İran Sinemasının Eşsiz Yönetmeni Asghar Farhadi

Sanat

 

 

                                     İran Sinemasının Eşsiz Yönetmeni

                                                Asghar Farhadi

 

AsgharFarhadi’yi rejim değişimi öncesinden başlayarak İran Yeni Dalga sineması olarak adlandırabileceğimiz çok sayıda başarılı yönetmenin yer aldığı kuşağın son temsilcisi olarak görebiliriz.

1972’de Isfahan’da doğan yönetmen, 14 yaşında Isfahan Gençlik Sinema Derneği’nde sinemayla yakından ilişki kurmaya başladı. İlk kısa filmlerini de bu dernek çatısı altında çekmeye başladı. Henüz 18 yaşındayken ileride kendisi gibi yönetmen olacak olan ParisaBakhtavar ile evlendi. Çiftin 1998’ de doğan kızları SarinaFarhadi’de anne ve babasının yönettiği filmlerde oyuncu olarak yer alıyor.

1998’de Tahran Üniversitesi Dramatik Sanatlar Okulu’nda lisans, ardından TarbiatModerres Üniversite’sinden sahne sanatları üstüne yüksek lisans eğitimi aldı. İran devlet televizyonunda dizi projelerinde çalıştı.

Son yirmi yılda İran sineması kendini sıradan olanın yanına, günlük hayatın içine konumlandırırken, küçük olayların peşinden gitti. Farhadi, gündelik olanın sinemasını yapmak anlamında kendinden önceki kuşağın geleneğini sürdürse de, daha çok sıradan olanın trajedisini tarif etmek üzere tasarlanmış öyküler anlatıyor ve ağırlıklı olarak kentli orta sınıfla ilgileniyor. İran’ın kültürü, İran’ın sosyal koşulları gereği dünya için iyi bir hikaye malzemesi olmasının yanı sıra, yönetmen klasik ajitasyondan kaçınıp güçlü bir dille anlatılması gerekeni dramaturjiden az miktarda faydalanarak yapıyor.

Ülkemizde en çok tanınan ve sevilen İran’lı yönetmenlerden biri olan AsgharFarhadi filmlerine kısaca bir göz atalım.

ASGHAR FARHADİ FİLMOGRAFİSİ

-2003’te ilk uzun metraj filmi olan, “ Dancing in theDust” ı çekti. 95 dakikalık filmde severek evlendiği eşinin annesinin fahişe olması sebebiyle, aile ve toplumsal baskılar yüzünden boşanmak zorunda kalan bir adamın yaşadıklarını anlatır.

- İkinci filmi 2004’te çektiği” Beautifil City” oldu. Filmde 18 yaşına giren Akbar, 16 yaşındayken cinayet suçlamasıyla bir rehabilitasyon merkezine kapatılmıştır ve hakkındaki ölüm cezası kararının işleme konulması için 18 yaşına basması gerekmektedir. Akbar’ın rehabilitasyon merkezindeki eğitmeni Akbar’ın davacısını idam kararını durdurmaya ikna etmek için mücadele etmeye başlar. Kadın erkek ilişkileri, adalet kavramı, vicdan muhasebesi, Farhadi filmlerinde sıkça duyduğumuz konu kavramlardır.

- 2009’da çektiği “AboutElly” Farhadi’nin ilk önemli çıkışını resmeder. Hazar gölü kıyısında üç günlük bir tatil geçirecek olan üç çift mutlu bir birliktelik tablosu verirler. Sepideh, anaokulunda çocuğunun öğretmeni olan Elly’i bu tatile davet etmiştir. Almanya’dan dönen arkadaşları Ahmet ile birbirine uygun bir çift olacaklarını düşünmüştür. Ne var ki Elly Hazar gölünün dalgaları arasında kaybolduğunda saklı kalan sırlarda sırasıyla ortaya dökülmeye başlar. Katmanlı yapısı, güçlü senaryosu ve başarılı oyunculuklarıyla,Farhadi’nin unutulmaz filmlerinden biri haline geldi. Film, “Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler” diyen AldousHuxley’in sözlerine ayna tutarken kara çarşafa bürünmeyen orta sınıf aileye mensup kadın temsillerini görmemiz açısından da önemlidir. “ AboutElly” filmi beyaz yalanlar diyerek masumlaştırmaya çalıştığımız yalanların açığa çıktıklarında insanları nasıl değiştirdiğini anlatan ve yargılamayı izleyicinin vicdanına bırakan oldukça başarılı bir film.

