Bir Ressam: Selmani Baki Kocaispir

Sanat

Zeytin Ağacının Kalbinde Bir Ressam:

Selmani Baki Kocaispir’i İzlerken

Gülseren Sönmez 

zorbatv.com

Bir zeytin ağacının gövdesine yaslandığınızda, kabuğundaki çizgiler size hikâyeler fısıldar. Selmani Baki Kocaispir, işte o hikâyeleri duyan ve duygularla tuvale aktaran bir ressamdır. Fırçası, rüzgârda eğilmiş, güneşte yanmış, yağmurla yıkanmış bir zeytin ağacının sesi gibi çalışır. Onun fırçasının ucunda geçmişin izleriyle geleceğin hayalleri buluşur.

Resimlerine sadece gözle değil, kalple bakılır. Toprağı bir yüzey olarak değil, geçmişin sesi, doğanın hafızası olarak gören bir sanatçıdır o. Çizdiği her zeytin ağacı, aslında bir insan gibi konuşur. Geniş dallar, göğe uzanan dualar gibidir. Çatlamış kabuklar, yaşanmışlıkların izidir. Ve her bir yaprak… bir hatıra, bir tanıklıktır.

Atölyede sessizlik hüküm sürer. Sadece fırçanın tuvale değdiği anlarda bir tıslama duyulur. Sanki zeytin ağacının yaprakları, Akdeniz rüzgârına karışmış da fısıldıyor. O fısıltıları yalnızca fırçası duyar.

Ben de bir ressamım. Rengi, formu, ışığı tanırım. Ama Selmani’nin atölyesinde zaman başka türlü akar. Boyalar onun elinde yalnızca renk değil, birer hafıza parçası gibi davranır.

Zeytin ağacının gövdesini çizerken, yalnızca bir gövde değil, bir hayat açılır önümüze. Her kıvrım bir yara izi, her çatlak bir yaşanmışlık. Kökler tuvalin dışına taşacak gibi, dallar gökyüzüne öyle bir uzanır ki bakarken insanın kalbi genişler.

Fırça bazen durur. Bir şairin kelime aradığı gibi, Selmani de rengin doğrusunu arar. Bir yeşil tonu, biraz yanık kahve, belki kırmızıdan biraz, sarıdan güneş... O arayışta, doğum anı başlar.

Gövdeye baktığımda bir şey fark ediyorum: İnsan yüzüne benziyor. Ağacın içinden bir beden çıkıyor sanki. Bazen bir kadın silueti, bazen yaşlı bir adamın bakışı, bazen de bir çocuğun elleri... Zeytin ağacı, yalnızca bir bitki değil artık, bir insan ağacı.

Ve ben düşünüyorum: Belki de her zeytin ağacı, bir insanın başka bir hâli.

zorbatv.com

Selmani’nin zeytin ağaçları, doğaya yazılmış mektuplar gibi. Ama yalnızca doğaya değil; direnişe, sabra, iyileşmeye, geçmişe ve geleceğe.

Zeytin, onun için sadece bir bitki değil. O, bir direniştir. Kuraklığa, fırtınaya, zamanın aşındırıcı gücüne karşı ayakta kalmanın adıdır. Tıpkı sanatçının kendisi gibi... Her darbede yeniden ayağa kalkan, yaşamın zor sorularına cevabını boyalarla veren bir insan.

Zeytin ağacını çizerken bedenine sanki yılların sesi doluyor. Gövde kıvrılıyor, çatlaklar beliriyor. Ama bu çatlaklar yorgunluk değil, hayatta kalmanın nişanesi. Tıpkı savaş görmüş bir bilgenin yüzü gibi... Selmani yalnızca bir ressam değil, bir hafıza işçisidir. Her fırça darbesiyle bir anıyı gün yüzüne çıkarır.

Benim gözüm onun yüzünde değil; fırçasının bıraktığı izde. Çünkü o izlerde kalbinin titreyişini, geçmişinin gölgelerini, içinden geçenleri okuyabiliyorum. Sessizlik hâlâ devam ediyor. Nefesimi bile tutuyorum. Çünkü burada olan şey, sadece bir resim yapmak değil; görünmeyeni görünür kılmak, susanı dile getirmek.

Onun resmini izlerken kendimi unuttuğum olur. Çünkü bazen yalnızca izlemek yeter. Güzelliğin doğduğu ana tanıklık etmek, bazen onu yapmaktan bile daha derin bir şeydir. Ve bu tanıklık beni de değiştirir. Benim de fırçam, o ağacın yapraklarıyla kıpırdamaya başlar.

