Şahmeran
Ahmet Levent Zeybek
Halk arasında “Şahmeran” ya da “Şahmaran” olarak bilinen insan başlı, yılan gövdeli mitolojik yaratığın adıdır. Farsçada “Yılanların Şahı” anlamına gelen “Şah-ı Maran”dan gelir. Aynı zamanda Ashab-ı kehf efsanesindeki yedi kişiden adı “hükmetmek, hükümdar olmak” anlamına gelen “Yemliha” Şahmeranın adlarından biridir. Tarihi kaynaklara göre efsanenin Hint, Yunan, İbrani, Arap ve Anadolu kaynaklarından izler taşıdığı ifade edilir. Alman seyyah Muskou’nun 19. Yy ortalarında Tarsus’taki hikayelerden yola çıkarak Şahmeran’ın Suriye ve Lübnan’da da sözlü gelenekte yaşadığını belirtir.
Sümerlerden Hititlere Anadolu’dan Kafkasya’ya kadar geniş bir coğrafyada yayılım göstermektedir. 3 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Illuyanka efsanesinde dev bir yılanın savaşları anlatılmıştır. Aynı şekilde Sümerlerin yaratılış mitlerinde gökyüzü ve yeryüzü tanrılarını yaratan Lakmu ve Lakamu, biri erkek biri dişi yılan olarak geçmektedir. Mezopotamya’da yılan ve sağlık tanrısı Ningişzida’nın simgesidir. Yunan tanrılarından Asklepios hastaları iyileştiren, evlerle kentleri koruyan Agathodanemon gibi bazı tanrılarda birer yılan görünümündedir. Anadolu’da ise Yılan efsaneleri Şahmeran olarak varlık bulmuştur. Anadolu’nun doğusunda “Yılan Kadın”, Batıda ise “Medusa”dır. Günümüzde anlatılanların kaynağı İran ve Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan “Camasbname” adlı eserdir. 15. Yüzyıl da Musa Abdi tarafından II. Murat’a sunulan ve Farsça Bin Bir Gece Masallarından tercüme edilen Camasbname’dir.
Anadolu’da Şahmeran ile ilişkilendirilen mekanlar vardır. Bunlar; Tarsus’ta Yılan Kalesi (Şahmeran Kalesi), Şahmeran Hamamı ve Şahmeran Heykeli, Siirt’te Şahmeran Mağarası ve Iğdırda Şahmeran Tepesi bu mekanlar arasındadır. Tarsus’tan Urfa’ya, Erzincan’dan Artvin’e yayılmış bir simgedir. Bu denli etkisini korumuş olması kuşkusuz Anadolu’daki Ana Tanrıça kültü ile ve daha sonra Anadolu’ya gelen Türklerin kendi mitolojileriyle Şahmeran’ı özdeşleştirmeleridir. Ayrıca Anadolu dışında genelde Şahmeran erkek olarak tasvir edilmiştir. Günümüzde hala her evin bir bekçisi ve koruyucusu var geleneği Şahmeran kültünden gelmektedir. Çünkü bu bekçi Yılandır. Halk arasında Şahmeran duası bile vardır. Yedi gün okunursa kişinin istekleri yerine geleceğine inanılır. Aynı zamanda dua edenin kısmetinin de açılacağı ve satılmayan malının satılacağına inanılır. Şahmeranın öldüğünü yılanlar bilmemektedir bir rivayete göre. Çünkü Tarsus’ta Şahmeran yılanlara hamama yıkanmaya oradan da düğüne gideceğini söyleyerek sarayından ayrılmıştır. Yılanlar o günden bu güne dönmesini beklemektedirler. Duydukları her davul sesinde düğün devam ettiğini sanmaktadırlar. Bir gün davul sesi kesildiğinde bütün yılanlar Tarsus’a inecek ve Şahmeranın öldüğünü anlayınca şehri yok edeceklerdir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Cam altına çizilmiş Şahmeran resimleri uğur getirmesi için kadınlar tarafından odalara asılmakta, insanlara can veren, hastaları iyileştiren doğaüstü güçlere sahip bir yaratık olarak görülmektedir. Kızlar kem gözlerden korunmak için çeyizlerine Şahmeran işlemeleri konulur. Yeni evlenen çiftler evlerine Şahmeran resmi asıp bereketin geleceğine inanırlar.
