
Kadının kamusal alandaki ve siyasetteki yeri, nitel nicel araştırmalarında kullanılan yöntemler:
Araştırmada, KA.DER’in düzenlemiş olduğu ‘’Kadın Yurttaşların ve Aktivistlerin Seçmenler ve Aktif Yurttaşlar Olarak Güçlendirilmesi Projesi’ndeki katılımcı kadınların eğitime katılma dinamiklerinin, beklentilerinin ve kazanımlarının toplumsal cinsiyet bağlamında saptanması amaçlanmıştır. Çalışma grubunu; Aydın, Sinop ve Çanakkale illerinde düzenlenen eğitimin katılımcılarından 23 kadın oluşturmaktadır. Araştırma verileri, nitel yöntemle elde edilmiştir. Araştırmacı tarafından geliştirilen görüşme formu kullanılmış, gözlem yapılmış ve literatür taranmıştır. Veriler, nitel veri analiz yöntemiyle çözümlenmiş; araştırmanın amacına uygun veriler kodlanmış, betimsel çözümlemesi yapılmış ve bir araya getirilip yorumlanmıştır. Bu eğitimde, kadınların toplumsal cinsiyet rollerini ve kadınları siyasal katılımdan alıkoyan pratikleri eleştirel/sorgulayıcı bir bakışla analiz edip söylem düzeyinde bir dönüşüm yaşadığı söylenebilir. Bu eğitimin cesaret, özgüven, farkındalık, motivasyon sağlayarak kendilerini güçlendirdiğini ve kadınların siyasal yaşama katılımında bu tarz eğitimlerin etkili olacağını belirtmişlerdir. Sonuca dayanarak, bu tarz eğitimlerin yaygınlaştırılması önerilmektedir.
Toplumsal cinsiyet rollerinin ve ataerkil tahakkümün özel alan- kamusal alan kavramsallaştırmasıyla açıklanan örtük sınırlarında kadınlar, siyaset başta olmak üzere, toplumsal yaşama katılım sağlayan alanlarda cinsiyet temelli ayrımcılıklar ve engellerle karşılaşmaktadırlar. Kadınların siyasete katılım oranlarının düşük olması hemen hemen tüm dünyada cinsiyet eşitsizliğinden doğan bir mağduriyeti işaret etmektedir. Parlamentolar Arası Birlik (Inter-parliamentary Union, 2014) IPU’nun 2013 yılı araştırmasına göre; tüm dünyada parlamentodaki kadın vekil oranı %21.8’dir. İskandinav ülkeleri %42.1 ile parlamentoda kadın temsili oranında başı çekmektedir. Amerika Ülkeleri %25.2 ile, Avrupa Ülkeleri (İskandinav ülkeleri hariç) ise %23.3 ile İskandinav ülkelerini takip etmektedir. Asya Ülkelerinde oran %18.4 ve en düşük temsil olanı %16 ile Arap ülkelerinde görülmektedir. Listenin başında Ruanda (%63.8), Küba (%48.9) ve İzlanda (%39.7) bulunmaktadır. Türkiye, %14.2 ile kadınların mecliste temsil edilme oranında Arap Ülkeleri’nin ortalamasının bile altında yer almaktadır.
Türkiye’de kadınlar, 3 Nisan 1930’da yerel seçimlerde, 5 Aralık 1934’te ise milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Kadınların parlamentoya ilk kez girdiği 1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekiliyle %4.6 olan kadın milletvekili oranı, 2007 genel seçimlerine dek daha düşük oranlarda seyretmiştir ve bilindiği gibi 2007 genel seçimlerinde %14.2 olan bu orana ulaşmak bile yıllar sürmüştür. Yerel yönetimlerde ise kadınların oranı geleneksel ilişki ağlarının yerelde daha görünür olmasından dolayı daha düşüktür. 2014 Mahalli idareler Seçim sonuçlarındaki %4’lük kadın temsili oranı kadınların siyasetteki konumsuzluğunun en net göstergesidir. Altındal’ın (2007) vurguladığı gibi, kadın konusunda Osmanlı’daki gelenekçi yapı korunmaktadır. Sancar’a (2014) göre, Türkiye’nin yeni ulus devlet olduğu süreçte modernleşmenin vitrininde olan kadınlar toplumsal cinsiyet rollerinden özgürleşmiş ve erkeklerle eşit yurttaşlık haklarına erişmiş olarak değil milliyetçi ve muhafazakâr normlarla, modern toplum için gerekli modern aileye uyum sağlayacak ve yeniden üretecek kadınlar olarak görülmek istenmiştir. Türkiye’nin erken dönem modernleşme aşamasındaki bu kurgunun etkisi günümüzde de devam etmektedir. Siyasetin eril yapısı, kadınların bu alanda yeteri kadar yer almasına izin vermemektedir. Çakır’ın da (2013:136-137) belirttiği