Son Mektup

Öykü

Son Mektup


İnci Yılmaz Şimşek

“Sevgili kitap kurdu kızım. Sen şimdi üniversitede en çok istediğin hukuk fakültesini kazandığında dünyanın en mutlu ve en acılı annesi ben oldum. Çünkü sen bana babanın yadigârıydın. Sen de gidince ben bu koskoca eve nasıl sığacağım. Evimizin seksen beş metre kare olduğunu anımsayıp gülümsediğini görür gibiyim.  Ama sen bu satırları okuduğunda belki de artık çoktan ölmüş olacağım iki metrekare bile fazla gelecek. Yarına çıkmaz, diyen doktorları yeterince şaşırttığımı düşünüyorum artık. Hastalığımı senden sakladığım için beni affet, olur mu? 

Sana vasiyetimi yazmak isterim. Yatak odamdaki kitaplığı bir köy okuluna, salondaki kitaplığı ise ilçenin halk kütüphanesine bağışlamanı isterim. İlk öğretmenlik yıllarımda bir köy okulunda öğretmenlik yaptığımı defalarca anlatmışımdır belki de. Beni bilirsin eskileri yâd etmeyi çok severim. Evde zaten ıvır zıvır eşyalar var onları da ihtiyaç sahiplerine bağışla. Benden geriye sadece hatıralar kalsın isterim. İsterim ki yükümü daha fazla taşıma; ne sen ne de eşyalar...

Biliyorsun ki ben her zaman insanlara karşı mesafeli ama kitaplara karşı sıcak olmuşumdur. Beni bugüne getiren kişilere lanet okuma devrini ise çoktan aştım. Artık sadece teşekkür ediyorum. Neden mi?

Unutursun bir gün sana yapılan tüm kötülükleri, gördüğün haksızlıkları, çektiğin acıları... Sineye çekersin tüm yaşanmışlıkları. Seni bugüne getiren, böyle mesafeli bir insan olmanı sağlayan tüm kötülere teşekkür edersin. Daha fazla acı çekmemek için mesafeli olursun, soğuk nevale, derler belki senin için ama bilmezler ki kendi eserleri bu gördükleri soğuk yüz. İnsan zaten soğumuş bir yara değil midir? Gözyaşı dolu bir geçmiş...

Sığınacak güvenli bir yürek bulamazsın. Kaçarsın insanlardan, sığınırsın kitaplara. Eskiden insan okurdum, şimdi ise kitapları. İnsanlardan uzaklaştıkça kitaplara sığındım. Ayraç koydum bazen ertesi güne çıkmasını umduğum insanlarla yaşadıklarıma, kimi insanları ise kapatıp rafa kaldırdım ileride belki bir gün kendimi hazır hissedersem okurum, diye. Çöpe atmadım ama hiçbirini. Adresini bile unuttuğum kitaplıklara bağışladım geçmişime gömeceğim insanları.  

Ama şunu unutmadım hiçbir zaman, sen de unutma ne olursun. Ne yaparsan yap okuduğun insan sayısı okuduğun kitap sayısından fazla olacaktır her zaman. İnsanlar sana belki de kitaplardan çok şey öğretecektir. 

Güzelliği dile getirmekten çekinme, başarıyı takdir etmekten çekinme. Bu senden bir şey götürmez, aksine sana değer katar.
Kadın kadının ilacıdır. Kadın kadının mabedidir. Seni yarınlar için direnen tüm mücadeleci kadınlara emanet ediyorum. Seni onlara, onların bayrağını sana. Sevgiyle, aşkla gözlerinden öperim. Annen... Emekli Öğretmen Gülendam Hayat. ” diyerek bitirdi mektubunu. Mektubu katlayıp zarfa yerleştirdi. Pencereden dışarı baktı. Güneş yeryüzünü yeni yeni selamlıyordu. Pencereden süzülen ışık huzmeleri odada ahenkle dans ediyordu. Bir türkü mırıldandı. Gözlerinden süzülen yaşlar melodileri eşlik etti. 
“Gözlerimde kanlı yaşlar
Hasretin bağrımda kışlar
Başa geldi olmaz işler
Bin bir dertle doldu gönlüm
Aramızda karlı dağlar
Hasretin bağrımı dağlar
Çaresizlik yolu bağlar
Yokluğundan öldü gönlüm...”  
Kızıyla vedalaşmıştı artık. Sıra kocası ile vedalaşmaya, kocası ile gökyüzünde buluşmaya gelmişti. Yükseklere kaldırdığı anılarını almak için yerinden kalktı. Yavaş hareketlerle gözlerini elleri ile kuruladı. Vitrinin üzerinde duran anıları gibi eski kutuyu aldı. Yine ağır hareketlerle halının üzerine oturdu.  Kutudan kocasının ona yazdığı mektubu alıp okudu bu kez de göz ucu ile kendi yazdığı mektuba bakarak. Defalarca okuduğunu her satırını ezberlediğini bile bile tekrar okudu mektubu. Bu kez belki de son defa olduğunu bile bile gözyaşları ile...

“Yıldız kokan bir geceden günaydın sevgilim. Sen şimdi üzerini sıcak battaniyen ile örterken ben tüm özlemini sarmalayıp seni düşünüyorum, yüreğimin sıcaklığında. Belki aklından ben geçiyorumdur kim bilir, zira bugün benden bir sayfa istedin. Ben de renkli dosya kâğıtlarımın arasından sana bir kırmızı kâğıt verdim. Bil ki düşlerimde verdiğim bir karanfildi o. Herkes kırmızı gülü sever bilirim ama ben aşkı da acıyı da kırmızı karanfilde gördüm her zaman. Aşk da acı da birbirine eş değil midir? İçinde pervaneler gibi yanıp tutuşmadığın aşk beye yarar?

