
Şiir Bir Kintsugi Zarafeti, Yara İzlerinin Yaldızlandığı…
Hatice Ayan
Günün ilk ışıkları pencereden ışıl ışıl süzülürken… ulu kayaya güneşin vuruşu hatırlandığında… üveyik can kafesten çıktığı sıra...
Japon kintsugi sanatını bilir misin cânım üveyik,diye sordu şair ve devam etti:Kendimi sanat olarak tanımlasam kintsugi tanımı olurdum ben.
Mağara duvarlarına ruhumun resimlerini kazıdığım günleri hatırlıyor musun? Yapboz gibi dağılmış bir ben… bütün parçaları bir araya getirişim… çatlakların, kırıkların, yaraların izlerini altın yaldızlarla boyadığım günler…keder ifadesiçizgileri tebessüme çevirene dek sabırla uğraştığım…
Yeni ben, önceki benden -tanınmayacak derecede- farklı ve güzel oldu, değil mi? Onun için seviyorum kendimi. Eskiden olsa kendimi seviyorum, diyebilir miydim?
Üstelik estetik dokunuşlarla süslediğim o izler ki kıymetli, onları da seviyorum. Çünkü onlar, alelâde acıların değil yoluna düştüğüm aşk gibi eşsiz, sevgi gibi sonsuz duyguların izleri…
Anka’nın küllerinden doğuşu ne kadar efsane ise kintsugi o kadar gerçekcânım üveyik.Ben bugün o gerçeklevarım, daha da var olacağım.
Felsefeden doğmuş ve felsefeye dönüşmüş bir sanat kintsugi. Çok değerliseramik bir vazo düşün. Paramparça… kırmışlar yahut kırmışsın.Değerini yitirmiş, kusurlu… vazgeçmek zorundasın. İşte tam da bu noktada başlamış arayış… Vazgeçmemek için bir yol olabilir mi?.. bir yol olmalı… Felsefenin de sanatın da başladığı nokta değilmi arayış? O, dardan kurtaran değil mi insanı?
Zen ustaları seferber olmuş, toplamışlar parçaları, en kuvvetli reçinelerle yapıştırmışlar, altın yaldızlarla ince ince işlemişler kırık yerlerini, onarırken daha da güzelleştirmişler… Vazgeçmeyişin hatta çok daha değerli hâle getirmenin adı olmuş kintsugi, değer verileni harcamamanın…Bilgiyi aşmış, bilgeliğin adı…
Doğu’nun bütün geleneksel sanatlarıgibi sabır ve incelik isteyen uzun soluklu bir çalışmanın ürünü kintsugi. Altın dokunuşlar, nahifçe…ilmek ilmek dokuyuş… Bir yaratılış miti, estetik bir dışavurum, yeniden varoluş…
Bugün çağdaş sanatların içinde yer edinmesi de kendi mitini yaratma gayretindeki sanatçının varoluş öyküsüyle ilintili.Yeniye, mükemmele tapılan ve sürekli tüketilen bir çağda eskimiş, yıpranmış, kırılmışolanla bir kurgu oluşturmak, kusurla estetiğe ulaşmak heyecan verici değil mi?
Kintsugi sanatı, kintsugi felsefesi bir umut… insanın ve hayatın kırıp dökmelerine zarif ve sabırlı bir başkaldırı… büyülü bir süreç, güçlü bir dönüşüm… Hele şu günlerde... ne çok ihtiyacımız olanlar bunlar…
Teknoloji devrimi dur durak tanımıyor, bilgiye, bilişime teslim olduk, her işimizi tuşlara basarak yapmaya çabucak alışıverdik, yapay zekânın marifetlerine şaşırmıyoruz bile artık, genetik bilimi sadece azıcık başımızı döndürüyor…
Ve biz, bu çağın insanları… hüzünlüyüz… sebebi meçhul bir cinayet maktulü gibi… ama ölülerin hüznünü bilmeden… yahut kanıt yetersizliğiyle ordaliye maruz kalacak bir sanık psikolojisi içinde…
Ve biz, bu çağın insanları… Kırıp kırıp attıklarımız ya da kırılıp kırılıp atıldıklarımızdan ibaretiz. Tam bir tükenmişlik veya tüketmişlik sendromu…
Ruhsuzluğuna bin kere şahit olduğumuz bir çağda ruhsuzluğunu bin kere bildiğimiz kişilerce hükmümüzverildi, verilmekte, verilecek...
Ve biz, bu çağın insanları… artık milyon kere parçalanmışlarız ve onca parçalanmışlar olarak artık milyon kerekintsugi bilgeliğine muhtacız. Kırdıklarımızı da kırıldıklarımızı da onarıpyeniden var olmak üzerekintsugi sanatını milyon kere eda etmek durumundayız.
Ve biz, bu çağın insanları… artık milyon kere şiire muhtacız cânım üveyik. Şiir de bir kintsugi zarafeti değil mi nihayetinde? İnce sanat… yaralarla, kırıklarla örülen. Çocukluktan itibaren örselendiğimiz bir hayata başkaldırı, bir direniş…Şiir, kederi güzel söylemek, “acıyı bal eylemek”…Şiir, ölülerin hüznünden yaşamak vaat edilen bir umut.
EFSUNLU YALDIZLAR
ört perdeleri anne
onlar görmesin
acıyan yerlerimi öp
uyut beni
ninnilerinleuyut
ruhumda
kalbimde
bedenimde…
yaralarım
sabaha kadar
kabuk bağlasın
gün doğmadan
al eline fırçayı anne
altın yaldızlara batır
sür yara izlerime
korkmadan sür
gün vurdukça
ruhuma
kalbime
bedenime…
yara izlerim
parıldasın
ne güzel oldu değil mi anne
senin kadar güzel oldu
ruhum
kalbim
bedenim…
parıldadıkça
yaldızlarım
gözlerin ışıldasın
üzülme artık anne
iyileşti acıyan yerlerim
aç perdelerigün ışığına
pencereleri aç
kırlangıçların şarkılarına
eşlik edeyim
döne döne dans edeyim
parıldadıkça
ruhum
kalbim
bedenim…
onlar
donakalsın
Yeni yorum ekle