gibi; ‘’siyasetin demokratik olmayan, yapısal ve yasal kısıtlamaları, siyasi kültür, kurumlaşma ve demokratikleşme eksikliği, parti içi demokrasinin olmaması, lider oligarşisinin varlığı, siyasetin rant ekonomisine dayanması’’ siyasette yer almayı neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. Kadınların siyasete girememe nedenleri genel olarak eğitim, para ve sosyal destek/çevre eksikliği olarak görülmektedir. Kadınların, politikaya girme konusundaki ilgisizlikleri ve yetersizlikleri gerçeğinin yanında, bu durumun kökenlerinin sosyo-kültürel yapıdan doğan toplumsal cinsiyet ayrımında yattığı da kabul edilmelidir (Koray, 1992; akt. Deniz, 2007). Türkiye’de buna ek olarak siyasete ilişkin genel kanı, siyasetin kadınlara yakışmayacak denli kirli ve çetrefilli bir uğraş olduğu yönündedir. Erkek egemen bir toplumda siyaset daha da erkek egemen, üstelik birkaç erkeğin egemenliği altındaki bir saha konumundadır (Toksabay Esen ve Memişoğlu, 2007:9).
Siyasi temsil alanında kadınların erkeklerle eşit temsiline yönelik önlemler alındığı takdirde, kadınların diğer alanlarda yaşadıkları ayrımcılıkları ve toplumdaki dezavantajlı konumlarını değiştirebilmek amacıyla çalışmaları da kolaylaşacaktır. Siyasi temsilde olması gereken; grubun içinden, o grubun ya da kesimin dışsal özelliklerine, nesnel yaşam koşullarına ve de öznel deneyimlerine sahip olan aynı zamanda o grubun sorunları, talepleri ve çözüm önerileri konusunda da bilgi ve bilinç sahibi olan, grupla sürekli temas halinde bulunan kişilerin temsilci olmasıdır. Bu bağlamda kadın sorunlarını gündeme getirmek, farkındalık yaratmak ve çözüm üretmek için kadınların bizzat kendilerinin siyasetin etkin katılanları olması gerekir.
Yöntem Araştırma Modeli Bu araştırmada, ‘’yakın, içeriden, oluşumcu, yapılaşmamış, idiografik ve aktör tarafından inşa edilme, derin ve zengin olma gibi özellikler taşıyan’’ (Kuş, 2001) nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemi psikolojik ve sosyal olaylar ile ilgili nicel araştırmalara göre daha derinlemesine bilgi sağlar (Freankel ve Devers, 1999).Yapılan araştırmanın feminist perspektifte olması nitel araştırma yöntemini ayrıca gerektirmiştir. ‘’Feminist araştırmacılar, daha az konuşulup daha çok dinlenilen ve duyulan, hem araştırmacı hem de görüşüleni insanileştiren ve az ya da hiçbir toplumsal sese sahip olmayanlara odaklanan bir metodoloji öne sürerler’’ (Kuş, 2012:92). Kadınlara ilişkin toplumsal gerçeklikleri ortaya çıkarmak için, kadınların kendi seslerine, sözlerine ihtiyaç vardır. Bu araştırmada, bu derinliğe inmeyi nitel araştırma yöntemi sağlamaktadır. Çalışma Grubu Araştırmanın çalışma grubunu, KA.DER’in ‘’Kadın Yurttaşların ve Aktivistlerin Seçmenler ve Aktif Yurttaşlar Olarak Güçlendirilmesi Projesi’’ kapsamında yapılan eğitimin katılımcıları oluşturmaktadır. Amacı kadınları siyasi alanda desteklemek ve kadınlarda siyasal bilinç oluşturmak olan tek dernek olduğundan dolayı çalışma için en uygun alan olarak KA.DER görülmüştür. Proje, tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde yedi bölgede ve her bölge için bir ilde eğitim düzenlenerek uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini oluşturan, KA.DER’in proje kapsamında ulaştığı kadın sayısı 158’dir. Araştırmanın zamanlamasından dolayı, son üç bölgenin eğitimlerinin düzenlendiği Aydın, Çanakkale ve Sinop illerindeki eğitimin katılımcılarından görüşmeyi kabul edenlerle görüşmeler yapılmıştır. Aydın’da 21, Sinop’ta 23 ve Çanakkale’de 19 katılımcı olmak üzere toplam 63 katılımcıdan 23’üyle; 16 katılımcıyla yüz yüze, 7 katılımcıyla ise elektronik posta yoluyla görüşme yapılmıştır. Veri Toplama Araç ve Teknikleri Araştırma için gerekli veriler görüşme ve gözlem tekniği ile toplanmıştır. Punch’a (2005) göre, nitel araştırmada görüşme temel veri toplama araçlarından biri olarak, insanların gerçekliğe ilişkin algılarına, anlamlarına, tanımlarına ve gerçeği inşa edişlerine vakıf olmanın iyi bir yoludur, başkalarını anlamak için kullanılan en güçlü yöntemlerdendir (Punch, 2005:65). Gözlem, "araştırmada ihtiyaç duyulan verilerin insan, toplum ya da doğa gibi belli hedeflere odaklanılarak çıplak gözle ya da bir araç kullanılarak izlenmesi suretiyle toplanması sürecidir" (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2010, s.143). Gözlem tekniğinde araştırma konusunda ikincil veriler yerine birincil veriler elde etmek mümkündür (Patton, 2002). Görüşmelerde, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Gözlemler, araştırmacıya katılımcılarla ilgili daha geniş bilgi sunması açısından yapılandırılmamıştır. Yapılandırılmamış gözlemde, sosyal anlamların ve etkileşimlerin nasıl değiştiğini ve geliştiğini görmek mümkündür (Sapsford ve Jupp, 2006). Feminist araştırmalarda, kadınların özgün yaşantıları ve durumlarını ortaya çıkarmak için derinlemesine görüşme çoğunlukla tercih edilen bir tekniktir. Görüşme formunda eğitime katılanlarla ilgili profil çıkarabilmek amacıyla demografik özelliklerin yer aldığı 8 kapalı uçlu soru ve araştırma amacına yönelik 16 açık uçlu soru yer almaktadır. Araştırma soruları görüşmeler yapıldıkça yeniden değerlendirilmiş ve yenilenmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formunun geliştirilmesinde şu aşamalar izlenmiştir: Konuyla ilgili literatür çalışması yapılarak taslak bir görüşme formu hazırlanmıştır. Geliştirilen taslak formla ilgili uzman görüşlerine başvurulmuştur. Bu form Aydın eğitimi görüşmelerinin ardından tekrar değerlendirilip, son şeklini almıştır. Verilerin Toplanması Görüşmeler Aydın ve Sinop illerinde yapılan eğitimlere, araştırmacının kendisinin de bizzat gözlemci olarak katılmasının ardından Aydın ilinde 8 ve Sinop ilinde 8 katılımcı olarak toplam 16 katılımcıyla, izin alındıktan sonra ses kayıt cihazı kullanılarak yapılmıştır. Eğitim süresi boyunca yapılan katılımcı gözlemler araştırmacıya, araştırma amacını, kapsamını, boyutlarını paylaşma ve bunun yanında katılımcıları tanıma fırsatı da sunmuştur. Ancak görüşmeler eğitim sonrasında yapıldığı için, kadınlardan eğitim sonrası beklemeye uygun olanlarla görüşme
yapılabilmiş ve sayı 8’er kadınla sınırlı kalmıştır. Görüşmeler eğitimin yapıldığı otelde yapılmış ve her görüşme yaklaşık 25-30 dakika sürmüştür. Araştırmacı Çanakkale ilinde yapılan eğitime tarihindeki belirsizlikten dolayı katılamamış, katılımcıların eğitim sonrası oluşturdukları e-posta grubuna görüşme formu yazılı cevap için düzenlenerek gönderilmiş, katılımcı kadınların telefon numarasına dernekten ulaşılarak tamamı aranıp araştırma konusunda ayrıca bilgilendirilmiş ancak 19 katılımcının 7’sinden yanıt alınmıştır. Eğitim boyunca yapılandırılmamış, katılımcı gözlem yapılmıştır. Yapılandırılmış bir gözlem formu kullanılmadan yapılan gözlemler; eğitim ortamı, eğitimcinin tavrı, sınıf atmosferi, katılımcıların eğitim süresince katılım durumları ve eğitim içeriği boyutları baz alınarak dikkatle not edilmiştir. Verilerin Analizi Nitel yöntemle yapılan araştırmada, katılımlı gözlem ve yarı yapılandırılmış görüşmelerle elde edilen veriler içerik analizi tekniği kullanılarak raporlaştırılmıştır. Nitel araştırmalarda içerik analizi genellikle bölümleme, kodlama ve kategorileştirmeye dayalı veri çözümleme yaklaşımları ile gerçekleştirilir (Punch, 2005:210). Bu metoda dayalı olarak görüşmeler ve gözlemle elde edilen veriler derinlemesine okunmuş, kodlamalar yapılmış ve kategoriler belirlenmiştir. Araştırma konusunun boyutlarıyla ilişkili olarak hazırlanan açık uçlu görüşme