Zafer Anıtı: Bir Anıt Sadece Bir Anıt Değildir

Kültür

Zafer Anıtı:

Bir Anıt Sadece Bir Anıt Değildir

M.Kadri Atabaş

“ Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade tarihte öğrendim ve cumhuriyetin merkezi olarak öğrendim. Hakikaten Selçuki idaresinin parçalanması sürecinde Anadolu da kurulan küçük hükümetlerin isimlerini okurken birtakım beylikler arasında bir de Anadolu da Ankara Cumhuriyeti’ni görmüştüm. Tarih sayfalarının bana bir cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya ilk geldiğimde o gün de gördüm ki, orada geçen asırlara rağmen Ankara da hâlâ o cumhuriyet kabiliyeti devam ediyor…”, M.K.  Atatürk ün Yunus Nadi ye röportajı, Cumhuriyet 7 Mayıs 1924 

Cumhuriyet Kitapları serisinde Koleksiyoncular Derneği üyelerinin inceleme ve çalışmaları ile yayınlanan  “Zafer Anıtı Kitabı; O, “bir kitaptan fazlası olan” kitaplardan.

Zafer Anıtı, Ankara ile Cumhuriyet ile bütünleşmiş, onların görsel ve simgesel anlamda ayrılmaz parçasına dönüşmüş bir yapıt. Kitap, bu “Anıt” olmanın ötesine geçmiş yapıtın neden Cumhuriyet ve Ankara ile simgesel anlamda bütünleştiğini, bu durumu yaratan değerlerini ve   yapımını / varoluş süreci derinlemesine ve çok da bilinmeyen detayları ile inceleniyor. Öte yandan da,Zafer Anıtı nın tarihsel süreci içinde, imgesel / simgesel anlamının nasıl dönüştü/rüldü/ğününele alınması da, kitabı çok özgün ve önemli  kılan nedenlerden birisi.

Kitap, bize, Zafer Anıtı’nın adım adım, 20. Yüzyılın ilk anti emperyalist mücadelesinin simgesi olmaktan çıkartılmaya çalışılarak, nerede ise varlığının  bir dekora dönüştürülme çabasının acılıve  trajik öyküsünü de sunuyor. Zafer Anıt’ını değerlerinden soyutlamaya yönelik businsice  “pusularla” dolu süreci  okurken sinirleniyoruz, hatta isyan hissediyoruz.

Kitap, önce yapılış sürecini bize sunuyor. Zafer Anıtı, Yunus Nadi ve Cumhuriyet Gazetesi öncülüğünde oluşan komitenin çabaları ile gerçekleştiriliyor. Açılan yarışmayı, 1925 de  Avusturyalı Heinrich Kippel kazanıyor. 1927 de de açılışı yapılıyor.

Anıtın, ilk yapımının detaylı olarak ele alındığı kitaptan öğreniyoruz ki, orijinal anıt Ankara Kalesinin simgeselleştiği ve anıtı “koruduğu” bir platform üstünde yükselmiştir.Anıt’ın yer aldığı  alanın meyilli olması yüzünden Anıt ın batı ( ön) tarafında platformun çevresinden yüksekliği bir insan boyuna ulaşmaktadır.   Bu platforma, anıtın doğu tarafından sadece 5 basamakla çıkılabilmektedir ve bu platform bir “hitap / konuşma” platformu olarak da değerlendirilebilmektedir.( Bilmeden aynı yaklaşımla CHP genel merkezinin önünde de biz aynı düzenlemeyi yapmıştık). Platformun, doğu ( arka) tarafında korunma simgesi olacak bir figür bulunmamaktadır. Böylece doğu cephesinin “barış” ve “güven duygusunu” taşıması da vurgulanmaktadır.Buna karşın, Anıt ‘ınBatı”ya dönük tarafında yer alan asker figürünün dikkatle o yönü gözlemesi “anti emperyal” tutuma karşı dikkatin vurgulanmasının önemine dikkat çekmektedir.An Anıtta kadına verilen önem Anadolu kadınının Kurtuluş Savaşı yanısıra,Cumhuriyetin  belki de “feminist” duruşunu göstermektedir.Ama Anıt’taki en akılda kalıcı ve önemli imge, at üstündeki Mustafa Kemal in Batı yayönelik duruşudur. Bu konuda “popüler” yorum; Mustafa Kemal’in Batı yani Avrupa yı bir ulaşılacak hedef gibi işaret ettiği yönündedir. Oysa, dönemindeki anlam, asıl dikkat edilmesi gerekenin Batı dan gelen istilacı Emperyal güçler olduğundur. Kale platformu üstündeki  iki kurt figürü şartnamedeki “ Ergenekon destanındaki gibi,dağların yarıldığını söylemek belki abartı olacaktır; ancak bu mücadelenin dağlara ve devlere karşı verildiğini iddia etmek” isteğinin karşılığıdır.

