Milli Mücadele Döneminde Türk Kadını

Kültürel Miras

 

Milli Mücadele Döneminde Türk Kadını


Ahmet Levent Zeybek

zorbatv

Türk Kadınının Milli Mücadeledeki Rolü Nedir?
Tarihsel koşulları ve etkileri açısından 20. Yüzyılın  en önemli olaylarından birisidir. Sadece ezilen Türk ulusunun bağımsızlık savaşı kazanması olarak düşünülemez. Siyasal, kültürel ve toplumsal olarak derin ve köklü değişimlerin başlangıcıdır. Tanzimatla birlikte kadının toplumsal statüsünde gözlemlenen değişimler, önceki dönemlerde kişiliğinin göz ardı edildiği düşünüldüğünde ciddi görkemlidir. Türk kadını gerçek anlamdaki toplumda etkin rolünü Türk Kurtuluş Savaşında üstlenmiştir. Nitekim Osmanlı Devletinde şeriat hukukunun getirdiği bir dayatma sonucunda evine ve kafes arkasına kapatılan kadın, ulusun bu varoluş yada yok oluş mücadelesinde eski ezik, silik ve kişiliksiz konumuna son vermiştir. Cephane taşıyan, cephede elinde silahı düşmana karşı savaşan hatta kimi yerlerde erkekleri yüreklendirerek direnişe çağıran ve örgütleyen kadınları görmek fazlasıyla mümkündür. Türk kadını tek vücut olarak bu bağımsızlık savaşının yanında yer almıştır. Bunu kimi zaman dernekler kurarak yapmış, kimi zaman elinde silah erkeklerle beraber cephede savaşmış, kimi zaman cephe gerisinde silah taşımış, cephane imal etmiş, askerin yırtığını söküğünü dikmiş, her an her şekilde aktif olarak mücadeleye büyük katkı sağlamıştır. 
-    Kurtuluş savaşı yıllarında kadınların mücadeleye katılmaları 9 maddede toplanabilir:
1-    İşgalleri protesto için düzenlenen mitinglere katılmak
2-    Cemiyetler kurmak
3-    Cepheye silah taşımak
4-    Cephane imalathanelerinde, amele taburlarında çalışmak
5-    Ordunun, askerlerin giyecek ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak
6-    Yardım toplamak
7-    Göçmenlere ve kimsesizlere yardım etmek
8-    İşgalleri protesto eden mektup ve telgraflar göndermek
9-    Silahlı mücadeleye katılmak
Türk kadınlarının işgallere karşı bilinen ilk kapsamlı toplu hareketi Erzurum’da gerçekleşmiştir. Kız okulları müdiresi Faika Hanımın başkanlığındaki toplantıda işgallere karşı kararlar alınmış, ayrıca karar İstanbul hükümetine, itilaf devletleri temsilcilerine gönderilerek protesto edilmiştir. Anadolu kadınlarının asıl örgütlenmeleri ise 7 Aralık 1919’da kuruluşunu tamamlayan Anadolu Kadınları Müdafai Vatan Cemiyeti ile olmuştur. 

zorbatv

İsimleri İle Tarihe Mal Olmuş Kadın Kahramanlarımız Kimlerdir?
-    Şerife Bacı
-    Süreyya Sülün Hanım
-    Maraşlı Senem Ayşe
-    Ayşe Çavuş
-    Şerife Ali Kübra
-    Ayşe Hanım (Mahmut Çavuş)
-    Bitlis Defterdarının Eşi
-    Halime Çavuş
-    Adile (hala) Onbaşı
-    Elif Bacı
-    Gül Hanım
-    Gördesli Makbule
-    Nazife Kadın
-    Asker Saime
-    Kara Fatma (Fatma Seher Hanım)
-    Tayyar Rahime
-    Binbaşı Ayşe
-    Mudurnulu Fatma Kadın
-    Küçük Nezahat
-    Kılavuz Hatice
-    Halide Onbaşı


    Şerife Bacı: Kastamonuludur. İnebolu- Kastamanu mücadelesinde kundağındaki yavrusu ile askerler için kışlaya cephane taşımıştır. Ancak kış ayının başlangıcı olduğu Aralık ayınsa erzakların ıslandığını fark edince çocuğunun üstündeki örtüyü çekip cephaneye örtmüştür. Bebeği üşümesin diye de kendi vücut sıcaklığı ile yavrusunu sarıp sarmalamıştır. Fakat ne acıdır ki soğuğa fazla direnemeyerek donarak can vermiştir. 
    Maraşlı Senem Ayşe:  Maraş, Fransızlarca işgale uğrayınca halk kendi imkanlarıyla işgalcilerin karşısında durmaya çalışmıştır. Dağınık olan bu yapı daha sonraları Maraş Müdafa-i Hukuk Cemiyeti adı altında toplanmış ve topyekün saldırılar karşısında durmuştur. Cemiyet başkanı olan Mehmet Ramazan şehit düşünce eşi Senem Ayşe, eşinin kıyafetlerini giyip silahını kuşanarak liderlik yapmaya başlamıştır. Bu dönemde coğrafi yapıdan dolayı Maraş evleri genellikle duvar duvara yapılan ahşap ve kerpiç evlerden inşa edilmiştir. Eskiden beri Türkler, Ermeniiler, Rumlar ve Yahudiler kapı komşusu olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Senem Ayşe işgallerin başladığı dönemde kapı komşusunun evinin düşman kuvvetleri için cephanelik olarak kullanıldığını fark etmiştir. Senem Ayşe bu ihaneti kabullenemeyip çareler aramaya başlar. Bu duruma engel olmanın tek yolu kendi evini yakıp komşusuna sıçramasını sağlarsa cephaneliği yok edebileceğini düşünmüştür. Ve kendi evini yakıp, cephaneliği imha etmeyi başarmıştır.
 