soruları, kategorilerin belirginleşmesini sağlamıştır ve sorularla da ilişkili olarak alt başlıklar belirlenmiştir. Ardından bulgular çözümlenmiş, yorumlanmış ve rapor edilmiştir. Bazı açık uçlu soruların yanıtları sık tekrarlanmaları nedeniyle, anlam çözümlemesini güçlendireceği varsayımıyla kategorileştirilmiş ve frekans tablolarına dönüştürülmüştür. Sayısal veriler de yorumlanmış ve anlam çözümlemeleri oluşturulan bu kategoriler üzerinden gerçekleştirilmiştir. Verilerin analize hazır hale getirilmesi için şu işlemler gerçekleştirilmiştir: Ses kayıt cihazına kayıt edilen yarı yapılandırılmış görüşmelerle elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak yazılı hale getirilmiştir. Görüşmeler yazıya geçirilirken görüşmecilerin kimliklerinin saklı tutulması amacıyla her görüşmeci için çalışma boyunca bir kod kullanılmıştır. Bu kodların başında eğitimin yapıldığı illerin baş harfi ve katılımcı sayısı kullanılmıştır. Dolayısıyla A1-A8, S1-S8 ve Ç1-Ç7 aralıklarıyla belirtilen kodlar görüşmecileri temsil etmektedir. Araştırmanın bulgu ve yorumlarını aktarırken görüşme alıntılarına sıkça yer verilmiştir. Yazılı çözümlemelerle elde edilen verilerle her bir soru için verilen cevapların bir araya getirildiği bir dosya elde edilmiştir. Yazılı hale getirilen veriler ve gözlem notları tekrar tekrar okunarak anlam çözümlemesine olanak verecek kavram ve fikirler kavramsal çerçeveye dayalı olarak belirlenmiş, kategoriler oluşturulmuş ve alt başlıklar geliştirilmiştir. Ardından bulgular araştırma amaçlarına açıklık getirecek biçimde yorumlanmıştır. Geçerlilik ve Güvenirlik Nitel araştırmalarda güvenirliği artırmanın bir yolu araştırmanın her bir aşamasının ve izlenen yolun detaylı olarak tanımlanmasıdır (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2012:245). Bu bakımdan, çalışmanın yöntem bölümünde, çalışmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama aracının oluşturulması, verilerin toplanması ve verilerin çözümlenmesi sürecindeki işlemlere ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Ayrıca araştırmanın dış geçerliliğini artırmak için, toplanan verilerden oluşan raporlardan doğrudan alıntılarla bulgular desteklenmiştir. Araştırmanın iç geçerliği, elde edilen verilen iki farklı kişi tarafından karşılaştırılması ile artırılabilir (Büyüköztürk ve diğerleri, 2012:246). İç geçerliği sağlamak için toplanan ham veriler ve analiz edilmiş halleri uzmanlar tarafından incelenmiş ve geribildirim alınmış, tüm aşamalar uzmanlar tarafından denetlenmiştir. Bulgular Araştırma kapsamında toplanan veriler dört kategoride toplanmıştır: eğitime ilişkin görüşler, bilinç yükseltme eğitimlerinin siyasi ilgi ve katılıma etkisi üzerine görüşler, siyasetteki erkek egemenliğine ilişkin görüşler ve siyasete aktif katılım için öneriler.
Tartışma ve Sonuç Kadınların siyasal yaşama katılımları, toplumun kadından yana fırsat eşitliğinden öte eylemli eşitliğe kavuşmasının ön koşuludur. Ancak çetin mücadeleyi gerektiren bir alan olan siyasetin engebeli yollarında kadınları çıkmaza sokan birçok etmen vardır. Kadınlar ataerkil toplumsal değerler dizgesinde, kamusal alandan ziyade özel alana yakıştırılmaktadırlar. Çünkü kadınların güçleri ‘’duygusal, edilgen, zayıf doğaları’’ gereği evin temizlik, mutfak gereklilikleri gibi döngüsel ihtiyaçlarına ve hasta, yaşlı, çocuk bakımı gibi bakım işlerine yetmekte; erkeklerin ise ‘’güçlü, aktif, akıllı, iradeli’’ doğaları onları kamusal hayatın zorlu yapısına uygun kılmaktadır. Kadın ve erkeğe ilişkin bu kalıp yargılar, kız ve erkek çocuklarını ayrı ilgi alanlarına iterek cinsiyetler arasında doğal kabul edilen toplumsal cinsiyet rollerini yaratmaktadır. Siyasal yaşama katılım, bu açıdan erkekler için daha uygun bir alan olarak görülmektedir.
