Orhan Umut’un Metafiksel Gerçeği

Sanat

 

Orhan Umut’un Metafiksel Gerçeği

 Prof. dr. Meltem AKKAYA

 

Orhan Umut;  ”Gerek kendimizle gerekse karşımızdaki ile organik bir bağ kuruyorum” 

Türk resminin genel eğiliminin figür resmi üzerinden ağırlık kazandığını düşündüğümüzde, bu alandaki özgünlük arayışı sanatçılar açısından oldukça zorlu bir platformdur. Bu alanda özgün bir çıkışla varlık gösteren sanatçılarda bu eğilime olan yaklaşımın aksine az sayıdadır. Modernist bir tavırla ilerleyen Türk figür resminin varlık koşulları aşırı biçimci yaklaşımdan öykücü ve betimleyici bir anlayışın yanı sıra; figür üzerinden betimlenmiş aşırı biçimci yaklaşımlarla figürün araç olarak kullanıldığı eğilimlerle de karşılaşılmaktayız. Ancak yüzey resminin gelişmesiyle figüre olan yaklaşımlarda bir zenginleşme görülür. Biçimle beraber yürüyen yüzey resminin getirdiği olanaklar; biçimsel resim anlayışının vazgeçilmez bir aracı olmuştur.

Türk resminde değişen bu süreç zarfında öykücü bir anlatımla oluşan özgün üslup arayışlarıyla beraber; toplumsal gerçekçi anlayışın getirdiği çoklu figür anlayışı, figür ve mekân ilişkisi bağlamında; toplumcu gerçekçi duyarlıktan beslenen gerçekliğin sorgulandığı sanatsal yaklaşımlarla da karşılaşmaktayız.  Bu bağlam da Orhan Umut resmi, çok figürlü resim anlayışını metafizik olgularla birleştiren sosyal ve psikolojik kavramlardan beslenerek; mekân ve nesne bağlantıları ile zenginleştirilmiş yeni bir figür resminin habercisi olmuştur.

Gerçeklik kaygısından daha çok İmgesel ve gerçek ötesi bir mekân anlayışı ile tiyatro sahnesi gibi betimlediği mekân ve figürleriyle Orhan Umut, resmindeiçkin bir betimleme anlayışı sunmaktadır. Orhan Umut’un resmine yön veren düşünce dinamikleri, bilinçaltı bir bağla kendi gerçekliğini oluşturur. Bu noktada toplumsal gerçekçi anlayışın temsilcisi olarak görülen Orhan Umut, toplumsal gerçekçi anlayışın devamı niteliğindeki eleştirel gerçeklik anlayışının da temsilcisidir. Sanatçının resmini oluşturan dinamikler, kavramlar çerçevesinde ontolojik bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde; toplumsal gerçekçi bir perspektif sunmaktadır. Ancak; resminin içerik kavramı tema üzerinden değilde; toplumu simgeleyen imgelerüzerinden formüle edildiği için sanat ile yaşamı birleştiren gerçeklik kaygısı, estetiğin eklentilenmesiylemetafizik bir algıya dönüşür. Sanatçı bunu gerçekliğin estetik doğası üzerinden yapar. Sanatçının resimsel estetiği duyusal algı ötesinde tinsel bir sürecin yansımasıdır.Psikolojik bir ilinti ile deneysel bir estetik alanı açan Orhan Umut; Türk resminde sosyal gerçekçi sanatı, deneysel estetik anlayışı ile birleştirerek; eleştirel gerçekliği temsilini de yansıtır.

Genellikle toplumsal gerçekçi anlayışın metodolojisi, toplumsal gerçekçiliğin benimsediği sosyalist gerçeklikle bağdaştırılmaktadır. Ancak;Lucas’ınsistematize ettiği toplumsal gerçekçiliğin toplumu içeriden konu alan bir yaklaşım olduğu, eleştirel gerçekliğin ise dışarıdan bir bakışla kişileri ve onların iç çatışmalarını çözümlemesi olarak ele aldığını görmekteyiz. Bu bağlamda,Lucas’ın bakış açısıyla eleştirel anlayışı hem geçmişi anlamak hem de şimdiyi anlamak açısından temel bir değerlendirme kaynağı olarak ele almak; Orhan Umut resmini bu çıkışla sistematize etmek önemlidir.Çünkü; sanatçının değer olarak yapıtın kendisinden beslenen ve görsel dizgelerinin nesnel bir bakış açısıyla toplumla ve kendisiyle yüzleştirsen dinamikleri, bu ölçekte dışarıdan izleyiciyi şekillendiren güçlü bir anlatımsal kimliği yansıtmaktadır.Lucas’ın eleştirel gerçekliği, Kant’ın önünü açtığı eleştirel düşünce temelli,eleştirel gerçeklik anlayışıve deneysel estetik anlayışından evrilmektedir.

