Sarıkız'ın Dağları
Hiç bilmediğim yerlerde değilim sanki doğduğum yerdeyim.Tanrıçaların yuvasında,zeytinlerin içinde...Sanki tüm doğaya "Hey insan sen unuttun kendini,unuttukça da putlarına daha bir inanır oldun."diye gece gündüz bağıran İda Dağları'nın sesini duyuyorum.
Ege'nin başında Marmara'nın sonundayım.Ağaçlar sakince metropollerdeki insanın azgınlığını izliyor burada.Zeytinlikleri kesip AVM diken insan burada da var,ama "Dur orada haddini bil! Bu gezegen sana ait değil,bedeninin arzularına köle olup sonra da o arzularını putlaştıran İNSAN dur! Yoksa tanrıçalar tekrar dirilip seni İDA'dan kovarsa,ANADOLU'da da artık tutunamazsın."diyen Aristo'nun sesi var Asos'ta.
Hatta aşkı için koca Truva'yı savaşlarla tarihe gömen Paris'in belki pişmanlığının vicdan muhasebesi var bu topraklarda.
Her şey sakin ve sessiz,kavga eden yok,köpekler gün boyu uyuyor,kediler insana "Ooo seni buralarda yeni gördüm." der gibi asil asil bakıyor.İNSAN önce kendine dokunuyor belli ki bu topraklarda.
Putları daha az belli ki
İda izin vermiyor putları bol olan sözümona zamane çağdaş insanın çoğalmasına.
Ya dünyanın geri kalanı?
Ya Anadolu'nun geri kalanı?
Kim putların çoğalmasına izin vermeyecek?
Putları olmayan insan var mı?
İnsan artık bir YARATICIYA mı yoksa kendini güçlü kılan mal,mülk,mevki,makamlara mı tapıyor?
Taş betonlar inşa edip kendini ölmeden betonlara gömüp paraya mı,yoksa bir makama mı tapıyor dersiniz ?
Yada kibirlerinin farkında olmadan sözümona mütavazi yaşıyorum diyerek hangi putlarına geceleri kimlerden habersiz sessiz sessiz tapıyor dersiniz ?
Yorum
Anadolu'nun tarihi ve insan…
Anadolu'nun tarihi ve insan tezahürü uyumunu keyifle okudum.
Emeğine sağlık Nilgün.
Çok teşekkürler.
Yeni yorum ekle