Toplumsal, kültürel, inançsal değerler bütününün kadınlara çizdiği sınırları aşıp bu alana girebilen kadınları da çokça zorluklar beklemektedir. Siyasal mekanizma, yapısı ve örgütleniş tarzı bakımından her aşamada erkeklerin hâkim olduğu bir alandır. Siyasal yapının en önemli bileşeni olan partilerin demokratik olamayan yapısı, kadınları da çoğunlukla dışlamaktadır. Kadınlar siyasi partilerin, kadın kollarında yoğunlaşmakta ve çoğunlukla partinin önemli noktalarından uzakta kalmaktadırlar. Partinin seçim zamanlarında oy toplamak için ev ziyaretleri yapmak gibi sosyal görevlerini üstlenmekteler. Bu nedenle karar alma süreçlerinde etkin oldukları söylenemez. Bunun yanında, temsilci olarak uygun görülenler de çoğunlukla lider güdümünde ve parti politikaları çerçevesinde adeta ‘’vitrin süsü’’ olarak kabul görmekteler. Siyasal yaşama katılımın gereklilikleri olarak görülen; para, eğitim düzeyi, statüsü yüksek meslekler ve sosyal ilişkiler ağları genellikle kadınların büyük çoğunluğu için sahip olmadıkları ekonomik ve kültürel sermayelerdir. Yasal eşitliğe rağmen kadınların bu alana girmesinin önündeki bu yapısal setler erkekler tarafından görünmez kılınmakta, özel alan yükümlülükleri kadınların doğal sorumlulukları gibi kabul görmekte ve siyasal temsilde çoğunluğu oluşturan erkekler tarafından yeniden, yeniden üretilmektedir. Kadınlara yakıştırılan kültürel değerler ve özel alan yükümlülükleri, kadınları kamusal yaşamda ikincil konumda bırakmakta ve kamusal yaşamın zirvesi olan kurumsal siyasete dâhil olmaktan alıkoymaktadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, kadınların siyasal katılımı, kota uygulaması gibi pozitif ayrımcılık uygulamaları olmadan uzun yıllar daha mümkün olmayacak gibi görünmektedir. Güçlendirici eğitsel müdahale/bilinç yükseltme eğitimleri, kadınları sosyal/kültürel cinsiyetçi rol kalıplarının farkına varacak ve güçlenmelerini sağlayacak dönüşüm süreçlerini içermektedir. Kadınlar bu ortamda ataerkil değerlerin ve cinsiyet rollerinin ve toplumsal ilişkilerin yapı sökümünü yapabilecekleri uyarıcılarla karşılaşmaktadırlar. Bu açıdan, kadınlar için düzenlenen bu tarz yurttaşlık eğitimlerini, yarattığı farkındalıkla kadınların siyasal yaşamdan uzak tutan pratiklere savaş açacakları umudunu taşımaktadır. KA.DER’in düzenlediği eğitimde kadınların, toplumsal cinsiyet rollerini ve kadını kamusal alanın tepesinde olan siyasal katılımdan alıkoyan pratikleri eleştirel/sorgulayıcı bir bakışla analiz edip ‘söylem’ düzeyinde de dönüşüm yaşadıkları saptanmıştır. Görüşme yapılan kadınların, eğitime bilgi edinmek, bilinçlenmek ve çevrelerindeki kadınları bilinçlendirmek amacıyla katıldıklarını belirtmeleri kadınların siyasal ilgisizliğine yapılan vurguyu haksız çıkarır niteliktedir. Bu tarz feminist perspektifteki bilinç yükseltme eğitimlerinde, yenilikçi öğretim yöntemlerinin, kolaylaştırıcı ve katılımcılar arasında kurulacak yatay ilişkinin, deneyim paylaşımına imkân tanıyan ortamların önemi yapılan görüşmelerde katılımcılar tarafından bir kez daha vurgulanmıştır. Bu eğitimin kadınlara, bilgi, motivasyon, moral, cesaret, öz güven, siyasal ilgi, farkındalık kazandırdığı araştırmanın bir diğer önemli bulgusudur. Dolayısıyla bu tarz bilinç yükseltme eğitimleri ezilen tüm kesimler gibi kadınların da sosyal-siyasal- ekonomik yapının analizini ve kendi yaşamıyla