Zengin bir kültüre sahip olan Anadolu’nun mitolojik hayvanlardan en çok saygı duyulanlardandır Yılan. Şimdiye kadar Anadolu’da yaşamış tüm medeniyetlerde yılanla ilgili mitler görülmektedir. Kimi zaman kadın kimi zaman erkek olarak karşımıza çıkan yılan başta yaşam ve ölüm, hastalık ve şifa, iyilik ve kötülük olmak üzere birçok gizli güçlere ve sırlara sahiptir. Toprak altında yaşamaları onların ölü ataların ruhlarını taşıdığı ve ilişki içinde olduklarını gösterir. Şamanlarda da çok önemli yeri vardır. Yılan Şaman’a yardım eden koruyucu hayvan ruhlardandır. Şaman’ın gökyüzündeki ve yeraltındaki seyahatlerinde ona yardımcı olur. Kutsal güçleri vardır ve oraları bilir. Altay şamanlarının gökyüzünde ve yeraltında seyahat ettikleri zaman giydikleri kaftanın üzerinde yılan resimleri vardır. Bunlar 3 başlı ve büyük ağızlı yılanlardır. Yılan kuyruğunu ağzına almış haliyle oluşturduğu daire ve helezonik hareketiyle hayat ve hareket sembolüdür. Uzun süre toprak altında kalıp ilkbaharda yeryüzüne çıkıp deri değiştirmesi ve birbirine dolanmış halleriyle üreme ve bereket sembolüdür. Birbirini yutmaya çalışan yılan ticaret sembolüdür. Orta Asya Türklerinde birbirine sarılmış çifte yılan saadetin sembolüdür. Bu yüzden hükümdar armalarında, mabetlerde, sağlık kuruluşlarında ve mühürlerde çifte yılan sembolüne rastlanmaktadır. Günümüzde tıp, eczacılık ve diş hekimliği sembolü olarak görülür. Halk hekimliğinde yılanın etinden ve derisinden faydalanılmaktadır. Aynı zamanda Şahmeran sözünde durmayan insanoğluna karşı affedici, sevecen ve iyiliksever tavırdadır.
Lokman Hekim ile ilgili efsanesine göz atmak gerekirse; Odunculukla uğraşan Lokman bir gün evine dönerken yolun ormanlık tarafından bir inilti duyar. Sesin geldiği yöne doğru gittiğinde burada üst tarafı insan alt tarafı yılan olan bir yaratığın yaralı olduğunu görür. Korkup geri döneceği sırada bu yaratık korkmamasını, kendisine yardım etmesini bu iyiliğin karşılığını bir gün mutlaka alacağını söyler. Lokman Şahmeran’a yardım eder ve Şahmeran kısa sürede iyileşir. Şahmeran gördüklerini kimseye anlatmaması konusunda kendisinden söz ister ve ardından ölümünün insan elinden olacağını bildiğini ölüm haberini aldığında nelerin yapılması gerektiğini ayrıca neyin hangi hastalığa iyi geldiğini, ilaçların nasıl hazırlandığını Lokman’a tek tek anlatır. Lokman evine döndükten sonra bambaşka bir insan olur, bütün zamanını okuyup yazmaya, yeni bilgiler öğrenmeye ayırır. Aradan uzun zaman geçer. Şahmeran, sarayındaki billur suda çevrenin güzelliklerini izlerken Tarsus padişahının kızını görür ve hemen o anda aşık olur. Günün birinde kızın hamama götürüldüğünü anlayınca onu daha yakından izleyebilmek için kendisi de gizlice gider. Ancak hamamda kızın hizmetkarları tarafından fark edilerek göbek taşı üzerinde öldürülür. Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen Lokman Hekim hemen hamama gider. O sırada Tarsus padişahının hastalandığını, müneccim başının baktığı fallardan padişahın ancak şahmeranın etinin suyundan içerse iyileşebileceği haberi duyar. Vezir, Şahmeran’ın olağanüstü güçlerini bildiği için padişah için gerekli ilacı kendisi hazırlamak ister, ancak asıl amacı zehirli kısmın suyunu padişaha içirmek sonra da padişahın kızıyla evlenerek Tarsus’a hükmetmektir.
Lokman ilacı kendisi hazırlamak ister, sonunda da bu görev padişah tarafından Lokman’a verilir. Lokman Şahmeran’ın daha önceden kendisine anlattığı gibi cansız gövdeyi üçe böler, her parçayı ayrı ayrı kaynatır. Bu parçalar kaynarken her biri hangi hastalığa iyi geleceğini söylemeye başlar. Bu sırada vezir gelerek insanlara olağanüstü güçler veren parçanın suyunu ister. Lokman vezirin kötü niyetini anlar ve ona kuyruk suyundan verir. Vezir bunu içer içmez ölür. Gövdenin suyunu kendisi içer, baş kısmının suyunu padişaha içirerek onun iyileşmesini sağlar. Lokman saraydan ayrılıp kırlarda dolaşırken birden çiçeklerin, bitkilerin dile geldiğini ve hangi hastalığa iyi geldiklerini söylemeye başladıklarını duyar. Lokman bütün bunları defterine geçirince dönemin en iyi hekimi olur.
İnsanoğlu ne zaman ki iyilik edene nankörlük etmeyecek o zaman dünya da güzellikler ve iyi enerjiler artarak devam edecek. Vefanın unutulmadığı bu coğrafyaların köküne yakışır şekilde yaşamak dileğiyle..
Yeni yorum ekle