Ağaçlar
Zerrin Dağcı
Şumnu’nun ıhlamur ağaçlarıyla kaplı bulvarlarında gezinirken, aklıma 93 göçüyle bu kentten ayrılmak zorunda kalan büyükannem Nebiye Hanım düştü. Nebiye Hanım, bu şehirde doğmuş ve hayatının ilk sekiz yılını burada geçirdikten sonra ailesiyle birlikte yeni şehirlerine göç etmek zorunda kalmış.
Şehirdeki ıhlamur ağaçları çok görkemliydi. Bir kenara çekilip uzun uzun izledim. Dedemin anlatmasına göre Şumnu’daki evin bahçesinde de bir ıhlamur ağacı varmış. Annesi kentten ayrılmadan önce defalarca çok sevdiği ağacına sarılmış, onunla vedalaşmış. Aile uzun bir yolculuktan sonra daha güvenli buldukları Selanik’e yerleşmiş. Babası da büyük annem için bahçeye hemen bir ıhlamur ağacı dikmiş.
Gel zaman git zaman Selanik’te de sıkıntılar baş göstermiş. Oradan da ayrılmak zorunda kalmışlar. Önce Edirne, sonra İstanbul, Taşköprü ve nihayetinde Boyabat. Nebiye Hanım emeklilikten sonra eşinin memleketi İştip’e ya da kendi doğup büyüdüğü yer olan Şumnu’ya yerleşme hayallerini kurarken, Balkanlardaki karışıklıklar nedeniyle büyükbabamın son görev yeri olan Kastamonu’ya yakın Boyabat’a yerleşmeye karar vermişler.
Bu seçimlerinin en önemli nedeni kasabanın yemyeşil oluşudur.
Evlerini alır almaz hemen bahçeye ağaç dikmeye başlarlar. İlk ağacı büyükbabam diker. Bu bir armut ağacıdır. 1899’da dikilen bu ağaç bugün de yaşıyor hatta meyve veriyor. Ben de her gidişimde tıpkı büyükannemin bir zamanlar yaptığı gibi ona sarılıyor, sevgimi hissettiriyorum. Ağaçlara bu kadar düşkün oluşum genlerimle ilgili olsa gerek.
Yazı yazarken, klasik müzik ya da ormanın, yağmurun, nehirlerin seslerinin kayıtlı olduğu CD’leri dinlerim.
Doğa ile baş başa olmak, ormanın, kuşların, arıların, sineklerin sesini dinlemek, karahindibaları üflemek, çiçekleri koklamak, ağaçların arasından süzülen güneş ışığını izlemek, yağmurdan sonra toprak kokusunu içime çekmek, bir yaprağın ucundan süzülen çiy tanesini görmek bana hep huzur verdi.
Bütün bu duyguları Japonlar “Shinrin Yoku” ifadesiyle anlatıyorlar. “Orman Banyosu” anlamına geliyormuş.
Geçtiğimiz haftalarda yaşanan orman yangınları bana bunları hatırlattı.
Tatilimizi Bodrum’da geçirdiğimiz için yangınlara, dumana ve ise oldukça yakındık.
Havaalanı yolu üzerindeki Güvercinlik’in karşısındaki ormanlık alanın yanmış ağaçlara dönüşmüş olması hepimizin yüreğini burktu. Alevler dev bir kapan gibi ormanı yutmuştu. Geriye kavrulmuş ağaçlar kalmıştı. Durum gerçekten de içler acısıydı. Ağaçların acısını hissedebiliyordum. Shakespeare de ünlü eseri Macbeth’de "Taşlar hareket eder, Ağaçlar konuşur" dememiş miydi?
Yangınla birlikte sadece ormanlarımız değil, milli servetimiz ve anılarımız da yok oluyor.
WWF’e (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) göre dünyamızda pek çok orman türü var ve hepsi hassas bir dengeye sahip. Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değildir; çeşitli bitkiler, mantarlar, hayvanlar, toprak, su ve çeşitli cansız varlıklardan oluşan bir bütündür. Dünyamızın akciğeri olan ormanlarımız iklim değişikliklerine neden olan karbondioksit ve diğer sera gazlarını atmosferden çekmektedir.
İklim değişikliği hepimizi tehdit ediyor. Artık bilim adamlarına kulak vermeliyiz.
Yorum
Doğa Sevgisi
Yazar Zerrin Dağcı gayet şiirsel bir üslûp ile herkese tabiatın zenginliğini çok güzel bir şekilde anlatıyor. Daha önce yazmış olduğu “Rüyalar, aşk ve hüzün” ve “Evvel zaman hikâyeleri” kitaplarında da gayet değişik, bitkiler ve hayvanların adı geçiyor. Çok güzel bir yazı
Ağaçlar
Sevgili Zerrin'cigim harikasın kaleminden dökülenler şiir gibi insanın ruhuma işliyor. Bir çırpıda okuyor bitince bitti diye üzülüyorum. Arkadaşım hep yaz biz okuyalım. Kalemine yüreğine saglik. Sevgilerle
Yazar Zerrin Dağcı’nın yazısı
Yazar bu yazıda anıların insan yaşamındaki etkisini ve doğanın önemini çok güzel anlatmış.
Tebrik ediyorum.
Agaclar
Sevgili Zerrin Dagci'nin bu güzel yazısını büyük bir keyifle okudum. Gerçekten de dünyadaki tüm insanlar jcin büyük bir tehdit oluşturan iklim değişikliği konusunu onemsemeli, agaçlarımızi ve ormanlarımızi koruma altına almalıyız
Bu konuya çok şiirsel bir şekilde dikkat çeken Sevgili Zerrin Dağcı'ya çok teşekkürler.
Zerrin Dağcı’nın yazısı
Yazar Zerrin Dağcı’nın duyarlı kişiliği bu kez beni genlerindeki doğa sevgisiyle sarıp sarmaladı, İklim değişikliğindeki tehlikeler konusunda düşüncelerini akıcı ve samimi üslûbuyla aktarıyor. Romanlarını da büyük bir zevkle okumuştum, Daha nice yazılar yazmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Yeni yorum ekle