ilişkisini kavramada son derece önemli olduğu görülmektedir. Kadınların toplumu kendilerinden yana dönüştürebilmeleri için başta siyasal alan olmak üzere her düzeydeki karar alma organlarına katılabilmeleri için özel alan sorumluluklarının kadının omzundan çekilmesi gerekir. Bunun için yerel yönetimler, kreş, hasta bakımı, vb. bakım hizmetlerini yürütecek kurumları sağlamalıdır. Yasal eşitliğe rağmen kadınların parlamento ve yerel yönetimlerde eşit temsilini engelleyen yapısal sorunların üstesinden gelmek için kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmalı ve kota uygulaması birçok ülkedeki gibi yasalaştırılmalıdır. Kamusal yaşama katılımın önündeki en temel engel cinsiyet rolü sosyalleşmesinin yol açtığı zihni engeldir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet kalıp kargılarını yeniden üreten kurumlardan olan eğitim kurumlarının en alt düzeyinden en üst düzeyine kadar cinsiyetçi tutum ve davranış geliştirmeye neden olacak materyaller ayıklanmalıdır. Öğretmenler, toplumsal cinsiyet konusunda bilinçlendirilmelidir. Eğitimin siyasal katılım üzerindeki olumlu etkisinden hareketle, kız çocuklarının eğitimine özelikle önem verilmelidir. Kız öğrenciler meslek seçiminde kadına yüklenen özel alan sorumluluklarının kamudaki uzantısı olan mesleklerde yoğunlaşmama konusunda teşvik edilmelidir. Ayrıca okur-yazar olmayan kadınlara, okuma yazma öğretimi sırasında yurttaşlık hakları ve toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili bilgi ve beceri kazandıracak, kadınlık bilinci konusunda farkındalık yaratacak programlar hazırlanmalıdır. Örgün ve yaygın eğitim kapsamında, siyasetin katılımcı ve demokratik dönüşümünü sağlayacak yurttaşlık eğitimleri verilmelidir. Bu yolla bireyler demokratik değerleri kazanmış, yurttaşlık bilincine sahip kişiler olarak kültürlenmelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının kadın adayları desteklemek için düzenledikleri eğitimler ve kampanyalar desteklenmelidir. Kadınların kendi özgül durumlarını analiz edip, kolektif kimliğe –kadınları ezen pratikleri fark ederek bunlarla sistemin bağlantısını yaptığı- ulaşmalarını sağlayacak bilinç yükseltme grupları yaygınlaştırılmalıdır. Düzenlenen eğitimler yetişkin eğitimi ilkeleri doğrultusunda, yenilikçi pedagojiler kullanılarak planlanmalıdır. Katılımcıların sürece hâkim oldukları, yatay ilişkilerin kurulduğu ve etkileşimsel bir ortamda, drama, tartışma, rol yapma, vb. tekniklerle kadınların ihtiyaçlarına ve düzeylerine göre programlar kurgulanmalıdır.
Üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlar kadınların toplumda, siyasette ve parlamentoda yer alması için işbirliği yapmalı, dünyadaki kadın hareketini takip etmeli ve uluslararası kuruluşların baskı gücünden faydalanmalı, kadınları bilinçlendirecek, güçlendirecek eğitim programları ve kampanyalar düzenlenmelidir. Kadın örgütlerinin kadınların güçlenmesinde ve kolektif bilinç edinmesinde oynadığı önemli rol göz önüne alınarak kadınlar örgütlenmeye teşvik edilmelidir. Bunun yanında, STK’ların hükümete demokrasinin gereği olarak baskı uygulama, etkileme gücü açısından da örgütlenme büyük önem taşımaktadır. Kadınların siyasete katılımı, kendi kaderlerini ellerine alabilmeleri, geleneksel cinsiyet rollerinin değişime uğratılabilmesi ve kadın sorunlarının gündeme taşınabilmesi için son derece gereklidir.
