Okumayanlarla Derdiniz Ne?
İhsan Kurt
-Yerimden doğru kalktım ama bugün de tersine bir yazı yazayım dedim. İsteyen istediği şekilde anlasın.-
Yıllar var ki ya okumuyoruz ya da az okuyoruz gibi konular yazılıp çiziliyor.
O zaman akla hemen şu geliyor:
Yazanlar, çizenler niçin insanların okumasını istiyorsunuz? Hiç bunu düşündünüz mü? Cevap vermeye kalkın bakalım neler sıralayabileceksiniz? Beylik lafları bir kenara bırakıp, ıkınıp sakınmadan söyleyiniz bakalım neler söyleyeceksiniz. Anlaşılan sizler okuyor ya da okuduğunuzu sanıyorsunuz. Siz okudunuz da ne oldunuz yani? Eh, işte mutlu olmalısınız!
Her sorunu bir tarafa bırakıp okumayanlarla uğraşıyorsunuz. Sahi sizin okumayanlarla derdiniz ne? Ne alıp veremediğinizi bir söyler misiniz?
Eğer bir okuma özgürlüğü varsa, bir de okumama özgürlüğü var değil mi? Bu satırların yazarı “Kitapsızlık Hürriyet’ini yaklaşık otuz yıl önce yazmıştı. Yazdı da ne oldu! Benzer şeyler yazanlara ne oldu! Karada kürek çekmek gibi bir şey… Hatta buna karada balık avlamak da diyebilirsiniz.
Bırakın isteyen okumasın! Anlı şanlı profesörler okumanın millete zararlarını sayıp döktüğüne göre insanları okumaya teşvik de nereden çıkıyor? Yani okumamak bir sorun olarak görülüyorsa sorunun işaret edilen yüzü de düşünülmeli herhalde.
Uğraşanların sayısı az da olsa onlara sesleniyorum. Ne çabalayıp duruyorsunuz? Kitapmış, okuma programları falanmış! Geçin bunları!
Sloganları, sloganların peşinden gitmeyi severiz ya. İsterseniz bundan sonra bir sloganın peşine takılıp naralar atabiliriz:
En büyük özgürlük kitapsızlık özgürlüğü!
Yaşasın (tabii ki sürü halinde) kitap okumayanlar!
Gelelim bu okuma işini dillerine pelesenk yapanlara ve çok dillendirenlere.
Okuyoruz, okumuyoruz diyenler. İllaki okumamızı isteyenler. Hadi yazarları geçelim sizler dağıtımcıların, yayınevlerinin ortağı mısınız? Birilerine koltuk mu çıkmak istiyorsunuz! Yoksa birileri mi sizleri zorluyor? Dilinizin altındaki baklayı bir çıkarsanıza…
Ülkede şu kadar kütüphane var. Yılda şu kadar kitap yayınlanıyor, bizde kişi başına düşen kitap sayısı şu kadar. Nüfusu bizden çok az olan şu şu ülkeler bizi on, yirmi defa katlıyor… Çok iyi istatistik tutuyorsunuz maşallah. Doğru da olsanız sayıların yalan söylemeyeceğini ancak sayıları kullananların yalan söyleyeceğini çabuk hatırdan çıkarıyorsunuz değil mi?
Ne var bunda! O sayılan ülkeler sadece okumada mı katlıyor sanki seni! Dört büklüm oluyorsunuz da haberiniz yok, bunu bir türlü fark edemiyorsunuz. Katlanmayı seviyorsan bir katlayan bulunacaktır elbette! Her şart ve zamanda, her ortamda katlanmalara katlanmak gerekiyor artık.
Ha birde üniversitelerde bulunan öğretim üyeleri alanlarının dışında okumuyorlarmış. Bu durumu sorun olarak gören, bu konuyu dert edinen bir başka öğretim üyesi arkadaş yazıyor. Ona da verilecek cevap bulunur elbette.
Niye okusunlar sayın kardeşim! Okuyan ya da okumayanlarla ilgili bir kıstas getirilmiş mi? Yani hangi değerlendirme ölçüleri bunları ayırıyor, değerlendiriyor?
Okumaları için teşvik var mı? Yok… Sonra unvanlarını almışlar artık niye okusunlar ki? Bir kısmı her yerde, her ortamda bu unvanlara sığınarak caka atmayı çok iyi beceriyorlar. Alkışlar da cabası…
Disiplinler arası diye bir dertleri var mı? Yok… Niye olsun ki? İşi karıştırmanın, bunu dert yapmanın, başına bela açmanın şimdi sırası mı?
Aldıkları (nasıl ve ne şekilde olursa olsun) unvanlarını, okumamak etkiliyor mu? Yok… Unvanların konuşması yetiyor da artıyor bile.
Okumamak, araştırmamak Dekan, Rektör olmalarına engel mi? Öyle bir şey de yok…
Daha birçok sebep sayılabilir. O halde, hadi alanlarını okuduklarını varsayalım, diğer alanlarda niçin okusunlar ki! Savunma hazır “her şeyden önce zaman yok!”
Makul sebep yok!
Sonra okuyanlara da ne oldu ki!
Oku, oku diyenler, yazanlar sizler okudunuz da ne oldu! Başınız göğe mi erdi!
Bazı okuyanların (koca koca unvanlı) okumamayı teşvik eden sözlerini gerile gerile ekranlarda söylemesini okumayanlar mutlulukla izledi! Rahatladılar. Öyle ya koskoca unvanlı adam okumayanları alkışlıyordu! Artık bizler de alkışlamalıyız!
Aslında ülkemizde diplomasız okumazlar sorun gibi görünmüyor! İsterse alınan olsun; daha çok da “okumuyoruz, okumuyoruz” çikletini çiğneyen diplomalı okumazların kendileri sorun olduklarının farkında değiller.
E, bundan sonra ne denebilir:
Okuma nutukları atanlar okumayın!
Slogan bağımlıları okuyarak rahatınızı kaçırmayın! Sürüden ayrılanı kurt yer ha!
Sigara alın, öğüt alın ama kitap almayın!
Şakşakı sevin, alkışçılığı meslek edinin, sorgulamayın, sormayın!
Büyük hesaplar yapın, projelerinizi anlatın ağzı açık ayran budalalarına!
Yeni çıkan, çıkacak olan telefonları takip edin!
Son model araba alın, yat, kat, yalı alın aman eve kitap almayın! Alırsanız da metrelerle ısmarlayın!
Kitap deyince mış gibi yapın, okur görünün ama okumayı rüyalarınızdan bile kovun!
Özgürlüğü sevda bilmeyenler okumayın…
Yorum
Sevgili İhsan bey güçlü…
Sevgili İhsan bey güçlü ironiye ne demeli. Sahi biz sorunlu suçluyuz. Onlar olmasa dünya batar. Okumayın siz zaman kaybetmeyin biz feda ederiz kendimizi
Üstat teşekkürler. Derin…
Üstat teşekkürler. Derin bir yazı. Herkesin derdi olmalı çevremizi saran cehalet.
Yeni yorum ekle