Kurtuluş Savaşı’nın Kilidi
Yiğit İNEBOLU
Yolun sonu, ya istiklaldi, ya da ölüm!
Murat Özsoy
"Gözüm Sakarya'da, Dumlupınar'da, kulağım İnebolu'da."
Mustafa Kemal Atatürk
Maraş kahramandır,
Antep gazidir,
Urfa şanlıdır. Madalyalı illerimizdir bunlar.
İnebolu yiğittir. İstiklal Madalyası sahibidir. İstiklal Madalyalı tek ilçemizdir. TBMM tarafından 1924’te kanunla, İnebolu Mavnacılar Loncası, ‘Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ve Beratı’ ile ödüllendirilmiştir. Kahraman kayıkçılar ve tüm İnebolu halkı bu madalyanın sahibidir.
İnebolular ‘Yiğit’ unvanını ilçe isimlerinin önüne eklememişler. Demişler ki: “Bizler her Türk evladının yapacağı gibi vatani görevimizi yaptık, her Türk yiğittir, farkımız yoktur.”
1918-23 yılları boyunca İstanbul işgal altındaydı. Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Yunanistan’a ait 167 gemi dönemin başkenti İstanbul’a demir atmıştı. Anadolu, karadan ve denizden kuşatılmıştı. Osmanlı ordusu dağıtılmıştı; silah ve cephanesine işgal kuvvetlerince el konmuştu.
Anadolu’da işgale uğramamış tek bölge Karadeniz idi. Anadolu’ya dışarıdan gelebilecek yardımın yegâne kapısı Kastamonu İnebolu Limanı idi.
İnebolu Limanı’na deniz yoluyla gelecek silah ve cephane İnebolu-Ankara arasındaki eski bir kervan yolu izlenerek Milli Mücadeleye ulaştırılacaktı. Yağmur yağdı mı çamur deryasına dönen bir yoldu bu eski kervan yolu.
İnebolu Limanı büyük gemilerin yanaşmasına uygun değildi. Silah ve cephane taşıyan gemiler ancak İnebolu açıklarında demir atabilirdi. İnebolu Mavnacılar Loncası kayıklarıyla gemiye gidiyor, silahları gemiden kayıklara yükleyip İnebolu kıyılarına çıkarıyordu. Her türlü hava şartlarında dahi, silahlar kıyıya çıkarılmalıydı. Sahile çıkarılmış silahlar, tez elden Ankara’ya doğru yola koyulmalıydı. Erkekler cephedeydi. Kastamonu’nun, yiğit İnebolu’nun kahraman kadınları, çocukları, dedeleri silah ve cephaneyi kağnılarla taşıyorlardı. Sırtlarında taşıyorlardı, omuzlarında taşıyorlardı.
Silahlar İnebolu-Küre-Seydiler-Kastamonu-Çankırı yoluyla Ankara’ya, Kuvay-i Milliye askerlerine ulaşıyordu. İnebolu’dan Ankara’ya uzanan bu zorlu mu zorlu yola ‘İstiklal Yolu’ adının verilmesi tesadüfî değildi. Yolun sonu, ya istiklaldi, ya da ölüm!
İnebolu’nun yiğit kadınları, çocukları, dedeleri limana gelen tüm silah ve cephaneyi üç yıl boyunca dur durak demeden taşıdılar. Kara saplandılar, taşıdılar. Çamura battılar, taşıdılar. Acaba tereddüdü yoktu kafalarında. Soru işareti hiç yoktu. Erkekleri düşmana karşı kan, barut savaşıyordu. Onlara silah ulaşacaktı. Ölüm pahasına mı? Evet, ölüm pahasına. Acaba yoktu. Soru işareti yoktu. İnebolu, Kurtuluş Savaşı’na silah ve cephane sevkiyatının kilidi idi. Kanla başla taşıyorlardı.
İnebolu Limanı’ndaki gemi ve mavnaların hareketliliği Yunan donanmasının gözünü İnebolu’ya dikmesine neden olmuştu. İnebolu’dan Milli Kuvvetlere silah taşınması durdurulmalıydı. Yunan donanması, Panter ve Kılkış adlı iki savaş gemisini İnebolu’ya gönderir; şehrin, kayıkların, silah ve cephanenin iki saat içinde teslimini talep eder. Ankara haberdar edilir.
