Ahmet Levent Zeybek
Yaşam var olduğundan beri insanlar ve hayvanlar iç içe yaşamışlar ve birbirine yoldaşlık etmişlerdir. Hareket halinde olan ve olmaya devam eden insan hayvanlara ihtiyaç duymuş hatta onlar sayesinde başta ticaret, zanaat, tarım olmak üzere işlerini kolaylaştırmışlardır. Atlı çoban, atlı göçebe, konargöçer, atlı bozkır kültürü olarak tanımlanan Türk kültürü yayıldığı coğrafya itibariyle bu tarz nitelendirmelere sahiptir. Atlar ile tanımlanan kültürde özellikle avcı toplayıcı, tarım ve yerleşik hayata geçiş evrelerinde atlar Türklerin sosyal, kültürel, ekonomik, askeri ve siyasi yaşamlarında işlevsel olmaya süregelen biçimde devam etmiştir. At Türkler için hem besin kaynağı hem binek aracı hem de kurban törenleri için kutsal sembol olarak kullanılmıştır. Doğaya karşı dik durmaya başlayan insan ırkı için at en yakın dost ve en büyük yardımcılarından birisi olmuştur. At avcıların ve askerlerin en yakın arkadaşı, tüccarların ve yolcuların yardımcısıdır. Özellikle avcılık ile uğraşan toplulukların ise daha işlevsel olan hayvanlar kanatlılardan kartal olmuştur. Yaşam tarzı inançlarını ve düşünce dünyalarını şekillendirmiştir. Bu durum ise at ve kuş birlikteliğinin sebebini açıklamaktadır. Bunun yanında ayrıca geyik, koç, kurt, ejderha, diğer kuş türleri de Türklerin hayatında önemli ve etkin güce sahip varlıklardır.
Türk mitolojisinde Tulpar ise; Bozkırlarda var olmuş Türkler için at vazgeçilmez bir yardımcı ve yoldaştır. Etimolojik olarak Tulpar; Tul/Yul kökünden türemiştir. Moğolca Zulbah (saçsız) sözcüğüyle ilintili olabildiği düşünülmekte çünkü Türk mitolojisinde yelesiz atlara sık rastlanır ve kılsızlık kahramanlarda olduğu gibi atlarda da gücü simgeler. Yol sözcüğü ile aynı kökten gelme ihtimali yüksektir. Tulu sözcüğü eski Altaycada kıraç rengi ifade eder. Tulpar adı yalnızca Türklerde değil komşu halklar Osetlerde Tolpar, Çeçenlerde Tulpar ayrıca Lak, Dargı ve Tabasaran dillerinde de vardır. Genelde beyaz ya da kara (tek renk) bir attır. Beyaz kanatları vardır ve Tanrı tarafından yiğitlere yardımcı olmak için yaratılmıştır. Rüzgardan hızlı koşan ve olmayacak işleri başaran atlardır. Ataları göl, deniz gibi suların derinliklerinde yaşayan mitolojik bir aygırdır. Bu aygırla çiftleşen kısrakların tayları gerektiği gibi yetiştirilirse, kanatlı at yani Tulpar olurlar. Yüzyıl yaşayan yılanlarında kanatlı ejderha olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla bir canlının kanatlı olabilmesi üzerinden geçecek belli bir zaman vardır. At aynı zamanda gökle ilişkilidir. Yıldız ve gök tanrılarının bineği olarak görülür. Tulpar’ın kanatlarını hiç kimse göremez. Kanatlarını yalnızca karanlıkta, büyük engelleri aşarken açar. Eğer birisi tarafından Tulpar’ın kanatları görülürse kaybolacağına inanılır. Görünmez vasfı hem olağanüstü hem korkuyla karışık saygıyı da getirir. Konuşabilen, cins ve uçan at, en hızlı koşan asil at, sahibini koruyan ve imkansızları uçmayı başarandır. Sadece yiğitler, alp olanlar, bahadırlar bienebilir. Hem kutsal hem hazine vasfındadır.
Diğer toplumlardaki varlığından bahsedecek olursak; Hepimizin bildiği Antik Yunanda karşımıza Pegasus olarak çıkar. Beyaz renkli uçan attır. Poseidon çocuğudur. Denizler tanrısının çocuğu olduğu için burada yaratımı su ile ilişkilidir. Pers, Hint ve Arap kültürlerine göz atacak olursak; Pers kültüründe; erkek mi dişi mi olduğu belli değildir. İnsan suratlıdır. Hint-Budist geleneğinde Bulut (Valahaka) isimlidir. Türk- Budist geleneğinde Buda’nın simgesidir. Araplarda Allah’ın elçisini göklere taşıyan yardımcı Burak’tır. Tasavvufta ise Tanrı aşkıdır. Çin Kültüründeyse Qilin olarak vardır. Hafifi sakallı, bazen ateşten beden uzuvları olacak şekilde tasvir edilir. Kötüleri cezalandırır. Sadece erdemli kişilere görünür. Hiçbir şeyi incitmemek için havada süzülür. İskandinav tanrısı Odin’in (bilgelik, zafer ve savaş tanrısı) atı Sliepnir olarak geçer.
