Heykel Sanatında Plastik Malzeme Kullanımı
İlayda Kepez
Heykel Sanatında Plastik Malzeme Kullanımı Dadayla birlikte heykel sanatında materyal kullanımının sınırları tamamen kalkmıştır. Gündelik malzemeler dahil birçok materyali ifade biçimi olarak kullanabilen sanatçılar günümüze kadar olan sürede birbirinden farklı materyaller kullanmışlardır. Heykel sanatında plastik malzeme kullanımının belli bir sınırı olmamakla birlikte geleneksel malzeme olan bronz, taş, metal gibi materyaller bu kategoriye dahil değildir.
1.Raoul Hausmann
1886 doğumlu Avusturyalı sanatçı ve yazar olan Raouls Hausmann Berlin Dada hareketinin en önemli sanatçılarından birisidir.
Görsel 1 Raoul Hausmann, Mechanical Head (Mekanik Kafa), 1920
Kaynak https://arthur.io/art/raoul-hausmann/mechanical-head-the-spirit-of-our-time
Hausmann “Mekanık Baş” adlı eserinde birbirinden farklı malzemeler kullanarak geleneksel malzeme kullanımına takılı kalınmaması gerektiğini vurgulamış ve sanat ortamındaki malzeme kullanımının sınırlarını kaldırmıştır.
Hausmann’ın “Mekanik Kafası”, Dadacıların aklın iflası olarak görüldüğü savaş ve saldırganlık ruhunun bir tür simgesidir. Berberinde peruk takmak için kullandığı tahta kafanın üzerindeki mezura rasyonel akla göndermede bulunurken, tepesindeki metal asker bardağı savaşı çağrıştırmaktadır. Bir kulağında baskı rulosu, diğer kameranın vidalarını taşıyan tahta kafanın ensesinde bir cüzdan durmaktadır. Bütün bu buluntu nesneleri Hausmann “önemsiz dış etkenlerle şekillenen insan bilincini” gözler önüne sermek amacıyla bir araya getirmiştir (Antmen, 2008,2014)
2.Claes Oldenburg
İsveç kökenli Amerikalı sanatçı 1929 yılında doğmuştur. Pop sanatın en önemli isimlerinden bir olan Oldenburg gündelik hayatın farklı alanlarından seçtiği tüketim nesnelerini izleyiciye sunar. Sürrealist bir tavır takınan sanatçı Duchamp ve diğer gündelik nesne kullanan sanatçılardan farklı olarak hazır-yapım heykel kavramına daha yakındır. Gündelik yaşamın akışında karşımıza çıkan tüm nesnelere sanat eseri olabilme şansını tanıyan sanatçı heykellerinde sanat eseri statüsüne sahip nesneler ile sıradan nesnelerin arasındaki sınırı saydamlaştırır (Taşkın, 2017). Sosyal yaşamda var olan objeleri gerçeğinden farklı boyutlarda ve farklı materyallerde ele alan sanatçı izleyicinin algılarıyla oynamaktadır. Objeleri bir anıt gibi devasa boyutlara şişirerek tek kullanımlık seri ürünleri kucaklayan modern bir toplumda bir imajı neyin ikonikleştirdiğini sorgulamıştır. Şehir ikonografisi ve ticari sanatta yola çıkarak adeta çağdaş uyarlığın bir bilançosunu yapmaya gayret etmiştir (Eroğlu, Modern Sanat, 2015). 1962 yılında “Yumuşak Heykel” serisini yapmaya başlayan sanatçı nesneleri değişik bir şekilde anlayıp anlam kaymaları yaratarak sanatı gündelik gerçeklikten ayırmadan yansıtmıştır.
Görsel 2 Claes Oldenburg, Floor Burger "Yer Hamburgeri", Bez,1962
Kaynak https://www.moma.org/audio/playlist/270/3504
Oldenburg objelerinde yapı bozumuna başvurarak sert olması gereken objeleri yumuşak, organik olması gereken objeleri geometrik olarak izleyiciye sunar.
