Habip Aydoğdu’nun Resimlerinde Müzik

Sanat

Habip Aydoğdu’nun Resimlerinde Müzik

Faruk Çelik

 

Habip Aydoğdu, çağdaş Türk resim sanatında soyut resimleriyle bilinen ve resimlerinde kırmızı, siyah ve beyaz renkleri kullanarak özgün üslubuyla tanınır.  Bu renkler onun çalışmalarında bir tür imza taşır. Özellikle resimlerinde baskın olan renk kırmızıdır; bu rengi desteklemek amacıyla siyah ve beyaz rengin tonlarını kullanır. Aydoğdu'nun resimleri, yüzeysel dokularla bir derinlik oluşturur ve genel olarak sanat ve tasarım unsurlarıyla dokusal etkiler yaratır.Dahası eserlerinde damlatma ve akıtma gibi tekniklerden yararlanarak resimsel yüzeye hareket ve ritim kazandırır. Bazı serilerinde, kompozisyonlarına eklediği yazılarla eserlerine ek bir anlam katmanı ekler ve bu sayede kavramsal bir izah oluşturur.Dolayısıyla Aydoğdu’nun kompozisyonlarında, belirgin bir anlatı yoğunluğu kaygısı taşıdığı da görülür. Ancak, eserlerini anlam boyutunda daha çok şiir ve müzik ile ilişkilendirdiği görülür.

Ümit Gezgin, “Habip Aydoğdu’da Dinamik Bir Kurgunun ŞiirselDerinliği” adlı yazısında Habip Aydoğdu’nun resimlerinde müzik ilişkisini şöyle açıklar: “Müzikteki atraktif özellik; gitgide insanı saran, kuşatan ritim gerçekliği ve duygusu; renklerinortak bileşeninde ve o renklere kendine özgü biçim ve anlam kazandırma yetkinliği içindesanatçının; derin ve kendine özgü bir müzik realitesi olarak da resminin ortaya çıkmasınasebep oluyor. Böylelikle Kandinsky`nin de dediği; müzikal realite ve insanın içindeki gücüeyleme dökme, etkileme ve belirleme yönü, sanatçının resminde daha bir özellik kazanıyor. Aydoğdu bunu yaparken bir kompozisyon kurmuyor; bir sema boyutunda gerçekleştirmiyor,adeta belirsiz bir kaostan yola çıkarak, bir kaosu ve belirsiz olanı olusturmak istiyor.” Yani Aydoğdu resimlerini bir oluş içerisinde yaptığını, öncesinde bir eskiz oluşturmadan renklerini doğrudan tuvale aktarıyor. Ancak resim yapma süreci tesadüfler üzerine kurulu değildir. Müziğin ritim ve hareketlerine bağlı lekesel değerler oluşturduğunu söyleyebiliriz.Dinçer Sezgin’de,Habip Aydoğdu’nun “İç Dökmeler” isimli kişisel sergisine girer girmez resimlerde ki müziği şöyle anlatır;“renklerin sesleri sarıverdi dört bir yanımı. Üç tane, beş tane, on tane değil yüzlerce, yüzlerce rengin diliydi beni kuşatan…” Bu yüzlerce renkler sanatçının tek bir renkten oluşturduğu ton değerleri olarak da görebiliriz. Yani beyazın içinde onlarca görebileceğimiz tonlar vardır. Bir notanın tonal ve atonal değerlerine göre alçalıp yükselen ses ritmine göre, beyazın tonlarıyla oluşmuş bir oluşum süreci içinde, estetik bir görünüm kazanır Aydoğdu’nun resimleri.

Sanatçı, 1994 yılında Ankara'da Vakko Sanat Galerisi'nde ve İstanbul'da Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlediği iki ayrı performansta müzik eşliğinde resim yapmıştır. Bu performanslarda sanatçıya vokalde Yıldız İbrahimova, piyanoda Tuna Ötenel ve balerinler eşlik etmiştir. Sanatçının, doğaçlama caz müziği eşliğinde 8 metrekarelik bir tuval üzerinde icra ettiği bu spontane çalışma, dönemin sanatsal üretiminde müzik ve görsel sanatlar arasındaki disiplinler arası etkileşimi vurgulayan önemli bir çalışma teşkil etmektedir.

.

Özellikle 2006 yıllarında “Senfonik Triptik” ve “9. Senfoni” isimli çalışmalarında doğrudan müziği isim olarak kullanır ve işlediği konu müzik olur. “Senfonik Triptik” isimli çalışma ağırlıklı olarak siyah ve beyazı kullanarak lekesel bir biçim oluşturmuş ve ritimsel bir müziğin görsel ifadesini yaratmıştır. Beyazın içinde kullandığı siyah tonlar beyaz ile derinlik oluşturur ve hem lekesel hem de çizgisel biçimlerlemüziğin duyusal boyutunu görünür kılar. Bu resme baktığımızda ortadaki tuvalin alt bölümü siyah ile kaplı olmasına rağmen beyaz renklerle desteklemesi resimde geçiş dengesini müziğin geçişi gibi bir izlenim yarattığını görürüz. Bu siyah bölümün parçasından oluşmuş gibi yükselen siyah lekeler senfoninin çok sesli müziğin bütünsel kompozisyonuna işaret eder. Üç tuvalin ortalarında yer alan nokta biçiminde kırmızılekeler vardır. Aydoğdu kullandığı bu kırmızı noktalar küçük olsa da resimde önemli tamamlayıcı dengesini oluşturduğunu görürüz.

.

“9. Senfoni - Koral Bölüm” isimli çalışmasında da ortaya toplanmış beyaz üzerine kurulu siyah lekeler vardır. Bu çalışmasını 9. Senfoni’nin koronun koral bölümünden esinlenerek yapıldığını düşünebiliriz. Koro’nun oluşturduğu seslerin devinimsel görünümünü lekesel olarak görebileceğimiz biçimde görünür kılar. Özellikle siyah lekelerin aralarında oluşturduğu çizgisel biçimler müziğin ritimselliğine vurgu yapar. Siyah lekelerin aralarında kullandığı sarı lekeler resme sıcaklık etkisi vermekle beraber resme hareket ve çoklu sesin renk ile ifade edişini temsil eder. Diğer resimde olduğu gibi bu resimde de belirli bölümlerinde kullandığı kırmızı noktalar bir üçgen formunu oluştur.

Ekim 2024

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.