Amazon Savaşçıları

Kültürel Miras

Amazon Savaşçıları


Ahmet Levent Zeybek

zorbatv

 

Memesiz, göğsü olmayan anlamındadır. Ok ve Yayı çok iyi kullanabilmek için sağ göğüslerini yok ettiklerinden bu isimle anılırlar. Ermenicede ay kadın anlamına da gelmektedir. Başkaldırı, hırslarının ifadesi, cesaret, savaşçılığa geçişin göstergeleridir. Cevat Şakir ise; Dokunulmaz kadın olarak ifade eder. Yaklaşılamaz kadın, aykırılığı ifade ederler. Çok iyi ata binen, avcılık yapabilen, dans eder gibi savaşan güçlü bir topluluk olan amazonlar sadece kadınlardan oluşur. Tarihte özgür kadının en önemli temsilcileridir.
 Yayılım alanı olarak bakacak olursak; Anadolu başta olmak üzere Libya, Rusya, Bulgaristan, Ermenistan, Yunanistan ve Suriye coğrafyalarında yayılım göstermişlerdir. Başkentleri Anadolu’da Karadeniz bölgesinde Terme Çayı kıyısında olan Themiskyra şehri olup günümüzde Samsun-Terme İlçesindedir. M.Ö. 2.BİN’lerden itibaren varlıklarını gösterirler. Anadolu’da Amazon kadınlarımızın kurduğu şehirler ise; Sinop, Amasya, İzmir, Efes, Magnesia(Aydın-Germencik), Pitane( Çandarlı-İzmir), Kyme(Aliağa yakınları), Myrina ve Gryneion(Aliağa yakınları), Priene(Aydın-Söke) gibi şehirlerdir.

zorbatv

Kadın kültünün oluştuğu topraklar Hitit dönemine kadar köken olarak gitmektedir. Anadolu’daki Ana Tanrıça kültünün üstüne bu kültün oluşması şaşılacak bir durum değildir. Hitit başlığı ve bot tarzı ile en başta Amazonlar yontularda (heykel) da kendini benzer olarak göstermektedir. Ayrıca Efes Artemis kültüne dayandırılmaktadır. Tanrıçaya hizmet eden görevli, savaşçı, avcı kadınları Hititlerle benzerdir. Ana Tanrıçanın başlık takıyor olması soyun anneden geldiğini ifade etmektedir. Grek tasvirlerinde ve Hitit tasvirlerinde iki taraflı baltayla betimlenir. M.Ö. 6.-4. Yüzyıla ait Güney Rusya’da yapılan Kurgan tipi mezarlarda silahlarıyla gömülü kadın iskeletleri İskitlere aittir. Bulunan mezarların %25’i kadın savaşçılardır. Heredotos Amazonları İskit kavminin üyeleri olarak görmektedir.
 Amazonlar evlenmezler. Hatta evliliği kölelik bir kısıtlanma olarak görürler. Savaşta erkek öldüren kadın çocuk doğurma hakkına sahiptir. Bir savaşçının en az 3 erkeği öldürmesi durumunda çocuk sahibi ve ancak güçlü olması gerekiyordu. Yılın yalnızca iki ayını çocuk doğurmak için ayırırlar. Bu iki ayda dağa çıkıp kurban ayini yaptıktan sonra karanlıkta belli olmayan bir erkekle birleşirler. Bellerinde bulunan kemeri birliktelik sırasında çıkarırlar bu da bekaretin simgesidir. Çift taraflı balta da güç ve kuvvetin simgesidir. Kabile dışından kendi seçtiği bir erkekle beraber olurlar. Topluluğun genlerinin güçlü, kuvvetli olarak kalmasına yöneliktir bu hareket. 
Doğan erkek çocuk babaya verilir. Kız çocukları ise anne alır ve kendisi gibi savaşçı yetiştirir. Erkek çocukları ya sakat bırakılır ya da köle olarak yün eğirme işlerinde kullanılır. Amazonlar uzun bacaklı, küçük dik göğüslü, yapılı, kaslı gövdeleri olmasına rağmen kadınsı güzelliklerini korurlar. Kartal gibi keskin bakışlı olup erkeksilerdir. Çok iyi at binicisi ve yetiştiricisidirler. 

