Kırım Limanı Yalta
Eylül Özsoy
Kendisi küçük, etkisi çok büyük…
Dinyeper Nehri turumuzun duraklarından Sivastopol’de tüm ziyaretlerimizi tamamlamıştık. Yahya Kemal Beyatlı’nın Sessiz Gemi şiirinden esinle, “Artık, demir almak günü gelmişse zamandan, Yalta’ya giden bir gemi kalkar bu limandan” dizeleri dökülüverdi dudaklarımdan. Gemimiz Kırım Yarımadası’nın güney sahilleri boyunca yol aldı ve sonunda bizi Yalta’ya ulaştırdı. Dağlarla çevrili bir limandı Yalta; Karadeniz’in coşkulu dalgalarından sonra dinlenmek için çok güzel bir yerdi doğrusu.
Kardeşim Ahmet’le Yalta’yı ziyaret ettiğimiz dönem, 2022 Rusya-Ukrayna Savaşının hayli öncesindeydi. 2014 Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı da henüz yaşanmamıştı. Yalta Karadeniz Güzeli olarak ünlenmiş. Kraliyet ailelerinin ünlü tatil beldesindeyiz. Kırım’ın en beğenilen sahilleri ve kumsalları Yalta’da. Son Rus Çarı II. Nikolay’ın 116 odalı yazlık evi Beyaz Saray’ı ziyaret ettik. Livadya Sarayı 1911’de inşa edilmiş. Beyaz Kırım kireçtaşı kullanılmış. 1945’te ünlü Yalta Konferansı’na ev sahipliği yapmış. Günümüzde müze olan saray, uluslararası zirvelere, akademik konferanslara da ev sahipliği yapmakta. Dünyanın kaderinin çizildiği bu sarayı görme imkânım olduğu için çok mutlu olmuştum.
1945 Yalta Konferansı’na katılan Üç Büyükler Birleşik Krallık, ABD, Sovyetler Birliği II. Dünya Savaşı sonrasında, Avrupa’daki ülke sınırlarını burada yeniden çizmişler. Birleşmiş Milletler veto yetkisi de yine burada kararlaştırılmış.
Soğuk Savaş (1945-1991) sırasında ABD ve SSCB, arka bahçelerindeki ülkelerin kamp değiştirmesini engelleyen bir anlaşmaya varmışlar. II. Dünya Savaşı sonrasının küresel güçler dengesini belirleyen anlaşmalardan birisi Yalta, diğeri Berlin’de yapılan Potsdam Konferansı olmuş.Kırım’ın Sivastopol ve Yalta limanlarında bir şey hemen dikkatimizi çekti. Gezdiğimiz bu güzel şehirlerde yaşayan nüfus pek azdı. Yalta nüfusu sadece 80 bin kadardı. Hava yağmurlu bile olsa genç kızlar şık şortlarla geziyorlardı. İsveçlilerin meşhur “Kötü hava olmaz, kötü kıyafet olur” sözü Ukrayna’da “Ne kötü hava olur, ne de kötü kıyafet!” sözüne dönüşmüş bence.
Yalta, kuzey rüzgârlarının etkisinde; ılıman bir iklime sahip. Önemli bir sağlık ve turizm kenti. Antalya ile kardeş şehir. Yerli, yabancı turistlerin yazlık tatil beldesi. Buraya daha çok eski Sovyetler Birliği ülkelerinden turistler geliyor. Kırım’a yolcu gemileriyle gelen Batılı turistler ise, Yalta’yı gezip yollarına devam ediyorlar.
Yalta, bana biraz İzmir’i hatırlattı. Hem dinlenebilecek hem de gezilecek bir şehir. Park ve bahçeler konusunda çok zengin. Bu yönüyle özellikle çocuklara ve gençlere de hitap ediyor. Yalta’nın huzurlu atmosferi hep gözlerimin önündedir.
Gemi turlarına dair güzel şeylerden biri de, yemek imkânlarının sunuluyor olması. Ukrayna yemek kültürüne göre hazırlanan menülerde haşlanmış tavuk, patates, sebze gibi geleneksel usullere göre pişirilmiş yemekler, sığır eti, yumurta, balık, mantar bulunuyordu. Ukrayna mutfağı, farklı etnik azınlıklar etkisiyle, masaya bir dizi farklı yiyecekler sunabiliyor. Borç çorbası ve varenyky en popüler ve geleneksel Ukrayna yemekleridir. Borç çorbası pancar, et ve sebze çeşitleri ile hazırlanıyor. Sebzeler kemikli sığır eti suyunda pişiyor. Rengi de pancardan geliyor. Birkaç saat bekletilirse lezzeti artıyor. Varenyky ise sebzeli ve lahana turşulu bir mantı çeşidi.Yalta’nın panoramik mekânlarından bir tanesi Kırlangıç Yuvası Tepesi. Burada bulunan kale 1900'lerden kalma. Ai Petri, Kırım
Dağları’nın bir tepesidir. Yalta’da yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri bu dağa çıkan teleferiğe binmek olsa gerek.
Ünlü Rus oyun ve kısa öykü yazarı Çehov’un ev müzesi Beyaz Daça, Yalta’dadır. Çehov, Yalta'da yaşarken eşi Olga, oyunculuk kariyerine devam etmek için Moskova'da yaşamıştır.
Çehov, Yalta'da yaşadığı dönemde en ünlü öykülerinden birini yazmış: "Küçük Köpekli Kadın". Bu öyküde, Yalta'da tatil yaparken karşılaşan evli bir erkekle, mutsuz bir evli kadın arasındaki geçici ilişki ele alınmaktadır.
Gemimiz Yalta liman kentinden demir alıyor. Kendisi küçük, ama etkisi çok büyük kentlerden biri olarak, Yalta’nın hep aklımın bir köşesinde kalacağından, emin gibiyim sanki.
Yeni yorum ekle