Orhan Umut resmini tasvir ettiğimizde resminin açık fikrini veren içerik kavramı konuya değil; topluma karşılık geldiği dikkatimizi çekmektedir. Toplumu simgeleyen bir grup insan ön plandadır. Bu insanlar biçim ile içerik arasındaki tema üzerinden değil,sanatsal ifadeyi aradığı düşünce ve ruh hali bağlamında kökleri toplumda bulunan kollektif bir grup insanın psikolojisi üzerinden yansıtılır.İzleyiciyi yeni bir estetik algı iletanıştıran sanatçı, gerçekliğin estetik özümlenişi olarak tanımlayabileceğimiz,deneyimsel ve araştırmacı bir sanatsal pratiğin peşindedir.Sanatçı,estetik özümlenişini duyusal algıdan değil; nesneler ve figür üzerinde anlamı besleyendışsal imgelerin ilişkisinden doğanve psikoloji ile eklentilenmişiçkin yeni bir yönelimi ilkeleştirir.

Romantiktir sanatçı. Kendine özgülüğü ile varlık bulan figürlerin naif ve romantik duruşlarının yanı sıra; figürler arasındaki gizemli bağın da sanatçının meselesi içerisinde yer aldığı görmekteyiz.  Mistik bir mekân ve aralarında ne konuştuğunu bilemediğimiz bir gizem yatar temelinde. Duygu ve gizem hem biçim ilişkisinde hem de metafizik bir gerçekliğin düşünsel kurgusunda geçmişten şimdiye uzanan gerçek ötesi bir algının uzantısıdır sanatçının hayal dünyası. Metafizik uzantı, nesnel rastlantıda yatar. Mekânda yer alan bazı hayvan figürlerinin veya bir nesnenin farklı bir boyuttan mekânaeklentilenmesizaman kavramına gönderme yapar. Zamanı bu noktada tartışmaya başlarız. Geçmişten gelen şimdiye taşınan rastlantısal bir imgedir zamanın akışını sağlayan.

Zaman kavramı, sanatçının bakış açısıyla zamanın kronolojisindeki olaydiziliminin dışındadır. Örtüktür. Yani zaman bizim algıladığımız şekilde akmaz.  Fotoğraf makinesine bakar gibi hareketsiz duran figürler, deklanşöre bakarak bir sosyal belge niteliği taşır gibidirler ve O an’ın gerçeklik kavramıyla tekrar yüzleşmemizi sağlarlar sanki.Kollektif ilişki içerisinde bulunan bu toplu figürler, zamanın kaydını tutan, geçmiş ile şimdiyi birleştiren an’ın kaybolan zamanın tersine kaybolmayan bir an’ın misyonunutaşırlar. Bu ne geçmişteki bir an ne de tam olarak şimdiki an’ın temsilidirler.Varlıkların nerede olduklarının muhatabı olan mekân ise, varlıkların ne zamanda olduklarının muhatabının zaman olması gerektiğini belirterek; zamanın mekândan ayrı bir varlığa sahip olduğunu düşündürmektedirler. Bu bağlamda zaman, fiziksel veya zihinsel hiçbir varlığın etkisi altında kalmadan varlığını sürdüren süreli imgelerdir.

Ancak; Jean Baudrillard “Yokoluş Sanat’ında” fotoğraftaki an’ın fotoğraf çekimi ile yok olduğunu ve süresiz olduğunuileri sürmektedir.Fotoğraftaki anlık bir çekim etkisini zaman ve mekân içerisinde özne’ninsüresizliğini,yalnızlık ve dünyadan kopuşun bir imgesi olarak gören Baudrillard,fotoğraf anı’nıgerçek değil; analojik bir tavır olarak görür. Baudrillard’ın ifadesiyle fotoğrafın geri dönüşümsüz etkisi, bir yok oluşun ifadesidir. Bu anlamda Orhan Umut’un kollektif figürleri bu anı süreli ve ölümsüz kılmaya çalışır. Geçmiş günümüze taşıyarak kaybolmayan anın peşine düşer.

Orhan Umut,resminde farklı bir plastik yapı kullanmaktadır.Rengi sürüşünde yeni bir estetik bağlam ve yüzey resmini imleyen çağdaş bir yaklaşım sunar.  Figür ve genel olarak tuval yüzeyindeyüzeyselleşen rengin ve nesnel ifade de rengin değerini de ön plana çeken;bu üslupsaltavrı,rengi kullanış tarzında yatmaktadır. Yorum tercihinin figür ve biçim üzerinden betimlemesine karşın, rengin değerini öne çeken ve rengi kullanım şekli ile mekânda klasik perspektif anlayışını sınırda bırakan algısal bir yorum ileironik bir mekân algısı yaratmaktadır. Böylece kavramsallaşan bir anlayış tarzı ile yüzleşirken;figürlerdeki renk tercihinin kendine özgü kırmızısı ve turkuazı ile geçmişi şimdiye bağlayan önemli bir ileti olarak; renk seçiminin sanatçının resminde tutarlı referans noktası olarak görmek de mümkündür. Çünkü; renk tercihleri geçmiş ile şimdi arasında bağ kurmaktave Orhan Umut resmini süreli ve mutlak kılmaktadır.Sanatçının mekânkurgulamaları ise gizemli atmosfer kurgusuna paralel olarak; mekânda yer alan ve nesnel rastlantı yaratan nesne veya hayvan formları, gerçek ötesi- metafizik bir gerçekliğe eş zamanlı katılarak;zamanın eklemlendiği taşıyıcı formlara dönüşmektedir.

