Empatinin Ötesine Geçen İnsan: Neşet Ertaş 

Felsefe

Empatinin Ötesine Geçen İnsan: Neşet Ertaş 

Prof.Dr. Hasan Bacanlı

“Empati” (empathy) Batı kaynaklı bir kelime ve kavramdır. Türkçeye kazandırılması ile ilgili çalışmalar yapılmış, kelimeye “empati”, “duygudaşlık”, “eşduyum” gibi karşılıklar önerilmiştir. Sonuçta “empati” kelimesi yerleşmiş sayılır. Kelime olarak karşılığı hususunda büyük ölçüde uzlaşılmış görünmekle birlikte, kavramın içeriği ve empatinin anlamı konusunda hem farklılık, hem yanlışlık, hem de köksüzlük söz konusudur. 

Özellikle sosyal ilişkilerle ilgili kavramların toplumsal çerçevede ele alınması gerekir. Kelimenin orijinali ne anlama gelirse gelsin, bir toplumdaki insanların zihinlerinde neyin canlandığı ve nasıl anlaşıldığı o toplum şartlarında gerçeğe dönüşür. Bu yüzden, park, hobi, piknik gibi kavramlar başka toplumlarda başka türlü, bizde başka türlü anlaşılır. Parkta mangal yapmaya çalışan, (kitap okumak, müzik dinlemek gibi) tembellik yapmayı hobi olarak anlayan, ortalık kirli ve dağınık bırakılmadığında sanki piknik yapılmamış gibi bir izlenim edinen insanlar bu kavramların bu toplumda farklı anlaşılmasının yansımalarıdır.

Empati de toplumsal ve kültürel olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır. Ne hikmetse empati ve benzeri kavramlardan söz eden kişiler, bu toplumda bu durumların nasıl yaşandığının farkında değillerdir ve yabancı literatürden öğrendikleri bu kavramları daha da yabancılaştırabildikleri sürece matah bir şey yaptıklarını zan ve iddia ederler. Oysa empati ne menem bir şeyse, bu toplum da tarih boyunca kendine göre empati kurmuştur ve kurmaktadır. Empatinin bu toplumda illa ki Batı toplumlarında kurulduğu şekilde kurulması gerekmez. Ama bu kavramları “şişiren” kişiler sıklıkla Batı toplumlarından örnekler getirip, bu toplumun ne kadar “bilgisiz”, “kültürsüz” vb olduğunu ima eden “cahillikler” taslarlar. 

Bu çerçevede “Türk’çe Empati” başlıklı yazımda (Yurdun Gölgesinde kitabında) Neşet Ertaş’ın “Dertli Yoldaş” türküsü üzerinden Türklerin empati kurma biçim ve yolu üzerinde durmuş ve Türklere göre empatinin o şekilde kurulduğunu ve kurulması gerektiğini yazmıştım. Neşet Ertaş o türküde dertli biriyle empati kurar, dinleyen de kendisi ile empati kurulduğunu anlar ve hisseder. Bu toplumda empati böyle kurulur. Neşet Ertaş her dörtlüğündeki yapı ile de güzel bir empati örneği verir; önce kişinin durumunu belirtir, sonra onu toplumdaki diğer kişilerle karşılaştırır, vb. Türküden anlamamız gereken bir durum da, empatinin sadece anlamak değil, aynı zamanda anladığını anlatmak olduğudur.  Literatür bu durumu empatik anlayış ve empatik anlatış olarak kavramlaştırmıştır. Peki, karşıdakine empati kurup ona bu empatiyi anlatması, hissettirmesi yeterli midir? Bu da ayrı bir sorundur.  
Sadece bir tarafın anlaşılması ve anlaşıldığının hissettirilmesi belki psikolojik yardım ortamları için yeterli olabilir. Ancak gündelik ilişkiler için bunun bir adım ilerisine geçmek gerekir: karşılıklı empati kurmak. Empati sosyal ilişkilerde paylaşılması gereken bir perspektiftir. Karşılıklı empati kurmak ilişkilerin sağlıklı yürümesi için gerekli bir şarttır. Bu gereklilik Neşet

Ertaş’ın gözünden kaçmaz ve “Yalan Dünya” türküsünde vurgulanır. Ertaş bu türküde şöyle der: 
Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın? 
Ben de gülemedim yalan dünyada 
Sen beni gönlünce mutlu mu sandın 
Ömrümü boş yere çalan dünyada 

