Paris, Eyfel Kulesi, Napolyon
Murat Özsoy
DELİKLİ PEYNİR ve BULUTLARIN ÇOBANI
Avrupa’nın toprak bakımından en büyük ülkesi olan Fransa’nın dünyaca ünlü başkentine öğleye doğru ulaşıyoruz. “Fransa, iki şeyden oluşur” derler. Bu iki şeyden birisi Paris’tir, diğeri ise “geri kalan her şey”.
Tarihi, iki bin küsur yıl öncesine dayanan kent, Louvre Müzesi ortada kalmak üzere, çevresine bir koza gibi örülmüş yirmi bölgeden oluşuyor. 1900 yılından bu yana yolcu taşıyıp duran emektar metronun Paris’in kırk metre derinliklerinde dolaşmasından olsa gerek kenti “delikli peynir”e benzetenler pek çok.
Otelimize uğramadan doğruca Eyfel Kulesi’ne yöneliyoruz. Nasıl ki, Roma’nın sembolü Colosseum, Venedik’inki San Marco Meydanı, Viyana’nınki Aziz Stephan Katedrali ise, Paris’in sembolü de hiç kuşkusuz Eyfel.
Kule, Sanayi Devrimi yıllarında Dünya Fuarı nedeniyle 1889’da yapılır. Hızla değişen tekniğe, sanat ve mimari de ayak uydurmuştur. Cam, demir ve çelik kullanılan binaların hem daha hafif, hem daha modern olacağı düşünülmektedir. O halde, mimarların yerlerini, Eyfel’de olduğu gibi mühendislere bırakmasında hiçbir sakınca yoktur.
Eyfel’de üç katın çıkış ücretleri değişik olduğundan, asansörle ne kadar yükseğe çıkmak isterseniz ödeyeceğiniz ücret o kadar artıyor. Sarılı, kırmızılı asansörler hiç durmamacasına tırmanıp duruyor kuleye. Kendine güvenenler içinse merdivenler mevcut. Uzun asansör kuyruğunda ömür tüketmektense merdivenlere yöneliyoruz. Uzaktan olayın ciddiyeti tam anlaşılamıyor ama yukarılara çıktıkça kulenin gerçek bir mühendislik harikası olduğu daha iyi hissedilebiliyor. Eyfel’in her basamağını oflaya pofluya çıktıkça bu kuleye neden sonsuza giden merdiven ya da bulutların çobanı dendiğini daha iyi anlıyoruz.
Hava açıkken, kuleden 67 kilometrelik bir Paris manzarası izlenebiliyormuş. Biz de birinci kattan uzaklara, çok uzaklara bakıyoruz; bir an yaşam, yaşamın anlamı üzerine dalıp gidiyoruz.
DEMİR YIĞINI MI?
Bir demir yığını denilerek kimilerinin hiç mi hiç hoşuna gitmez Eyfel. Hatta Guy de Maupassant bir daha dönmemek üzere Paris’i terk etmekten söz eder uzun uzun. Ancak bir süre sonra, bir de bakarlar ki ünlü yazar neredeyse her gün Eyfel Kulesi’ndeki restorandadır. Bu büyük değişikliği de şöyle açıklar Maupassant: “Paris’te bu lanet kulenin görülmediği tek yer burası.”. Bu derece hazırcevaplık karşısında ne diyeceğini şaşırıyor doğrusu insan...
324 metrelik “lanet kule”nin merdivenlerinden tepelere doğru tırmandıkça, çelik yapının heybeti daha da etkileyici hale geliyor. Merdiven sahanlıklarında, Eyfel’in tarihiyle ilgili ilginç bilgiler içeren afişlere rastlıyoruz. Tarihler 31 Mart 1889’u gösterirken, mühendis Eiffel, kendi adının verildiği kulenin üçüncü katına kadar 1.710 basamağı tırmanıp yirmi bir pare top atışıyla Fransız bayrağını dalgalandırır. Ve böylece Eyfel resmen açılmış olur.