İlk kadın milletvekilleri
1. sıra: soldan sağa: Mebrure Gönenç (Afyon), Hatı Çırpan (Ankara), Türkan Örs Baştuğ (Antalya), Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir), Şekibe İnsel (Bursa), Hatice Özgener (Çankırı); 2. sıra soldan sağa : Huriye Öniz Baha (Diyarbakır), Fatma Memik (Edirne), Nakiye Elgün (Erzurum), Fakihe Öymen (Ankara), Benal Nevzat İştar Arıman (İzmir), Ferruh Güpgüp (Kayseri); 3. sıra: soldan sağa: Bahire Bediş Morova Aydilek (Konya), Mihri Pektaş (Malatya), Meliha Ulaş (Samsun), Fatma Esma Nayman (Seyhan), Sabiha Görkey (Sivas), Seniha Hızal (Trabzon). Kadınların ilk kez oy kullandığı TBMM 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935 Türkiye genel seçimlerinde yapıldı ve 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi. Ara seçimlerde bu sayı 18'e ulaştı.[1]
Son Söz Kadın kamusal alanlarda da var olması çoğaltılmalı Gözlediğim ve saptadığım kadın gerçeğinde; kadının kamusal alanlarda var olması gerekliliğini yapılan analizler sonucunda elde edilen verilere göre raporlaştırılmıştır. Gelgelelim bilimsel saptamalarla yapılan tespitler olsa da her kadına ne denli ulaşılabilmiştir? Onun için de bu soruyu kendimize sormalıyız: Bu konuda da
sosyologların araştırmalarına ihtiyaç duymaz mıyız? Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde kadının eril tahakküm altında olduğu gerçeğini yadsıyamayız. Doğu ve Güneydoğu, İç Anadolu’nun bazı kesimlerinde de çok kadın, ‘hegemonik erkeklik’, gerçeğiyle yaşamlarını sürdürmektedirler. Buradan yola çıkacak olursak, kadınların eğitimi, erkeklerin ataerkil yapısıyla baş etme yolları göstereceği gerçeğidir. Kadının bilinçlenmesi, eğitimi, kadına dayatılan her türlü baskıyı önlemek adına şiddet ve türevlerinin neden ve niçinlerini araştırmalıyız. Kadının siyasal alanda var olmasıyla birlikte parlamentoda kadın milletvekillerinin sayısının “kota” sınırıyla sınırlı kalmamasını önlemek adına; kamuoyuyla paylaşılması medya, sosyal medya vb. saptanmış veri analizlerini nitel ya da nicel yöntemlerle daha çok kitlelere ulaşmak adına kamuoyuna sunmamız gerektiği düşüncesini hayata geçirmek yine biz kadınların eşitlik ilkesiyle olan en doğal isteklerindendir. Parlamentoda ne kadar çok kadın olursa, kadın sorunların, kadının cinsiyet eşitliğinde yaşadıklarını bilerek hareket eder, şiddet ve türevlerine çareler getirebiliriz. Umut ederim ki parlamentoda kadın kotası “cam tavan” olarak biz kadınlara burada da çarpmaz! Kadının siyasal yaşamda; daha bir fazla olması, erkeklerle eşit şartlarda, eşit sayıda olmasını inşa etmek yine biz kadınlarla mümkündür.
Kaynakça: Altan, C. (2011). Eğitim-Siyasal Eğilim İlişkisi: Mersin Örneği, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 12(1), 313-329. Altındal, Y. (2007). Kadının Siyasal Katılımı Bağlamında Partilerin Kadın Kollarının Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aydın. Arslan, A. (2004). Çağdaş Türk Toplumu’nun Siyasi Hayatında Kadının Yeri ve Türk Siyasi Elitleri Arasında Kadının Temsil Edilme Durumu, 1-4 Mart 2004 tarihleri arasında, Yeditepe Üniversitesi’nce düzenlenen Kadın Çalışmalarında Disiplinlerarası Buluşma Sempozyumu’nda sunulmuştur. Baykal, D. (1970). Siyasal Katılma: Bir Davranış İncelemesi, Ankara, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları. Brasin, K. (2003). Toplumsal Cinsiyet: Bize Yüklenen Roller (Çev. Kader Ay), İstanbul, Kadınlarla Dayanışma Vakfı Yayınları. Büyüköztürk Ş., Kılıç Çakmak E., Akgün Ö., Karadeniz Ş., Demirel F. (2012). Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Ankara, Pegem Akademi. Çakır, S. (2013). Erkek Kulübünde Siyaset, Kadın Parlamenterlerle Sözlü Tarih, İstanbul,Versus Yayınları. Deniz, Ş. (2007). Kadın Parlamenterin Bakış Açısıyla Türkiye’de Kadınların Siyasal Hayatta Temsili, Balıkesir Üniversitesi Akademik Fener Dergisi, Sayı:7, web:http://www.bjmer.net/Makaleler/ 295925955_2-16deniz.pdf Finger, M. (1993), Yeni Sosyal Hareketlerin Yetişkin Eğitimi Açısından Doğurguları, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 25(1), 311-320. Frankel, R. M., and Devers, K. J. (1999). Study design in qualitative research-1: Developing questions and assessing resource needs. Education for health (Abingdon, England), 13(2), 251-261. Gökçimen, S. (2008). Ülkemizde Kadınların Siyasal Hayata Katılım Mücadelesi, Yasama Dergisi, 10, 5-59. Gücük, D. (2006). Kadınların Siyasal Katılımları ve Katılıma Etki Eden Faktörler: Ankara-Mamak/Çankaya Örneği, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Gümüş, B. (2006). Eğitim Düzeyinin Seçmen Davranışındaki Rolü ve Antalya Örnek Olayı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta. Hart, M. U. (2012). Bilinç Yükseltme Yoluyla Özgürleşme, içinde Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim:Olanak ve Sınırlılıklar, (Der. Fevziye Sayılan), Ankara, Dipnot Yayınları.