Zırhlıların İnebolu’ya gelişi sürpriz değildir. Savaş gemilerinin İnebolu'ya hareket ettiği bilgisi önceden İnebolu'ya ulaşmıştır. Cephaneler iç kısımdaki İkiçay Mevkii'ne, tepenin arkasında kalan yerlere taşınmıştır.
Mustafa Kemal, her şartta İnebolu’nun müdafaa edilmesi gerektiğini bildirir. Teslim olmayı da, teslim etmeyi de reddeden İnebolu iki Yunan savaş gemisinin ağır bombardımanıyla karşılaşır.
İnebolu, 1915-16 Çanakkale Savaşı'nda 138 şehit vermiştir. I. Dünya Savaşı’nda 1915-16’da Ruslar tarafından bombalanmıştır. Yıl 1921’dir. İnebolu bu kez de Yunan toplarının ateşi altındadır.
9 Haziran 1921’de İnebolu bombalanmaktadır. Elde bulunan tek sahra topuyla gemilere ateş açılır. İki Yunan savaş gemisi İnebolu Limanı’nı terk etmek zorunda kalır. Yunanlar asker ve cephanenin Anadolu'ya giriş yeri olan İnebolu iskelesindeki sevkiyatı engelleyememiştir.
Silahlar teknelerle, takalarla İnebolu’ya taşınıyordu. İstanbul’dan kaçırılan silahların yanı sıra Sovyetler Birliği’nden gönderilen askeri malzeme de İnebolu Limanı’na geliyordu. Başkumandan Mustafa Kemal'in 7 Ağustos 1921’de yayınladığı Tekâlif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) Emirleri, deniz yoluyla gelen Sovyet yardımlarının verimli hale getirilmesini sağlamıştı.
Böylece, bölge halkının elinde bulunan küçük tonajlı motorlar, Sovyetlerin Kafkas limanlarındaki askerî araç ve teçhizatın İnebolu’ya taşınması için kullanılmaya başlandı. Sovyet belgelerine göre, Sovyetler tarafından Kurtuluş Savaşı için yapılan altın yardımı yanında, gönderilen silah ve mühimmat listesi şöyledir: 39 bin tüfek, 327 makineli tüfek, 54 top, 63 milyon fişek, 147 bin top mermisi, 2 avcı botu, 4 bin el bombası, 1.500 kılıç, 20 bin gaz maskesi. Aynı denizin komşusu olduğumuz Sovyetlerin, Kurtuluş Savaşı'na katkısı, Büyük Taarruz öncesindeki rakamlara göre yüzde 35 dolayında gerçekleşmiştir. Diğer büyük kazanımlar, başta İstanbul olmak üzere işgal altındaki yerlerden kaçırılan silah ve mühimmat, satın alımlar, imalat-ı harbiye ve Tekâlif-i Milliye Emirleri yoluyla temin edilmiştir.
Kurtuluş Savaşı zaferle sona erdikten sonra, 1923'te imzalanan Türkiye-Yunanistan nüfus değişimi ile İnebolu çevresinden 2 bin Rum Yunanistan’a göç etmiştir. Mübadele sonrası İnebolu’da Rum kalmamış, ilçedeki köylerin Rumca isimleri Türkçeleştirilmiştir. Nüfus değişimi öncesinde İnebolu’da yaşayan Rumların torunları zaman zaman ilçeyi ziyaret etmektedir.
Nüfus değişimiyle 1,2 milyon Ortodoks Hıristiyan Rum, Anadolu'dan Yunanistan'a; 500 bin Müslüman Türk de Yunanistan'dan Türkiye'ye göç etmiştir. Türkiye'de sadece İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'da oturan Rumlar, Yunanistan'da ise sadece Batı Trakya Türkleri nüfus değişimine dâhil edilmemiştir.
Atatürk 27 Ağustos 1925’te İnebolu Türk Ocağı'nda tarihi Şapka Nutku'nu dile getirmiştir. İnebolu Türk Ocağı, yıllar sonra restore edilip ziyarete açılmıştır.