İlk zamanlar, saatin 12 olduğunu belirtmek üzere kuleden bir top ateşlenirmiş. Sonraları, ikinci kata dev bir saat yerleştirilmiş ve topun pabucu dama atılmış.
Yıl 1905… Eyfel bu kez de bir tırmanma yarışına, resmi adıyla Merdiven Şampiyonasına sahne olur. 227 yarışçı arasından sıyrılıp kulenin ikinci katına 3 dakika 12 saniyede ulaşan yarışçıya bir bisiklet hediye edilir. Dünyanın en uzun binası unvanını kırk bir yıl boyunca taşıyan kule, bu unvanı 1930 yılında kaptırır. Çünkü Chrysler binası New York göklerine imzasını atmıştır artık.
EYFEL KULESİ YIKIM İHALESİ
Kimi Fransız entelektüellerinin demir yığını olarak niteledikleri Eyfel Kulesi’ne karşı muhalefetinin en hızlı olduğu yıllarda, kulenin kaldırılıp kaldırılmaması ciddi bir şekilde tartışılmaya başlanır. Gazeteler tartışmanın taraflarının ateşli makalelerini yayımlamakta ve kulenin önü hemen her gün iki tarafın gösterilerine sahne olmaktadır.
O yıllarda Paris’te, bizim dolandırıcılar kralı Sülün Osman’ı kıskandıracak bir maharetle icra-i sanat eyleyen bir İtalyan göçmen yaşamaktadır. Kurdun puslu havayı sevmesi gerektiğini iyi bilen İtalyan göçmenimiz, kuleyi satmak için pusun yeterli yoğunluğa ulaştığına ve artık ortamın fevkalade müsait olduğuna karar verir. Satış operasyonu için kolları sıvayan İtalyan sülün, işe Paris Belediyesi’nin antetli kâğıtlarını bastırarak başlar. Kendisi ve iş ortağı için, Paris İmar Müdürlüğü yetkilileri olduklarını gösteren kimlikler düzenlemeyi de ihmal etmez. Ardından, Paris Belediye Meclisi’nin kendilerini yetkili kıldığına dair belgeler hazırlar ve büyük yapı şirketlerine mektuplar gönderir. Mektupların içeriği ise şu meyandadır:
“Paris Belediye Meclisi kuleyi yıkma kararı almıştır. Bu yıkım işlemi yapı şirketlerinden kapalı zarf usulüyle en uygun teklifi verecek şirkete ihale edilecektir. İlgilenmeniz durumunda, teklifinizi şu tarihte, şu otelde yapılacak toplantıya getirmeniz gerekmektedir. Ancak, kamuoyundaki duyarlık nedeniyle ihale kesinlikle gizli tutulacaktır... Saygılarımla, Paris Belediye Meclisi adına Sercio Vito”.
Belirlenen tarihte, Paris’in ünlü otellerinden birinde düzenlenen ihaleye, çağrılı on üç şirketin tümü teklifleriyle birlikte temsilcilerini de gönderir. Tekliflerin toplanmasının ardından, bu şirket yöneticilerini tek tek ziyaret eden Sercio, her birinden, ihalenin onlara verileceği sözüyle rüşvet alır. Ve ardından da yine her birine, Belediye Meclisi’nin kararıyla ihaleyi kendilerinin kazandığını ve işlemler için gerekli miktarı, belirtilen hesap numarasına yatırmaları gerektiğini ifade eden mektuplar gönderir. Hesap numarasına yatırılan paraları alelacele çeken İtalyan sülün apar topar kapağı Amerika Birleşik Devletleri’ne atar.