Nazım’ın dizeleri gelir aklıma:
“Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin...”
Ben 80 yaşımdayım. Hâlâ bitkilerle uğraşıyorum. Dikiyorum, çoğaltıyorum, onlarla mutlu oluyorum.

Evet, Selmani dikiyor. Her resmiyle yeni bir zeytin ağacı. Her yaprakla bir hatıra. Ve bizler, onun gölgesinde dinleniyoruz.

Bir gün onun bir zeytin ağacının gölgesinde oturup da yaptığı resmi izlerseniz, yalnızca resme değil; o ağacın altında yitip gitmiş nice insana, nice duaya, nice yaşanmışlığa tanık olursunuz. Belki bir zamanlar siz de oradaydınız. Belki bir yaprakta sizin hikâyeniz var.

Ve belki, bu yüzden Selmani’nin resimleri hep biraz tanıdık gelir. Çünkü biz de o ağaçların gölgesinde büyüdük.

Zeytin gibi;
Dirençli, onurlu ve sonsuz.

 

zorbatv.com

Kökleri Oyma Tahtada Büyüyen Bir Ressam: Selmani Baki Kocaispir

Selmani Baki Kocaispir’in sanatı bir ağacın gövdesi gibi; her halkası, her çizgisi bir yaşanmışlıkla dolu.
Henüz çocukken, Kadirli’nin sıcak topraklarında büyüyen o sessiz ama dikkatli çocuk, tahta parçalarını eline aldığında kimse onun bir gün büyük sergilerin ressamı olacağını bilmiyordu. O ise biliyordu. Çünkü o, elinde tuttuğu bir çamur parçasında bile yaşamı, oyunu, sanatı buluyordu.

Oyunları bile üretmekti onun için. Ağaçtan, tahtadan oyuncaklar yapıyordu. O oyuncaklar sadece oyalanmak için değil, içindeki sessiz heyecanı dışa vurmak içindi. Minik bir el, ince bir bıçakla ağacı oyar; yüzler, hayvanlar, şekiller çıkarırdı. Kimsenin duymadığı bir iç sese kulak verir gibi. Belki de o ses, bugünkü zeytin ağaçlarının gövdesinden bize fısıldayan aynı sestir.

O mutlu bir çocuktu. Kendiyle, elleriyle, doğayla mutluydu.

Bu sevgi, onu sanat yolculuğuna çıkardı. 2005-2009 yılları arasında Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Eğitimi Resim-İş Öğretmenliği bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Yıllar sonra, 2021-2022’de Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim bölümünde yüksek lisansını da tamamladı. Ama aslında onun gerçek eğitimi, daha çocukken tahta kokusunu içine çektiği, toprağa diz çöktüğü, bir ağacı seyrederek saatler geçirdiği yıllarda başlamıştı.

Sanat yolculuğu sadece akademilerle sınırlı kalmadı.
Küratörlük yaptı. Ulusal ve uluslararası birçok sergiye katıldı. Çalıştaylar düzenledi, sergiler açtı, sanat fuarlarında yer aldı. Eserleri müzelerde, koleksiyonlarda yer buldu. Her sergisinde biraz toprak, biraz ağaç gövdesi, biraz da kendi çocukluğunun sesi vardı.

zorbatv.com

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Görsel Sanatlar Öğretmeni olarak görev yaparken, aynı zamanda kişisel atölyesinde üretmeye devam etti. O atölye, bir yerden sonra yalnızca resim yapılan bir alan değil, bir hikâyenin tekrar tekrar doğduğu bir köklenme alanı haline geldi. Tıpkı zeytin ağacı gibi…
Sessiz ama inatçı, sade ama derin.

Zeytin ağacı sevgisi, çocukken elinde tuttuğu tahta parçalarının o ilk sıcaklığıyla başladı.
Bugün o sıcaklık, onun resimlerinde bir gövdeye, bir yüze, bir sese dönüştü.

Selmani Baki Kocaispir’in sanatında, zaman bir ağacın halkaları gibi katman katman ilerler. Her fırça darbesinde çocukluğunun izini görürsünüz. Ve her yaprakta, geleceğe uzanan bir umut vardır.

Çünkü onun resimleri, sadece görmek için değil; hissedilmek, dinlenmek, hatırlanmak içindir.
Ve tıpkı bir zeytin ağacı gibi, her seferinde biraz daha derine iner.
Kök salar, sabreder, direnir.
Ve sonra o sessizlikten bir güzellik doğar.

Sanatı, hayatı, doğayı seven sanatçımızı kutluyor zeytin gibi uzun ve sağlıklı ömür sürmesini diliyorum.

2025 AĞUSTOS

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.