Yapay Zeka

Deneme

Yapay Zeka

Gülseren Akdaş

 Sana anlatılan senin hikâyendir.

Teknolojide sağladığı faydalarla son yılların eğilim konusu olan yapay zekâ edebiyat alanında da kullanıldı.

Edebiyatın ve hatta tüm sanatın içinde, kendine has bir doğal seçilim süreci vardır. Ve bilindiği üzere doğal seçilim, üstün bireyin zayıf olanı elemine etmesi ilkesine dayanır. Nasıl ki bireyin ait bulunduğu ortam ve barındırdığı şartlara adaptasyonu ne denli yüksek olursa yaşam kondisyonu o denli başarılı oluyorsa, bireyin ürettiği meta da aynı koşullara tabidir.

Homo Neanderthal’den Sapiens’e geçen süreç gibi, edebi yaratımda da benzer süreçler görülür. İlk yaratım sürecinden beridir süregelen bu değişime tanık olurken ise, değişimin ve değişimi doğru okuyarak hareket edenlerin isimlerini duyarız. İlk çağlardan bu yana değişen her şey, değişimi takip edebilen bireylere bağlı olmuştur.

Doğayı gözlemleyen, sorgulayan ilk insanlar var olan işleyişi adlandırmak için kurgusal düzlemde ilk tohumu atar. Bunun temelinde diğer canlılardan farklı olarak sahip olunan soyut düşünme, tahayyül etme yetisi bulunur. Sürecin devamında Sümer medeniyeti yazıyı bulduğunda ve anlatılar kalıcı hale geldiğinde tarihi de başlatmış sayılır. Örneğin Sümerler, Gılgamış Destanı ile yazılı tarih anlatımı gereğine ön ayak olmuşlardır. Hem yazıyı bulmaları, hem sosyal-siyasi yapılanmaları ve hem de ikamet ettikleri coğrafyanın şartları gereği tarihi sürecin başlatıcısı kabul edilmişlerdir.

Diğer yandan Gılgamış Destan’ındaki Enkidu karakteri de önemli bir yere sahiptir. Sapiens harici insan türlerinin varlığına dair bir kanıt işlevi görür. İnsana benzemesi ama hayvanlarla yaşamaya alışkın yapısı ve görünümü tarife uymaktadır.

Doğal seçilimin en bariz örneğidir. Akrabalarından ayrılan Sapiens, bilişsel ayrışmayı da yaşamaktadır. Sözü edilen ayrımı Enkidu’yu tanımladığı bölümde net şekilde görürüz. Bu ayrışmayı ilerleyen çağlarda da Grek medeniyetinde rastlarız. Homeros’un Odessia ve İlyada’sı gibi destanlar vasıtasıyla ilk anlatım unsurları geleneğini ortaya çıkar ve bilinç düzeyini genişleyen insanın serencamı da aynı doğrultuda şekillenir.

Doğa olaylarını yorumlayan insanlık, artık sosyal koşullarıyla koşutluk gösteren ahlaki ders temelli metinler yazıp, toplumun yaşayışına yön verir hale gelecek kültürel birikimi sağlamaktadır. Yani, zamana bağlı değişen sosyal, siyasi ve kültürel etkenler, doğal olarak edebi eserleri de etkilemiştir. Örneğin Homeros’un eserleri çok tanrılı dinlerin egemen olduğu bir toplum yapısında ortaya çıkmışken, Dante’nin İlahi Komedya’sı ise tek tanrılı inancın egemen olduğu bir toplum yapısında ortaya çıkmıştır.

İnsanlık yaşamış, düşünmüş ve düşündüğünü yazmak ihtiyacı hissetmiştir. Bu ihtiyaç, insanlığın serencamına da eşlik etme olanağını tüm insanlığa sunmuştur. Edebi akımlar ve söylemlerse, aslında bir öncekinden farklı şeyler söylemek ve kendinden önceki devin omuzlarında yükselmek için ortaya çıkmıştır.

Böylece üstün olan ve türünün devamını sağlayacak olanın kendisi olmadığı gerçeğini kabullenmiş, hatta DNA’sına işlenmiştir, fakat şartların elverişli olmaması mecburi bir bekleme ve demlenme sürecine de sebep olmuştur. Çünkü henüz hazır değildir ve doğal seçilim, türün en güçlü olan bireylerinin yaşamasına izin vermektedir. Fakat sürecin doğal seyri işleri değiştirmiştir. Hazır olmayan Sapiens, zamanla aklını kullanmış ve akıllı insan olarak hüküm sürer hale gelmiştir. Son tahlilde ise, gelecek nesillerle birlikte kaçınılmaz olanı gerçekleştirme imkânı bulmuştur. 

Gittikçe hızlanan ve imkânları genişleyen çağın insanına büyük anlatılar yerine daha sade ama reflektör, yani yansıtıcı anlatılar sunulmalıdır. Zaten görselliğin her geçen gün daha kolay ulaşılabilir hale geldiği bir dönemdir,

Zamanı biraz daha ileri sardığımızda akan çağın karşısında daha da hızlanan insanlığı görürüz. Arz-talep ilişkisi teknik alanlardan teknolojik alanlara doğru bir yatırım akışını ortaya çıkarır. Bilimkurgu eserlerinin işlediği konuların hareket noktası da tam olarak burasıdır. Belirgin değişimler öylesine cereyan eder ki sonuçlarını anlamak için tarihin ötesinde düşünmek gerekir. Çağın değişimi bu kadar hızlı olunca da çağı izleyen münevverler de hızın öneminin farkına varır.

Veri çok, zaman kısıtlı ve hız gittikçe önem arz etmektedir. Kendi sınırlarını zorlayan insanın amacı başka ne olabilir ki zaten? Çağının dilini yakalaması gerekir ve der ki, “sana anlatılan senin hikâyendir.”

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.