Şeyh Bedrettin “Hakikate”

Şiir

ŞEYH BEDRETTİN             
“Hakikate”

Varidat’ı bilirsiniz

Fusus’a methiye

"Şeytanı kovdum, gelmemecesine."

Şeyhe göre

İlk söyleyen kendisidir

Altı yüz yıl önce.

Siyaset günleri gelip çatınca

Kır sakal

İnce boyun bulur

Urganın ucunda kendini

Bahaneleri:

“Peygamberliğini ilan etmişti.”

Hayır, yalan!

Ben tanırım kendisini

Çocukluğundan asıldığı güne kadar

Hep yanındaydım

Hiç duymadım.

Asmak için, yok etmek için

Önlerinden kaldırmak için

İftira ettiler

O’nun söyledikleri bambaşkaydı

“Din dersi seni Hak’tan uzaklaştırır.”

Cümlesinin başında

Hakk’ı tanımıyorsan, vardı

Cennete ve cehenneme dair söyledikleri

Misallerden birer misal

“İnsanoğlu yeniden olabilir topraktan”

Derdi.

Başkasına da inanmazdı.

Cahillerden nefret ederdi.

Okumadığı ilim kalmamıştı.

Her şeyi biliyordu.

Fukahaydı.

Müçtehitti nerdeyse.

Güler yüzlü olmadığı doğruydu

Hatta sinirliydi biraz

Anlayışsızlığa kızardı

Yüzü kızarırdı kızınca, kulağına kadar.

Keşif ehlinin hallerinden haber verirken

Sırtını yaslamıştı duvara

Yüzü odun, meşe odunu yanan

Ocağa dönükken

Düşündü ve buldu

Uzun düşüncelerden sonra.

Semah felsefesine inanırdı

“Bir tıkırtı coşa getirir aşığı.”

Kendi sonunu da biliyordu.

En çok çocuklara acıyordu.

Hakkında söylenenlerin çoğu yalan.

İftira yani asmak için

“Yok” etmek, önlerinden kaldırmak için.

Tam gönülden

Bütün benliğiyle inanırdı.

Kendi aklımca

Suret konusunda hata yapmış olsa da

Dosdoğru bir adamdı.

Hatası, hata bile sayılmaz

O çağda o zekâ ve bilgelik

Bu çağda yaşasaydı

Kim bilir neler söylerdi.

Tokat 

“Kayıp Kitap” kitabından

Yorum

Murat Yıldırım (doğrulanmamış) Sa, 30 Ocak 2024 - 17:00

Selam Erkan bey
Hakkı tanımak ve din dersi bağlantısı ilginç geldi. Artık kendine bile inanmayan bir kuşak geliyor. Yol göstericiler sıradan bilgiyi kuşatmış. Bu şiirin ötesinde güçlü bir nesir. Sevgilerimle yenilerinin geleceği için teşekkürler

2. Erkan YAZARGAN (doğrulanmamış) Ct, 10 Şubat 2024 - 16:41

KİMSENİN SÖYLEYEMEYECEĞİ

Yazmazsam Olmaz türü yazılardan bir tanesi: Murat Yıldırım kimdir, ne iş yapar bilmiyor tanımıyorum. Kendisiyle bir diyaloğum olmadı... Spot ışığının gösterdiği yere bakarak kendince bazı çıkarımlarda bukunarak kocaman laflar etmiş. Daha şiiri doğru dürüst okumadan yenilerini istemiş :) Bir de böyle bir açlık, açgözlülük, doyumsuzluk var. "Yenilerinin geleceği için teşekkürler".

Şiirin tarihinin neden silindiği başka bir sorgu konusu, ikinci hatta üçüncü defa AYNI şiirin üstüste neden yayınlandığı başka bir sinir bozucu durum!

Yine kendimden bir yaşam kesiti ile devam edeyim :(

Büyük kızım zeka seviyesi düşük olduğu için okuma yazma, matematik veya müzik öğrenemedi. Anneleriyle biz ayrıldıktan sonra onlar Almanya' da kaldı. Daha sonra Suriyeli bir mülteci ile evlendi. Suriyeli Arap damadımın hangi zorlukları aşarak oraya ulaştığını ve hayata tutunduğunu bilmiyor ve öğrenmek de istemiyor ama tahmin edebiliyorum. Bir kızları oldu yani dede oldum. Damat terzi. Sermayesi olduğu için giysi tasarım yapan iki şirket kurdular. Avrupa' da temsilcilikler açıyorlar. Bütün şirket kayıtları kızımın üzerinde. Soru şu: Kızım Türkiye' de yaşamış olsaydı ne olurdu?

Almanya, Türkiye, Suriye birer devlet. Her biri kendine gururla devletim diyor. Bu devletlerin vatandaşları da vatandaş.

Örnekte görülenler gibi herkes şah herkes padişah, ayranı yok içmeye tahtı revanla gider içmeye, hem kel hem fodul vs üzülünesi bir toplumun kara talihli üyeleriyiz.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.