Elnaz Bagheri: Aşkın Tuzakları ve Kişiliğin Rolleri! 

Deneme

Elnaz Bagheri


Aşkın Tuzakları ve Kişiliğin Rolleri! 

Aşk tuzaklarla dolu bir yolculuğa çıkma işidir!

Aşk; sadeliği ve üryanlığı sevmez. Kimileri çıplak gerçeklerin aşka göre olmadığını savunurlar!
Oysa onun hep oyun bozan ve çelişkiye giden yolları sevdiğini söylemezler. Aşk hep zoru sever sorusunun cevabı, ‘basit olanı görünce korkar, hatta  uğraştırmayanı sevmez’dir!

Seversin ya da  sevmezsin, seviyorum dediğinde sevmesen bile kendisini sevdirecek, seni yalnızlığa gömene kadar peşini bırakmaz! Evet seni mutlaka yalnızlığın bir köşesine bırakmak isteyecek... Neşeni hep içinde yaşatmalısın; neşen dışa vurmaya görsün, görür görmez  söndürür onu... Sanki senin neşen için değil de; peşi sıra acıya sürüklemeye gelmiştir seni! 
 
Genç birisi olursa enerjisi sönmesin diye bekler... Olgunsa çok erken ortaya çıkar foyalarıyla... 
Aşk için; işi gücü olmayan birisi lazımdır: Hem de onun çaldığı her telde oynayacak birisi! Ya oyun oynamayı bileceksin ya yolunda sürüneceksin, süründükcede, acılara boğacak seni. 
İşte bu da yolun sonunun geldiğinin göstergesidir…Üç maymunu oynamayı bilmeden bu meydana adım atmakla,  en büyük hatayı yapmış olacağız!

Nedir bu biliyor musunuz? Kalbin işi sevmektir. Her kalp atışı artarak en korunmaz hallerini yüzüne vurabilir. İşte o an açık kart oyununa girmiş olursunuz. Tamda sevdiğinin gönlünden dışlandığını, onun gönlünden dönülmez bir yolculuğa çıktığını görürken! 

“Yazma, sevme, anlatma, içindeki derbederliği tabakta sunma, yazılan büyük aşklara kanma, en büyük aşkları  haftada, ayda  tüketme  ve hayatın  normala dönmesini bekleme...” 
Derbeder olmadan, dur, sus, izle, yorum yapma; severken ayrılki bari onda kalan izlerin değer bulsun! 

Çok sevmekle aşk zenginleşmez, coşmaya gelmez, derinleşdikçe doruklara çıkamazsın, en çok da beklerken amacına ulaşamazsın! Bilmediğin sokaklarda yalnız değiliz diyerek, seninle yürümeyi teklif eder. Eder de, bir bakmışsın ki, tek başına çıkış yolu arıyorsun. Aşk sana ancak istediği  kapıları dilediği kadarıyla açar, sakın hayaline kapılma... O kapının doğru kapı olduğunu düşünme ve anlık duygularla yola çıkma...

Bir gün bakarsın ki, tüm dağarcığınla birlikte kapı arkasında kalmışsın, hiç yorulmadan bekliyorsun ama hayal kurmaktan yine de vazgeçmiyorsun... Kendine gelip, duvarların arasında hayallerine kapanmış bulursun ... Aşk derbederliğini izle fakat, konuşma.. Bak, gör, düşün, ama sakın konuşma; çünkü edeceğin tek bir söylemle oyun senin sahanda  son bulabilir...

Bırakta erkek aşk oyununu, kendi çöplüğünde göstersin. Neden hep sen altta kalan olacaksın ki! Oyunu başkası başlattığında, sen peşinden koşan olursun, oyunun onun kurgusunda akmasına izin vermiş olursun! Aşk disiplini sever! Özgür bırakınca gönlünü yolundan şaşar, sonra hiçbir derdin yokmuş gibi bir de o şaşkını çöllerden toparlamak durumunda kalabilirsin... Ellerinde derinleştirdiğin acıyı, yüreğinde söndürmeye çalışırsın... 

Ne gerek var bütün bunlara anlamak mümkün müdür kapılıp gitmeyi. Aşkı fazla ciddiye alarak acısında erimeye, bırak arafta kalsın!

Seni arasın dursun... Seni bulamamağında derdine yansın... Bu kadar göz önünde olmanın, gönülde olduğun anlamına gelmediğini bilmeli insan. Yoksa seni umursamayacak ve sonunda da karşında söz söyleyecek birisini bulamayacaksın! Yüzüne güldüğünde, için yanar, bunlar geçer de  göz yaşların…Bir tek onlar bitmez.. 