    Şerife Ali Kübra:   Aydınlıdır. Yetimdir. İşgallerin başlamadığı dönemde nişanlanmış ve evlilik hazırlığında bulunmuştur. Ancak işgaller başlayınca rahat uyku uyuyamaz. Uykusundan bir gün korkuyla sıçrayıp uyanır. Kızının bu halini gören baba şaşırıp sorar. Rüyasını anlatan Şerife Ali Kübra, Çete Ayşe’yi gördüğünü onun yanında mücadeleye girmek istediğini söyler. Kadın kimliğini saklamak için babasının elbiselerini giyer. Nişanlı olduğu için karşı çıkan babasına “Ülkem düşman işgalindeyken ben nasıl evlenip çocuk sahibi olabilirim. Şimdi düşmanı kovma vakti, sağ kalıp geri dönersem evlenirim, çocuklarım olur.” Cevabını verir. Mücadeleye katılmış ve Aydın kurtarıldığında maaş teklif edilmiştir. Fakat “ Vatanı kurtarmanın karşılığı olmaz” deyip bu teklifi utanç verici bulup sert şekilde reddetmiştir. Bir doktor yıllar sonra röportajında bu ifadelerde bulunur: 

“Kuvayı Milliyenin en dikkat çekici yanı, kadınlardan oluşan müfrezelerdir. Yurtlarını savunmak ve Yunanlılardan intikam almak için silahlanan mücadeleciler, başlarındaki örtüye rağmen pek heybetli manzara arz etmektedir. Bunlardan en meşhurları Şerife Ali ve Çete Ayşe’dir. Şerife Ali’nin ismi fevkalade kahramanlığından dolayı Şerife Ali’ye çevrilmiştir.

    Elif Bacı: Eşi askerlik vazifesine çağrılınca kundaktaki yavrusuyla tek başına yaşamak zorunda kalmıştır. Askerlerin ihtiyaçları için çorap örüp, elinden geldiğince onlar için hazırlık yapmıştır. Toplanan malzemeleri götürecek kağnıya askere giden eşinin elbiselerini giyer, uzun saçlarını sıfıra vurur ve yüzüne de kara sürmüştür. Oğlu Mehmet’i kucağına alıp hazırladığı birkaç parça gerekli eşyayı kağnıya yükleyip cepheye gitmiştir. Görenler kadın olduğunu anlamamıştır. Uzun süren yoldan sonra kağnının üzerine örtmüş olduğu yorganın altında küçük çocuğu hastalanıp vefat etmiştir. En yakın yere yavrusunu gömerek gözyaşları içerisinde yoluna devam etmiştir. Yolda kağnı çamura batmış eşkıyalar tarafından saldırıya uğramıştır. Eşkıya lideri kadın olduğunu anlamıştır. Minicik kalan içindeki merhameti ile eşkıya çete lideri Elif Bacıya yardım etmiştir. Askerlere emanetleri ulaştırmıştır. Cepheden dönerken Elif Bacı rahatsızlanarak şehit düşmüştür. 

    Kılavuz Hatice:  1920’de Fransızlar tarafından kuşatılmış olan Adana-Pozantı ve buradaki eylemlerinden sonra işgalci kuvvetler Tarsus yönüne doğru kaçmışlardır. Hatice Kadın bu esnada Derviş Ağa ve Emin Beyin saflarına katılmıştır. İşgalcilere yanlış kestirme yoldan götürüp Fransız düşman kuvvetlerini Türk askerlerinin ateş hattına sokmuş, işgalcilerin esir alınmasını sağlamış kendisi onlardan kaçarak kurtulmuştur. Bu başarı sayesinde Fransız askerleri esir alınmıştır. Buradaki üstlendiği misyondan dolayı kendisine Kılavuz Hatice unvanı verilmiştir. 

Tabi ki bütün bunların oluşması için canını dişine takarak yârinden, evinden ve evladından geçen kahraman türk kadınlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Ve bilge toplumun olması için bilge kadınlarımızın olması gerektiğini unutmamamızın altını tekrar çiziyorum. Toplumun dinamiğini ortaya  çıkaran kadınlarımıza şükranla…
 

zorbatv

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.