Türk kültüründe edebi eserlerimize ve sözlerimize de etkisi olmuş hatta önemli şahsiyetlerin hayatlarında iz bırakmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatit Türk eserinde “Kuş kanadıyla, er atıyla” sözü önemlidir. At Türk’ün kanadıdır ifadesi yer alır kültürümüzde. At “El” olarak yer alır halk dilinde. At bakıcılarına “el başı” derler bu aynı zamanda vilayetin başı demektir. Türkmenler arasında; atı at ile tut, kuşu et ile. Kuş kanadı ile yiğit atı ile. Kuş kanadından kira istemez at toynağından. Atım var kanadım var, atım var ne gamım var. At yiğide kanat, halı kıza. İyi At yiğidin kanadı, iyi yiğit memleketin kanadıdır. Er kanadı at, attan ayrılsan yat. At adamın kanadı, aş adamın kuvvetidir. Manas destanında Almambet’in atı, Köroğlunun Kır At’ı, Battal Gazinin Aşkar’ı, Hızır’ın boz donlu atı, Dede Korkuttaki Seğrek’in atı efsanevi varlık olarak kendilerini göstermektedir. Ve ayrıca Hz. Adem’in cennetten dünyaya indiği atta kanatlıdır. Otman Baba Velayetnamasi (15. Yy Bektaşi Dervişi), önemlidir. Çünkü Hızır’ın denizden çıkan kanatlı atı, mitik Tulpar’ın etkisidir. Yine Başkurt masallarında ve Dede Korkut kitabında geçen “Deniz kulunuboz aygır” uçan at motifinin gelenekteki sürekliliğidir. Yine Kutadgu Bilig’de uçan at motifine bağlı motifler vardır. Başkurt kahramanlık destanı Ural Batır’da geçen Akbuzat ve Sarat gökyüzünde yaşayan kanatlı atlardır. Yapılan araştırmalarda ayrıca Göktürk devrine ait Altun-yış petrogliflerinde (taş oyulma) kanatlı veya boynuzlu at tasvirleri ile Pazırık kurganından çıkarılan insan kalıntıları üzerinde yer alan hayvan dövmeleri arasında kanatlı at dikkate değerdir.
Şaman ritüellerinde yamaçlardan uçan, başka atları geçen bir hayvandır. Kamlar göğün katlarını at vasıtasıyla geçebilirler. Çünkü Türk mitolojisinde evren 3 katlıdır. Üst, Orta ve yeraltı. Yeraltında sürüngenler, Yeryüzünde dört ve iki ayaklılar, üst dünyada kanatlılar ve kutsal varlıklar vardır. Tulpar üst dünyadan gelse de 3 katmanda da bulunur. Tulpar başka hayvanlar şekline bürünür. Üst dünyada Tulpar, Yeryüzünde bozkır atı, yeraltında ise yarı yılan vücutludur. Kahramanıyla beraber gömülür. Altın elbiseli adam bailığında (M.Ö. 5. Yy İskit) Tulpar motifi vardır. At sürüleri Türklerde zenginlik ifadesidir. Atlarla irtibat kurulabilir. Hisleri çok kuvvetli ve ruhsal boyutları ifade eder. Ölümün ve sezginin sembolü olan atlar hem gökyüzünde hem de yeryüzünde vardır. Uğur getirirler. Öldürmek büyük suçtur. At olan eve şeytan girmeyeceğine, atın nefesinin hastalıklara iyi geleceğine, at bağlanırken başı eve doğru bakarsa o eve bereket geleceğine inanılır.
Yüzyıllardır insan hayatına iz bırakan TULPAR’ın günümüzde de elbette etkisi olmaması mümkün değildir. 2019 yılında bilgisayar markası hız konusunda farkındalık yaratmak için çok önemlidir. Tulpar bilinçli kullanımına ilk örnek günümüz askeri araçlarından Eurosotary 2018’de ilk kez sergilenen “TULPAR MODÜLER ZIRHLI PALETLİ ARAÇ” ile yeniden canlandırılmıştır. 2014 yılında Kayseride Yazılım firması ambleminde Tulpar yer almıştır. Isı, ısıtma, teknoloji, şirket ismi vardır. Ayrıca dünyadaki Mars Projesi Topluluğunun projesi tarafından geliştirilen model rover için isim bulma etkinliğinde önerilen ve kabul gören isim “TULPAR” olmuştur. Ayrıca 9 Şubat 2021 Akşam gazetesinde Tulpar fırtınasından bahsedilmiştir. Ender aşırı soğukların ve kuvvetli soğukları olduğundan bahsedilmiştir. Ayrıca basılı eser olarak ise ;Sinan At Biniyor I/Tulpar Sinan’ı Çağırıyor, Sinan At Biniyor-4/Tulpar’ın Yeni Görevi (2010) ismiyle çocuklara at ve binicilik sevgisi kazandırmayı amaçlayan eserlerdir. Alaş’ın Mirasçısı Genç Tulpar Hareketi- Stalin Sonrası Kazak bağımsızlık mücadelesi (2020) ismiyle hazırladığı eseri, Tulpar Kanije Savunması romanı, Gökyüzü Tulpar Sürüsü(2017)’de şiir kitabı olarak örnek verilebilir. Ve son olarak Bugün Kazakistan Devlet armasında yer almaktadır. Bütün bunlar Atın diğer hayvanlarda olduğu gibi Türklerin yaşamında nasıl iz bıraktığını bizlere göstermektedir. Hatta günümüzde hala rüyalarımızda gördüğümüz Atın bile Murat (önemli istek, dilek) olarak yorumlanması yaşamdaki önemini pozitif manada ifade ederken bizlere kendisinin adeta iki yaşam arasında köprü vazifesi kurduğunu o güzel ve masum bakışlarıyla anlatmaya çalışmaktadır.
Yeni yorum ekle