Aradan sessiz, sakin ve eylemsiz bir süre geçer. Ancak, huylu Sercio huyundan vazgeçememektedir. Sercio Vito, ABD’de yeni bir ruh ve yeni bir heyecanla bir satış operasyonunun daha düğmesine basar. Bu kez piyango Brooklyn Köprüsü’ne çıkmış, ancak kısmetten öteye gidilememiştir. İtalyan sülün köprünün satışı sırasında yakayı ele verir. Su testisi su yolunda kırılmıştır gerçi ama kırılana dek de hayli su taşımıştır doğrusu.
NAPOLYON FİRAVUNLAR GİBİ ALTI TABUTTA
Ter içinde tırmandığımız Eyfel’den baktığımızda, içinde Napolyon’un mezarını saklayan Invalides Kilisesi’ni pırıl pırıl kubbesinden rahatlıkla seçebiliyoruz. Takvimler 1821 yılını gösterirken, hapsedildiği St.Helena adasında tıpkı babası gibi mide kanserinden yaşamını yitirir Napolyon. Naşının Fransa’ya getirilebilmesi için can düşmanı İngilizlerden izin alınabilmesi için on dokuz yıl geçmesi gerekmiştir.
Napolyon’un cenazesi tıpkı Mısır firavunlarına yapıldığı gibi iç içe altı tabuta konur. Birincisi kalay, ikincisi maun, üçüncü ve dördüncüsü kurşun, beşincisi abanoz, altıncısı ise meşedendir bu tabutların. Tüm tabutlar kırmızı granitten bir lahdin içine yerleştirilir.
Eyfel Kulesi’nin çevresindeki yeşil alanda dolaşıyoruz. 1789 Fransız İhtilalı sırasında pek çok festivale tanık olur bu bölge. Haziran başında bu alanda festival düzenleyen ihtilalın liderlerinden Robespiyer’in, aradan daha iki ay bile geçmeden, temmuz sonunda, beraber yola çıktığı insanlar tarafından idam edilmesi, o dönemin politik hareketliliği açısından hayli düşündürücü.
Eyfel’in hemen yakınındaki binalar, 1773’ten bu yana Askeri Akademi’ye ev sahipliği yapıyor. Napolyon, 1784’te işte bu askeri akademide öğrencilik yaşamına başlar ve topçu teğmeni olarak diploma alır.
Napolyon’un okul bitirme raporuna şu not düşülmüş: “Şartlar el verirse çok ilerleyebilir...” Taktik manevra dehası açısından tüm zamanların en büyük generali olarak kabul edilse de Napolyon’un Mısır ve Rusya istilaları gibi stratejik hatalar yapması hem kendisine, hem de Fransa’ya çok pahalıya mal olmuş.
Yorum
Murat Ozsoy
Murat Hocaya bu anlatim icin tebrik ve tesekkurler.. 👏
Iste rehberlik budur..👍
Eifel Kulesi
Fransa'nın ve Paris'in sembolü olan Eifel Kulesi her yıl milyonlarca turist çekiyor..
Paris'i gezmeye gideceklerin Murat beyin bu notlarını okuyarak gitmesi Paris ve kulesini şehrin ruhunu anlamasını sağlayacaktır.
Paris Eyfel Kulesi Napolyon
Murat bey,
sürükleyici heyecanlı bir gezi yazısı. İlginç bilgiler, sülün İtalyan komik ve şaşırtıcı. Elinize gezinize araştırmanızı sağlıkTeşekkürler
Paris, Eyfel kulesi, Napolyon
Bilmediğimiz pek çok bilgi içeren yazı zevkle okunuyor. Anlatım harika.
Teşekkürler.
Paris, Eyfel kulesi, Napolyon
Bilmediğimiz pek çok bilgi içeren yazı zevkle okunuyor. Anlatım harika.
Teşekkürler.
Paris Eyfel Kulesi Napolyon
Murat bey, sürükleyici heyecanlı bilgilendirici bir yazı, severek okudum. Teşekkürler.
Paris, Eyfel kulesi, Napolyon
Fransa özelinde bilmediğimiz pek çok şeyi içeren harika bir tanıtım. Kutluyoruz ve teşekkürler.
Yeni yorum ekle