Söyleşi: Suna Baykam Sapan
Güldiyar Tanrıdağlı
Özgün Bir Hikaye İle Müzikal Bestelemek İstiyorum.
Sizi yakından tanıyabilir miyiz?
- Müziğe olan yatkınlığım ve sevgim küçük yaşta ailem tarafından fark edilmiş. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı piyano bölümü mezunuyum. Sonrasında Salzburg Mozarteum’da konser piyanistliği yüksek öğrenimimi yaptım ve Türkiye’ye geri döndüm. Çünkü hiç bitmeyen, yerine bir şey koyamadığım bir İstanbul sevgim var. Geri döndükten sonra 2 yıl MSGSÜDK’de eğitmenlik yaptım. Mozarteum’daki master döneminde film scoring eğitimi de almıştım dolayısıyla dizi ve film müziği çalışmalarına da aynı dönemde başladım. Halen ağırlıklı olarak dizi ve film müziği yapmaktayım.
Müzik ile yaşadığınız hayatı bizlere nasıl anlatabilirsiniz?
- Disiplinli… Piyanistlik ve besteciliği paralel yürüttüğüm için dahası ikisinde farklı türde ve alanlarda çalışmalar yaptığım için planlı ve disiplinli olmak zorundayım. Konser piyanisti olarak klasik repertuar çalışıyorum, Müzisyenlerle provalar yapıyorum, konserlere hazırlık yapıyoruz. Besteci olarak ise dizi ve film müziği alanında çalışıyorum. Orada zaten bambaşka bir program ve çalışma temposu var. Her şeyden önce her hafta yaklaşık 2,5 saatlik bölümler hazırlıyoruz. Bu uzun süreli bölümlere müzik bestelemek, o müzikleri sahnelere yerleştirmek çok ciddi bir mesai gerektiriyor. Her bölüm için ortalama 25-30 saatlik bir çalışma diyebilirim.
En büyük projeniz nedir?
- En büyük proje olarak özgün bir hikaye ile müzikal bestelemek istiyorum.
Daha da profesyonel olmak için yaşamak nasıl bir duygu?
- Karışık, yoğun duygular :) Hep daha ileriye bir hedef koymak ve o hedefe doğru ilerlemek yorucu ama güzel.
En iyi anlaştığınız şef kimdi?
- MSGSÜ Konservatuvar mezuniyetimde değerli hocamız Erdem Çöloğlu çalmıştık. Bir de Emmanuel Ax. Beğendiğim ve takip ettiğim sanatçılar da var… İdil Biret ve Alfred Brendel ile çalışma fırsatım da oldu. Harika sanatçılar. Dansta Maya Plisetskaya, Ekaterina Maximova , Vladimir Vasiliev.. Bolşoy solistleri bir başka besteci (film müziği) Ennio Moricone, John Williams, Alexandre Desplat.. ilk aklıma gelenleri yazdım ama liste daha uzun aslında.. ama mesela Charles Chaplin’in yeri ayrı (oyuncu-yönetmen olmasının yanı sıra balet ve aynı zamanda film müziği bestecisi).
Okurlarımızla paylaşmak istediğiniz bir müzik var mı? Sizi büyük bir beğeni ile dinleyeceklerinden eminim...
- Mülhem albümünden Bülbülüm Altın Kafeste türküsü :)
Bir de konser haberi paylaşmak isterim; 4 Haziran Salı akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde İstanbul Strings ile Dizi Müziği konserimiz var, şu sıralar en büyük heyecanım :)
Hayatınızın dönüm noktası neydi?
- Birkaç tane var aslında ; ilki ben henüz ilkokul 4. Sınıftayken annem beni konservatuvara götürmüştü. Yetenek sınavları için bilgi alacaktık. Sınava 3 ay kadar zaman varmış, o sırada müdür yardımcısı hanımefendi bizi bir hocaya yönlendirdi, ‘madem buraya kadar geldiniz , kulağına bakalım’ diye. Yönlendirdiği hoca bana ‘ellerini piyanoya koy’ dedi, öylesine koydum ve ‘daha elini piyanoya nasıl koyacağını bilmiyor bu çocuk’ diyip beni sınıftan çıkarmıştı. Yani kulakla ilgili bir çalışma yapmadık. Eğer annem sanatçı olmasaydı (müzik kulağımın iyi olduğundan emindi) o gün müzik hayatım başlamadan biterdi muhtemelen. Ama bugün ‘iyi ki’ diyorum bu olaya. Çünkü sonrasında çok iyi hocalarım oldu, piyano hocam Perim Hamidoğlu, solfej hocam Cumhur Bakışkan… bu hocalar sayesinde Avrupa’nın en iyi okullarından birini kazandım, bugünümde emekleri çok. Kulak mevzusuna gelince; meğer absolit (mutlak) duyuma sahipmişim…
Sosyal medyadan size nasıl ulaşabilir okurlar?
- guldiyartanridagli instagram hesabım
. Ayrıca albümlerin tümü spotify , Apple music başta olmak üzere tüm dijital platformlarda.
Müzik alanında neler yaptınız ve yakında hangi konserler var?
