Olmuş olan- Olan- Olacak Olan
Prof.Dr. Süleyman Dönmez
Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. Değiştiriliyor aslında. Tabii ki, sanal gündemler bunlar. Sanal gündemler oluşturma, gerçek. Sanal gündemlerle gerçekleri örtmek ya da örtmeye çalışmak da gerçek. Lakin gerçek gerçek çok farklı, asıl gerçek, baya farklı.
Gerçek, pek değişmiyor. Belki de değiştirilemiyor.
Eğitim alanında karmaşadan öte bir kargaşa hâkim artık. Gerçek. Ekonomi iyiye gitmiyor. Gerçek. Dahası gittikçe kötüleşiyor. Gerçek. Zenginler daha zengin olurken fakirler daha da fakirleşiyor. Gerçek. Toplumun nispeten dengeli bir gelir dağılımına sahip olduğuna işaret eden orta sınıf –ne zengin ne fakir olanlar- hızla eriyor. Gerçek. Eriyen orta sınıfın cüz’i bir kısmı, iktidar nimetlerinden nemalanarak hızla zenginleşirken büyük kısmı fakirleşiyor. Gerçek. Siyaset, bilindik işliyor. Sorun çözücü bir hamle yapamıyor. Gerçek. Kutuplaştırarak ve aba altından sopa göstererek, bazen de açıkça tehditler savurarak, çokça da korkutarak iktidarda kalmaya çalışıyor. Gerçek. Hayra ve barışa dönük iş yapmak yerine söylem siyaseti– Hatabîlik/retorik- ile yoluna devam ediyor. Gerçek.
Ve insanlar susuyor. Korkuyorlar. Gerçek. Korkudan dolayı susmak, olanı değiştirmiyor. Gerçek. Olacak olanı engellemiyor. Gerçek.
Korkunun ecele faydası yok. Ata nasihati. Ecel ise mukadder. İlahi uyarı. Lâkin nerde ne zaman vuku bulacağı meçhul. Bazı kestirimler yapmak mümkün.Ecelin geleceği kesin olsa da ne zaman olacağının bilinmez oluşu korkunun önünü kesemese de susulmaması ve eylem hâlinde olunması gerektiğini söyler.
Yapılması gereken açıktır. Hakkı söylemek ve gelecek olan hiç gelmeyecekmişçesine hareket hâlinde olmak. Gelecek olan gelene kadar durmamak. Yürümek. Mücadele etmek. Elden geleni arda koymamak. Yılmadan. Yorulmadan. Umudu kaybetmeden. Güzel günlerin geleceğine inanarak, şimdiyi en iyiye çevirmek, çevirmeye çalışmak. Yapılabilecek olanın en iyisini yaparak yaşamak.
Bir bilinmeze bağlanarak, şimdiyi heder etmek insan evladının düştüğü en büyük yanılgıdır. Gelecek olan gelecekse gelecektir elbet. Ancak gelecek olanın gelmesini geciktirmek mümkündür. Gelecek olanın vakti saati dolduğunda hiç gecikmeden ve şaşmadan gelecek olması ve gelmesi, gelecek olanın ötelenmesi ile bir çelişki oluşturmaz. Çelişki gibi görünen zihnin oynadığı bir oyundan ibarettir. Çünkü nerde ve ne zaman vuku bulacağı bilinmeyenin vaki olmasıyla bilinir olması, gelecek olanın gelmesinden çok şimdinin ayne’l-yakîn idrakinin bir sonucudur. Esasen gelecek olan hiçbir zaman gelmeyecektir. Gelen, gelecek olan değildir zira.
“Olacak olan olacaktır.” demek, sadece bir söylemdir. Sözden ibarettir. Sözlerin ise genelde içi boştur. Zeminsiz sözler, içinde gerçeği barındırmaz. Belki gerçeklere örtülü bir atıf yapabilir. Fikirsel bir anlatıdır. Bazen olanı, bazen olacak olanı, bazen de ne olanı ne olacak olanı anlatır.
Olmuş-olan-olacak: Olan, olmakta olandır. Olmakta olan, olmuştur da. Oluş devam edebilir elbet. Bu durumda olmuş olan ve olan, olandır. Ya olacak olan? Olacak olan, olmadan, olmuş olmayacaktır. Olduğunda ve olmuş olduğunda ise, olacak olan olmayacaktır. Olanı, olmakta olanı, gözden kaçırarak olmuş olana yapılan göndermelerle olacak olana yönelmek, şimdiyi yitirmektir. Gözden kaçırmaktır.
Bugünün Türkiyesi, yitik bir şimdidedir. Kayıp bir şimdidir. Geçmişi överek ya da döverek, yarınlara gözünü dikmiş şimdisinin idrakinde olmayan bir yarı deli. Yarım akıllı. Tuttuğu hiçbir iş tam değil. Ya eksik ya yanlış. Söylemi ise, bazen çocuksu bazen sinsi.
Deli değilseniz, gerçekleri deliliğe vurmak, sorunları çözmüyor. Çocuk değilseniz, çocukça davranışlar sergilemek, tuhaf görünüyor. Biraz delilik, ara sıra çocuksuluk, büyük sorun teşkil etmez. Hatta iyidir. İyi gelir. Ama yerinde ve dozunda olursa. Lakin sürekli çocuksu hayaller kurup delice adımlar atmak, gerçek gerçeği değiştirmiyor. Gerçek olarak, sadece çocukça tavrınız ve deliliğiniz kalıyor. Elbet bir de delice yaptıklarınız. Sinsiliğin ise tutar tarafı yok.
Netice: Olan oluyor. Olması gereken olmuyor. Gelen gelmiş. Gelmesi gereken gelmiyor.
Türkiye’yi idare edenlerin olumlu ya da olumsuz düne yapılan atıflar üzerinden yarınlara işaret ederek bugünü gözden kaçırmaları, olanı değiştirmeyecektir. İdare edilenler ise, olmuş olanla olacak olan arasında kaybolan olanı fark etmedikçe ne eğitim sistemi düzelecek ne de ekonomi…
S. Dönmez
Yeni yorum ekle