Zafer Anıtı” kitabınınasıl önemi ve çarpıcı tarafı, kitabın, bize ilginçve  bir“ farklı tarih” okuması  sunmasıdır.Kitap,Anıt’ın tarihi üstünden,  Cumhuriyet tarihinin,gittikçe tutuculaşarak devrimin ilkelerinin unutturulmaya çalışılmasının da izlerini sürmektedir.

Kitap, Zafer Anıtı’nın  tarihsel süreç içinde, yaşadığı ilk büyük “ anlamından soyutlanmasının”1947 Yılında Ulus ta çıkan yangın sonucu oluştuğunu göstermektedir.1947 Ulus yangını tüm bölgede çok radikal düzenlemelere gidilmesini getirmiştir. Bölge için açılan yarışma sonucu 1. Olan projede bugünkü  Ulus İşhanı ve Zafer Anıtının da içinde yer aldığı meydan düzenlenmesi gerçekleştirilmiştir. Kitap, bu düzenleme yapılırken, Anıtın yerinin kaydırılması sırasında,Ankara Kale’sini simgeleyen  platformunun yok edilerek, Anıt ın dümdüz bir zemine oturtulması ile Ankara / Ankara Kalesi  / Atatürk/ Kurtuluş Savaşı ilişkisi oluşturan imge bütününün yok edildiğine ve anlamın   kopartılmasına dikkat  çekmektedir. Aynı zamanda,Anıt’ın çevresine konulan ve Anıt ın çevresinin güvercin yuvasına dönüşmesine neden olan suluklarla Anıt, ikinci bir yapıbozuma uğratılmıştır, bir sebile dönüştürülmeye çalışılmıştır.Kitap,bu süreçte, Zafer Anıtı nın,“simgesel değerlerinin” zedelenerek,   bir “açıklığın köşesine iliştirilmesinin”bütünlüğünün yok edilmesinin ve Ulus un kurucu değerlerine yönelik anlam/larından kopartılmasınınçözümlenmesini detaylı ve vurucu biçimde aktarmakta.Daha sonra da 2002 li Yıllardan başlayan post modern liberal sistemde Anıtın bizzat o tarihteki Belediye başkanı eli ile nasıl kimliksizleştirilmeye,zedelenmeye ve Zafer Anıt’ının parodisine dönüştürülmeye çalışıldığını  olaylarüstünden  bize anlatıyor.

Sonuçta, Türkiye de pek örneği olmayan bir kurgu ile karşıkarşıyayız:  Kurtuluş Savaşından bu yana olan toplumsal dönüşümün ve değerlerim çözülmesinin bir anıt üstünden tarih okuması. Yani “ Bir anıt sadece bir anıt değildir”…

Bu ilginç ve özgün çalışmayı, Koleksiyoncular derneği adına hazırlayan grup ve temsilcileri Korkut Erkan, Nurhan Erkan ve Murat Selim’e selam olsun. Kitaba katkı koyan başta Cumhuriyet Gazetesi ve TÜTAV ( Türk Tanıtım Vakfı) olmak üzere, tüm kurumlara da…

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.