Güneşle Beslen, Her Daim Genç Kal... 

Mutfak Kültürü

Güneşle Beslen, Her Daim Genç Kal... 

Yeşim Kaya

Doğru beslenmenin, doğal beslenmek olduğunu yeniden hatırlamalıyız:  Aslında bu kadar basit. Doğal, organik karmaşasına girmeden, mevsiminde, zamanında gıdalar yemek,  ya da bu gıdaları farklı zamanlarda yiyebilmek için doğru saklamak.
Bu basit kurala uyarsanız, “ Fabrika Ayarlarınıza Geri Dönebilir, Genç ve Dinç Yaş Alabilirsiniz”x

En güzel beslenme biçimi, taze olanı yemek aslında. Ancak bu her zaman mümkün değil. Her gıdanın belli bir süresi var. Ve onlardan mahrum kalmak istemiyoruz çoğu zaman. Her ne kadar, bitkisel gıdaların genetiği bozulmuş olsa dahi, sağlığımız için yine en iyisi onlar. İlk hedefimiz, mevsiminde tüketmek olmalı. İkinci hedefimiz ise,  kurutma, konserve, dondurma gibi yöntemleri,  doğru şekilde uygulamayı öğrenip, gıdalardan alacağımız değerleri maksimum seviyede tutacak saklama şekillerine yönelmek olmalı. 
Neden mi?  Gıdaların özünü bozmadan beslenirsek, bedenimiz o kadar az toksin üretir ve onlarla savaşmak için enerji harcamak yerine, hücrelerimizi genç ve enerjik tutmak için çalışır. 

üneşi içimize çekip, onunla aydınlanırız bizde. Nasıl mı? Güneş dünyayı aydınlattığı gibi, bizim bedenimizi de aydınlatıyor aslında. Bitkisel beslenmeyi tercih edersek, gıdaları olabildiğince çiğ tüketirsek, ne kadar doğal ve doğru şekilde kullanırsak o kadar aydınlanıyoruz. Genç kalıyor ve eğer, yanlış beslenip,  bedenimizi toksinlerle doldurduktan sonra bile doğru yola dönersek gençleşiyoruz. Mucize olan bedenimiz, yeter ki ağzımıza attığımız her lokmanın önemini,  genç ve sağlıklı kalmak için yapmamız gereken şeyin,  sadece buna dikkat etmek olduğunu bilerek beslenelim. 

Güneşle beslenmek, Holistik beslenmenin temelini oluşturan bu kavramı kısaca açıklamak istiyorum. Fotosentez enerjiyi içinde barındıran bir sistem. Bitkilerin büyümesi için gerekli olanda bu.  Peki, bitkisel gıdaları yediğimizde,  bu fotosentezin bize faydası nedir? En basit anlamıyla, bedenin ritmini bozmadan, enerjisini boşa harcamadan hayat veren gıdalar diyebilirim. Güneşin enerjisini, içimize çekmek istiyorsak,  bolca bitkisel gıda yemeliyiz. Onları ne kadar az hırpalarsak, o kadar fayda sağlıyorlar bedenimize. Bitkilerin, bizler için en faydalı yerleri,  çoğunlukla kabukları, kökleri ve yaprakları. Ancak ne yazık ki biz onların kabuklarını soyup çıkarıyor, kesiyor, biçiyor, haşlıyor ya da en beteri yağda bir güzel kızartıyoruz. İçindeki, nemi, vitamin, mineralleri ve bizim için faydalı birçok şeyi azaltıyoruz ya da yok ediyoruz.

Bedenimiz için sağlıklı yaşamın gereği, sağlıklı hücreler. Bu hücreler,  her an arı gibi çalışır bizim için. Her gün yüz milyarlarca hücrenin yerine yenisi gelir, daha doğrusu gelmelidir. Bu yaşamımızın temelini oluşturur. Bizlerin ise, bunun için yapması gereken şey çok basit.  Onları harap etmeyecek gıdalarla beslenmek ve onların asıl işlerini doğru yapmasını, gereksiz yere enerji harcamamasını ve yapısının bozulmamasını sağlamak. 

