Tanrı Dağlarının Büyük Bilgesi: Cengiz Aytmatov
Emrah Altıok*
“İnsan için en zor olan şey, her gün insan kalmaktır.”
Tanrı Dağlarının ülkesi olan Kırgızistan’ın Şeker Köyünde doğan Aytmatov, bu köyden tüm dünyaya seslenir ve 176 dile çevrilir. Babası Törökul Aytmatov devlet adamı, annesi Kırgızistan’ın Isık Göl bölgesinde doğmuş Tatar asıllı NagimaAytmatova da öğretmendir. Ailenin dört çocuktan ilki olan Cengiz Aytmatov’un İlgiz isimli bir erkek, Lyutsiya ve Roza isimli iki kız kardeşi vardır. Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Cengiz Aytmatov, halkın üzerinde savaşın yıkıcı etkisini 14 yaşındayken yapmaya başladığı işlerin etkisiyle görmüştür ve kendisi de hissetmiştir. Bu his ve savaşın halk üzerindeki etkisini eserlerine yansıtmıştır. Aytmatov sadece savaşa giden askerleri ve onların yaşadıklarını anlatmaz o ayrıca geride kalan kadınların ve çocukların çektikleri sıkıntıları kaleme alır. Çünkü savaş yıllarında kendisi de geride kalanlar arasında olmuştur, o sıkıntılı günleri yaşamıştır.
Yetim büyüyen Aytmatov’u başarılı kılan onun yerel ve ulusal değerleri evrensel olarak anlatmasıdır. Sadece Kırgız toplumuna değil tüm insanlığa seslenişi Aytmatov’u evrensel kılmıştır. Doğrusu insan, başkalarını anlatırken hep kendini arar. Aytmatov da eserlerinde başkalarının öyküsünü anlatırken hep kendini bulmaya çalışır.
Babam Törekul Aytmatov,
Bilmiyorum mezarın nerededir,
Bunu sana sunuyorum.
Anam Nahima Aytmatov,
Biz dört kardeşi sen yetiştirdin,
Bunu sana sunuyorum.
“Toprak Ana”
Toprak Ana, Aytmatov'un yazdığı ilk romanıdır. Nice mutluluklar, hüzünler, savaşlar, umutlar, aşklar, ihanetler gören Toprak Ana ve elbette savaş... “Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir, ama düşünmeden edemezdim.”Aytmatov’a göre ‘insan evrenin bilinci’dir. Nerede, hangi zamanda, hangi mekânda olursa olsun ve hangi mensubiyete bağlı bulunursa bulunsun; insan türünden birine verilen zarar, bütün insanlığa verilmiş zarar olarak algılanır.
Cengiz Aytmatov’un çocukluk yıllarında da, kendisi bir baba olduktan sonra da ulaşmak istediği şey babasının maddi varlığıdır. “Beyaz Gemi”deki çocuğunda ulaşmak istediği şey babalık kavramının manevî ve duygusal varlığı değil, Isık Göl’deki beyaz geminin içinde bulunduğunu düşündüğü babasının maddi varlığıdır. Onun yanında olmak, ona dokunmak, sevgisini fiziksel yakınlık ve dokunuşla hissetmek istemektedir. Onun için çocuğun aklındaki tek düşünce balığa dönüşüp nehirden göle ulaşmak ve babasının bulunduğu gemiye çıkmaktır.
İnsanlığa seslenen Aytmatov için eserlerinde önce insan vardı insanı öze sesleniş önemliydi."Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur..."(Gün Olur Asra Bedel)
Cengiz Aytmatov, insanlığın bilincinde gelecek adına insanlığın sağduyusu için yanan bir çıradır. Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel eseriyle insanlığın kendi benliğini ve onurunu kaybetmeden mankurtlaşmaması gerektiğini bizlere sunmaktadır.
Louis Aragon’a göre dünyanın en güzel aşk hikâyesinin yazarı Aytmatov, Cemile eserinde aşkın insan yaşamındaki belirleyici rolünü anlatmıştır. Bu hikâye ile bize hayatın anlamının sevgi olduğunu göstermiştir. İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de herşeyi anlatmaya yetmez.(Cemile)Cemile eserinde aşkın yanında kadınların iç dünyasını da yansıtmıştır. Cemile, kadınların kendi benliğini keşfetmesi için başkaldırarak sevgisinin peşinde koşmuştur. Cemile eseri ile Aytmatov kadınlara ve onların duygularına verdiği değeri göstermektedir.
Aytmatov’un eserlerinde, yolları beklenen bir baba imgesinin her zaman siluetini görmek mümkündür. Aytmatov’un bu baba özlemi babasının mezarı bulunana kadar sürmüştür.Babası Törökul Aytmatov, 1936-1938 yıllarında Sovyetler Birliği’nin genelinde yürütülen Repressiya politikasının kurbanlarından biri olmuştur. 1 Aralık 1937 yılında tutuklanarak “Sosyal-Turan Partisinin aktif üyesi, Kırgız SSC’yi Sovyetler Birliği’nden ayırma ve İngiltere’nin yol göstericiliyle burjuvazi-milliyetçi bir devlet kurma görevini üstlenmiş hain” suçlamasıyla 5 Kasım 1938 ‘de kurşuna dizilmiştir. Babası Törökul Aytmatov’un naaşı 1991 yılında 138 Kırgız aydını ve devlet adamlarının gömülü olduğu Çon-Taş’taki toplu mezarda bulunur. Yıllardır baba özlemi çeken Aytmatov için bu hasret bitmiştir. Cengiz Aytmatov buraya “Ata-Beyit” (Atalar Mezarı) olarak ad verir. Cengiz Aytmatov da 2008 yılında vefat ettikten sonra buraya defnedilmiştir.
*Zorba Dergi Genç Kalemler
Yeni yorum ekle