Kum Resminin Ustası
HALİME TÜRKYILMAZ
Gülseren Sönmez
Halime Türkyılmaz ile sohbete başladığımızda ilk sorum ‘sanat nedir?’ oldu.
Aldığım cevap manidardı. “Farkında olabilmek, fark yaratabilmek, fark edilmektir,” diyordu.
Neyin farkında olabilmek, diye sorduğumda, “yaşadığımız çevrenin, doğanın, kendimizin” diyordu. Kendi iç benliğimizin de farkındalığını bilmektir. Yüzyıllardır atalarımızdan getirdiklerimizi çözümleyip ortaya koyabilmektir. Halime Türkyılmaz, ne ararsa kendinde bulabileceğine inananlardandı.
Sesi içtendi, sözcükleri ruhundan akıp geliyordu. Hiç görmediğim bu güzel kadını çok sevdim. Yaptığı çalışmaları çok içten anlatıyordu.
Diğer sanatçılarda olduğu gibi sanat onda da aşktı. Sanatçının amacı, sanata kendi iç benliğinden doğan yenilikleri getirirken fark edilmekti. Ortaya koyduğu eserlerle fark edilmek önemliydi. Tüm zamanını, hatta hayatını sanatına adamıştı. Doğuştan sanata gönüllüydü.
Aşk nasip işidir, hesap işi değildir,
Aşk adayış, arayış işi değil,
Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda,
Aşk seni bulmaya gelir.
Mevlana
Türkyılmaz’a sanat nasip olmuştu. Artık hep sanatın peşinden koşacaktı. Hiç bırakmamacasına, içindeki ateş yakıyordu. O ateşi susturabilmesi için ateşi sanat olarak ortaya koyması gerekiyordu. O ateşe cevap verebilmek için, önce Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Ardından da Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği Anabilim Dalı’ndan 2009 yılında mezun oldu. Şimdilerde Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek lisans programına ve İstanbul Nişantaşı’ndaki atölyesinde çalışmalarına devam etmekte.
2008 yılında boyasız doğal mineral taşlarla geliştirdiği teknik ile resim yapmaya başladı. Türkiye’de sadece ona özgü olan bu teknikle İstanbul’da Taksim metro istasyonunda halka açık yürüme alanında açtığı kum resim sergisiyle dikkatleri çekti.
Halime Türkyılmaz çalışmalarında ele aldığı konuların açık, orta değerleri ile resmin gölgelerini oluştururken, koyu değerleri ile resmi tamamlıyor. Her değer için farklı tonlardaki kumları kullanıp onları tutkal spreyle zemine yapıştırıyor. Bu zor çalışmalarda, sağlam deseni, doğru kompozisyonu sayesinde plastik değerleri yüksek eserler elde ediyor. Beğeni de beraberinde geliyor.
Halime Türkyılmaz birçok özel okulda görsel sanatlar öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Moda’da açtığı Kum’hane Atölyesi’nde eğitimler verip, kum resim sergileri açtı. En çok da kumdan Atatürk resimleri yaparak kendini tanıttı.
2019-20 yıllarında ünlü ressam Yalçın Gökçebağ’ın atölyesinde çalıştı. Bir süre de olsa Devrim Erbil’i izledi.
Yalçın Gökçebağ’la çalıştığı dönemlerde onun gibi resim yapıyordu. Çok da başarılıydı. Doğaya âşıktı, severek doğa resimleri çalışıyordu.
Sonra resimlerinde arınmalara gitti; derin perspektiflerin yerini yalın mekânlar, tek ağaçlar aldı. Tek ağaçlar kırmızı renklerle donandı. Tek ağaçların kırmızı renkleri, bazen mavi zemin üzerinde bazen de koyu veya açık kırmızı üzerinde yer aldı. Resimlerini oluşturan tek ağaçlar dokuluydu.
Dokulu çalışmaları çok seviyordu. Yıllarca kum çalışmaları yapması dokuyu tanımasına, sevmesine neden olmuştu. Artık bir yolu vardı; o yol yeni yolları kucaklamasına vesile olacaktı.
Halime Türkyılmaz doğayı resmettiği resimlerinde empresyonist, içine koyduğu naif değerleriyle ve tek ağaçlarıyla dışavurumcudur. Renkler onun öz benliğinin tuval üzerine yansımasıdır.
Bu genç sanatçımıza her yolun şans getirmesini dilerken, açacağı yeni yollarda çok başarılı olacağına inanarak yolun açık olsun sevgili Halime Türkyılmaz, diyorum.
Yorum
Etkileyici resimler. Dilerim…
Etkileyici resimler. Dilerim bir gün koleksiyonuma katarım.
Halime hanımın zarafeti resimlerine yansımış.
Esen kalın
Gülseren hanımın yazısı…
Gülseren hanımın yazısı üzerine kum resminin neligini öğrendim. Kumdan yapılan resimler değil teknik .
Sanatçı ve resimler harika. Kutluyorum.
Yeni yorum ekle