zorbatv

Çiftçilik ve avcılıkla uğraşırlar. İnsanların beslenmesine uygun olarak beslenmediklerine ekmek yemeyip kertenkele ya da yılan yedikleri ve çocuklarını da kertenkele suyuyla besledikleri ifade edilmektedir.  Atinalı filozofların kadını “güçlü duyguları fakat zayıf zihinleri olan varlıklar” olarak tanımladığı, her kadın için kyrios(koruyucu) atanmasının şart koşulduğu, görevlerinin çocuk büyütmek ve ev işleriyle ilgilenmek olarak belirlendiği bir dönemde Amazonlar ile ilgili bilgiler düzen bozucu gerçeklerdir. En önemli özelliklerinden birisi de birbirleriyle sıkı kardeşlik dayanışması içerisinde olmalarıdır. Atina’ya kadar sefer düzenlemiş olsalar da şehri alamamış kazanamamışlardır. Amazonların M.Ö. 1256 yıllarında yaptıkları Atina Seferi çok büyük kayıplarla sonuçlanmış, yorgun ve morali bozuk ulus yaralarını sarıp toparlanmak için kendi içine çekilmişti. Çoğu bu savaşta ölmüştü. Daha öncede Termedon savaşında önemli kayıplar vermişler, esir alındıktan sonra kurtulanların bir bölümü Kafkasya taraflarına geçmişti. M.Ö. 1255 tabiri caizse Amazonların gerileme ve sessizlik dönemiydi. Kafkaslar tarafına geçen Amazonlardan İskit birlikteliğinden olan yeni kuşak Amazonlara “Sarmatyan”  denilmiştir. Terme çayı üzerinde yapılan büyük şenlikler de önemli Amazon adetlerindendi. Ocak ayı içinde yapılan "lenaca" (vuruşan kadınlar) şenliği Ay Tanrıçası Semele'ye bir şükran ifadesi için düzenlenirdi. Şenlik, yardıma koşuş olayıyla başlardı. Amazon kadınları ilk erkeği öldürmüş dokuz bakireyi Terme Çayı'nın sularına atarlar ve sonra da ağaçtan oyma kayıklar içinde yüzerek veya kıyıdan kementler atarak onları kurtarmaya koşarlar, suyun üzerinde çeşitli oyunlar oynarlardı. Şenliğin sonunda doğan erkek çocukları, teslim almaya gelen komşu¬larına verirlerdi.

Herodot'un naklettiği bir adet daha var ki, bu daha sonraki devirlerde olmalıdır: Herodot'a göre Termedon (Terme) Çayı ile Parthenios(Bartın Suyu) kıyılarında yaşayan halkın sünnet olmak adetleri vardı. Ayrıca Roma’da Tanrıça Artemis’in eşdeğeri Diana için Ağustos 13’te bir festival yapılır ve tapılırdı. Belki de 13 rakamı kutsaldı Amazonlar için.

Sonuç olarak, Amazonlar eski çağlarda efsanevi bir kavim olarak yaşamış, daha sonra da yazarlara ve sanatkarlara ilham kaynağı olarak işlenmiştir. Bunun yanında Kütahya Aizonai Antik kentinde bulunan ve Kütahya Arkeoloji Müzesinde sergilenen Amazonlar Lahdi dünyada sadece kendinden sonra 20 tane daha olduğu bilinen fakat en sağlamı olan eser muhakkak görülmesi gerekmektedir. 
Müzenin girişinde tam karşınızda sizi ihtişamı ve muazzam görüntüsüyle adeta sizlere hoş geldiniz diyerek kucak açmaktadır.  Ayrıca “Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İlteriş Kağan’ı, annem İlbilge Hatun’u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır”. Orhun kitabelerinde yazılı olan bu sözler kadın-erkek eşitliğinin en yalın ifadesidir. Bu ifade aslında Amazonların etkisidir.

Dede Korkut hikayeleri’nde bir Türk savaşçının babasına söylediği “Baba bana öyle bir kız alıver ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben karakoç atıma binmeden o binmeli, ben kanlı düşman eline varmadan o varmış, bana baş getirmiş olmalı” cümleleri bir bozkır yasasının hatırlatırken tanımlanan tipleme Amazon kadınına uyar. 
Selçukluların çift başlı kartal sembolü devlet yönetiminde bile Kağan ve Hatun’un eşit gücünü vurgularken, Hacı Bektaş Veli’nin yakın tarihimizde yer alan şu sözleri Amazonların Anadolu topraklarındaki yerini anlatır. “Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok. Noksanlık da eksiklik de senin görüşlerinde..
Bütün bunların varlığı toplumun atalarını öğrenmesi ve tanıyarak gerekenleri yapması Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılında kaçınılmaz bir fırsattır. Atalarımıza ve topraklarımıza yakışır önce birey sonra da toplum olmak ümidiyle…
 

Yorum

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.