Sevdiğine sevdanı anlattıkça, sevdalı bir yağmurun yağmasını beklersin. Seni anlamaktansa anlamamayı seçer! Senin söylediklerini değilde, kendi düşüncesinin ekseninde dolaşmayı seçer... Yandığını görmek  yerine, yanan yüreğini senin söndürmeni bekler. Üzerine düştükçe yükler yüreğini acıtan acının zehrini. Olaki, aşkla karşı alevlenme; onun ateşinden korkar, yaşamdan uzaklaşır ve bir sözcükle tükenmiş yangın yeri gibi sönersin.... İlişki bitsin mi istiyor ; senin sahadan çekilmen için istediği gibi davranır, gözünü bile kırpmaz... 

Aşkın dili, korkunca da değişir ki, tanıyamazsın onu.. İlk günlerdeki coşkuyu, sıcaklığı arama sakın! Yaşarken yalnızca tadını çıkarmaya bak. Onlar yüreğine sunulmuş birer rüşvettir ki, onları sakın torpil olarak reva görme yüreğine... Aşk üzer, geçer, verdiği acıdan utanmadan... Silinmez izler bırakır ruhunda. Aşkı bulunca, kendini geliştirmeye, sanatsal ruhunu geliştirmeye sözün özü; sen çiçek açmana bak, kıvılcımlarını kullan. Her şeyi yeni baştan yaratacağından emin ol! Çünkü, sevmek, direnmek, terketmek, hayatın bir yaşam döngüsüdür... Hikayenin bitişi senin yükselmen, uçabilmendir... Kuşatıldığın fildişi kafesten çık artık ve uçmayı öğrendini hatırla ki; bu kafes tam da onun için yapılmıştır.... Uçarak, yaşayacaksın, yaşlı gözlerinle ve gözyaşların doğayı yeşertecek yeniden…

Gecenin ayazında yola çık dönüşsüz yolculuğuna, bil ki, uzun sürmez bitişi...Acıların, anıların, hasretin...Yanarken uç ve yalnız, uçarken rüzgara bırak hepsini! Unutma ki, yeniden doğacaksın.. Gönlünde açan güller, ders arasını bekleyen çocukların neşe kaynağı zil sesi gibi hatırlamanı sağlayacak bu değişimin. 

Yoluna bak, hislerine boyun eğmeden. Doğru yoldasındır artık. Şayet aşk gerçekse senden öncekiler gibi, hedefte bekliyor olacak ki, bırak seni şaşırtsın, yanında olsun... Öyle ki, gülüşlerine, gönlüne kendini sığdırmaya çalışacak!
 
İşte budur gerçek! Gelmekte ısrarcıysa eğer, aşkı da yanında sürgüne götür... Bırak çarpılsın özleminle... Yıldırımın olsun, tüm baharlarında... Hayat görünenden çok kısa, bırak bu şimşek seni hayat boyu gökyüzünde gezdirsin. Yoksa aşka düşen yalnızca sen olursan, ayakları yerde çakılı  çaresizce sürüklenen de...
 
Yaşamı aldığın nefese sığdıramaz olursun... Bırak hüzünlü günleri, ne işine yarar acı. Ölüm kalım vadisinde yollar yapacak, köprüler kuracaksın! Bütün bunları yolun başında görmeli insan, geç kalmamak adına. 

Söz geçir yüreğine ama sakın vazgeçirme aşktan! Senin düşlerin onun kıvılcımlarında birer şimşeğe döner ki; sakın bir yangın yeri olmasın yüreğin, harlanmasın sevgin, bil ki, yanan sen olursan onu asla söndüremezsin!

Anka Kuşu gibi yeniden doğarsın hayata ama bir tek sen olamazsın ve kalmazsın yaşamda. Kendini soğuk rüzgarların arasında, uzak yerlerde, yalnış yüreklerin, dikenli ellerin dokunuşlarında bulursun...

Sakın  aşkın gelişine sevinme, o bir çılgınlık halidir. Biliyoruz ki, her çılgın yaralanmadan kurtulmaz, çıktığı maceralardan. Ama sen yine de yeniden başlamaktan asla korkma!

Yorum

Seher Javidan Mehr (doğrulanmamış) Sa, 30 Kasım 2021 - 09:00

Bence , Askin acisi bile tatlidir. Ask senin kapatigin ve disa vurmak istemedigin Tum duygulari ortaya cikarir. Ask kendini yeniden tanimakdir.

Mehlika Gürgen (doğrulanmamış) Cu, 03 Aralık 2021 - 13:57

Harika anlatım. Aşkın gerçekleri yaşamınkiler ile örtüşmüyor. En kutsal değeri yaşam siradanlastiriyor. Bunu anlamalı ki hayal kırıklığı yaşanmasın.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.