3.Tracey Emin
1963 Londra doğumlu olan sanatçı belli bir yaşa kadar şımartılarak yaşasa da babasının iflasından sonra sosyo-ekonomik düzeyi düşük bir çevrede hayatını devam ettirmek zorunda kalmıştır. Kötü kişilerle cinsel birliktelikler yaşayan Emin parasızlık ve yalnızlıkla yaşamı daha da zorlaşmıştır. Sanatçı bu zorlu hayat tarzından yola çıkarak sanat yapmaya başlamıştır. Çalışmalarında sürekli olarak özel hayatını ve kültürlü yaşamını bir araya getirerek eserler üretmiştir.
Görsel 3 Tracey Emin, Everyonr I Have Slept With 1965-1995 (1965-1995 Arasında Yattığım Herkes), 1995. İplik, çadır, yatak, ışık, 122x245 cm
Kaynak https://maevedawsonart.wordpress.com/2018/05/24/tracey-emin-everyone-i-have-ever-slept-with/
Royal Acedemy’de düzenlenen Sensation (Sansasyon) adlı sergide yer alan bu eserde mekân içinde mekân algısı yaratılarak izleyiciye sunulmuştur. Tracey Emin birlikte uyuduğu herkesin adını nakış ile mavi bir çadıra işlemiştir. İçine girilip çıkılabilerek deneyimlenmesi
mümkün olan eserin çadır olması göçebeliği çağrıştırmaktadır. Eserin içine büyük harflerle cinsel ilişkiye girdiği arkadaşlarını, çocukken tacize uğradığı akrabalarını, kardeşinin adını ve kürtajla aldırdığı iki fetüsün isimlerini yazmıştır. Birçok insanı deşifre eden bu çalışmasında isimler çadırın dışına değil iç kısmında yer almaktadır. Metaforik olarak çadır Emin’nin bedenidir. Hayatına giren insanların onda bıraktığı kalıcı izleri çadıra dikerek temsil etmiştir.
…çadır karanlık ormanda ya da dağda sizi her türlü tehlikeden koruyan önemli bir sığınaktır. Bu sığınakta olası tehlikelere karşı korunur, saklanabilirsiniz, uyuyabilirsiniz ama bir ev kadar tekin değildir. Daha çok “dışarıyı” çağrıştırır. Başka bir bakış açısıyla çadır göçme eyleminin sembolüdür. Çadır, kurulduğu yerde hızla ev ve yerleşme duygusu yaşatır. Son derece pratik bir yaşam gerecidir. İstediğiniz yere istediğiniz zaman götürmek pratikliği ile aidiyet ve yerleşme kavramlarını esnetir. Sanatçının yaşamını özetleyen çadır imgesi, bedenin göçerliğine, aidiyetsizlik ve köksüzlüğe gönderme yaparak çoklu anlamlara sahiptir (Ayşegül Türk, 2010).
Sanatçının yaşamına bakıldığı zaman erkek egemen toplumun iktidar baskısından dolayı kötü şeyler yaşadığı görünmektedir. Bu yüzden çadıra kişilerin adını yazmıştır. Bu durum isim sahiplerinin tepkisini çekmiştir. Bunun sebebi yaşananların karanlıkta kalmasının istenmesidir.
Kaynaçça
Antmen, A. (2008,2014). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar. İstanbul: Sel Yayıncılık.
Eroğlu, Ö. (2015). Modern Sanat. İstanbul: Tekhne Yayınları.
Ayşegül Türk, N. A. (2010). Tracey Emin'in Günümüz Sanatındaki Yeri ve İşlerinin Değerlendirilmesi. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilinler Enstitüsü Dergisi 2, 115.
Taşkın, U. G. (2017, 12). Heykel Sanatında Hazır Nesne Kullanımı. Eskişehir.
Yeni yorum ekle