Ancak şeker, un, alkol, sigara, yanlış pişirme biçimleri, doğru olmayan gıda alışverişleri, paketlenmiş hazır gıdalar gibi uzayıp giden ölümcül şeyleri yapmakta ısrar ettiğimiz sürece bu mümkün değil. 

Genç kalmak için, kremlere, kürlere milyonlarca lira, o kadar fazla zaman harcamamıza gerek yok. Vücudumuzun ritmini bozmazsak, o da bütün enerjisini bozduklarımızı toplamak için harcamaz, bizi genç tutmak için kullanır. Bunu en basit şekliyle şöyle anlatabilirim. Arabanız dizel, ama siz ona benzin koyuyorsunuz. Motorun bozulmaması imkânsız. Peki, aracınıza yakıt alırken ya da bakım yaptırırken bu kadar özeniyorken, bedenimize aynı özeni neden göstermiyoruz?

Bitkisel gıdaları, baharatlarla süsleyerek soframızın başköşesinde misafir etmeliyiz her gün. Benim olmazsa olmazım, dana kemiğinden yapılma et suyu, her şeye tat katar. Yemek pişirme yöntemlerini bu yüzden daha iyi öğrenip, şef olmayı tercih ettim. Bir kaşığa sığdırabileceğim en sağlıklı ama gurme lezzetleri yaratmak için. Sağlıklı beslenmek, tatsız, keyifsiz yemekler yemek değildir. Bu nedenle Gastronomissfit Modeli Holistik Beslenme Programını geliştirme gereğini duydum. Yaşadığımız coğrafyaya bağımlı kalarak, en doğru teknik ve öğretilerle keyifli ve sağlıklı yaşamanın yolu. 

Ama minik bir ipucu, en azından şu kurala uymaya çalışın. Tabağınızın %75 i sebze olsun, % 25’i protein.  Sebzelerin bir kısmı zeytinyağlı ya da yemek şeklinde olacaktır,  ama kızartma olmasın hiç olmazsa. Ayrıca, kızartmak yerine, zeytinyağı ve baharatlarla lezzetlendirdiğiniz her şeyi, fırında çok daha lezzetli pişirebilirsiniz. Yüksek ısı, bitkisel gıdaların içinden çok fazla şey alıp götürse de, kızartmadığınız sürece minimum zararda kalacaksınız. Çiğ yediğiniz gıdaları, enfes soslarla tamamlayın, yarattığınız lezzetlere inanamayacaksınız. Yemek yaratmanın binlerce yolu var. Yanlış olandan sapıp, doğruya yönelin yolunuzu değiştirin yeter.  

Gıdaların genetiği bozulduğu ve eskisi kadar besleyici olamadıkları için, bir takım destekler almayı yanlış bulmuyorum.  Sistemdeki stresi atmak için buna ihtiyacımız var. Hekim olmadığım için öneride bulunmadığımı,  özellikle belirtmek isterim. Ancak,  21 yaşında geçirdiğim rahatsızlıkta, 2 kez ölümden döndükten sonra ( ki yanlış ilaç ve hekim hatası sonucu ) başladığım Holistik Beslenme serüvenimde, özellikle antioksidan, bazı vitamin ve mineral takviyelerine yer verdiğimde, bağışıklık sistemimin çok daha iyi çalıştığını gördüm. 22 yıldır, hiç antibiyotik kullanmıyor olma sebebim bu. Selenyum, B12, D, A, C ve E vitamini eksikliğinin açacağı sonuçlar, çok can sıkıcı olabilir ve daha birçok önemli detay var. 