Ben senin aşkının açısı ile yanıp tutuşuyorum. Kusura bakma sevgilim aşkın bana ıstırap veriyor. Sonsuz acılar içinde kıvranıyorum. Keşke bunları sana söylemeye cesaretim olsaydı. Beni gecenin bir karanlığında kalbimin yerinden fırlayacakmış gibi çarpmasına sebep olup kendini neden düşündürtüyorsun, diyebilseydim. Nasıl bir yangındır ki aşkın; seni düşünmekle geçiyor her anım. Uykularıma uğramazsan uyanıp beliriyor gözlerimin önünde yüzün. Bir an bile aklımdan çıkmayan o güzel yüzün. 
Uyurken seni düşünüyorum, uyandığımda seni. Sadece bu kadarla kalsa iyi. Yolda yürürken, kitapçıdan kitap alırken, yemek yerken, sokakta kedilere mama dökerken, gökyüzünde kuşlar uçarken, ağaçlarda yapraklar kıpırdarken, bir meltem içimi serinletirken, esnaf dükkânlarının kepenklerini açarken... Yani bütün evren birleşmiş seni bana düşündürtüyor anlatabilir muyum?  Ben bir aciz insanım evrenin büyüklüğü karşısında ne yapabilirim ki! Seni düşünmek boynumun borcu ben aciz bir kulun...

Geçen gün kitapçıdan kitap alırken bir ses duydum; Gülendam, diye sesleniyordu. Döndüm baktım küçük sevimli dünya güzeli bir kız çocuğu. Ama itiraf etmeliyim ki bu isim sana daha çok yakışıyor. Hayatında Gülendam olanlardan nefret ettim bir an. Ben ismini ağzıma besmelesiz almazken nasıl oluyordu da bu denli bonkör kullanabiliyorlardı adını ulu orta?

Gülendam’ım, sen gül bahçesinin en güzel gülüsün ama gülü herkes sever, sen karanfillere yakışırsın. O yüzden bana baktığın, bana gülümsediğin, lütfedip benimle konuştuğun her an bir karanfil kuruttum kitaplarımın arasında. Şimdilik çok az olsa da sayısı bütün kitaplarımı senden gelen karanfillerden ayraç yapmam için yardımına ihtiyacım var. İsterim ki karanfille donatayım bütün kitaplarımı, bütün odamı, bütün evimi, bütün ömrümü. 

Yarın yine amfide arka sırana oturmanın bir yolunu bulacağım. Sen dersi izlerken ben seni izleyeceğim. Dersten sıkılıp etrafa bakındığında ise yine göz göze geleceğiz. Ve ben ömrüme bir karanfil daha sığdıracağım sayende. Ne olur beni bu zevkten mahrum etme. Olur da yine bir şey sorarsan bana; ben de cevap veremezsem yine, güzelliğin karşısında lal olan dillerime ver sen bütün suçu. Kelimelerim güzelliğin karşısında anlamsız, yan yana birer harf yığını sadece. Bakma böyle senin için defterler doldurduğuma yanındayken senden gayrısını düşünüp konuşmam imkânsız. Dilimde Gülendam, yüreğimde Gülendam, zihnimde Gülendam. Damarlarımda adın akıyor, her solukta Gülendam doluyor içime. İsterdim ki tüm Gülendamları toplayıp bedenime hapsedebileyim, seninle dolsun ciğerlerim; hiç gitme istiyorum ama ne kadar denersen deneyeyim olmuyor. Biraz Gülendam çıkıyor dudaklarımdan. Kaçı veriyor ismin nefesimle birlikte.  Ateşe yangın pervanen...” 

Kollarına sildi gözyaşlarını Gülendam. Nefret etti hayattan, kendinden, kaderden, yazıdan, yazgıdan... Eşini ondan koparıp alan ne varsa hepsinden nefret etti. Eşini zamansız alıp giden arabadan, sarhoş şoföründen, mahkemeden, savcıdan, avukattan... Mektubu kutusuna geri koydu. Hareketleri iyice yavaşlamıştı. Kutuya sımsıkı sarıldı. Boylu boyunca yere uzanıp Azrail’in onu ziyaret etmesini bekledi.   
...
*Hükümsüz Kimlikler, Ölümüne Aşk, Öğretmenler için Yaratıcı Yazarlık El Kitabı, Şen Yuva ve Kayıtsız Kimlikler kitaplarının yazarı 

Yorum

Salih doruk (doğrulanmamış) Sa, 18 Ekim 2022 - 13:32

Duygu yuklu bir öykü.
Gulendam da gulendammis hani. Bence sevicisi tam sevmis. Durust, samimi.
Bir an Yildiz kenter in 'Hanim' filmini cagristirdi. Ayrica kendimi ogretmen hanimin duygularinda ve endiselerinde temennilerinde buldum. Ayni kaygilari demekki baskalarida paylasabiliyormus. Hic tanimasa bile. Iste sanatin gucu ve gizemide burada yatmakta. Basarilar dilerim. Kaleminize hic bos durmasin

Selcan A. (doğrulanmamış) Pa, 06 Kasım 2022 - 12:09

Merhaba İnci hocam son kitabınızı okudum. Ne içten öyküler . Başkalarının devamını dilerim

Konuk (doğrulanmamış) Pt, 07 Kasım 2022 - 20:12

Hocam başarı azimle olur. Sizde onu görüyorum. Sevgilerimle

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.