Bu filmi ile Uluslararası Berlin Film Festivalinde Gümüş Ayı, Tribeca Film Festivali’nde En iyi Kurmaca, Asya Pasifik Sinema Ödülleri’nde En İyi Senaryo ve Jüri Büyük Ödülü gibi çok sayıda festivalde önemli ödüller aldı. Oscar yarışında da İran’ı temsil etti.

-SİNEMADA BİR ZİRVE : A SEPERATİON- BİR AYRILIK

2011’de sinema tarihinin unutulmazları arasına giren “ A Seperation” filmini çekerek dünya çapında bir etki yaptı. Oscar dahil festivallerden ödül aldı.

İran’da, orta sınıf şehirli bir çiftin boşanma talepleriyle başlayan film, çetrefil ve çok boyutlu konusuyla dikkat çekiyor. Her karakterin bakış açısından farklı bir yönün keşfedildiği adeta bir satranç tahtasını andıran bir senaryoyla çekilmiştir. Boşanıp kızının velayetini alarak yurt dışına gitmek isteyen akademisyen Simin ile babasının Alzheimer olmasından ötürü onu bırakamayan eşi Nadir’in yaşamına odaklanır. Nadir babası için yoksul ve dindar bir bakıcı olan Raziye ve eşi Hojdat’ı tutar. Raziyebakıcılığını üstlendiği Alzheimer hastası yaşlı adamın altını değiştirmesinin günah olup olmadığını telefonla yetkililere danışacak kadar her şeyi dinin insiyatifine bırakan genç bir kadındır.  Nadir ve Simin ise daha farkındalıklı ve modern bir yaşam tarzına sahiptir. Özetlemek gerekirse,hikayenin arka planında, kaçınılmaz ve kanıksanmış bir devamlılıkta kendini belli eden perişan ve derme çatma bir hukuk sisteminin üzerine bir de haklılık – haksızlık, dürüstlük ve evrensel adalet karşısında bireylerin aldıkları tavırlar, tepkiler ve tercihleri ekleniyor.

“Bir Ayrılık”, filmi ismi gibi başlangıcı da mutsuz olup seyirciye bu duyguları bire bir geçiriyor. Orta sınıfa mensup olduğunu hemen anladığımız çift, 11 yaşındaki kızları Termeh’e daha iyi bir gelecek verebilmek için yurt dışına gitme hayali kurmuşlar. Nadir’in babasının hastalığı nedeniyle sonu boşanmaya varan bu ayrılık’ın arka planında hep üstünü örttükleri şeylerin ortaya dökülmesi için mazeret sanki bu gidemeyiş. Suçlu kim? Gitmek istediği için Simin mi? Hiçbir çözüme yanaşmayan ve birlikte kurdukları hayale ihanet ettiği için Nadir mi? Çift boşanmaya hazır ama sorun, Termeh’le kimin kalacağı. Farhadi herkesin sözünü ayrı ayrı dinlememizi istiyor.

“ Bir Ayrılık”ın , asıl süksesi taşıdıkları farklı vicdan yükleriyle sırtları kamburlaşmış insanların hikayelerini onlara acımadan, onları yargılamadan teker teker anlatmayı başarmasıdır. Birinin söylediği bir yalanın nasıl bir diğerine bağlandığını ve bu anlamda masum yalan diye bir şey olamayacağını, zaten her toplumsal ilişkinin bu “ istisna” arzusu üzerine kurulu olduğunu açık ediyor. Filmin sonuna geldiğimizde artık Termeh kiminle kalacağını seçmek zorunda. Çok şey bildiğimizi sanarak girdiğimiz bir dünyadan cevapsız sorularla ayrılıyoruz. Film bize Termeh’in kimi seçtiğini söylemiyor. Mahkeme koridorunda camlı kapıların ardından uzaktaki Nadir ve Simin’in jest ve mimiklerinin de ne olacağını anlamaya çalışırken jenerik akmaya başlıyor. Aslında bizi tüm sorular karşısında aciz ve cevapsız bırakan sınıflı toplum düzenine dair bir yorumda bulunuyor.

