Sanatçı Mustafa Delioğlu’nu Uğurlarken…

Edebiyat

 

Sanatçı Mustafa Delioğlu’nu Uğurlarken…

Yücel Feyzioğlu

.

Boğaza giren kocaman gemiyi balkondan seyrediyorum. Gök masmavi, deniz ayna gibi... Adalara giden bir vapur o aynanın üstünde iz bırakıyor. Martılar telaşla izin üstüne inci taneleri gibi diziliyorlar. Sanki denizin mavi gerdanında bembeyaz bir gerdanlık. Marmara hoş bir serinlik yayıyor. Sabah saat: 7.20. Bu muazzam görüntünün huzur vermesi gerekiyor değil mi? Hayır, huzursuzum. Eşimle Mustafa Delioğlu’nu yolcu etmeye geldik.

Prof. Cenker Atila’nın “Kesişme” adlı kitabı var elimde: Antik dönemi sıcacık hikâyelerle anlatıyor Cenker hoca. Sayfaları hızlıca karıştırıp Efesli Ressam Apelles’in hikâyesini araştırıyorum. Keşke onu da o sıcacık hikâyelerine katsa diyorum: MÖ. 3.yy’daApelles Büyük İskender adlı sergisini açıp perdenin arkasına saklanmış. İzleyicilerin eleştirilerine dikkatle kulak veriyor.

Bir izleyici: “Ressam bu çizmelerieksik yapmış, çizimi şöyle olsa daha iyi olurdu,” diyor. Apelles ilginç buluyor bu eleştiriyi. Sonra resmin tekniğini, kurgusunu, renk uyumunu da eleştirmeye başlıyor.Apelles perdenin arkasından fırlayıp: “Mesleğin nesenin?” diye soruyor. İzleyici: “Çizme ustasıyım,” diye yanıt veriyor.

“Çizmeyi aşma!” diye sertçe uyarıyor. Bu deyim o zamandan günümüze kalmış. “Çizmeyi aşma!”

Mustafa Delioğlu Efesli Apelles kadar önemli bir ressam, ama Apelles kadar sert değil. Tam bir Anadolu bilgesi. Her eleştiriyi yumuşacık tavırla dinleyen, uygulayan, hoşgörü sahibi, müthiş çalışkan, geceyi gündüze katan. Yirmi yıldan beri tanışırız Mustafa ile. Köln’den gelir gelmez ilk uğradığım mekân onun atölyesi olur. O küçük atölyede binlerce resmi nasıl üretir diye şaşarım. Resimlerin üstüne konuşuruz. Çekingen biçimde bazı eleştiriler yaparım. Dikkatle dinler, öyle yumuşacık çizgiler atar ki, hayran kalırım. Değerli üstadımız Adnan Binyazar Cumhuriyet Kitap’ta şöyle yazmıştı:

Feyzioğlu’nun...kitaplarını, çizim ustası Mustafa Delioğlu resimlemiş.

Feyzioğlu Kars, Delioğlu Erzincan doğumlu. İkisi de doğu kültürüyle beslenmiş. Yazar kaleminin duygu inceliklerine inen anlatışlar, içe işleyen buluşlarla, ressam fırçasının ucundaki büyüleyici renk arayışlarıyla okuru masalın gerçek dünyasında yaşatıyor...” 

.

Üçü YKY, otuz ikisi Doğu Batı Yayınları’nda hayat bulan otuz beş kitabımı sevgisini katarak resimledi Mustafa. Bu dizi ortak projemiz oldu. En şaşılacak olan ne biliyor musunuz? “Kardeş Masallar” ın son kitabı “Tomris Ana”yı resimledi ve evde düşüverdi. Omurgası kırıldı, hastaneye kaldırıldı.

Telefon ettim: “Mustafacığım Ümit Yaşar GözümAnkara’da Emin Antik Sanat Merkezinde resimli masallı büyük bir sergi açalım diyor.

”Yücelciğim, şu hastaneden çıkayım, konuşalım,” dedi. Şaşırdım. “Neden hastanedesin?”

Oğlu Emre Delioğlu Arın’dan birkaç gün sonra mesaj aldım: “Babamı kaybettik!”

Fırça düştü, söz bitti. Bu acıya nasıl katlanılır?

1946’da doğan Mustafa Delioğlu, resim yapmaya ilkokul yıllarında başladı. Yarım asır önce kurduğu atölyesinde binden fazla kitapresimledi ve çok sayıda ödülün sahibi oldu. Delioğlu aynı zamanda “Nasreddin Hoca Bir Gün” isimli bir diziyi derleyip resimledi. İllüstrasyonları sadece Türkiye’de değil; ABD’den Avrupa’ya, Güney Kore’denAvustralya’ya kadar tüm dünyada çocuklara ulaştı.

.

Eşimle gittik Mustafa’ya. Cami avlusu doluydu. Fatih Erdoğan’dan Aytül Akal’a, Mustafa Ruhi Şirin’den Tülin Kozikoğlu’na kadar birçok çocuk ve gençlik edebiyatçısı, yazar, ressam ve yayıncı vardı.

Söz tükenmişti, kimse konuşamıyordu.

Mustafa’yı alıp ayna gibi denizin yanından, masmavi göklerin altından sessizce uzaklaştırdık.

Acı bize kaldı. Resimlediği bin kitap, binlerce resim tesellimiz oldu.

.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.