Sağlıklı insan ilişkilerinin karşılıklı empati ile mümkün olabileceği gibi, karşılıklı empatinin bir yararı daha vardır: üzülen, sıkıntıda olan kişinin sıkıntılarının üstesinden gelebilmesi, doğrudan sorunu çözmenin yanı sıra kişinin üzüntü cenderesinden çıkıp kendisi dışına çıkması, başka kişi veya şeylerle ilgilenmesi ile mümkün ve kolay hale gelir. Hatta etkinlik terapisi, oyun terapisi, spor ve hobi gibi etkinliklerin temel yararı da bu mekanizma sayesindedir; kişinin kendisi dışında bir şeyle ilgilenmesini sağlamak. İnsan ilişkileri konusunda bu “başka”nın diğer kişi olması en tercih edilen durumdur.

Empatinin amacı kişinin durumunun pekiştirilmesi değildir. Karşısındaki kişi ile empati kurmak, onun gerçekten ne kadar “kötü” durumda olduğunu anlayıp anlatarak “birlikte ağlamak” değildir (bu kısmı genellikle empati anlatıcıları da vurgular; “birlikte ağlamamayı”). Empati onun, kendi durumuna daha doğru ve sağlıklı bakabilmesini sağlamanın yanı sıra kendini daha iyi hissetmesini, onun öznel iyi oluşunu artırmayı amaçlaması gerekir. Ama empati sadece karşıdakini anlamak veya anlayıp anlatmak olarak kaldığında en az yararı sağlar. Empatinin daha doğal ve daha sağlıklı kullanılması da mümkündür.  

Tek taraflı empati gündelik ilişkilerde ileride sorun çıkarma potansiyeli taşır. Sürekli olarak karşıdakini empati kuran taraf veren/verici olan taraftır. Bir ilişkide sürekli olarak aynı durumda (burada “verici”) olmak başlangıçta cazip olabilmekle birlikte (çünkü verici olmak veya empati ilişkinin gelişmesine katkıda bulunur), zamanla “hep ben onu anlamaya çalışıyorum, o beni anlamaya hiç çalışmıyor” düşüncesi oluşturma potansiyeli yüksektir. Bu yüzden empatinin de diğer ilişkiler gibi karşılıklı olması en sağlıklısıdır. Genel olarak empati literatürü bu karşılıklılığa yer vermez, çünkü literatür empati ile bireysel amaç için ilgilenir; kişisel gelişimcilerin empatiye bu kadar önem vermelerinin nedeni de budur. Oysa gündelik yaşam empatinin karşılıklı olmasından yanadır. O yüzden Neşet Ertaş Yalan Dünya türküsüne “hep sen mi ağladın hep sen mi yandın” diyerek başlar. Bir anlamda Dertli Yoldaş türküsünde kurduğu empatinin rövanşını alır. 

Neşet Ertaş’tan öğreneceğimiz de budur: empati kavramımızı gözden geçirmek. Amacını göz ardı ederek Batıdan ithal ettiğimiz empati kavramı sağlıklı ilişki kurmanıza yetmez. Bizim bir adım daha ileri gidip bize göre empatinin nasıl yapılabileceğini ortaya koymamız gerekir; Dertli Yoldaş türküsü bunu yapar. Ama sağlıklı sosyal ilişkiler için bu da yeterli değildir. Ertaş bunu da Yalan Dünya türküsünde gösterir. Dünya yalandır, ancak sağlıklı insan ilişkileri onu tahammül edilebilir kılar. Sağlıklı ilişki de karşılıklılık ilkesine göre kurulabilir. Bencilliği ve bireyciliği aşmanın yolu budur. Neşet Ertaş da bize bunu gösterir.  

Neşet Ertaş bu yüzden empatinin ötesindedir. 
 

Yorum

Dinç Zeka (doğrulanmamış) Ct, 16 Nisan 2022 - 21:03

Değerli hocam
Öncelikle anlaşılır metin ve kavram analizi sayesinde kendimizden hareketle örneklem yaratabilecegimizi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Merak ettiğim empatinin olmadığı ortamların insanın üzerindeki etkisinin ne olacağı?

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.