Hem Birey Hem de Kendisi Olmak...
Eser Ceran Erdi
Ülkemiz korkunç bir deprem faciasını iliklerine kadar yaşarken bir soruşturmaya nasıl yazı yazabilirim, nasıl cevap verebilirim diye uzun uzun düşündüm.. “Beat kuşağı günümüz Türk şiirini nasıl etkiledi” şeklinde bir soru bu.
Amerikan şairlerinden çeviriler de yapan birisi olarak söylemeliyim ki “Beat Akımı” dediğimiz akımda bir bit yeniği aramadan söze girişmeli. Beat kuşağı şiirde büyük coşku, belki anti şiir, bir tavır olarak ortaya çıkmıştır. Bu akımın öncüsü Lawrence Ferlinghetti diye düşünsek bile, Jack Kerouac, Michael McClure, Gregory Corso, Allen Ginsberg gibi şair arkadaşlarını unutmamak gerekiyor.
Beat kuşağı son derece politik kaygılardan yola çıkmış radikal bir başkaldırıdır. Amerika’daki bu şairlerin çıkış noktası Vietnam sorunu olarak söylenilir. Emperyalist bir ülke de olsa siz o ülkenin muhalif şairlerini, sanatçılarını yok sayamıyor, yadsıyamıyorsunuz. Bu anlamda o şairlerin sadece bizim ülkemize değil; başka ülkelerin şairlerini etkilemesi doğal olduğu kadar her şeyin aslında politik olduğunu da varsayarsak Beat kuşağından çıkan önemli, öte yandan kıymetli vurgular, göndermeler dünyanın bir çok şairlerini etkilemiştir. Korkusuzca konuşmak, itiraz etmek, itirazını her türlü kuşatılmaya karşı özgürce dile getirebilmek herkesin harcı olmasa gerek.
“Sonsuz yaşam” bilgesi olmak biraz da büyük itiraz yaklaşımından geçiyor.
Halk sesini birey kalbinde buluşturmanın ustalığına kim sırtını, kulağını çevirebilir ki?
Sokakların sesine yüz vermemek dünyanın en vurdumduymaz hali değil de nedir?
Bu cümleleri yazarken bir taraftan televizyona bakıyorum. Zamanı geleceğe doğru çalıştıran, ruhumuzda, kalbimizde, aklımızda soru işaretleri bırakan, bıraktıran, hayata başka bir gözle de bakmayı becerebilen şiirler yazdılar. Lirik olsa da, olmasa da insanlığı işaret eden şiirler yazdılar.
Kısacası her türlü statüko’ya itiraz şiirleriydi yazılanlar. Bazen söz şiirden taşabiliyor, sözün kendisi şiir olabiliyor. İşin içine varoluşçu felsefe girse bile, imgeler şiirden feda edilse bile, bu şiirlerdeki bilinç akışı daha çok işlevsel eylemleri gözetiyor.
Kara mizah güçlenirse ruh ve bilinç depreşir. Düşünsenize mesela ülkemizde olan şu korkunç deprem felaketi nasıl lirik bir söyleyişle şiirin o asil tadına ulaştırılabilir? Bazen şiirin bittiği yerde sözün çığlığı girer. Aklımızın, kalbimizin kısa devre yaptığı o yerde çığlık girer devreye ve işte bu da şiir sayılır.
Beat kuşağını es geçemeyiz. Ve elbette daha önce söylemeye çalıştığım gibi: Beat Kuşağı’nda bir bit yeniği yok tersine gizli bir şiir manifestosu, perdelenmiş bir zihnin açılması, arınması söz konusu olabilir.
Tanımasam da yıllar öncesinin bir dergisi geçti elime. Bana bu yazıyı yazdıran 1991 yıllarına gidiyor ve Duygu Akın’a teşekkürlerimi sunuyorum. Bir taraftan da enkaz altından kurtulan insanlarımızı görünce seviniyorum.
Sahi siz nasıl bir soru sormuştunuz? Buldum. İlk aklıma gelen Küçük İskender şairimiz oluyor. Diğer şairlerimizi siz tamamlarsınız. Kötülüğün, üzerine bitler yağsın ki, karda kışta, sokakta yaşayan insanların üzerine battaniye gibi bir şiir yazacağıma oraya battaniye yollarım, yanlarında olurum, çünkü bu da bir şiirdir!
Eser Ceran Erdi
1977 yılında İstanbul’da doğdu. İşletme, Pazarlama ve İş Geliştirme üzerine eğitimlerini Bilkent Üniversitesi, Ankara, University of San Diego, California ve University of Phoenix‘te tamamladı. Türkiye ve ABD’de çeşitli firmalarda görev aldı. Yaşamını bir süre Amerika’da sürdürdü daha sonra Türkiye’ ye yerleşti.
Şiirleri, çeviri şiirleri ve yazıları Bavul, Varlık, Edebiyat Atölyesi, İstasyon, Papirüs, Hayal, Veronika, Eliz, Temrin, Sincan İstasyonu, Ecinniler, Şiirden, Çıngıraklı Sokak, dijital dergiler ve uluslararası antolojilerde yayımlanmıştır. Şiirlerinden bazıları yabancı ülkelerde farklı dillere çevrilmiş ve yayımlanmıştır. Evli ve bir kız çocuk annesidir.
Eserleri:
‘Söylenmeyen‘ Hayal Yayınları, 2020
‘Ay Güneşlenirken‘ Hayal Yayınları, 2021
İletişim Bilgileri:
eserceranerdi@gmail.com
Yeni yorum ekle