemin olsun incire ve zeytine;
Sina dağına;
Ve şu güvenli beldeye,
Şüphesiz biz insanı en güzel biçimde yarattık.”
(Tin Suresi 95:1-4) zorbatv.dergi

Üzerinde yaşadığımız topraklarda kadim kültürlerin mirasçısı konumundayız. Bu eşsiz hazineye ihanet etmeden yaşamak boynumuzun borcu. Zeytin de çevresinde oluşturduğu kültürle kutsal bir mirastır. Zeytinin topraklarımızdaki varlığı insanoğlunun yeryüzündeki varlığıyla çağdaştır: Rivayete göre, Adem cennetten kovulunca, dünyada yaşamını sürdürebilmesi için Tanrıdan üç tohum alır, bunlardan biri de zeytindir; bu yolla zeytin, insanoğlunun Tanrıyla imzaladığı barışın ve bu dünyadaki yaşamının garantisidir. Nuh tufanının ardından ağzında zeytin yaprağıyla dönen güvercin kurtuluşun müjdecisidir (“Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı” Tekvin 8:11).
Homeros’un kulağına fısıldayarak: “Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım” diyerek ölümsüzlüğünü ilan eden zeytin ağacı hepimizin ortak hafızasıdır ve çevresinde oluşan kadim kültürle birimizi diğerine ‘tanıdık’ kılar. Aynı toprak üzerinde, aynı ağacın meyvesini toplayan iki el birbirine tanıdıktır. Kutsal Kitabında zeytine yemin edilen topluluklar birbirlerine tanıdıktır. Ölü hediyesi olarak en sevdiklerine zeytini armağan etmiş olan bu coğrafyanın insanı birbirine tanıdıktır. 

zorbatv.dergi
Yunanlılarla Romalılar zeytini ancak doğru, ahlâklı ve imanlı kimselerin devşirmesine müsaade ederlerdi. Öyle mukaddes bir mahsulün kötüler tarafından hasadı yapılamadı; ancak yaşadığımız zamanların duyarsızlığına ve hoyratlığına sahip insan, mukaddes olana elini uzatmaktan bir an olsun çekinmiyor.
Oysa ki toplulukların yaşamları ortak hafızalarıyla mümkündür. Zeytin ve çevresinde oluşmuş kültür somut olmayan kültürel mirasımızı, zeytinlik alanları kültürel peyzajımızı, zeytin fabrikalarımız ise endüstriyel mirasımızı oluşturur. Üstelik kültürel miras olarak ifade edilen, kökleriyle topraktan ayırdığımız zeytin değildir sadece. Aynı zamanda, zeytin çevresinde oluşmuş geleneği, üretim pratiklerini, hasat bilgisini de içermektedir. Böylece, basitçe ifade edilen “zeytinin taşınması” bitkinin yok olması yanında, toplumsal hafızaya da kastı içerir. 
Zeytinlikler çevresinde yaşamını sürdüren endemik bitkilerin, doğal yaşam alanlarının tahribi, bugünü kurtarmak adına doğal ve kültürel mirasın geri döndürülmesi zor biçimde yok edilmesi demektir. Ancak söz konusu doğal ve kültürel miras olduğunda, endüstri çağının getirdiği kaygılarla değil, korumacı yaklaşımla hareket edilmelidir. Çünkü, ancak zeytinin yaşadığı yerde barış ve akıl yaşıyor demektir. 
 

Yorum

Karpuz (doğrulanmamış) Sa, 17 Mayıs 2022 - 14:19

Yine çok güzel ve hassas bir yere parmak basmışsınız. Halkın mirasları sessizce yok edilmek isteniyor. Sessiz kalmamamız lazım.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.