Seni İstiyor; Geçmiş ve Gelecek…

Deneme

Seni İstiyor; Geçmiş ve Gelecek…

Eliz Avaroğlu

 

Sen fark edene kadar öylece bekleyecek sabırla seni ağaçlar, bulutlar, çiçekler, kuşlar ve onlarla hayata dolan renkler, sesler, kokular...Bir incirin seninle buluşmak için dalına veda ederken ardında bıraktığı bembeyaz gözyaşı, sana cömertçe içini açtığında önüne serili veren çekirdeklerindeki alacası, hatta damağını nezaketle okşayarak yumuşakça dilinin üzerine akıtıverdiği bal da...; sessizce, acelesizce, öylece, günler aylar ve belki de senelerce bekleyecekler seni ve sendeki “yaşamak tercihini", hepsi....      

Bir pranga ki ayağında, anahtarı derin okyanus diplerinde çürümüş ve kaybolmuş, onun çözülebileceği hakikatini tıpkı senin gibi- sıkıca bağlandığın geçmişin bile çoktandır unutmuş. Aklın uç uca eklenen keşkelerin, belkilerin, acabaların sorgu sual girdabında ve ruhun bitimsiz bir yarım kalmışlık hüznünün bir gün tamamlanmak beklentisinde hapsolmuş da sanki hayatının tüm neşesi ve ahengi -artık olmayan “geçmiş” kadar- uzaklara savrulmuş...

Ve öyle bir veda ki, çok eskide bir yerlerde adeta donmuş ve kalakalmış; son sözü, son bakışı ve bıraktığı anıların çokluğunca göz pınarlarına yığılan gözyaşları sanki bütün bir ömrü içine hapsederek yumrulanmış, kavuşmak ümidinin yükünü rüyaların omuzuna terk ederek -bencil bir kibirle- sanki “kendini sonsuza kadar unutturmamak andı içmişçesine” hayaller dünyasında derin bir sessizliğe gömülmüş, ömürlük bir uykuya dalmış...

Bitmeyen daima başlayacağın can suyunu kesiyor; oysa hayat varlık kabından dolup taşarak -her an/yeniden- başlamak, yeni bir fark yaratmak, yeni uyanışlara şahitlik etmek arzusuyla zamanın sonsuzluğa evrilen yolunda -hiç durmadan ve hiç korkmadan- soluk soluğa koşuyor...; ve “unutamamak” bahanesine sımsıkı sarılıp, kilitlerini bir türlü çözemediğin üstelik sana bıraktığı onca armağanı yok sayarak, hakikatte ne muhteşem bir deneyimle zenginleştiğini henüz çözümleyemediğin “geçmiş” yüzünden, hayatının yaz(g)ısına elin değmiyor, umut toprağın berekete hasret, geleceğin seni ve senin ona doğru özgürce koşmanı bekliyor...

Öngöremediğinden dertlendiğin kader, şikayetlerle anılmaktan usanmış, peşine takıp sürüklemekten bezgin olduğu senden umutsuz; artık hayallerinle süslenmeyi, cesaretinle güçlenmeyi, coşkunla bereketlenmeyi ve çabanla ümitlenmeyi istiyor...Son güne kadar yazılacak nice hikâye, -tek kahramanının ilgisine muhtaç, sabırla- senden taşacak “yaşamak” niyetinin taze nefesinin yeniden hayatla buluşacağı o muazzam fark ediş anıyla dirilmeyi özlüyor...

Seni istiyor...

Geçmiş bir geçse ve gelecek senden biraz ilgi görse...; işte, bütün zamanların efendisinin “sen” olduğunu anladığın o  anlar geldiğinde hayat, aldığın her nefeste, bir incirin bütün nefasetinde sana vefakâr bir dost olmayı bekliyor...   

 

 

 

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.