Ayın Kitapları

Ayın Kitapları
            
Bülent Ateş
                     
Kumların Kadını
Kitabı okurken her tarafımdan kumlar fışkırdı ve sanki Akira Kurosava filmi izler gibi oldum. Kobo Abe Japon edebiyatının en iyi yazarlarından bana göre. İlginç bir konusu olmakla birlikte harika bir anlatımı var Kumların Kadını'nın.
Kahramanımız bir ağustos günü trenle yarım günlük bir sahile doğru yola çıkar ve kendisinden bir daha haber alınamaz. Günlük yaşamında ortadan kaybolmasını gerektirecek hiçbir şey oysa. Ve daha sonra adamın başına gelenlerin hikayesini anlatır Kobo Abe.

Op Oloop
Juan Filloy Op Oloop'u 1934 yılında yayınlamış ve kitap çok büyük ses getirmiş. Hatta öyle ki Freud kitabı çok beğendiğinden kendi el yazısıyla Filloy'a tebrik mektubu göndermiş.
Kitap kahramanımızın bir gününü anlatıyor. Op Oloop son derece titiz bir istatistikçidir. Yaşamındaki her şey ölçülü ve dakiktir. Ancak bir trafik kazası geçirir ve yaşamı bir buhrana doğru sürüklenir. Kitabı okurken yer yer güldüm, yeri geldiğindeyse kahramanımızın ve romanda yer alan diğer figüranların felsefi, psikolojik, edebi diyalogları adeta büyüledi beni. Büyük bir dikkatle okudum. Filloy o engin bilgisini ustaca yerleştirmiş romanın içine.

Hav
Ursula K. Le Guin'in önsözünü okur okumaz kitabın cazibesine kapıldım ve bitirdiğimde gerçekten büyük bir övgüyü hak ettiğini düşündüm. Thomas More'un Ütopyası, Voltaire'ın Candide'iyle aynı kategoride olduğunu düşündüğüm Hav alışılmış romanların dışında. Herhangi bir aksiyon ya da olay örgüsü yok. 
Hav kurmaca bir şehir devleti fakat Jan Morris onu bildiğimiz gerçek devletlerin arasına o kadar ustalıkla yerleştirmiş ki gerçekten böyle bir ülke olduğunu zannediyorsunuz. Sokaklarında Türkçe, Ermenice, Rumca, Arapça, Rusça, İtalyancanın konuşulduğu bir Akdeniz devleti. Önce 1985 yılında Hav'a gidiyoruz. Arkasından bir müdahale oluyor ve kent altüst oluyor. Aradan yirmi yıl geçtikten sonra tekrar dönüyoruz kente yeni ismiyle Kutsal Mirmidon Cumhuriyeti'ne. Artık eski kentten eser yoktur.
Kendisi de seyyah olan Jan Morris birikimlerini, deneyimlerini de roman kurgusu içerisine başarıyla yedirmiş. Kitabın sayfa aralarında kimler yok ki! Braudel'den Marco Polo'ya, Tolstoy'dan Hitler'e, Freud'dan Atatürk'e kadar bildiğimiz bir çok ünlü sizi satır aralarında bekliyor. 
Olağanüstü bir roman Hav.

Her Şey Satılık
Kütüphanemin en önemli kitaplarındandır Her Şey Satılık. Hani hep söylenir ya, "kapitalizm her şeyi metalaştırdı, alınıp satılır hale getirdi" diye, işte onun arkeolojisini yapmış Ridgeway. Bir zamanlar bedava sahip olduğumuz şeylerin, şimdi nasıl satılık mal haline geldiği, bunların kimlerin elinde nasıl yönetildiği, nasıl kar ettikleri yer alıyor kitapta. Ayrıca gübre, yakıt, gıda, metaller, taşlar ve yine yakın zamanlarda tatlı su, okyanuslar, gökyüzü, insan, yaşamımız birer ticari meta haline nasıl geldiğini, yeryüzündeki kaynakların nasıl birilerince gasp edildiği, işletildiği ve neyin üretilip neyin üretilmeyeciğine kimler tarafından karar verildiği birbirinden ilginç hikayelerle anlatılmakta.
Mutlaka ama mutlaka okumalısınız.

Çalınan Dikkat
Johann Hari günümüzün en önemli sorunlarından biri olan odaklanamama sorununu ele almış. Bugünlerde okurların en çok sıkıntılı olduğu konulardan biri odaklanamama. Konuştuğum bir çok kişi aynı sorundan muzdarip. Johann Hari bu nedenle sorunun kaynaklarını araştırmaya, bu konunun uzmanlarıyla görüşerek sorunun aslında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerini keşfetmiş. Aynı zamanda dikkatimizi nasıl tekrar kazanabiliriz diye çözümler üretmeye çalışmış.
Pettman'ın Sonsuz Dikkat Dağınıklığı kitabında da belirttiği gibi sosyal medyanın odaklanamamamız üzerindeki etkisinin de kapsamlı ele alındığı kitapta Hari gerçekten nokta atışı yapıyor.
Mutlaka okumalısınız.