Bilgi Cehalet Taşını Yerdeyken Yok Eder

Deneme

Bilgi Cehalet Taşını Yerdeyken Yok Eder

Meray Gürsoy

Eğitimin diploma ve dil sayısına indirgendiği topluluklarda, kutuplaşmanın damarını aydın sureti okşar. 

Mevcut dilde insanı ve insanca olanı kucaklamaya gayretli zihnin karşısına her dilde konuşup tek söz söyleyemeyenler geldiğinde ise bütün o unvanların, yutulan kitap tozlarının, dirsekte kurumamış mürekkeplerin çerçevesi boşalır. Günümüzde artışına hayret edilirken varlığı kabul gören sözüm ona modern kimliklerin nasıl bir yozlaşmaya hizmet ettiğini fark etmek, bu bakımdan zor değildir. 

Hedefinin cehalet olduğu bilinen bir savaş ilkesinin yolu, bu nedenle okumuş cahil zümresinin kapısına da çıkar. Bilimin, düşünceyi geliştiren tüm etkinliklerin amacı temelde aynıdır. Keşfedilenin, icat edilenin, geliştirilen ve dönüştürülenin doğrultusunda tüm insanlığı kucaklayarak, yeryüzünü mevcut noktasından daha ileri taşımak ve aydınlatmaktır.

Eylemler ve kimlikler, toplumun onurunu yansıtsa da bilim, insanındır. Amacından sapmış, tekelleşmiş, menfaat doğrultusunda bilgiyi maskelemiş bir bilgi düzlemi düşünülemez. Bu noktada toplumun zihnine zehrini akıtan, yalnız bilmeyen kesim değil; bilir gibi yapan ve bunu yaparken de eğitim düzeyinden destek alan yani akıl gözü iki kere kör olan kesimdir. 

Aydınlıkla ilişkilendirilen tüm kavramlarda görüldüğü üzere entelektüel kavramının ne olduğu üzerine tartışmalar da bugün sıkça devam eder. Aslına bakılırsa yaratılan kaosun bir sebebi de kavramların ne olduklarını tartışmaktan ne olmadıklarını belirlemeye sıranın dahi gelmemesidir zira yapacaklarına odaklanmaktan yapmaması gerekenleri dikkate almayanların toplumunda, zamanla derin bir uyuşukluk ve tembellik hâli, baş gösterir. 

Bilmeyenin bilmediğini kabul etmediği, bilenin bildiğinin gerektirdiklerine eğilmediği bir çağ yaratılırken, doğru ve gerçek birbirine karışır. Böylelikle cahilin kapanmayan iki dudağını, aydının üşengeç eli öper. 

Eğitimin somut kısmını tamamlamaya çalışırken sorumluluklarından kaçan aydın kesim, zamanla her konuda referans olarak gösterilmeye başlanır. Bu da bilmenin başka, bilincin bambaşka hususlar olmasına rağmen toplumda bir çeşit aydın kirliliğini meydana getirir. 

Algı oluşturmaktan algılamanın derinliğine varamayan kitlelerce ilke sahibi olmak, disiplini korumak gibi düşüncenin can damarı sayılan hususlar; fütursuzca çiğnendikçe bilmeyen de bilmemesinden daha emin hâle gelir. Oysa aydının amacı, sahte öz güven ve alışkanlık alanlarındaki huzuru kaçırmaktır. 

Aydın, tembelleştikçe cahilin gürültüsüne kendi de eklenir. Toplumu yapıcılık ve yıkıcılık arasında gelgitlere sürükleyen etkenlerden biri de değerler ve bilim arasında köprü kurulamamasıdır. Alıştığı ilk şey, doğduğu evin değerleri ve ait olduğu toplumun geleneği olan kişi için esas konu; bilimin önceliklerinden ziyade o önceliklerin kendi değerlerini zedeleyip zedelememesidir. Bu bakımdan kişilerin zihinsel kanallarını açmaktansa onlara savaş açmayı tercih eden suni bir modernizmin geliştirilmesi, defolu bir hareketten öteye gidemez. 

Zaman, herkes için farklı akan bir mefhumdur. Herkesin gelişimi ve dönüşümü de farklıdır. Dolayısıyla aydınlığın rencide etmek yerine teskin etmek gibi bir misyonu olmalıdır. Aksi takdirde ortada yıkılması gereken bir cehalet duvarı varken, o duvarın taşlarının üstüne yeni taşlar eklenir. 

Bilgi, şahsiyeti olan bir kavramdır. Bilmek de şahsiyetli bir eylemdir. Sanılanın tersine değerler ancak bilmekle muhafaza edilir. Yakılmaz, yıkılmaz, onarılır. Bunun için gereken, onu eylemle desteklemektir. 

Aydın; kutuplaştırıcı değildir, aşağılayıcı değildir, açıklama yapmaktan geri duran değildir, burnu düşse yerden almayan değildir, kapalı kapılara bir kilit de kendi vuran değildir, hedefe atılacak taşları çoğaltan değildir. 

Aydın; ruhtur, izdir, daima savaşılacak cehaletle bilimin ışığı arasındaki takip mesafesidir. 

Aydın; yolun ve yolculuğun, parçalanan dogmalara karşı geliştirilen ilkelerin, itiraz edebilme özgürlüğünün rehberidir. Aydın, tanımlarının ötesine uzanabilen ve cümleleri aşan kişidir.
 

Yorum

Gül (doğrulanmamış) Pa, 25 Haziran 2023 - 23:27

Yazının sonlarına doğru uzlaşmacı sözler sezinledim; bu da beni umutlandırdı. Aydın kişi olması gerektiği gibi davranırsa, ışık tutacağı yürekler olabilir. Böyle yorumladım içimden. Bu yazını ayrıca beğendim Meray. Senin bu güzel anlatımınla yollarımızın daha aydınlık olacağına inanıyorum. Her şeyin başı hoşgörü diye düşünüyorum. Ötekileştirmeden baka bilirsek, bir olmayı başarabiliriz diye umuyorum. Kalemine sağlık, nice yazılarda buluşmak dileğiyle, sevgiler…

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.