Özgür Müyüz ?

Felsefe

Özgür Müyüz ?

            İnsanın özgür olup olmadığı konusu hakkında Antik çağdan, 21. Yüzyıla kadar ve hatta bundan sonrada tartışmalar olmuş ve olacaktır da.  İnsan özgür bir varlık mıdır? Bu soruya birçok filozofun farklı farklı düşünceleri olmuştur. İnsan varlığıyla özgürlük kavramı da ortaya çıkmıştır. İnsan dediğimiz bilinçli varlık özgür olmak zorundadır. İnsanın varoluşuyla birlikte özgürlüğü de başlamaktadır. Bu bağlamda insan var olduktan sonra özgürlüğünü kazanamaz. Varoluşunu oluştururken yaptığı seçimler, eylemler özgürlüğü sayesinde aldığı kararlar ile gerçekleşir. İnsan akıllı ve kendi sorumluluklarını alabilecek bir birey olması sebebiyle özgür olmak zorunda olan bir varlıktır.

Ancak bu özgürlük teorikte kalmamalıdır. Sözde özgürlükten çok pratik alandaki özgürlüğü savunmalıyız. Bu bağlamda insan teorik anlamda özgürdür demek kolaydır fakat insan varoluşsal açıdan gerçekten özgür müdür? İnsan Tanrı tarafından yaratıldıysa böyle bir özgürlükten bahsedebilir miyiz?, diye sorgulamamız gerekir. Eğer Tanrı tarafından bir determinizm, kadercilik olsaydı insan, özgür olamazdı. Bu demektir ki, insan kendi başına bırakılmıştır; ne içinde dayanabileceği bir destek, ne de kendi dışında tutunabileceği bir dal; artık hiçbir özür ve dayanak kalmayacaktır. Çünkü insanın yapıp etmeleri belirli olursa insan kendi eylemlerinden sorumlu olmaz Tanrı tarafından belirlenmiş bir hayatın içinde kendini bulur bundan dolayı da insan kendi eylemlerinden sorumlu olamadığı gibi özgür de olamaz.

İnsanı bu belirlenimcilikten kurtarmak ve insanın özgür olması için bireyin sorumluluk sahibi olması gerekir. İnsanın kendi özünü oluşturmasında yapıp etmelerinden kendisi sorumludur. Bu bağlamda insan kendisinin bu dünyaya atıldığının farkına vardığı zaman dünya da yalnız olduğunu anladığı için yaşadığı tüm çaresizlik duygusuna rağmen yine de özgürlüğünün bir zorunluluk olarak değil de bir seçim doğrultusunda var olduğunu anlamaktadır. Çünkü özgürlük bir zorunluluktan doğmaz insan yaptığı seçimler doğrultusunda özgür olan bir varlıktır.

Bu bağlamda bu terk edilmişlik ile kendisin de olan özgürlüğü, sorumluluğu ve bunlarla birlikte birçok değeri de kazanmış olur. Böylece kişinin özgür olması demek, bireyin yaptığı her eylemi ahlaksal acıdan doğru, etik bir şekilde yapması karar almasını sağlamaktadır. Yapıp etmeleri ile insanın kişiliği karakteri de oluşur çünkü özgür bir insan kararlarında da özgürdür, yaptığı eylemin ahlaksal açıdan doğru ya da yanlış olduğunun farkına varıp bulunduğu eylemin sorumluluğunu alır.

Bu bağlamda özgürlük mümkün müdür, sorusuna gelecek olursak, özgürlük insanların sadece bencilce kendini düşündüğü bu topumda mümkün değildir. Çünkü insanlar kendi menfaatleri doğrultusunda karşısındaki insanın haklarını görmemezlikten gelip haklarına kast edebilecek potansiyeldedir.

            İnsan özgür bir toplumda yaşasa da tam anlamıyla özgür olamamaktadır. J. J. Rousseau’nun ‘’İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.’’ Sözünde bahsettiği gibi insan var oluşuyla birlikte özgür olsa da yaşadığı toplum, ahlak, din, yasa ve normlarla birlikte aslında özgürlüğü kısıtlanmış bir varlığa dönüşmektedir. Çünkü insanın özgürlüğü yaşadığı toplumun şartlarına göre şekillenmektedir. Yani yaşadığı toplum ne kadar özgürlük düşüncesine sahipse birey de o kadar sahiptir.

Yukarıda da bahsettiğim gibi teorik olarak özgürlük insana bir şey kazandırmaz pratik olarak insan özgür olmalıdır. Özgürlüğünü eylemleri ile gösterebilmelidir ancak bir başkasına zarar vermeden onun haklarını kısıtlamadan bunu yapmalıdır. Bir başkasını özgürlüğünü kısıtlayarak kendi özgürlüğünü elde ederse bu da yeni bir sorun teşkil etmektedir. Bu yüzden bireylerin ahlaki değerlerini, vicdan ve iradelerini iyi yönde kullanmalarını sağlamak gerekmektedir. Bu bağlamda insanı kısıtlayan zincirlerden kurtulana kadar hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olamayacaktır. Ama her insan kendisini özgür zannedecektir. Böyle görünmesinin sebebi hayatın aslında insanlar üzerinde oynadığı oyun bağlamında açıklanabilir. Seçim yapmak diye kullandığımız tabir neyin seçimi olduğunu bertaraf eder. Sınırlandırılmış seçeneklerden elde ettiğimiz seçim bizim sınırlı özgürlüğümüzün yansımasıdır. Bu noktada benim düşüncem insanın özgürlükten ziyade yaptığı davranışın sorumluluğunun özgürlük olarak anlaşılmasıdır. O sonuç insan yaşamı içerisinde aynı olmayacaktır. Özgürlüğü istemek sadece sonucunu yaşamakla mümkündür diyebilirim.

 

 

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.