Kaçınılmaz Olanın İzinde! 

Sanat

Kaçınılmaz Olanın İzinde! 


Fırat Arapoğlu* 

Ölüm savaş, doğal bir felaket, epidemi/pandemi veya ecel yoluyla gelebilir ve kaçınılmazdır. Peki, oldukça eski ve evrensel bir olgu olarak “fanilik”, sanatta nasıl temsil edilmiştir ve temsil edilmektedir? Ya da diğer bir deyişle insanın dünyadaki geçici doğası nasıl bir estetik ifadeye dönüşmüştür? İnsanlık ölüm olgusuna dair geliştirdiği bir yabancılaşmayla, diğer bir deyişle ölüm olgusunu soğukkanlılıkla ele alarak fani olduğu gerçekliği ve zamanın değeri üzerine düşünmeye başlamıştır. Çünkü ancak bu şekilde bilinçli olarak ölüm olgusu sadece bir ars moriendi (ölüm sanatı) betimlemesinden kurtularak, bir memento mori’ye (ölümü hatırla), yaşamsallığı anımsatan bir temsil türüne dönüşebilir. zorbatv.dergi

Karşımızda şu iki hakikat bulunuyor: Birincisi, tempus fugit (zaman uçar, gider)! Vergilius’un bu ifadesi geri alamayacağımız bir an’ı, anları ve zamanı işaret eder ve hiçbir vakit boşa harcanmamalıdır. 

İkincisiyse, virtus junxit mors non separabit! (erdemin birleştirdiğini, ölüm ayıramaz), yani bu zaman yolculuğunda bireyin ardında kalanlar maddi nesnelerden ziyade, erdemleri olacaktır. O halde bir kimsenin, bir sanatçının zamanı konu etmesi de facto kendi faniliği ile ilgilidir. Ya da şöyle denilebilir: Zaman olgusu ele alınıyorsa, o halde bir insanın yaşamı, yaşam süresi temel alınır. Böylece sonuç olarak insanlara ölümlü olduklarını hatırlatmak için kurgulanan bir sanat yapıtı üretme geleneği bulunmaktadır ve bizler buna “memento mori” adını veriyoruz. Örneğin Shakespeare IV. Henry’de bu tanımı ilk kez İngilizcede kullanmıştır ve daha da öncesinde Stoacılar memento mori'yi dünyanın faniliği üzerine bir düşünme pratiği olarak değerlendiriyorlardı. Bir gün öleceğimiz bilgisi bize “nasıl yaşamamız” gerektiği konusunda bir tür farkındalık yaratmaktadır. 

Bu sanat yapıtları birden ortaya çıkmamıştır. Daha öncesinde “Ölüm Dansı” (Dance Macabre) adı verilen resimlerde, bir bireyin yaşayan aktüel görüntüsü ve bir iskeletle tasvir edilen ölü-benliği betimleniyordu. Bu şekilde bir cesedin imajı, canlı bir insanın yaşam üzerine düşünmesi için kullanılıyordu. Bu düşünce temelde şu anlama gelir: “Biz de bir zamanlar böyleydik; biz nasılsak siz de öyle olacaksınız”. 

Ölüm Dansı, 13.yüzyılda sanatta  kullanılan başlıca temalardan birisiydi ve bu tema hızla Avrupa'da yayılıyordu. Toplumun her seviyesinden insanın, kralların dahi ölü-benlikleriyle resmedildiği bir anımsatmaydı. Vanitas adını verdiğimiz natürmort (ölü doğa) türü, memento mori geleneğine içkin önemli unsurlardan birisiydi. Vanitas’lar 1600'lerde popülerlik kazanmıştı ama ölüm olgusunun anımsatılma fikri antikiteye kadar uzanmaktadır. Dini kitapların sayfalarında iskeletler ve kafatasları, yanlarında ölümü ve ahireti anımsatan “memento mori” deyimiyle yer alıyordu. Bir memento mori sanat yapıtı kafatası, kum saati veya saatler gibi evrensel semboller içerir ve bunların hepsi zamanı ve ölümü içeren bir portre görüntüsüne sahip olacaktır. Bunlara sönmek üzere olan bir mum, meyveler ve çiçekler de eklenebilir, zira hepsi yaşamın kırılganlığını ve uçuculuğunu sembolize eder. Vanitas içeren bir çalışma, yaşamın geçiciliğini ve insanların yaşamın maddi kazançlarına duydukları inancın beyhudeliğini anımsatır. Vanitas, Latince vanus (boş) sözcüğünden türemiştir ve bu açıdan bakıldığında dünyanın hazlarına kanmamak ve dünyadaki maddi kazançların en nihayetinde değersiz olduklarının farkında olmak anlamlarını taşıdığı söylenebilir. 

