Geceye Üç Şarkı Ve Yarım Kalmış Şiirler

Edebiyat

Geceye Üç Şarkı Ve Yarım Kalmış Şiirler

 

Kişinin düşündüğü ve söylediği şeyler havalanarak bumerang gibi ona döner. Çünkü söz, aynadır. Sesin ılıman ikliminde serpilen şiirler, geceyle kanatlanır. Kemal Aslan’ın sekizinci şiir kitabıGeceye Üç Şarkı ve Yarım Kalmış Şiirler’i[1] de ayna ve bumerang gibi şairine dönen ve onu yansıtan metinler. Aslan, kitabında mümkünün imkânsıza dönüşmesini irdeliyor. “Sinderella”yla başlayan kitap,“Kül Kedisi”yle biterken ikili ilişkilerdeki kopuklukları masalsı dille okura aktarıyor.Ayrılığı ve iletişimsizliği okura duyumsatan şiirlerin sözdizimi ve dize kuruluşu sağlamdır: “ne kadar çok yaramız vardı/susarak konuştuğumuz/kaç demir ayakkabı eskittin/sevda yollarında Sinderella” (s. 7)

 

Gecenin karanlık örtüsünü sözcüklerle işleyen şairin dili, hüsranda kilitlenir. Masalların dilini, motiflerini ve kurgularını kendi şiirlerinde yineleyen Aslan’ın acılarına ortak arayışı sürer. Yer yer masallaşan şiirlerin sesini besleyen aşk ve iletişimsizliktir.Şairin olgunluk döneminin ürünlerinden biri olan Geceye Üç Şarkı ve Yarım Kalmış Şiirler’i şarkı gibi mırıldanmaya uygun melodiler barındırır: “her ay bir gece sürsün isterdin/kollarında masalın/kendi sevdasına pervane külkedisi” (s. 37)

 

Yarım kalmış ve tamamlanmayı bekleyen gönül ilişkilerinin aşamalarını masal rüzgârında anlatan Kemal Aslan, yalın diliyle gecenin buruk şiirlerini yazar. Çünkü Ahmed Hâşim’in dediği gibi acılar gece çözülür: “unuturdun zamanı uzun gecelerde/çalıncaya kadar içindeki saat/kapılıp gitmekti mutluluk/bir gülüşün peşinde” (s. 37)

 

[1]Kemal Aslan, Geceye Üç Şarkı ve Yarım Kalmış Şiirler, Artshop Yayınları, İstanbul 2024.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.