Kent İçerisinde Bir Hayalet: KÜLTÜREL MİRAS ANITI

Deneme

Kent İçerisinde Bir Hayalet: KÜLTÜREL MİRAS ANITI


Havva Nur Yazı


“Hiç kimse deneyimlemediği bir şeyi önemsemez, önemsemediği bir şeyi de korumaz”
                                                                                                      David Attenborough

zorbatv

zorbatv


Belgesel yapımcısı ve doğa aktivisti David Attenborough’a ait bu sözler, günden güne kaybolan doğal ve kültürel mirasa karşı toplumdaki vurdumduymazlığı ve yıkımın bir parçası olma halini getiriyor akıllara. 

Bir zamanlar en kıymetliler için huzur mekanı, sevenleri içinse tapınma alanı olarak yapılmış görkemli mezar anıtlarının bir semt pazarının ortasında sıradan bir nesneye dönüşmesine; yine bir zamanlar şehirlinin can sularından, şehrin ise en güzel süslerinden olan çeşmelerin şimdilerde çöplere boğulmasına; kutsal inancı içerisinde, toplumun “yüce” kabul ettiği veli kabirlerinin, bir kaldırım ortasında öylesine bir taşa dönüşmesine şahit oluyoruz.

Kültürel miras nesneleri kent yaşamının bu denli içinde olmasına rağmen, bir hayalet gibi kimseye görünmezler. Geçmişle sürdürdükleri bağları reddettiğimiz için, “eski” olmalarından öte bir anlam ifade etmezler ve onları bize tanıdık kılacak herhangi bir bağ bulamayız. Bundan dolayıdır ki, bir zamanlar özenle tasarlanmış, nadide süslerle giydirilmiş yapılara şimdilerde reva görülen çöpten giysilerdir.zorbatv

Şehir sakinlerini sevince boğan zaferlerin ardından yapılan görkemli taklar, kadim kentleri korumak için örülen güçlü surlar, içerisinde nice hayatlar yaşanmış ahşap konutlar turizme kazandırılsa da yerel toplumun kültürel yaşamına kazandırılamadı. 
Şehrin kadim zamanlarından itibaren sakinleri olan, her birinden ayrı hikayeler dinlediğimiz sanat eserlerini “tarihi dokuyu koruma” ilkesini hiçe sayarak modern şehirlerin içerisine hapsediyor; adeta bir alacaklı gibi onları yerinden ediyoruz; yerinden edemediklerimizi ise kendi zevksiz karanlığımıza gömüyoruz. 

Arkeolojik alanlardan alıp müzelere hapsettiğimiz sanat nesnelerine bakan gözler, geçmiş yaşamla olan yerel bağları kuramıyor; müzelerimiz modern depolara dönüşmüş durumda. Kültürel miras alanlarımız kent hafızası dikkate alınmadan dönüştürüldüğü için yerel bilince yabancılaşıyor. Modern şehirleri, korunması gereken sit alanlarına yaklaştırıyor, tarihi sebilin yanı başına açılmış midyeciler ile yeni bir doku yaratmaya çalışıyoruz. Sonuçta, kente bakan göz artık hayal kuramaz halde. 

Böylece oluşturulmuş yapay kent dokusunda bir zamanların çocuklarının nereden su içtiklerini, inananlarının nerede abdest alıp hangi bahçelerde gezdiğini, bu bahçelerden nasıl güzel bir manzaraya baktıklarını günümüz insanının tasavvur etmesi imkansız hale geliyor. Deneyimlemekten uzak olduğumuz, hayalini bile kurmanın güçleştiği sanat nesnelerinin bizler için önemsiz ve sıradan olması zorbatvbeklenir bir sonuç.zorbatv

Fotoğraflar Mehmet Dilbaz’a, arşivine aittir.


 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.