Türkiye Yüz Yılında Türk Tarımı

Yayın

Türkiye Yüz Yılında Türk Tarımı

Cumali Ünaldı

 2006’da yayınlanan bu kitap, görevini tamamladı mı?

Eğer yazılanların ortaya koyduğu bilimsel gerekliliklerin yerine getirilmesinden söz ediyorsak, hayır, bu kitabın görevi bitmedi. Yazılan konular, hâlâ bu ülkenin sorunu olmaya devam ediyor. Bunu gelen sellerden, yiten topraklardan, kuruyan göllerden, azalan ırmaklardan anlıyoruz. Bunu zehir saçan, hastalıklara davetiye yollayan gıdalardan; yetersiz ve yanlış beslenen çocuklarımızdan anlıyoruz. Kanser başta olmak üzere yaygın hastalıklardan, ilaç endüstrisine harcanan dev sağlık bütçelerinden anlıyoruz.

Toprak ve su ile birlikte, yoksullaşan ülkemizden ve sıkıntılar içinde yaşamaya çalışan insanımızdan anlıyoruz. Tarım’ı gündemine almayan iktidarlardan ve kötü giden işlerle ilgili, işe yarar bir programı olmayan muhalefet partilerinden; onların tarım algısızlıklarından anlıyoruz. Çok yakın bir gelecekte yokluk ve yoksullukla sınanacak olan halkımızın konuya duyarsızlığından, kendi sorununa kayıtsızlığından, kamuoyundan; kamuoyunu bilgilendiren, hatta yönlendiren basın ve sosyal medyanın ilgisizliğinden anlıyoruz. Bu konuyu, kendisine hiçbir zaman sorun etmemiş üniversitelerden anlıyoruz. Hasılı, burada okuyacağınız ve hak vereceğiniz düşüncelerin sahibi olması gereken millet ve onu yöneten devlet, sorunu kendi aidiyetine, en öncelikli olarak almadıkça, bu konu, bu ülkenin canını yakmayı sürdürecektir. Hem de artan bir şiddetle…

Bize ne kalıyor? Romalı devlet adamı, senatör (Marcus Porcius) Cato’nun (MÖ 234- 149)her konuşmasının sonunda “Kartaca yıkılacaktır!”dediği gibi, tarım konusu düzelinceye kadar, anlatmak, yazmak, çözüm üretmek; siyasetin tarıma odaklanmasını sağlama çabasına devam etmek kalıyor.

Cato’nun, Türkçeye “Tarım Üzerine” adıyla çevrilmiş, çok önemli bir tarım kitabı da var. O yönüyle de bu konunun içinde anılmayı hak ediyor doğrusu. Yani, tarım teknikleri ve tarım politikaları üzerine kafa yormuş, kitap yazmış, kısacası tarımın ruhunu kavramış bir bilim ve siyaset adamı, hem de iki bin yıl öncesinden. Sondan başa doğru gelirsek: En uçta insan var. Yediği yemekle, içtiği suyla zehirleniyor. Yaşadığı çevre sağlıklı değil. Bu yüzden sürekli hasta nesiller yetişiyor. Devletin bütçesinden hastalıklara şifa aramak için oluk oluk para akıyor. İnsan ömrü verimsiz oluyor. Kendi bilgisizliğiyle, yaşadığı dünyayı, konumlandığı çevreyi cehenneme çeviriyor. Sözü uzatmanın yararı yok.  

2003’ten sonra yazılmış, 2006’da yayınlanmış bir kitaptaki sorunların tamamına yakın bir kısmını, hâlâ fark edilmemiş ya da yeni fark edilmiş sorunlar olarak görüyorsak; bu kitabın başarısı sayılacak şey, Türkiye’nin başarısızlığıdır. Önemli olan Türkiye ve milletimizdir. Onun için bu konuyu, yüksek sesle; bağırarak, şu darılır, bu kırılır demeden, sadece milletime anlatmak istiyorum. Bu ülkenin yaşanılırlığı, elimizin altından kayıp gidiyor.

Bu gidişin bize yüklediği bir sorumluluk var. Sadece bu yurdun emanetini teslim aldığımız atalarımıza ve onlardan devraldığımız mirası, yaşanılır bir yurt bırakma mükellefiyetinde olduğumuz gelecek nesillere; çocuklarımıza, torunlarımıza ulaştıramadığımızdan dolayı utanacağımız bir sorumluluk.

Bu kitapta önerilen çözümlerin, bir seferberlik heyecanıyla ülkemizde uygulanmasını ve milletimizin yararına olumlu sonuçlarını görmeyi dilerim. Kitabın yayınlanması için üstün bir çaba gösteren Nihat Çelik’e, en ince ayrıntılara en iyi çözümleri bulan Ufuk Biroğlu ve arkadaşlarına teşekkür ederim. Bu kitabın, o kökten değişimin ilk ışığı olmasını diliyorum.

Günlükkent - Fethiye 06 Eylül 2023

..

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.