- Avusturya Mozarteum Avrupa’nın en iyi müzik üniversitelerinden biri, dolayısıyla sınavları da zor. Orada konser piyanistliği okumaya hak kazanmak, Avrupada geçirdiğim 8 yıl bana çok şey kattı. Önemli hocalarla çalışma ve sahneye çıkma fırsatım oldu. Avrupada kalma imkanım da vardı ama kalbim hep İstanbulda olduğu için eğitimimi tamamladıktan sonra ülkeme geri döndüm. Döndüğümde de dizi ve film müziği üzerine Kalan Müzik’te çalışmaya başladım. Albüm çalışmalarım ve konserlerime de devam ediyorum ancak ağırlıklı olarak dizi müziği yapıyorum. Haftalık bölüm süreleri uzun olduğu için zamanımın çoğu oraya ait.
Mayıs ve Haziran ayında çok heyecanlı olduğum konserlerim var;
19 Mayıs Süreyya Operası’nda Genç Besteciler konserinde türkü düzenlemelerim ve birkaç bestemle yer alacağım.
26 Mayısta Art Sahne’de Viola sanatçısı ve yazar Göknil Genç ile resitalimiz olacak. Genç’in son kitabı Beethoven : Müziğin Ozanı üzerine küçük bir söyleşi ve devamında konser olacak.
4 Haziran AKM ‘de İstanbul Strings ile dizi müzikleri konserimiz var. Böyle bir konser için yurtdışından teklifler aldım ama kendi bestelerimle ilk konserimi İstanbul’da yapmak istedim. Sıkı şekilde hazırlanıyoruz, Heyecanım çok büyük.
Çocukluğunuzu sanata bağlayan ilham ve istek nasıl doğdu?
- Sanatçı bir ailenin çocuğuyum, merak ve istek buradan gelmiştir diye düşünüyorum. İlham ise doğadan, tarihten, tarihi yapılardan… Kendimi bildim bileli böyleyim.
Hem piyanist, hem besteci olarak aktif bir biçimde sanat yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Aynı zamanda da dansçısınız. Bu disiplinler arası etkileşimin size kattıklarını bir de sizden dinleyebilir miyiz?
-Annemin tam 30 yıl sürdürdüğü bir bale okulu vardı. Ben de küçük yaştan itibaren bale eğitimi aldım. Hatta Cem Ertekin’in Çağdaş Bale Topluluğu’nda 3 yıl dansçı olarak yer aldım. Mozarteum’u kazandığım yıl bırakmak zorunda kaldım. Yani Avusturya’ya gidene kadar aslında hem piyanist hem dansçıydım . Bu açıdan klasik bale- dans benim ilk göz ağrım diyebilirim. Klasik bale , piyanistliğime sağlam bir kas yapısının yanı sıra teknik ve müzikal hakimiyet kattı. Özellikle barok ve romantik dönemde çokça dans müziği bestelenmiştir. Süitler, partitalar, valsler, mazurkalar … ben piyanoda bu eserleri çalmadan önce danslarını öğrenmiş olduğum için tempo, fraz gibi konulara hakimdim. Müzik te aynı şekilde dansa yansırdı elbette. Besteciliğe gelince; ben ‘görüntüye müzik ‘ besteliyorum. Ve anlıyorum ki dizi/film müziği besteciliğinin temeli yukarıda bahsettiğim bale-müzik kombinasyonu ile birlikte ilk günden atılmış meğer.
Rachmaninov albümünüz oldukça ses getirdi. Türk asıllı olduğunu bildiğimiz bestecinin eserlerini çok doğal ve samimi bir işekilde Anadolu Kültürüyle sentezlediniz. Bu süreçten biraz bahsedebilir misiniz?
-Rahmaninov’un müziği ile konservatuvardaki 2. Yılımda tanıştım. Büyük bir süpermarkette cd sepeti olurdu, orada çok güzel klasik müzik CD’leri bulurdum. Mozart Beethoven derken İdil Biret ismi olduğu için aldığım bir cd vardı ancak bestecinin ismini ilk defa görmüştüm. Arabaya binip CD çalmaya başladığında yaşadığım duygu yoğunluğunu anlatamam ; Rahmaninov 2. Piyano konçertosu 1. Bölüm.. akorlardan sonra gelen temanın güzelliği, orkestrasyon.. büyülenmiştim. Zaman geçtikçe daha da bağlanmıştım Rahmaninov’un müziğine. Bambaşka bir yakınlık. Babam (dil edebiyatçıydı) ‘ismine dikkatli bakarsan neden yakın hissettiğini anlarsın’ dedi ve ekledi; Rahmaninov (Rahmanoğlu) Müslüman- Tatar kökenli olmalı. Yani babası büyük ihtimalle Kırım tatarı , bu da müziğindeki makamsal etkiyi açıklıyor.. Böylece makamsal etkinin yoğun hissedildiği Lied’lerinden seçmeler yaparak değerli müzisyenler Ertan Tekin (duduk) ve Cenk Erdoğan (yaylı tanbur , perdesiz gitar) ile albümümüzü kaydettik. Müziğin özünde olanı seslendirdik aslında , yani öz’e yaklaştık diyelim. Bu da oldukça doğal- organik, bir sentez ortaya çıkardı bizce. Pandemiye kadar yurt içi ve yurt dışında 20 konser verdik. Yakın zamanda konserlerimize devam edeceğiz.
Hayat felsefeniz nedir?
- “Kader gayrete aşıktır.” Yunus Emre
Yorum
that is, readable, or
only a few survived.
various factors of both subjective
Western Europe also formed
Yeni yorum ekle