-FARHADİ’NİN FRANSIZI : LE PASSE –GEÇMİŞ

Farhadi Fransa’ya giderek “ Le Passe” -2013, filmini çekti. Farhadi yurt dışı deneyimi için şöyle der. “ Bir yönetmen, kendi ülkesinde yaptığı filmleri bütün kalbiyle yapar, ama başka bir ülkede film yapmaya başladığında zeka da devreye giriyor. Başka kültürlerde film yapmanın farkı da bu oluyor. Bazı izleyiciler daha çok duygu ister ama bazıları da daha çok mantığı arar. Ben her iki seyirci kitlesini de gördüm ve yaşadım. Peki, ben neden başka ülkelerde film yapıyorum. Aslında global olmak için daha yerel olmak gerekiyor.Ben sadece yeni tecrübeler olsun diye yapıyor ve risk almak istiyorum”

Filmin konusuna gelirsek, ayrıldıkları eşinin çağrısıyla Paris’e giden Ahmed, birkaç eksik imzayı atıp İran’a dönmeyi planlamıştır. Paris’e kısa süreliğine yaptığı bu ziyaret esnasında eşi Marie ve üvey kızı Lucie’nin yaşadığı iletişim problemlerine müdahil olması gerektiğini düşünür. Bu duruma el koyarak düzeltmeye çalışırken, eski ve kuytuda kalmış bir sırrın ortaya çıkmasıyla sonuçlanacaktır. “ Le Passe” önceki Farhadi filmlerinden biraz daha farklı bir yapımdı. Onun yapımlarında karşımıza çıkan gerginlik unsurları, vicdan muhasebesi Paris sokaklarında tam karşılığını bulamaz. “ Le Passe”, İranlı bir yönetmenin derinleştiremediği bir Fransız filmi görünümündedir.

-SATICI : THE SALESMEN- 2016

Yine çok başarılı bir yapım karşımıza çıkıyor. Cannes’de En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandı. Oscar Yabancı dilde En İyi Film adayı oldu.

Rana ve Emad, Arthur Miller’in “Satıcının Ölümü” oyununu sahneye koymakta olan genç tiyatrocu bir çift olarak filmde yer alıyor. Evli olan Emad ve Rana hasarlı apartman dairelerinden başka bir daireye geçiş yaparlar. Kiraladıkları dairede daha önce yaşayan kadının hayatındaki özel durum ailenin düzenli hayatına etki yapınca,  iki tarafında bastırılmış duyguları ortaya çıkar. Rana yeni taşındıkları evde zil çalınca, kocası geldi sandığı için kapıyı aralık bırakıyor ve duşa giriyor ve bir adamın saldırısına uğruyor. Sonrasında olayı geride bırakmak, evden taşınmak, polisi de işe karıştırmamak istiyor. Ancak Emad saldırıyı yapanı bulmadan ve onu kendince cezalandırmadan rahat etmeyecek bir durumda bulunuyor. Film aslen, karısının uğradığı saldırının Emad’ a yaptığı etkisi üzerinde odaklanmış oluyor. Onun kişisel intikam peşinde, kendini önce dedektif, sonra polis ve yargıç ilan etmesini, orta sınıfa mensup bir entelektüel, öğrencilerinin sevdiği bir hoca, saygı gören bir oyuncudan, tokat atarak kendince adalet sağlayan bir adama dönüşmesini anlatıyor.