Bundan dolayı müzik aletleri ve şarap gibi unsurların çalışmalarda bulunması, bu geçici haz durumunu ifade etmektedir. Örneğin “örümcek”. Bir kafatasının üzerinde gözlemlediğimiz örümcek, sürekli dönüşümü sembolize ederken, ölümün yeni bir yaşamın başlangıcı adına eski yaşamın sona ermesini iletir. Örümcek ölüm ve yaşam örüntülerini anlatmaktadır. Ve elbette kelebek: Bizler doğduğumuz andan itibaren sadece yiyip, sürünebilen tırtıllar gibiyken, kozasından çıkan bir kelebek gibi bilincimiz bedeninden çıkar ve öldüğümüzde o derin uykuya yatarız, bundan dolayı kelebek ölümden sonra yeniden-doğuşun simgesi olmaktadır. 

Peki ya bitkiler? Bitkilerin memento mori sembolizminde yeri ayrıdır. Gülü ele alalım: Bazı tanrıçalarla ilişkilendirilen ve aşk tanrıçası Aphrodite ile özdeşleştirilen gül, Roma Uygarlığında ölüm ve yeniden-doğuşun sembolü olarak görülüyordu. Buna benzer bir anlam haşhaş bitkisinde bulunmaktadır; Bir ağrıyı hafifletmek ve uyku getirmek için kullanılan haşhaş, Antik Yunan’da Hypnos (uyku tanrısı) ve Morpheus (rüyaların tanrısı) ile ilgilidir; ve morfin adını bu Morpheus’dan almaktadır. Bütün bu semboller arasında kafatası neredeyse tüm kültürlerde ölümün doğrudan temsili olarak görülmektedir. Hem hayvan hem de insan kafatasları bu anlamı iletmektedir. 

Orta Çağ’ın sonlarından itibaren ars moriendi (ölüm sanatı) resimleri, ölümü betimler ve ölümle olan tüm boğuşmaları, kabusları ve ölüm döşeği anlarını ifade eder. Bunlar özellikle Hıristiyan ve Orta Çağ Sanatı bağlamında Yedi Ölümcül Günahla ilişkilendirilebilir. Memento mori sahneleri, bu sergide gördüğümüz gibi bir yandan dünyanın zenginliğini ve çeşitliliğini gösterirken, bir yandan da daha üstü kapalı bir şekilde, memento mori görevi görüp sürekli olarak ölümü hatırlatmaktadır. 

Sergide yer alan sanatçılar adeta bizzat ölümünün ötesine bakmaya çalışmaktadırlar. Covid-19 Pandemisi, küresel ekonomik çöküş derken, şimdi Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle 3.Dünya Savaşı’nın çıkma olasılığını konuşuyoruz. Yüreklerimizin derinliklerinde böyle olmasaydı diyoruz: Tüm insanlık olarak ölüm’den korkuyor ve nefret ediyoruz. Ama ölümün doğasını kavramamız gerekiyor. Ancak ölümü inceler ve anlarsak, bunun doğanın sıradan bir süreci olduğunu görebiliriz. Bundan dolayı, hala memento mori temasında tasvir edilen semboller sanatçıların eserlerinde yaşamaya devam etmektedir. Hippokrates’ten bir alıntıyla bitirelim: Ars longa, vita brevis (Sanat uzun, hayat kısa).

* Dr. Öğr. Üyesi (Altınbaş Üniversitesi), Sanat Eleştirmeni ve Küratör.
 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.