Bombalanmasının üzerinden bir asır geçtikten sonra günümüz İnebolu’su denizi, yeşil tepeleri, iki plajı, harika koylarıyla şipşirin bir ilçemizdir. İki çay akarsuyu ilçeyi ikiye ayırır. İlçenin 34 km sahil kıyı şeridi bulunmaktadır. İsfendiyar (Küre) Dağlarının eteklerinde yer alır. Kışları ılıktır, yazın sıcaktır. Senenin 140 günü yağışlı, 21 günü sislidir. İnebolu çevresinde kestane, meşe, kayın ve karaçam ormanları yaygındır.
İnebolu ihracat ve ithalat limanıdır. Yatlar ve gezi tekneleri de limana uğrar. Rusya'dan özel gemiler limana gelir. Liman sahasında, ahşap tekne ve yat yapım tersanesinin yanı sıra balıkçı barınağı da bulunmaktadır.
İnebolu`da koruma altına alınmış 350 ev vardır. İnebolu evleri genelde üç katlı, bahçeli yapılardır. Bahçelerde erik, fındık, dut, elma, ceviz gibi meyve ağaçları dikilidir. Pek çok bahçede su kuyusu bulunur.
İnebolu evleri genelde bordo-beyaz renktedir. Evler, bordo rengini Aşı Köyü'nden çıkarılan toprakla yapılan Aşı boyasından alır. Aşı boyası bu ahşap evleri yirmi yıl boyunca rahatlıkla koruyabilmektedir. Evlerin çatısı denizden çıkarılan geniş ve ince taşlarla örtülmüştür. Bu taşlar, sert Karadeniz poyraz rüzgârlarında, çatıları dayanıklı kılar ve ısı yalıtımı yapar. Bodrum kat taştan yapılır; amaç soğuktan korunmak ve rutubeti önlemektir.
Boyranaltı sahili, Özlüce Köyü sahilleri çadır ve karavan turizmi için son derece elverişlidir.
Temmuz ayının üçüncü haftasında ‘İnebolu Heyamola Uluslararası Deniz Şenlikleri Kültür ve Sanat Festivali’ gerçekleştirilmektedir. 9 Haziran ise İnebolu'da ‘Şeref ve Kahramanlık Günü’ olarak kutlanır.
İstiklal Madalyalı ilçemiz İnebolu’ya selam olsun.
Yorum
Yiğit İnebolu
Harika bir anlatım.
Çok beğendik.
Kutluyoruz.
İnebolu
Murat beyin yiğit İnebolu yazısı sanırım birçok bölge insanını yüreğinden vurmuştur. Biz Kastamonu'luyuz.. Çanakkale savaşı başta olmak üzere Kurtuluş Savaşına çok şehit vermiştir bölgemiz.. Ailemizin bir büyüğü yazıyı okuduktan sonra Kastamonu'lu mu yazan kişi diye sordu. "Bu toprakların insanı gibi yazmış." dedi.. Sanırım makaleye bundan güzel bir yorum da yapılamazdı ..
İstiklal Yolu
Kurtuluş Savaşımızın zaferle sonuçlanmasının birçok sebebi vardır. Cesaret, yılmazlık, azim, bağımsızlık aşkı, askeri tecrübe ve deha, güzel günlerin geleceğine olan inanç, birlik olmak, milletin topyekün savaşa katılması, tüm imkanların seferber edilmesi.
İyi de bunları sıralamak, saymak kolayda ya gerçekleştirmek, bir sonuca varmak bu kadar kolay mı?
Hayır!
Ankara'dan İnebolu'ya giden yolu birkez olsun katetmek gerekir.
O yol inişli, yokuşlu, virajlı, dolambaçlıdır.
Bırakınız sırtınızdaki yükle yürümeyi, yaya bile her mevsim ve doğa şartlarında yürümek çok yorucu ve zordur. İşte o yolu kağnısının başında, sırtındaki mühimmatla kat edenlere selam olsun. Ruhları şad olsun.
İnebolu
İnebolu'nu
TÜRK TARIHIN DEKI
Yeni yorum ekle