-İSPANYA KIRSALINDA BİR İRANLI- EVERYBODY KNOWS- 2018

Farhadi’nin İran dışında çektiği ikinci film olan “EverybodyKnows” da kız kardeşinin düğünü için, Bueno Aires’ten Madrid yakınlarındaki kırsala gelen bütün ailesiyle buluşup düğün hazırlıkları içinde koştururken kızının kaçırıldığını öğrenir. Aile sırlarının yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamasına neden olan bu kaçırılma olayının faili ortaya çıkmazken, istenmeyen çok sayıda gizli bilgi ortaya çıkacaktır. Kariyerinin belki de en zayıf ve farklı filmi sayılabilecek bu projede Farhadi, PenelepoCruz, JavierBardem’le çalışmıştı. Kültürel farklılıklardan ötürü Farhadi’nin yazdığı senaryo görselliğe taşındığında etkileyici bir İspanyol filmine dönüşememişti.

-A HERO-GHAHREMAN- KAHRAMAN-2021

AsgharFarhadi’nin  AHero filminde “Kahraman”ın dönüşümünü izliyoruz. Uzun yıllardır dinin başat bir yönetim biçimi olduğu bir toplumda insanların, kurumların bu yapıyı nasıl genişlettiğinin sorgulanması açısından sorgulayıcı ve düşündürücü bir film.

Rahim borcu yüzünden hapis cezasına çarptırılmıştır. Borcu alacaklısı olduğu kişiye öderse serbest kalacaktır. Borcu alacaklısı olduğu kişiye öderse serbest kalacaktır. Sevdiği kadın, bir gün yol kenarında on yedi adet altın bulunan bir çanta bulur. Rahim ve sevdiği kadının ilk amacı altınları bozdurmak, buradan gelecek parayı alacaklı kişiye vermektir. Böylece Rahim serbest kalabilecektir. Kuyumcuya gittikleri zaman altının değerinin düştüğünü, kuyumcudan alacakları paranın Rahim’in borcunu kapatmaya yetmeyeceğini öğrenirler. Bu sahnede İran ekonomisinin değişkenliği vurgulanır. Aynı sahnedeki diyaloglarla, ülkenin ekonomisi değerlendirildiğinde, yarının bile öngörülemeyeceği gösterilir. Filmde ekonominin ahlaki davranışlar üzerindeki etkisi anlatılır. Ahlaki olarak yapılması gereken bir eylemin, toplumun algısını değiştirmek, böylece bir çıkar elde etmek için ortaya konmasındaki basitlik yaratılır.       Bu basitliğin oluşmasındaki ana etken ise, filme göre ekonomidir. Filmin etkileyici son sahnesinde ise hapse geri dönen Rahim ile aynı zamanda hapisten çıkan başka biri aynı karededir. Bu iki karakterin aslında, tek kişiyi temsil ettiği anlatılmak istenir. Bunun üzerinden hayatta iyi ve kötü zamanların olduğu hikayeler farklı olmasına rağmen, belli zamanda yaşanılan duyguların değişmediği mesajı kader anlayışı üzerinden verilir.

AsgharFarhadi kendi yazıp yönettiği filmlerinde büyük kısmı tek mekanda geçen hikayeler üzerinden birer modern İran panoraması sunar. Öncelikle bir olay bomba gibi düşer ortaya ve seyirci kimin suçlu, kimin mağdur olduğu konusunda taraf tutmaya itilir. Ev bir suç mahalli haline gelmiştir. Yeni gelişmeler, bilgiler ışığında durumlar ve ilişkiler her an değişir, giderek karmaşıklaşır. Durdurulamayan, birbirini tetikleyen olaylar zinciri üzerinden tüm bir ülkenin hukuk sistemi, gündelik hayatı, aile yapısı, kadınların toplumdaki konumu, sınıflar arası ilişkiler ele alınır. Seyirci haklılık meşalesini bir karakterden alıp diğerine verirken, vicdanın içinden çıkamayacağı hukuk sisteminin de çözemediği karmaşık bir tabloyla sonuçta karşı karşıya kalır. Bir evin sınırları içinde bir ülkenin hikayesini izleriz.

Farhadi’nin başarıları bize gösteriyor ki, İran Sineması her dönem yeni filizler vermeyi biliyor. Sinema dolu bir ömür süren,   AsgharFarhadi’nin yeni filmlerini ilgi ve merakla bekliyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.