Işık, S. N. (2005). Kadın Eğitimi ve İnformal Öğrenme, içinde Yaşam Boyu Öğrenme (Sempozyum Bildirileri ve Tartışmalar), (Der: Fevziye Sayılan&Ahmet Yıldız), Ankara, Pegem A Yayıncılık. Kahraman, A.B. (2002). Siyasal Katılıma Etki Eden Sosyolojik Faktörler: Isparta Uygulaması, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta. Kalaycıoğlu, E. (1983). Karşılaştırmalı Siyasal Katılma, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayını. Kandiyoti, D. (1996). Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar, İstanbul, Metis Yayınları. Karasar, N. (2005). Bilimsel Araştırma Yöntemi, Ankara, Nobel Yayınları. KONDA, (2011). Siyasette Kadın Temsili Araştırması, KONDA Araştırma ve Danışmanlık, web: http://kasaum.ankara.edu.tr/files/ 2013/11/2011_04_KONDA_Siyasette_Kadin_Temsili_Raporu.pdf, Erişim tarihi: 14.05.2014. Kuş, E. (2001). Nicel Araştırmalarda Kullanılan Görüşme Tekniği ile Nitel Araştırmalarda Kullanılan Görüşme Tekniğinin Kullanılması, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. - ------- (2012). Nicel-Nitel Araştırma Teknikleri, Ankara, Anı Yayınları. MacKinnon, C. A. (2003). Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru, İstanbul, Metis Yayınları. Patton, M. Q. (2002). Qualitative Research and Evaluation Methods. California: Sage Publications. Punch, F. K. (2005). Sosyal Araştırmalara Giriş Nicel ve Nitel Yaklaşımlar, (çev: Dursun Bayrak, Bader Arslan, Zeynep Akyüz), Ankara, Siyasal Kitapevi. Sancar, S. (2014). Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti: Erkekler Devlet, Kadınlar Aile Kurar, İstanbul, İletişim Yayınları. Sapsford, R. ve Jupp, V. (2006). Data Collection and Analysis. London: Sage Publications. Sayılan, F. (2012). Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim, içinde Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim: Olanak ve Sınırlılıklar, (Der. Fevziye Sayılan), Ankara, Dipnot Yayınları. Stromquist, P. N. (2012). Kadınların Güçlendirilmesinde Eğitimin Rolü, içinde Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim:Olanak ve Sınırlılıklar, (Der. Fevziye Sayılan), Ankara, Dipnot Yayınları. Tisdell, E. J. (2012). Post-Yapısalcı Feminist Pedagojiler: Özgürleştirici Feminist Yetişkin Öğrenme Kuram ve Pratiğinin Olanakları ve Sınırlılıkları, içinde Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim:Olanak ve Sınırlılıklar, (Der. Fevziye Sayılan), Ankara, Dipnot Yayınları. Toksabay Esen, A. ve Memişoğlu O. (2007). Siyasetin Cinsiyeti, web: http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271250684r7712.Siyasetin_Cinsiyeti.pdf Erişim tarihi: 15.05.2014. Turan, İ. (1996). Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış, İstanbul, Der Yayınları. TÜSİAD ve KADİGER, (2008). Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri, web: http://akgul.bilkent.edu.tr/Tusiad/KADINRAPOR.pdf Erişim tarihi: 07.05.2014. Üşür Sancar, S. (2008). Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler, Çözüm Önerileri, içinde TÜSİAD ve KADİGER Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri, İstanbul TÜSİADKAGİDER Yayınları. Yaraman, A. (1999). Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili, Ankara, Bağlam Yayıncılık. Yuva, G. (2005). Kadınların Toplumsal ve Siyasal Katılımlarının Bir Göstergesi Olarak Antalya’da Kadın Dernekleri ve Üye Yapılarının Sosyo-Ekonomik Analizi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya. Inter- parliamentary Union.(2014) Women in Parliament in 2013 The year in review. http://www.ipu.org/pdf/ publications/WIP2013-e.pdf, Erişim tarihi: 28.11.2014
Yeni yorum ekle