+Orhan Umut kendi ifadesinde de kendisiyle ve geçmişle yüzleştiğini belirtir; ”Gerek kendimizle gerekse karşımızdaki ile organik bir bağ kuruyorum”  demektedir.

Orhan Umut, mekâna yerleştirdiği hayvan figürlerinin yanı sıra terkedilmiş nesneler üzerinden de organik bağ kurar. Bu nesneler sanatçıyı, geçekliğin sınırında tutarken; hayvan figürleri de yaşamsal olan organik varlığı temsil ederler.

Orhan Umut’un resimlerinde tutarlı olarak ilerleyen figürlerdeki karakterler, renk anlayışı ve zaman algısında yarattığı oyunları gerçek ötesi, yani metafizik estetiğin alanına dahil ettik.Sanatçının geçmişi geleceğe bağlayan renk seçimlerininyanı sıra, bu yolculukta yerini alan imgelerden söz ettik.  Bu imgelerin başındahemen hemen her resminde varlık bulanve taşıyıcı bir imge olarak tanımlayabileceğimiz köpek figürüne rastlamaktayız. Zamanın akışına gönderme yapan, gerçek ötesi bir varlığı simgeleyen köpek imgesi,aynı zamanda eleştirel gerçekliğin bir simgesi olarak da algılanabilir.Köpek figürü, figürler arasında da organik bağı kuran bir varlıktır.İnsan figürleri isehem insanı temsil etmek te hem de gerçek dışı bir dünyayı temsil etmekteyken;özne ile nesneyi birleştiren bir yol olarak da görülebilir. Sanatçının kendisine ve geçmişe dönüşte, kendi ideolojik ortamını kurgulayarak; eş zamanlı kendi nesnesini yaratan öznel tavrı yeni dönem resimlerinde sürekliliğini sağlar.

Sanatçının yeni dönem resimlerinde mekân formlarında değişiklikler görmekteyiz. Genel anlamda figürlerin arkasında yer alan hayvan imgelerindeçok değişiklik yoktur.Fil, Zebra, At figürleri ile tekrar karşılaşırız. Orhan umut resminin temel ögelerinden olan bu hayvan figürlerinin günlük yaşam formu içerisinde her zaman görmesek de genellikle sosyalleşebilen hayvanlardan seçtiğini görmekteyiz. Bu hayvan imgelerini her resmin birer bireyi olarak varolduklarını görüyoruz. Özellikle köpek figürü insana en yakın, evrimleşebilen, arkadaş olabilen ve insanın duygusal bağ kurabildiği bir varlık olarak yerini bulur.

Arka mekânı oluşturan terkedilmiş kayık, gemi, tren ve evleryine yeni dönem resimlerinde de yer almaktadır. Orhan umut nesnelerle de bağ kurar venesnelerinde bir hafızası vardır. Geçmişin hafızası bu imgelerle taşıyıcı bir öge olarak görevlerini gerçekleştirirler. Geçmişe tutunmaya devam ederler. Ancakgünümüz yaşamına gönderme yapanyaşamsal akışı simgeleyen piyano,bisiklet, motosiklet, araba gibi araçları kullanan ve günümüz yaşamın hareketini yansıtan figürlerle karşılaşmaktayız. Bir hareket söz konusudursanatçının yeni dönem resimlerinde. Hareket gündüz ve gece yaşamının dinamiği içerisinde, daha canlı renklerle ifade edilen modern binaların da bu döngü içerisinde yerini aldığı ve terkedilmiş mekanlara, yaşamsal binalar ve yeni mekanlareklemlendiğini görmekteyiz.Günümüzü yansıtan otel ve bar gibi mekanlar ve figürler modernize olmuşlardır.Duygusal, nostaljik ve terkedilmiş mekanlardan,modern şehir hayatını anlatan daha canlı renklerle yansıtılanbir gerçeklikle karşılaşırız. Ancak romantizmini kaybetmeyen Orhan Umut terkedilmiş bir kayık ve gemiyle, eski bir karavanla veyaeskiyi modern çağa klasik bir araba imgesiyle veya nostaljik bir trenle bağlar. Bu anlamda da eleştirel gerçekliğin öznedeki ironisini ortaya koyar. Soruyu sorar ve kendisi cevaplar.

Türk figür resmine yeni bir söylem getirenOrhan Umut, idealizm çerçevesindenesnel rastlantıyaratan imgeleri,nesneler ve figürler aracılığı ile nesnelerin nitelikleri üzerindentoplumsal gerçekliğiözdeşleyim kurarak yeni bir plastik yorumla kendi gerçekliğine bağlamakta ve evrensel bir sanatçı olarak yerini almaktadır..

 

 

 

 

 

 

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.