Doğanın tüm renkleri ile olabildiğince doğal beslenmek,  işin büyük bir kısmını çözecektir. Zaman, zaman akşam yemeklerini çorba, salata ile geçiştirip biraz mideyi dinlendirmek harika bir detoks etkisi sağlayacaktır. Bedenin dinlenmesi, yanlış gıda ve uygulamalarla verdiğiniz hasarı önleyip, sistemi normale döndürmesi için bu şart. Unlu her tür gıdayı,  en azından bir süre hayatınızdan çıkarıp, bedeninizde nelerin değiştiğini görmenizi tavsiye ederim. Şekeri zaten hayatınıza hiç sokmayın. Şekerin bedeninize yaptığı tahribat, bu kadar kısa bir yazı içinde anlatabileceğim kadar az değil. Tam bir yıkım makinası. 

Ara besinler,  hiç kimseye iyi geldiğini düşünmediğim şeyler. Doğal olalım, doğada kalalım diyoruz, doğal hayatta, durup, durup yiyecek kadar gıda yoktu zaten. Bu konuyu yıllardır dile getiriyorum, Allaha Şükür tıp camiası da artık aynı şeyi söylemeye başladı. Şeker hastalarına ara öğünler konulduğunda, bağırsağın çalışma sistemini bozup, tekerleğe çomak sokmaktan başka bir şey yapmıyoruz aslında, o şeker hiç düşmüyor, sistem kendini onaramıyor bu şekilde. 

Eskiden 3 öğünü aşmayan yemek rutinimiz, gıda sektörünün dayatması ile ( yulaflar, paketlenmiş gıdalar vb. gibi ) 4.5.6.7 öğüne kadar fırladı. Peki, bağırsakların çalışma sistemi ne olacak? Her yazımda bastıra, bastıra söylüyorum. Bağırsak bedenin efendisi, o mutsuzsa inanın siz de mutsuz olursunuz. Kısaca “Bağırsağın Kadar Konuş” diyebilirim hatta. Bağırsakların en sevdiği gıdalar, onu yormayanlar. Yani bitkisel gıdalar, bedene yaralı enerjileri, posa ve lif zengini, hazmı emilimi kolay, hızlıca sisteme giren, toksini az, faydası çok gıdalar. Hayvansal proteinlerde lazım tabi ama her gün yemeseniz de olur. Sindirimi çok daha teferruatlı olduğu, bedeni çok daha fazla yorduğu ve ardında fazlaca çöp bıraktığı için haftada iki üç ile sınırlı kalmayı tercih ederseniz, inanılmaz rahatladığınızı göreceksiniz.

Yağ yemeli miyiz sorusuna cevabım, yağ olmadan, hayat yaşanmaz olurdu. Öyle çok işlevi var ki bedenimizde. Ama illa doğal olanı tüketmeliyiz. Sonradan devşirilmiş, ne olduğu belirsiz olanları değil. 

Güneşle beslenmiş zeytinlerin, tohumların yağları en iyi kaynak ve tereyağı. Ama her zaman söylediğim gibi. “ Azı Karar, Çoğu Zarar” 
Ve Son Söz; Güneşi fiziksel olarak da her gün içimize çekmeliyiz.  İlla yürümeliyiz bir yerden bir yere giderken. Mümkünse ayakkabılarımızı bir dakika olsun toprağa değmeliyiz. Sabah uyanınca, pencereyi açıp, güneşe merhaba demeliyiz kocaman bir gülümsemeyle. Ve güneşle yıkamalıyız bedenimizi, her tür toksini geride bırakarak. Güneş Hiç Eksilmesin, Bedeninizden, Ruhunuzdan ve Zihninizden. 

Yorum

Dicle Yürür (doğrulanmamış) Ct, 16 Temmuz 2022 - 18:28

Yeşim hanım
Sizi ısrarla takip ediyorum. Holistik yaşamayı sizinle öğrendim diyebilirim. Teşekkür ederim.

Semiha Güneş (doğrulanmamış) Çar, 20 Temmuz 2022 - 20:38

Hocam güzel bilgiler için teşekkürler. Ancak güneşin tehlikesinden bahsedenlere ne diyeceksiniz. Sevgilerimle

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.