Cumhuriyetin İlk Günleri Gibi
Dr. Seda Artuç Bekteş
“Üç kez seni seviyorum diye uyandım…” diyordu şair. İnsan aklının alamayacağı kadar değerli bir şeyi, aklımın açıklamaya çalışması handikabı ile alıyorum bu kez kalemi elime. Üç kez üst üste “seni seviyorum” diyerek mi uyanmıştı, yoksa “seni seviyorum”u üç kez söyleyerek bir kez mi uyanmıştı. Yahut insan hayatında gerçekten değerli olan üç şey ne olabilirdi? Neyi kaç kez sevdiğimi şöyle bir düşündüm. Yahut değerli olanı mı seviyordum, sevdiğim şeyler mi değer kazanıyordu?
“Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim/Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.” Özenle suladığım saksılarım geldi neden sonra aklıma. Kimi zaman toprağını değiştirdiğim, balkonumun süslü kızları; dert ortağım hemen hepsi… Bütün bulutlar özgürdür, cumhuriyetten bağımsız olarak üstelik. Üşüyor gibi durmuyorlar nitekim, göğe merdiven dayamadım belki lakin yumuşacık bir dokuları olduğuna eminim… “Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.” Her sabah ve her gece ve kalbimin penceresine baktığım anların her birinden düşer gibi sıralanıyor şimdi sevdiğim yüzler: Anam, babam, kardeşim, eşim; sırdaşlarım, arkadaşlarım, dostlarım, akrabalarım ve hep oğlum illa ki oğlum…
“Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim/Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum/-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.” İşte şimdi tam hayal ettiğim yerdeyim. Ezelden beri biliyorum, ben bu çağa ait değilim. Düşünüyorum da hüviyetimde “16 Teşrinievvel 1316” yazıyor olsaydı “Cumhuriyetin ilk günleri gibi” olur muydu yüzüm. Hasret duyulan, maksadını aşmamış ve her türlü siyasi söylemin üstünde güzelliği olan bakir bir yüz… Taflan gibi tıpkı beyazı beyaz, yeşili yeşil. Yaz kış yapraklı bir karayemiş ağacı… Öylesine güçlü, öyle bir kudretli bahar…
Nihayet gerçekliğime dönebiliyorum, şairin dediği gibi “Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım” ahir zaman gezmelerim otuz altı yılı aştı. “Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim”. Cumhuriyetin ilk günlerine tutunup tutunup içimde onun ilk günlerini yaşadım. Belki de bu sebeple sevdiğim insanların “Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde” hep duydum. Yazıp çizdiğim, yaşayıp bitirdiğim, hayal ettiğim yahut hayata geçirdiğim; dahası çekip gittiğim bütün hürriyetlerin yılların eskitemediği bir güzelliği varsa hepsi asırlık cumhuriyet güneşinin sayesi…
İlhan Berk’in Deniz Eskisi‘ni okuyunca, bunlar döküldü dilimden. Cumhuriyetin 100.yılında “Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün” ne isabetli bir betimleme… Şiir 1983’te Yedi Tepe Şiir Armağanı almıştır. Yani Cumhuriyetinizin ilanından tam altmış yıl sonra… İşte cumhuriyet! Bu yazıyı bir asır sonra dahi yazabilme hürriyetimdir. Cumhuriyet! Cumhuriyetin nimetlerinden yararlandığının farkında olmadan onun gerçekliğinden bihaber kimselerin haksız yergilerine maruz kalan fakat bütün değerlere ulaşmamıza vesile en büyük değerimizdir… Tam da bu nedenle “Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğu”.
Yeni yorum ekle